EVCİL HAYVANLAR İLE İNSANLARIN ETKİLEŞİMİ (NİLGÜN DUYAR)

Evcil bir hayvan edinmek, büyük bir sorumluluk altına girmek demektir. Evcil hayvan, büyük bir dikkat, zaman, duygusal ve finansal yatırım gerektirir. Hem hayvan sağlığı için hem de hayvandan insana geçebilecek hastalıkların olması nedeni ile düzenli veteriner kontrolü zorunludur. Bunun için de zaman ve para yatırmak gerekmektedir. Bilimsel araştırmalar, evcil hayvanların eskiden iddia edildiği gibi insan sağlığını olumsuz etkilemediğini göstermiştir. Hatta bu iddianın yersiz olduğunu göstermekle kalmamış, insan sağlığına fayda sağladığını göstermiştir. Geçmişte, tüylü ev hayvanlarının alerjiyi tetiklediği söyleniyordu, ancak yapılan araştırmalar bunun tersini göstermektedir. Tüylü evcil hayvanların, mikrop taşıma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle mikroplara maruz kalan insanların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğu gözlemlenmektedir. Evcil hayvan sahiplerinin kolestrol ve trigliserit seviyelerinin daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Bir hayvana bakmak fiziksel aktivite gerektirir. Kent insanlarında yaygın olan fiziksel aktivite azlığının neden olduğu olumsuzluklar bu sayede azalabilir. Kuşkusuz candan bir dostun varlığı, yalnızlık duygusunu azaltır. Hayvanlar sahiplerinin duygularını anlama ve onlara destek olma konusunda çok hassastırlar. Koruma duyguları da çok yüksek olduğundan, sahiplerinin üzgün olduğunu fark eden kedi/köpekler, sahiplerini sevgi yağmurunu tutarlar, koşulsuz sevgi verirler sahiplerine. Hayvanların aynı zamanda insanlar üzerinde sakinleştirici etkisi de vardır. İnsanların evde kedi-köpek beslemesinin nedenlerini çok merak ediyordum ve evcil hayvan sahipleri ile hayvanları hakkında konuşulduğunda, gözlerinin bir başka ışıldadığını fark ettim! Bu insanlar evcil hayvanları ile kurdukları dostluktan büyük keyif alırlar ki yaşadıkları bu güzel duyguyu dışa vurmaktan kaçınmazlar. Sahiplerinin hayvanlarla kurdukları empati ve iletişim, duygu ve düşüncelerini, evinde hayvan bakmasının nedenlerini ve tercih yaparken nelere göre karar verdikleri üzerine kısa bir araştırma ve hayvan sahiplerinin düşüncelerini sizlerle paylaşmak çok güzel bir duyudur benim için, umarım sizlere keyif alırsınız. Evinizde neden kedi ya da köpek bakmayı tercih ediyorsunuz? Ya da soruyu biraz daha spesifik olarak şöyle sorabiliriz: evde kendinize neden bir dost edinmek istiyorsunuz? Bu tercihi yaparken neleri dikkate alarak karar veriyorsunuz? -Evimde evcil hayvan besleme kararım çocukluğumdan beri hayvanlara düşkünlüğümden kaynaklanıyor. İnsanlarla aram çok iyi olmadığı için ve çok sosyal biri olmadığımdan evimde bir hayvan olmasını istedim. Bunu tabii ki bütün olumlu ve olumsuz yanlarıyla da gözden geçirip bir kedi sahiplendim. - Kedilerin evdeki stres yönetimini ele alıp sıfıra indirdiğini düşünüyorum bu yüzden evimde kedi bakıyorum. Bu cevap üç aşağı beş yukarı bütün kedi sahipleri için geçerlidir. - Evcil hayvan bulundurma nedenim, sorumluluk bilincimin artması, gün içerisinde yaşamış olduğum stresten kaçabileceğim bir odak noktamın olmasını istemem ve hayvanlara olan düşkünlüğümdendir. Kedi besleme yönünden tercih yaparken de bakımına gerekli ilgi ve alakayı gösterebileceğime olan inancım ve harcama imkanımı göz önünde bulundurarak karar verdim. -Hem onlara sıcak bir yuva olmak hem de var olan yuvayı daha yaşanabilir, daha sevgi dolu bir hale getirmek için evimde hayvan bakmak istedim. Evinde senden sevgi bekleyen ve koşulsuz sevgi veren biri varsa o ancak can dostunuz olabilir. Onlar olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu? Düşüncesi bile insanı çok kötü hissettirmeye yetiyor. - Evimde