ŞUYULANDIRMA ADI ALTINDA VATANDAŞIN MALINA EL Mİ KONULUYOR!
Av. Sadin Koç: “Mülkiyet Hakkı İhlal Ediliyor”
Harputtimes Haber’e konuşan Avukat Sadin Koç, imar uygulamalarının Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini savundu. Koç, “Bu durum suistimale çok açık bir konu. Vatandaşlar şuyulandırma işlemleri ile ciddi mağduriyet yaşıyor” dedi.
Koç açıklamalarının devamında şöyle konuştu;
"Şuyulandırma Valilik ya da Belediye tarafından 1/1000'lik imar planının uygulanmaya başlanması ile birlikte o imar planının uygulanacağı bölgede yapılacak kamu hizmetlerine ayrılacak kısım için uygulanmaya açıktır. İşte yol olur, hastane olur, okul olur, karakol olur bu tarz yerler için arazi sağlamak amacıyla vatandaşın arazisinden maksimum yüzde 45 oranında kesinti yapma yoluna gidiyorlar. Tabi burada vatandaşın ciddi mağduriyetleri söz konusu oluyor ve yanlış işlemler oluyor.
Bu durum suistimale çok açık bir konu. Yani vatandaşın anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan mülkiyet hakkı açık bir ihlal ediliyor. Zira kamulaştırma evet kamu yararı doğrultusunda yapılabilir yani mülkiyet hakkına bir tecavüz olmaz ama bunların hiçbiri yapılmıyor. Vatandaş bir sabah uyandığında taşınmazının hazine adına tescillendiğini öğreniyor. Yani vatandaşın orda mülkiyet hakkı gözetilse, vatandaşla öncelikli olarak bir uzlaşma görüşmesine çağırılsa ki kanunda bu prosedürü emrediyor. Bunlar yapılsa en azından vatandaş süreçten haberdar olur, sürece dahil olur. Bir süreci idare ile birlikte yürütebilir ama bu çok suistimale açık bir konu." dedi.
Şuyulandırmanın yanı sıra en büyük sorun rezerv çalışmaları
Deprem sonrası ilan edilen rezerv yapı alanlarının da mağduriyetlerin başında geldiğini söyleyen Koç, 6360 sayılı Kanun gereği vatandaşla önceden uzlaşılması ve bedel ödenmesi gerekirken, idarenin doğrudan taşınmazları kendi adına tescil ettiğini ifade etti. Koç;
Rezerv yapıda da kanun gereği 6360 sayılı kanun gereğince vatandaşla öncelikli olarak anlaşıp taşınmazın beledini ödemesi gerektiği halde bunu yapmıyor idareler doğrudan tescil işlemi yaparak vatandaşın mülkiyet hakkına saldırıda bulunuluyor. Bununla ilgilide kamulaştırmasız el atma davası açılabilir. Özellikle ilimizde depremden sonra bu sıkıntılar çoğaldı. Zaten şuyulandırma işlemleri yıllardır var olan işlerdi. İlimizde daha çok şuyulandırma çalışmaları dışında rezerv yapı alanları ilan edilmeye başlandı. Vatandaşın asıl mağduriyet konusu bence budur. TOKİ veya Çevre Şehircilik vatandaşa hiç haber dahi vermeden arazisini tapuda kendi adına tapu ettiriyor ve vatandaş bir sabah uyandığında arazisinin kendi elinden alındığını görüyor. Bu şekilde çok fazla mağdur müvekkillerimizde var."
Müstakil Tapu Yerine Ortaklık Sorunu
Koç, sorunların temelinde “hamur sistemi” uygulamasının yattığını belirterek,
"Şuyulandırma çalışmalarında en büyük sorunların uygulanan "Hamur Sisteminden" kaynaklandığını belirten Koç, parsel birleştirme işlemlerini yapılması yerine müstakil tapu verilmesi gerektiğini belirtti. Koç;
"Bütün taşınmazlar "hamur sistemi" denilen bir sisteme dahil ediliyor. Yani hepsi toplanıp burda yapılacak kamu alanları belirlenir. Bu kamu alanlarına ne kadar bir arsa gerekiyorsa hamur sistemiyle bütün araziler hamurlaştırıldıktan sonra kesinti yapılır. Kesintiden sonrada vatandaşın önceki arazisine en yakın ve mümkün mertebe yeri korunarak müstakil bir tapu verilmesi gerekir. Ama şuyulandırmalarda özelikle ilimizde müstakil tapu yerine vatandaşılar birbirilerine ortak ediliyor, hissedar yapılıyor bununla ilgili büyük bir sorun var.