İBB’nin yaptırdığı Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin açılış töreni gerçekleşti..

2020 Depreminde hasar alan ve yeniden yaımını İBB'nin üstlendiği Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nin CHP Genel Başkanı Özgür özel'in kayılımıyla gerçekleşti. Toplam 20 bin 800 metrekare alana sahip kampüs içerisinde 24 derslik, 32 atölye, 20 laboratuvar yanı sıra 312 kişilik konferans salonu, kütüphane ve spor salonlarının yer aldığı  Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin açılışı yapıldı. Açılışa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, tutuklu İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Eşi Dilek İmamoğlu,CHP Elazığ Milletvekili GÜrsel Erol, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Saadet partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Akın, Saadet partisi İl Başkanı Yunus Emre Yüksel, DEVA Partisi GYK Üyesi Mehmet Kangal, İyi Parti ve Zafer Partisi İl Başkanları ve İl yönetimi, partililer ve vatandaşlar katıldı. Elazığ Protokolünden kimse açılışa katılmadı Bölgenin en büyük okullarından birinin açılış töreninde Elazığ Protokolünden kimsenin bulunmaması tepkiye yol açtı. Edinilen bilgiye göre Elazığ Valisi, Milli Eğitim Müdürü ve kurum temsilcileri davet edilmesine rağmen törene katılmadılar. Genel Başkan Özel konuya dair açıklamasında:'' Elbette bu tören bizzat davetiyesi yollanması sorulduğunda, ‘Elbette Cumhurbaşkanı bir okul açılışına davet edilmeyecek de nereye edilecek?’ dediğimiz, bugün Amerika'da olan Sayın Erdoğan'da da davetli, partisi davetli, bakanları davetli ama burada hiçbiri yoklar. Biz burada Elazığ Valisi’nin, Elazığ Milli Eğitim Müdürü'nün burada olmasını isterdik. 2011’den beri milletvekiliyim, 2009’da belediye başkan adayıydım. Yıllardır Manisa'da seçimlerden birinci çıkamamış bir partinin, ana muhalefet partisi milletvekili olarak sayısız açılışa gittim, sayısız protokolde yerimi aldım. ‘Bu açılış AK Parti'ye yarar’ diye bakmadım. ‘Bu açılış millete yarar. Manisamıza yarar’ diye baktım. Türkiye'nin dört bir yanında açılışlara davet edildik, gittik, prokoldeki yerimizi aldık. Ama valiyi alkışladık ama bakanı alkışladık. Kim hizmet ettiyse teşekkür ettik, tebrik ettik. Siyaset böyle bir şeydir.'' ifadelerini kullandı. Dilek Kaya İmamoğlu, Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin yenilenerek modern eğitim anlayışı ile uygun bir eğitim kampüsüne dönüştüğünü söyleyerek: “derslikler, atölyeler, çok amaçlı salonlar, yemekhaneler ve sosyal donatılarla öğrencilerin hem teorik hemde pratik tüm eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak bir niteliğe kavuştu. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. deprem sonrasında Elazığ’da yaşanan okul sıkıntısına derman olabilmek için İstanbul, İzmir, Ankara belediyelerinin birer okul yaptırmasını öneren ve konunun takipçisi olan Gürsel Erol’a teşekkür ediyorum.” dedi. CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, İstanbul-Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyeleri tarafından yapılan okulların sürecini anlatarak, okulun fiziki ve teknik özellikleri ile ilgili bilgi verdi. Erol: “sayın genel başkanım burası normal bir okul değil buraya harcanan parayla 10 