Av. Dr. İrfan Sönmez’in kaleminden… Sorunun adını doğru koymak!
Bazı kesimler ısrarla bir “Kürt sorunundan” söz ediyor. Bu bilinçli bir tercih; sorunu etnikleştirirseniz, çözümünü de etnikleştirmiş olursunuz.
Kürt sorunu, Kürtlük üzerinden, terör sorunu, terör üzerinden çözülür.
Bir etnik sorundan söz edebilmek için devletin açıkça ayrımcılık yapması gerekir. Mesela o etnik gruba, bazı devlet görevlerinin yasaklanması, farklı vergi alınması, İsrail’in Filistinlilere yaptığı gibi bazı kamu hizmetlerinin verilmemesi veya farklı fiyat tarifeleriyle daha pahalı verilmesi ve o grup baskın çoğunluk tarafından saldırıya uğradığında güvenlik görevlilerinin onları korumaması, saldıran çoğunluktan yana çıkması gibi. Türkiye’de bunların hangisi var?
Hangi hizmet Kürtlere Türklerden daha pahalı veriliyor?
Türkler, Kürtlere saldırıyorlar da polis taraflı mı davranıyor?
Yıllarca bir Türk/Kürt çatışması yaratmak için çabalayıp durdular. Tarihi bile çarpıttılar. Bedirhanlardan biri Atatürk’e yazıp sonradan kitaplaştırdığı bir mektupta; “Kürtler Türklere Romi diyor” diye yazıyordu. Ona göre bu bir aşağılama, kendinden saymama ifadesiydi. Oysa Aşıkpaşazade Anadolu’daki sosyal grupları anlatırken; Ahiyan-i Rum, Dervişan-ı Rum, Baciyan-i Rum ve Gaziyan-i Rum’ gibi zümrelerden bahseder. Rumluk kökeni değil coğrafyayı ifade eder. Geçmişte bu coğrafyanın adı bilad-ı Rum, yani Rum beldesidir. Nitekim Mevlâna da Celalettin-i Rumi’dir. Ama bir Türk düşmanlığı yaratmak için bunu coğrafi nispet yerine, bağlamından kopararak bir düşmanlık ifadesi gibi takdim etmişlerdir. Bütün amaç, bir Kürt sorunu inşa etmek için önce bir Türk düşmanlığı inşa etmektir. Bunun yolu da iki toplumun arasına nifak sokmak, kavga çıkarmaktır. Bu Rumi/ Romi ifadesi bugün bazı çevrelerde dillere pelesenktir.
Hiçbir devlet kendi varlığına kastedenlere toleransla bakmaz, bu ülke onu bile yapmıştır. DEM parti milletvekillerine bakın, hiçbiri milletvekili rozeti takmıyor, niçin? Üzerinde ay -yıldız olduğu için!
Bir milletin meclisine girecek, çeyrek milyara yakın maaş alacaksınız ama o ülkenin bayrağını reddedeceksiniz.
Buna hangi devlet, hangi millet tolerans gösterir? Bu ülke, bu hainliğe bile tahammül etti.
Bayrağınızı, devletinizi, marşınızı reddedecekler, sonra da dönüp, ”bize haksızlık ediliyor” diyecekler. Kim kime haksızlık ediyor acaba? Mesele demokrasi istemekse bunun yolu devleti, bayrağı, milli marşı reddetmek midir? Bunu ancak demokrasi isteyenler değil, başka devlet, başka bayrak isteyenler, yapar. Sorun budur. Sorun hainliktir, sorun ülkeyi parçalamak istemektir, sorun kardeşi kardeşe düşman etmektir. Sorun emperyalizmin taşeronluğu, ABD/ İsrail projesi BOP’un uşaklığıdır. Meseleye bu zaviyeden bakmak yerine, Kürt sorunu perspektiften bakmak ülkenin etnik temelde ayrışmasına razı olmaktır!