Cezmi Orkun yazdı….Kapı Duvar….

Değerli okurlar, “Yerli ve Milli …!” oldukları iddiasındaki AKP ve koşulsuz! destekçilerinin, basında da yer aldığı üzere Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Filistin devletlerinin GKRY’ni (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) tanıma kararları ve KKTC’ni (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) tanıma konusunda adım atılmaması karşısında sessiz kalmalarını “yerli ve milli…!” iddialarının neresine koymalı. Hemen hemen her gün Gazze’nin uğradığı soykırımına karşı serzenişlerini (ki bizlerde bu katliamı lanetliyoruz) dile getirirken onların ülkemiz lehinde adım atmamalarını neden sorgulamazlar, açıkçası anlamak mümkün değil… Bizler Türkiye olarak Filistin’e dost olduğumuzu her platformda ifade ederken, GKRY’ni tanıyan ve büyükelçi atayan Filistin’in  KKTC’ni tanımaması yaklaşımını aynı platformlarda neden dile getirmiyoruz? Aynı şekilde Tek Millet, iki devlet diye nara atan Azerbaycan yönetiminin KKTC’ni hala daha neden tanımadığını sorgulanmaz! Yine ülkemizin dostluğunu esirgemediği, Türk Cumhuriyetleri  içerisinde yer alan Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan’ın da tıpkı Filistin gibi milyar dolarlar karşılığında GKRY’ni  tanıması ve büyükelçi ataması ancak, bu devletlerin hiçbirinin KKTC’ni tanıma konusunda tek adım atmaması gösteriyor ki hem din, hem de soy birliği para karşılığı satılıyor. Müslüman diye karalar yaktığımız Filistin ve soy bağlarına güvendiğimiz Türk Cumhuriyeti devletlerinin Rum yönetimini tanıması, büyükelçi tayin etmesi  ama KKTC’ne gelince uzak durmalarını nasıl eleştiriyorsak, iktidarın sırf bu konudaki sessizliği ve duyarsızlığını da eleştirmeyi kendimize hak görüyoruz. Bu konu dahi iktidar ve partnerlerinin ne kadar “Yerli ve Milli…!” olduklarının göstergesi değil mi? yok eğer “Yerli ve Milli…!” iseler neden KKTC’nin tanınmasını, doğu Akdeniz’i ve Yunanlıların işgali altındaki adalarımızı dış politikamızın vazgeçilmezi olarak ortaya koymazlar… Bu anlayışın arkasında ne var acaba… Oysa değerli okurlar, Günümüz iktidarının unutturmaya çalıştığı Atatürk’ün, Emperyal güçler karşısındaki bağımsızlık savaşını kazanmasına baksalar nasıl “Yerli ve Milli” olunur görürlerdi. “KAPI DUVAR…!” biliyorum ama yine de Kurucu önderin dış politikasındaki anlayışını, belki okurlar düşüncesiyle özetle aktarmak istiyorum. Atatürk döneminde Türkiye dış politikasının; Batı ülkeleriyle, Sovyetler Birliği ve Bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmak gibi üç önemli ayağı vardı. Atatürk, bölge devletleriyle iyi ilişkiler kurarak sınırlarımızı güvence altına aldığı gibi bölgesel bir güç olma yolunda da önemli adımlar atmanın yanında, uluslararası arenada Milletler Cemiyeti gibi barışçıl topluluklara üye olarak “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinin her alanda uygulayıcısı olmuştur. Orta Doğu ülkelerini de gelecek için birlikte hareket edilebilecek devletler olarak görmüştür. Ayrıca, Emperyal güçlere karşı egemenlik ve bağımsızlığımızı korumak amacıyla komşu devletlerle; büyük devletlerin politikalarına gerektiğinde set çekmek amacıyla ittifaklar yaparak hem iç barışın hem de bölgesel barışın sağlanmasına önem vermiştir. Günümüz siyasetindeki yerel ve bölgesel değişimleri gördüğümüzde, Atatürk’ün mirası Yurtta ve Dünyada Barış nitelikli, kendi milletini iç ve dış sömürüye karşı koruma adına, ana politikasının yeri ve öneminin, AKP ve koşulsuz! destekçileri yanında toplumun her kesimini düşündürmesi gerekmez mi?  “KAPI DUVAR” olmazsa…
Benzer Videolar