tane milli eğitimin tip projesinin okulunu yapabilirdik. Burası bir fakülte gibi. Müthiş burası Türkiye’de örnek olabilecek bir okul. Bu okul planlanırken düşüncemiz vardı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın TİP projesi uygulanmayacak, CHP iktidar olduğunda eğitim sisteminin bir örneği olacak şekilde planlandı.” Dedi. İBB Başkanvekili Aslan:''Bizim mayamızda gardaşlık dayanışma ve birlik vardır.'' İstanbul Büyükşehir Başkan Vekili Nuri Aslan, büyükşehir belediyesi olarak anlamlı bir projeye imza attıklarını söyleyerek: “milletvekilimiz Gürsel Erol öncülüğünde Milli Eğitim ve Valiliğimizle protokol imzaladık ve inşaatlarımızı başlattık alnımızın akıyla tamamaladık. Bizim mayamızda gardaşlık dayanışma ve birlik vardır. Milletçe en iyi bildiğimiz şey, zor zamanlarda el ele verip birlikte ayağa kalkmaktır bunuda Elazığ’da yaptık.” Dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Biz zengin fakir ayrımının ortadan kalktığı, devletin herkese en iyi eğitimi eşit ve ücretsiz şekilde verdiği bir Türkiye'yi düşlediğimiz için; okulda tüm öğrencilerin üç kap sıcak yemek yiyebildikleri bir eğitim sistemini sağlamak için; hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı bir farkla geriden başlamaması için; babadan çocuğa, anadan çocuğa yoksulluğun miras kalmaması için iktidar olmak istiyoruz. Türkiye'yi ayrıştıranlara, Türkiye'yi kutuplaştıranlara, karşı tarafı şeytanlaştırıp güya kendi arkasını sağlamlaştıranlara inat kutuplaşmak için değil, kucaklaşmak için geliyoruz iktidara” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel: ''Birçok yerinde burada bulunması olası protokole teşekkürler ediliyor. Ama yoklar. '' Elazığ’da 2020'de meydana gelen depremde yıkılan Gazi Meslek Teknik Anadolu Lisesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yeniden inşa edilerek bugün açıldı. Açılışa CHP Genel Başkanı Özgür Özel de katıldı. Özel, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün buraya bir açılış yapmaya ve Elazığ'a CHP’li belediyelerin yaptığı hizmetlerden bir tanesinin açılışında sizlerle birlikte olmaya geldik. Bugün burada bulunuşumuzun en önemli vesilesi hiç şüphesiz uzun yıllar, dokuz dönem boyunca milletvekili çıkaramadığımız Elazığ'da, kendisinin aday olmasıyla milletvekili çıkardığımız, beş yıllık milletvekilliğinin sonunda, büyük bir teveccühle ve partimizin oylarını Türkiye çapında dikkat çeken bir şekilde yükselterek yeniden göreve getirdiğiniz, 2020 yılında yaşanan büyük felakette o acıyı bütün Türkiye'nin tüm boyutlarıyla duymasına aracılık eden, milletvekili grubumuzu buraya seferber etmemizi, yerel yönetimlerin buraya üst düzeyde ilgi göstermesini sağlayan Elazığ Milletvekilimiz Sayın Gürsel Erol’un şahsında tüm hemşehrilerinizi selamlıyorum. "Bu eserin görünür olması son derece önemli” Buraya Sayın Dilek Kaya İmamoğlu ile birlikte, Sayın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilimiz ile, gölge kabinemizdeki Milli Eğitim Bakanımızla, genel başkan yardımcılarımız, bölgedeki milletvekillerimiz, Parti Meclisi üyelerimizle, il başkanlarımızla; kuvvetli bir heyetle geldik. Çünkü bu eserin görünür olması son derece önemli. Biraz önce Nuri Başkan ifade etti, gerekli protokol davetleri yapıldı. Konuşmasındaki