ŞUYULANDIRMA ADI ALTINDA VATANDAŞIN MALINA EL Mİ KONULUYOR!

HABER / FUNDA CANPOLAT Deprem sonrası yeniden yapılandırma süreçlerinde sıkça gündeme gelen "şuyulandırma " uygulamaları, Elazığ başta olmak üzere birçok deprem bölgesinde tepkiyle karşılanıyor. Vatandaşlar, mülkiyetlerinin yüzde 40’ına kadar olan kısmının ellerinden alınmasına rağmen herhangi bir bedel ödenmediğini belirtiyorlar. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi kapsamında uygulanan "şuyulandırma" (imar uygulaması) çalışmaları, özellikle deprem bölgelerinde vatandaşların mağduriyetine neden oluyor. Kamu yararı amacıyla planlanan bu uygulamanın, zamanla suistimale açık hale geldiği ve bazı belediyeler tarafından keyfi olarak kullanıldığı iddia ediliyor.

Av. Sadin Koç: “Mülkiyet Hakkı İhlal Ediliyor”

Harputtimes Haber’e konuşan Avukat Sadin Koç, imar uygulamalarının Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal ettiğini savundu. Koç, “Bu durum suistimale çok açık bir konu. Vatandaşlar şuyulandırma işlemleri ile ciddi mağduriyet yaşıyor” dedi.

Koç açıklamalarının devamında şöyle konuştu;

"Şuyulandırma Valilik ya da Belediye tarafından 1/1000'lik imar planının uygulanmaya başlanması ile birlikte o imar planının uygulanacağı bölgede yapılacak kamu hizmetlerine ayrılacak kısım için uygulanmaya açıktır. İşte yol olur, hastane olur, okul olur,  karakol olur bu tarz yerler için arazi sağlamak amacıyla vatandaşın arazisinden  maksimum yüzde 45 oranında kesinti yapma yoluna gidiyorlar. Tabi burada vatandaşın ciddi mağduriyetleri söz konusu oluyor ve yanlış işlemler oluyor.

Bu durum suistimale çok açık bir konu. Yani vatandaşın anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan mülkiyet hakkı açık bir ihlal ediliyor. Zira kamulaştırma evet kamu yararı doğrultusunda yapılabilir yani mülkiyet hakkına bir tecavüz olmaz ama bunların hiçbiri yapılmıyor. Vatandaş bir sabah uyandığında taşınmazının hazine adına tescillendiğini öğreniyor. Yani vatandaşın orda mülkiyet  hakkı gözetilse, vatandaşla öncelikli olarak bir uzlaşma görüşmesine çağırılsa ki kanunda bu prosedürü emrediyor. Bunlar yapılsa en azından vatandaş süreçten haberdar olur, sürece dahil olur. Bir süreci idare ile birlikte yürütebilir ama bu çok suistimale açık bir konu." dedi.

Şuyulandırmanın yanı sıra en büyük sorun rezerv çalışmaları

Deprem sonrası ilan edilen rezerv yapı alanlarının da mağduriyetlerin başında geldiğini söyleyen Koç, 6360 sayılı Kanun gereği vatandaşla önceden uzlaşılması ve bedel ödenmesi gerekirken, idarenin doğrudan taşınmazları kendi adına tescil ettiğini ifade etti. Koç;

Rezerv yapıda da  kanun gereği 6360 sayılı kanun gereğince vatandaşla öncelikli olarak anlaşıp taşınmazın beledini ödemesi gerektiği halde bunu yapmıyor idareler doğrudan tescil işlemi yaparak vatandaşın mülkiyet hakkına saldırıda bulunuluyor. Bununla ilgilide kamulaştırmasız el atma davası açılabilir. Özellikle ilimizde depremden sonra bu sıkıntılar çoğaldı. Zaten şuyulandırma işlemleri yıllardır var olan işlerdi. İlimizde daha çok şuyulandırma çalışmaları dışında rezerv yapı alanları ilan edilmeye başlandı. Vatandaşın asıl mağduriyet konusu bence budur. TOKİ veya Çevre Şehircilik vatandaşa hiç haber dahi vermeden arazisini tapuda kendi adına tapu ettiriyor ve vatandaş bir sabah uyandığında arazisinin kendi elinden alındığını görüyor. Bu şekilde çok fazla mağdur müvekkillerimizde var."

