Av. Dr. İrfan Sönmez’in kaleminden…Tarihten ders almak: Peru Aydınlık Yol Örgütü ve biz

Etnik yahut ideolojik teröre başka ülkeler de maruz kaldılar. Bazıları terörü silahlı mücadele ile yok etti. Bazıları müzakere yolunu seçti. Stedman'ın araştırmalarına göre müzakere ile sonuçlanan iç çatışmaların oranı 1991 yılı itibarıyla yüzde 15 gibi çok küçük bir rakama tekabül ediyor. Toft'un araştırmasına göre ise 1940 ila 2002 yılları arasında meydana gelen çatışmaların sadece yüzde 19'u müzakere ile, yüzde 70'i askeri zaferle yüzde 11'i ateşkes ile sonuçlanmış.(Cuma Çiçek, Başarısız Çözüm Süreci,s.158) Bu veriler, terör ve iç çatışmalarda esas sonlandırıcının -askeri zaferler- olduğunu, müzakerenin istisna olduğunu gösteriyor. Peru, iki buçuk asırlık bir devlet, uzun yıllar Maocu Aydınlık Yol terörüne maruz kaldı. Başkanı bir felsefe profesörü olan Abimael Güzman'dı. Örgüt içinde Başkan Gonzalo olarak anılırdı. Müthiş bir karizması vardı, örgüt demek Guzman demekti.1934’te gayri meşru bir çocuk olarak doğmuştu. Aydınlık yol, 80'li yılların başında terör eylemlerine başladı. Kısa zamanda Peru kırsalında birçok alana hâkim oldu. Hükümet koka üretimini ortadan kaldırmak isterken, Örgüt koka üretimini destekleyerek köylüyü yanına çekti, halk mahkemeleri kurarak örgütle iş birliğini reddedenleri onar yirmişer öldürdü. Birçok yerde halk meclisleri kurdu. Alternatif ve paralel bir yapı oluşturdu. Örgüt, Kolombiya'ya gönderilen her parti kokain hamuru için 10 bin ila 15 bin dolar arasında vergi alıyordu. Bu da Örgütü kısa zamanda büyük bir güç haline getirdi. Sefalet onun militan devşirme tarlasıydı ama onu büyüten başka faktörler de vardı. Öğretmen yetiştiren eğitim bölümü ve Hocalar ve İlkokul Öğretmenleri Sendikası Örgütün hakimiyetindeydi. Örgüt kadrolarının çoğu bu örgütçü öğretmenlerin katkısıyla edinilmişti. Aydınlık Yol' da tıpkı PKK gibi gençleri zorla askere alıyor bu suretle hem aileleriyle uzlaşıyor hem desteklerini alıyordu. Gonzalo'nun ilham kaynağı Çin devrimiydi. Örgüt üyeleri önce ideolojik bir karantinaya alınarak eğitiliyor, daha sonra silahlı birliklere katılıyordu. Öcalan, muhtemelen yoğunlaştırma evlerini Aydınlık yol örneğinden almıştı. Kırsalda başlayan örgütlenme zamanla şehirlere inecek, iktidarı doğrudan tehdit etmeye başlayacaktı. Örgüt, hâkim olduğu bölgelerde talimatlarını dinlemeyenlere çok acımasız davrandı. 1983 Belediye seçimlerini sabote etti. Seçilenleri öldürdü, oy kullananları parmak boyasından tespit ettiklerinin parmaklarını kesti. Öyle ki Örgüt Amazon'da çalışma kampları bile kurmuştu. Tutsak edilenler burada zorla köle gibi çalıştırılıyordu. Peru yönetimi, önce Örgütle aynı yöntemleri denedi. Destekçi köylerde katliamlar yaptı, yakaladığı Örgüt üyelerini -tutsak almama- yöntemini kullandı. sonra barbarlığa karşı barbarlıkla savaşılmaz diyerek mücadele yöntemini değiştirdi. Tarım reformu ile topraksız köylülere toprak dağıttı. Halk da Örgüt baskısından bıkmıştı. Köylüler zamanla Örgüte karşı öz savunma birlikleri kurdular. Örgüt' tabanının en önemli ayağını Kızılderililer oluşturuyordu. Rejimin popülist politikası sol güçlerin ve etnik duyarlılıkların gelişmesine katkıda bulunmuştu. Sömürge döneminin en büyük Kızılderili isyanının lideri Tupac Amaru'yu yücelten söylemler Kızılderililer ve melezler arasında bir kimlik bilinci oluşmasına neden olmuş, sonraları bu kitle Örgüt'ü besleyen insan kaynağı olmuştu. Günümüzde Apo'ya yönelik methiyelerin aynı bilince hizmet ettiğini söylemeye gerek yok. Apo yüceltildikçe hitap çevresindeki insanların kimlik bilinci daha da pekişip keskinleşiyor. Aydınlık Yol'un uzun yıllar ayakta kalmasının nedeni ordunun onun sert çekirdek kadrosunu bir türlü vuramaması, öfkesini onun toplumsal tabanından çıkarmasıydı. PKK ihanetinin de çekirdek kadrosu hiçbir zaman vurulamadı, ancak orta düzey liderler devre dışı bırakılabildi. Örgüt bir çavuş öldürdüğünde ordu üç köylü öldürerek karşılık veriyordu. Cezaevleri Örgütün üniversiteleri gibiydi, tıpkı bizde olduğu gibi. Yönetim cezaevlerinde de katliamlar yaptı. Ancak terörün bir türlü önünü alamadı. Peru’da uzmanlara göre Terör ve ayrılıkçılığın bir nedeni de 1910-1919 devrimi sonrasında Peru'nun Meksika gibi bir ulus yaratmada başarısız olmasıydı. Uluslaşamamak farklı özlem ve hevesleri harekete geçirmişti. Türk uluslaşması ise