güçlüğün farkındayım. Büyük bir nezaketle bir konuşma hazırlanmış. Birçok yerinde burada bulunması olası protokole teşekkürler ediliyor. Ama yoklar. Ama olanlar var. Yeniden Refah Partisi'nin, İYİ Parti'nin, Saadet Partisi'nin genel başkan yardımcıları, tüm muhalefet partilerinin çok değerli siyasetçileri, yöneticileri buradalar. Çünkü onlar aldıkları davetin ne manaya geldiğini ve burada bulunmalarının, burayı şereflendirmelerinin Elazığ'a verdikleri, partilerinin verdiği kıymetin burada cisimleşmesinin ne kadar önemli olduğunu biliyorlar. "İmamoğlu’nun esas suçu bir sonraki seçimi kazanmaya azmetmiş olmak” Bir kişinin, bir yapının, bir örgütün, bir partinin ne kadar demokrat olduğu, seçim kazandığı gün belli olmaz. Seçimi kaybettiği gün belli olur. Bugün Türkiye'de 23 yıl boyunca seçimleri hep kazanmış, milli iradeyi dilinden düşürmemiş, 31 Mart tarihinde ilk kez ikinci olmuş, ilk kez seçim kaybetmiş ve o günden sonra bindiği demokrasi treninden inmiş bir iktidar var. Öyle olunca kazandığında baş tacı ettiği millet iradesini görmeyen, onun seçtiklerini küçük gören, hakir gören, hatta Türk Ceza Kanunu'nda yazılı bütün cezaların üstünde bir suç icat eden; AK Parti'yi yenme suçu, Tayyip Erdoğan'ı yenme suçunu işleyenleri en ağır şekilde cezalandıran bir iktidar var. Bugün burada, neredeyse 1 milyar liraya mal olacak, 720 milyar liralık bir yatırımı, kendinden bir okul istenmişken 10 okul maliyetindeki bir teknik liseyi, bir mesleki eğitim nasıl olmalıdır bu çağda, onu gösteren bu eseri Elazığ'a kazandıran hem İstanbul'un seçilmiş belediye başkanı hem de Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu maalesef bizi 12 metrekarelik bir zindandan izliyor. Onun suçu seçim kazanmak. Bir kez Beylikdüzü'nde, üç kez İstanbul'da dört kez Tayyip Erdoğan'ı yenmek. Belki bu suçu affedilebilirdi. Ama esas suçu, bir sonraki seçimi kazanmaya azmetmiş olmak. "Erdoğan da partisi de bakanları da davetli ama hiçbiri burada yok” Elazığ'a üç okul yapıldı. Bunun birini sevgili Mansur Yavaş yaptı ve Milli Eğitim'e teslim edildi. Birini bugün açıyoruz, öğrencilerine bu öğretim yılında ev sahipliği etmeye başlayacak. Bir diğeri de yapım aşamasında. Onun da o gün yapılmasına karar veren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer, o da maalesef İzmir'de cezaevinden bu töreni izliyor. Buraya emek veren ve şu anda içeride olan CHP’nin, İBB’nin, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çok sayıda hem siyasetçisi hem yöneticisi bizleri cezaevlerinden izliyorlar. Onları buradan saygıyla bir kez daha selamlıyorum. Elbette bu tören bizzat davetiyesi yollanması sorulduğunda, ‘Elbette Cumhurbaşkanı bir okul açılışına davet edilmeyecek de nereye edilecek?’ dediğimiz, bugün Amerika'da olan Sayın Erdoğan'da da davetli, partisi davetli, bakanları davetli ama burada hiçbiri yoklar. Biz burada Elazığ Valisi’nin, Elazığ Milli Eğitim Müdürü'nün burada olmasını isterdik. 