kedi/köpek bakıyorum? Çünkü bağımlılık yapar, bir defa evinize aldınız mı? Artık onlardan kopamıyorsunuz. Sonra eliniz ayağınız olurlar, insanın bir parçası haline gelirler, onlar olmadan yapamıyorsunuz evde hayvan bakmak çocuk bakmak gibidir. Onlarla canınız sıkıldığında oynayabiliyorsunuz, üzüldüğünüzde hissedebiliyorlar ve sizi sakinleştirmek için çabalıyorlar, onlara verdiğiniz sevginin fazlasını size veriyorlar. - Çocukluğumdan beri hep evde hayvan bakmak istedim; ama hiçbir zaman almak istemedim hep sahiplenmek istedim. Çünkü, yardıma, bakıma, beslenmeye muhtaç bir sürü hayvan var ve eğer bakmak gibi bir imkanım varsa onları sahiplenmeyi tercih ederim ve daha küçük olan sokak yaşamına tam alışmamış olan hayvanı sahiplenmeyi tercih ederim. Eğer sokakta büyümüşlerse onları kısıtladığımı düşünürüm. Kedimi tercih ederek almadım ölmek üzere olan bir kediyi hayatta tutmak istedim ve aldım. Hera evimizin neşesi oldu ailecek kötü bir zaman geçirdiğimiz bir dönemde geldi evimize ve sevimli halleriyle, şebekliğiyle resmen derdimizi unutturdu, İlaç gibi bir şey oldu bizlere. Kendi doğurduğum çocuğum olsa ancak bu kadar severim çünkü, daha gözleri açılmadan sahiplenmiştim, biberonla mamasını veriyordum, tuvaletini pamukla ben yaptırıyordum yani öz evladım gibi. Evcil hayvanlar, insanları hem sorumluluk sahibi yapıyor hem de evde bıcır bıcır gezen bir şey var her hareketinden mutlu oluyorsunuz. Tam bir huzur kaynağıdırlar. O yüzden hayatımda verdiğim en doğru karar Hera ’mı sahiplenmek oldu. – Bir cana ses olmanın beslemenin onunla ilgilenmenin verdiği huzuru, insanların verdiğine ve hayvanların sahiplendiği kadar insanların sahiplendiğine inancım olmadığı için evimde kedi besliyorum. İkinci soruya gelince: köpeğin sorumlulukları kedilere göre çok daha fazla olduğu için ihmal etme durumum olursa onun vicdani boyutunu kaldıramam diye kedi tercih ettim. Mesela kediye evde kum ile tuvalet eğitimi verilebilirken, köpeği günde en az iki kez dışarı çıkarmak gerekir ve onların ortamları doğadır. Sahiplendiğim kedi evcil olduğu için dış hayata tutunamaz mücadele edemezdi. Peki neden kuş seçmedim, balık seçmedim? Diyecek olursanız da bir kediyle oyun oynanabilir, zaman geçirilebilir, sarılıp uyuyabilir hatta dertleşilebilir, ancak bir kuşla bir balıkla bunları yapabilmek mümkün olmayacaktı o sebepten kedi beslemeyi tercih ettim. - Kedim sağırdır ben de hem bu yüzden hem de çok küçük olduğu için eve almak istedim, o da peşimi bırakmadı ve o günden beri bendedir beş-altı yıl oldu, kedi beslemeyi de çok seviyorum. Gönül isterdi ki tüm canlılar doğal ortamında mutlu yaşasınlar ama ne yazık ki mümkün değildir. Kendi fikrimi söyleyecek olursam, kuşları da çok seviyorum ama dışarıdan bir kuşu alıp gelmek/sahiplenmek onu hapsetmişiz hissi uyandırır, kedi ve köpekte uyandırmaz. Bu yazıyı; evcil bir hayvan sahibi olmak isteyip kararsız kalanlar ve/veya kendisi çok kararlı olduğu halde evcil bir hayvanla yaşamak konusunda ailesini ikna edemeyenler için yazmak istedim. Sonuç olarak; sorumluluklar ve/veya zorluklar aşılabiliyorsa gönül rahatlığı ile iddia edilebilir ki evcil hayvan sahibi olmanın olumsuz yönleri, olumlular yanında çok silik kalır. Bu konu üzerinde derin düşünülmesi gerektiği fikrindeyim, bence hayvanlardan yola çıkarak insanlara “ben sevebilen biriyim, bana değer ver” demenin başka bir biçimidir. Metni France’nin güzel bir sözüyle sonlandırmak istiyorum. “İnsan ruhunun bir parçası, bir hayvana gönül verene kadar uyanmaz.” Burada sözü edilen genel bir hayvan sevgisi değil, bir insanın bir hayvanla kurduğu dostlukla oluşan sevgidir. Bu dostluğun kent yaşamında ki şekli, kuşkusuz evcil hayvan sahiplenmekle mümkün olur
Benzer Videolar