Müstakil Tapu Yerine Ortaklık Sorunu

Koç, sorunların temelinde “hamur sistemi” uygulamasının yattığını belirterek,

"Şuyulandırma çalışmalarında en büyük sorunların uygulanan "Hamur Sisteminden" kaynaklandığını belirten Koç, parsel birleştirme işlemlerini yapılması yerine müstakil tapu verilmesi gerektiğini belirtti. Koç;

"Bütün  taşınmazlar "hamur sistemi" denilen bir sisteme dahil ediliyor. Yani hepsi toplanıp  burda yapılacak kamu alanları belirlenir. Bu kamu alanlarına ne kadar bir arsa gerekiyorsa  hamur sistemiyle bütün araziler hamurlaştırıldıktan sonra kesinti yapılır. Kesintiden sonrada vatandaşın önceki  arazisine en yakın ve mümkün mertebe yeri korunarak müstakil bir tapu verilmesi gerekir. Ama şuyulandırmalarda özelikle ilimizde müstakil tapu yerine vatandaşılar birbirilerine ortak ediliyor, hissedar yapılıyor bununla ilgili büyük  bir sorun var. Arsamdan 900 m2 aldılar ama her hangi bir ödeme yapmadılar "hak kaybımız var." Elazığ'ın Aksaray mahallesinde yaşayan Zekeriya Şan'da  şuyulandırma mağdurlarından biri. Belediye tarafından yapılan şuyulandırma çalışmaları nedeniyle arsasının 2432 metrekareden 1526 metrekareye düştüğünü iddia etti. Ayıraca Belediye'nin şuyulandırma çalışması nedeniyle şehir merkezinde yaşadığı halde doğalgaz olanağından faydalanamadığını belirten Şan;" Hasta oğlum var. Evimizin doğalgazlı olması lazım. Ancak belediyenin şuyulandırması nedeniyle evimize doğalgaz çekemiyoruz. Ayrıca 2432 m2 olan arsamın 900 m2'sini aldılar hak kaybım var. " diye konuştu. "Bir sürü para harcadım buraya. Sonradan şuyulandırma geldiği için 900 m2 alanım gitti daha sonrada hak vermediler bizlere.  Arsamız 2432 metreden 1526 metreye düştü. 900 metre şuyulandırmaya gitti bize her hangi bir ödeme yapılmadı. Belediye'ye başvuru yaptık dediler ki yüzde 40 bizim hakkımızdır. Şuyulandırma olduğu zaman yüzde 40 alıyoruz dediler. Peki o zaman ben yıllarca yemedim içmedim  buraya para bağlayıp burayı aldım. Kendi geleceğim ve çocuklarımın geleceği için ama gelip aldılar ve her hangi bir hak vermediler. Yetkililerden talebimizin alınan arsamızın yerine ya para ödemesi yapsınlar yada karşılığında başka yer versinler bize. Evimizin 75 m2 yakınına kadar doğalgaz geldi ama şuyulandırma nedeniyle bizim evimize çekmiyorlar. Doğalgaz çekilmediği için sıkıntı yaşıyoruz bu nedenle evimizi satışa çıkardık. Çocuğum böbrek nakli olmuş.  Hastam var Belediyenin imarı ve şuyulandırma çalışması nedeniyle bize doğalgaz verilmiyor. Bu nedenle sıkıntı çekiyoruz. Odun kömür pahalı ben emekli bir adamım. Benim odun kömür alacak gücüm yok bu nedenle bayağı sıkıntılıyız."
Benzer Videolar