2011’den beri milletvekiliyim, 2009’da belediye başkan adayıydım. Yıllardır Manisa'da seçimlerden birinci çıkamamış bir partinin, ana muhalefet partisi milletvekili olarak sayısız açılışa gittim, sayısız protokolde yerimi aldım. ‘Bu açılış AK Parti'ye yarar’ diye bakmadım. ‘Bu açılış millete yarar. Manisamıza yarar’ diye baktım. Türkiye'nin dört bir yanında açılışlara davet edildik, gittik, prokoldeki yerimizi aldık. Ama valiyi alkışladık ama bakanı alkışladık. Kim hizmet ettiyse teşekkür ettik, tebrik ettik. Siyaset böyle bir şeydir. "Kendimi Manisa’da saydım” Bugün bu kıymeti burada birileri bilmiyor olabilir. Ama havaalanından buraya gelirken benim gördüğüm Elazığ'ın bu yapılanları ve CHP’nin kendisine döndüğü sıcak yüzünü gördüğüdür, sahiplendiğidir, selamladığıdır. Yıllardır Elazığ'a gelip giderim. Her geldiğimde bir öncekinden daha sıcak karşılandığımız, bugün milletvekilimizle birlikte otobüsümüzden selamladığımız Elazığ'da kendimi Manisa'da saydım. Buna katkı sağlayan il başkanıma, milletvekilime, örgütümüze ve sımsıcak Elazığlılara yürekten teşekkür ediyorum. "CHP Türkiye'ye, ‘Benim iktidarımda mesleki eğitim böyle olacak’ diye müjdeliyor” Bu okulun yapımına 2021'de karar verip 2022’de hep birlikte temelini attık. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanımız ile birlikte biz bu okulun projesini ekranlardan gördüğümüzde hayran kaldık. 2023’te Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Dilek İmamoğlu ile birlikte geldi, burayı gezdi, sosyal medyadan paylaştı. O gün gördüm ki o hayallenen proje gerçek olmaya yüz tutmuş. Bugün okulu gezdim, gördüklerim karşısında gerçekten gurur duydum. Bugün burada, ‘Bir mesleki eğitim nasıl yapılmalıdır’, onun yanıtı var. Bugün burada örneğin öğrenci kaynak yapmayı öğrenecek, kaynak yapma atölyesini gördük. Yan yana 15 tane kaynak yapma ünitesi, aspiratörleriyle, gözlükleriyle, bütün ekipmanlarıyla, bir köşede dersliğiyle, öğrencinin, öğretmenin ihtiyaçları için ayrılmış özel alanlarıyla, 24 dersliğiyle, derslik sayısından fazla atölyesiyle, futbol sahasıyla, FIBA standartlarında basket sahasıyla ve tüm bloklarıyla birlikte ben bugün burada bir meslek lisesi, bir teknik lise falan gezmedim. Benim gözlerimi kapatın, buraya getirin, burayı gezdirin. Burası Almanya'da bir okul, Amerika'da bir okul değil; ona inanır insan. Bu çağın gereklerini yakalayan ve bunu Elazığ'da simgeleştiren, örnekleyen CHP, Türkiye'ye buradan ‘Benim iktidarımda mesleki eğitim böyle olacak’ diye müjdeliyor, onu gösteriyor. "İnsana verdiğimiz değerin parayla karşılığı yok” Bir yanda MESEM adı altında çocukların, gençlerin bir gün okulda olduğu, dört gün ucuz iş gücü olarak çalıştırıldığı; maalesef resmi kayıtlarda 18 ama bazı çalışmalarda 72 öğrencinin geçen yıl tedbirsizlik nedeniyle, yani çalıştırıldıkları inşaatlarda, çalıştırıldıkları alanlarda, fabrikalarda iş kazalarından hayatını kaybettiği bir proje varken burada iş alanlarına yönlendirilmeden önce, hocalarının varlığında, önce iş güvenliğini, kendi sağlığını, işçinin sağlığını ve işin güvenliğini öğrendikleri, sonra mesleklerini öğrendikleri bir uygulama yapacaklarsa en üst güvenlikle ve en üst donanımla oralara gittikleri bir süreci nasıl geliştireceğiz; hepsinin en iyi örnekleri burada. Bunun için işte bu okula harcanan para, Milli Eğitimin tip projelerinin 10 katı. Çünkü insana verdiğimiz değerin parayla karşılığı yok. Gerekirse 100 kat para harcanacak ama bu milletin evlatları gittikleri yerde inşaatın dokuzuncu katında elektrik kablosunu ucuz