şimdi bu örneklere rağmen Türkiyelilik şablonu ile dağıtılmaya çalışılıyor. Aydınlık Yol hareketinin stratejisi, yönetmek için bölmek, insanları suç ortağı ederek örgüte katmak ve toplumun gözlerini açacak olan savaştır, prensibi ile hareket etmesiydi. Örgüt başı Guzman, üniversitedeki arkadaşlarına göre: dindar, içe dönük, içki içmeyen, partilere gitmeyen, hiç kağıt oynamayan, kız arkadaşı bile olmayan biriydi. Kimse onun sonradan geldiği noktaya inanamıyordu. Öyle katliamlara sebep olmuştu ki böylesine silik bir kişilikten böyle bir zalimlik çıkabileceğini hiç kimse düşünmemişti. Küçük bir kasaba olan Cabana baskını bu sınır tanımaz eylemlerden biriydi. Tanıklardan biri Cabana baskınını anlatırken şöyle diyordu: Örgütçüler öğleden sonra beşte kasabaya geldiler. Yetkilileri meydana sürüklediler. Bir okulun, bir oyun sahasının olduğu çim bir alan. Yakaladıklarını keçi ağıllarına soktular. Belediye başkanı, hâkim, hükümet temsilcisi, mezarlık anahtarını saklayan adam. Başları saçlarından tutularak geriye çekildi ve boğazları tavuk gibi kesildi. Bunları yapan yeni yetme bir kızdı. Lider oydu. Kanı toplamak için boğazlarının altına kova tuttu. Bu kan duvarlara komünist sloganlar yazmak için kullanıldı. Sonra kurbanların kafaları ve ayakları kesildi tepe taklak asıldılar. Bu bir Ant geleneği idi, kafalar, ölüler sizi tanımasın diye, ayaklar, takip etmemeleri için kesiliyordu. Bu kör şiddet zamanla Aydınlık Yol'un toplumsal tabanını daraltı. Peru yönetimi halkı kazanma ve Örgütü liderleri üzerinden etkisizleştirme stratejisine yöneldi. bir General Gonzalo'nun yakalanması ile görevlendirildi. Aylar süren takipten sonra Gonzalo bir balerinin evinde sevgilisi ile birlikte yakalandı.Güvenlik güçlerini karşısında görünce şok geçirmiş, çok kötü bir fotoğraf vermişti. Yargılanırken de ondan beklenen duruşu gösteremedi. Örgüt, yere göğe sığdıramadığı liderinin tavrı karşısında şok olmuştu. Peru yönetimi bu şoku iyi görmüştü. Hemen bir af ilan etti, beş bin militan silahları ile teslim oldu. Örgüt, liderinin zayıf duruşuna mağlup olmuştu. Apo'da yakalanınca aynı korkaklığı, yaltaklığı göstermiş, iş birlikçi olma teklifinde bulunmuş ama onu sorgulayanlar ve dönemin hükümeti bundan yararlanamamış, onu kullanamamıştı. Başkan Gonzalo müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bir adada bir askeri bir kampta yeraltı hücresine kapatıldı. Ona hiçbir ayrıcalık tanımadı. Gazetelere demeç vererek, dışarıdakilerle irtibat kurarak yönlendirme yapılmasına izin verilmedi. Ayda bir defa sadece akrabaları ile görüşmesine izin verildi. Okumak için kitap istediğinde kendisine sadece İncil verildi. Yakalandığı 1992 yılından öldüğü 2021 yılına kadar hapiste kaldı. Biz ise Öcalan'ı bırakmaya elini kolunu açmaya hazırlanıyoruz. Ona İmralı'da her türlü imkân tanındı. Avukatları üzerinden Örgüt'ü yönetti. Gazetelerde önce kendi adıyla sonra müstearıyla yazılar yazdı. Onlarca defa yönetimle pazarlık yaptı. Şimdi özgürlüğüne kavuşmak için gün sayıyor. Bu bana Şerif Hüseyin olayını hatırlatıyor. Şerif Hüseyin 15 yıl İstanbul'da ikamete mecbur edildi. Arap coğrafyasına gitmesi yasaktı. Zaaf ve hırsları görülmüş, İstanbul'da göz önünde tutulmasında fayda görülmüştü. Vehip Paşa'nın" İstanbul'dan ayrılmasına müsaade etmeyin" uyarısına rağmen 1908'de Abdülhamit tarafından Mekke Emiri olarak tayin edildi. Daha yoldayken İngilizlerle irtibata geçmiş, hain planlarını uygulamak için müttefikler aramaya başlamıştı.Kısa zaman sonra ayaklandı binlerce Müslüman Türk'ün kanını döktü. Biz de şimdi -bırakmayın- diyenlere rağmen Apo ile hainlerini bırakmaya hazırlanıyoruz. Bunu da ülkenin geleceğini garantiye almak ve Terörsüz Türkiye diye pazarlıyoruz. Aslında garantiye alınan milleti ateşe atmak pahasına kendi ikballeridir. Ne yazık ki, tarihten ders almıyoruz. Rahmetli Mehmet Akif'in bir şirinde dediği gibi: Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? "Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Not: Bu makalede, Alaın Hertoghe veAlaın Labrause'nin yazdığı Peru'da Aydınlık Yol Deneyimi, Nıcholas Shakespera'nin Guzman'ı Ararken,Yine aynı yazarın Peru Aydınlık Yol Gerillaları, Lıis Arce Borje'nın Başkan Gonzalo Konuşuyor kitapları ile Ayşe Betül Çelik'in Derlediği Dünyada ve Türkiye'de Barış Süreçleri isimli çalışmadan yararlanılmıştır.
Benzer Videolar