döşeyecek işçi diye çalıştırılırken düşüp de oradan hayatını kaybetmeyecekler. "İBB, İmamoğlu tarafından yönetilmeye başlandığı gün kreş sayısı sıfırdı, bugün 127” Biz insana değer veren, öğrenciye değer veren bir anlayışı temsil ediyoruz. Bu anlamda İstanbul'da belediyecilikte de Ekrem Başkan'ın açtığı çığırı görmek gerekiyor. Sadece İstanbul'da, bugüne kadar 127 tane kreş açtı İBB. Şimdi burada sorsam, desem ki ‘Sizce yedi yıl önce İBB, Ekrem İmamoğlu tarafından yönetilmeye başlandığı gün, devir teslim aldığımız gün kaç kreş vardı?’ Herkesin aklından bir rakam geçer, kimse kolay kolay bilemez. Çünkü yoktu, sıfırdı. Bugün 127 tane kreşimizden 12 bin 400 tane öğrenci yararlanıyor. 12 bin 400 aileye dokunuyoruz. 12 bin 400 çocuğun el becerilerini zengin çocukları gibi dört yaşında kazanmaya başlamalarını sağlıyoruz. 12 bin 400 tane çocuğun protein almasını sağlıyoruz. 12 bin 400 çocuğun varsa bir eksikliği, altı-yedi yaşında ilkokul öğretmeninin değil, üç-dört yaşında okul öncesi eğitimdeki öğretmenin fark edip, uyarıp hızla o eksikliklerinin giderilmesini, kalıcı eksikliklerin çocukla bir büyümemesini sağlıyoruz. 12 bin 400 anneye ‘Çocuğun bize emanet. Sen istihdama katılabilirsin, para kazanabilirsin. Sen sosyal hayata katılabilirsin’ diyoruz. "Milli eğitim devletin işidir; cemaatlerin, tarikatların değil” Burada anmadan olmaz. Elazığ'da bir cemaat yurdunda Enes Kara hayatını kaybettiğinde, hayatına son verdiğinde hepimiz büyük üzüntüler çekmiştik. Oradaki sorun aynen kreşlerde olduğu gibi İBB’yi devraldığımızda hiç yurdu yokken 16’ncısını önümüzdeki haftalarda, Zübeyde Hanım Kız Yurdu olarak açacağız. Tam 16 tane İstanbul'a yurt kazandırdık. Niye yurt yapılmaz? Niye kreş yapılmaz? Bunu buradan açıklıkla söyleyelim: Bunların hepsi siyasi tercihler. Bu siyasi tercihler kadını evde gören, istihdamın dışında gören, öğrenciyi birilerinin kucağına itmeye çalışan bir yaklaşım. Biz milli eğitimin, yurtların devlet eliyle yapılmasını şundan önemsiyoruz: Milli eğitim devletin işidir. Cemaatlerin, tarikatların işi değildir. Biz hiçbirimiz inanca, insanların giyimine, kuşamına, dinini yaşamasına asla ve asla söz söyleyecek insanlar değiliz. Demokrat en çok buna saygı duyar. Ama devletin işini birilerine verince 15 Temmuz'da olduğu gibi, sadakati devlete, millete değil; başkalarına olanların neler yapabileceğini gördük. "Mesleki eğitimin kalkınmanın lokomotifi olacağı bir eğitim sistemini müjdeleyerek buradayız” Bu açıdan bu devletin ülkedeki bütün insanlara eşit, ayrımsız sağlık, eğitim, bütün öğrencilere barınma imkanlarını sunduğu bir yeni bakış açısıyla, olması gereken bakış açısıyla Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girmesi gerekiyordu. Geçtiğimiz seçimde çok yaklaştık, nasip olmadı ama milletin kararına saygı duyduk. Ardından CHP yapılan yerel seçimlerde Türkiye'nin nüfus olarak yüzde 65’inde, ekonomik olarak yüzde 85’inde birinci oldu. O gün söylediğim bir sözün sonuna kadar arkasındayız: ‘Bu seçimi biz kazandık, kaybedeni yoktur. Kimseyi CHP'ye oy verdiğine pişman etmeyeceğiz. Hizmet edeceğiz, ayırmadan hizmet edeceğiz, kimseyi siyasi görüşünden dolayı ötekileştirmeden hizmet edeceğiz ve sonunda biz başaracağız, biz kazanacağız, Türkiye kazanacak’ dedik. Tam da o noktadayız. Mesleki eğitimin kalkınmanın lokomotifi olacağı bir eğitim sistemini müjdeleyerek buradayız. Finlandiya'da, Almanya'da, Hollanda'da mesleki eğitim gençleri fabrikada köleleşmeyi değil de üretimi güçlendirmeyi sağlıyorsa, verimliliği arttırıyorsa; çocuk güvenceli, denetimli ve çağın teknolojisiyle donatılıyorsa, bunlardan bizim evlatlarımızın, Türk milletinin evlatlarının, Türkiye Cumhuriyeti'nin kıymetli evlatlarının mahrum kalmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. "Garibanın çocuğu tuvalet çeşmesine ağzını dayıyor. Bu eşitsizliği kaldırmak için iktidar olmak istiyoruz” Türkiye'de bir yanlış bilgilendirmenin altını çizmek isterim: Maalesef her fırsatta iktidar, ‘Eğitime en büyük katkıyı verdik. Bütçenin yüzde 14’ünü eğitime ayırdık’ diyor. Ama bunun yüzde 71’inin maaşlara, yüzde dokuzunun SGK'ya gidip sadece yüzde 20’sinin gerçek anlamda eğitime harcandığını gizliyorlar. Oysaki sadece 2021 ile, dört yıl öncesiyle karşılaştırırsak Milli Eğitim'e harcanan para dört yıl önce bile gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4,8’iyken bu yıl 2,36’sına düştü. Yani ülkenin kaynaklarında eğitime ayrılan para yarı yarıya azaltıldı. Bugün Türkiye'de binlerce öğrencimiz depreme dayanıksız, bakımsız, interneti, laboratuvarı bulunmayan okullarda eğitim görüyor. Hijyen yok, hijyeni sağlamak isteyene de izin yok. Bugün Türkiye'de okullarda çeşmeden akan su içilemiyor. CHP’li belediyeler okul suyu, su sebili uygulamasıyla izin verilen her okula girip okula arıtma sistemli, her öğrencinin içebileceği suyu sağlamak istiyor. İzin verilen okullarda örneğin İstanbul Tuzla'nın tamamında yaptık, İstanbul'da izin verilen bütün okullarda yaptık. Ama birçok yerde vali baskısıyla, Milli Eğitim baskısıyla okul müdürleri buna izin vermiyor. Ne oluyor? Zil çalınca çocuklar dışarı koşuyor. Parası olan, babası cebine harçlık verebilenler kantinden sağlıklı suyu kana kana içiyor. Garibanın çocuğu tuvalet çeşmesine ağzını dayıyor. Bunu ortadan kaldırmak için, bu eşitsizliği kaldırmak için iktidar olmak istiyoruz. "Bir ilke imza atarak 15 bin öğrenciye ayda 2'şer bin lira beslenme desteği yapıyor İBB” Ekrem Başkan'ın talimatıyla bu sene bir ilke imza atılarak 15 bin öğrenciye ayda 2'şer bin lira beslenme desteği yapıyor İBB. Bu yıl yine ilk kez Ekrem Başkan'ın projesiyle, onun talimatıyla o içeride yatarken 20 bin ortaöğretim öğrencisine 2 bin 500'er yüz lira, 10 bin üniversite öğrencisine 5'er bin lira kıyafet desteği veriyor. Eylül ayında öğrencinin biri ayağında 10 asgari ücretlik ayakkabıyla okula giderken öbürü altı yırtık ayakkabıyla gitmesin diye yapıyoruz bunu. Sadece 100 milyon lira İstanbul'da kıyafet desteği yapan, bu yıl 100 bin öğrenciye 20'şer bin lira sadece barınma desteği verecek olan İBB örneğini anlatıyorum. Çünkü bugün onların projesini yapıyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında tüm belediyelerimiz benzer projelerle insanlara dokunuyorlar. Karşı tarafı şeytanlaştırıp kendi arkasını sağlamlaştıranlara inat kucaklaşmak için geliyoruz iktidara” Biz zengin fakir ayrımının ortadan kalktığı; en azından okul öncesi eğitimde, ilköğretimde, ortaokulda, lisede devletin herkese en iyi eğitimi eşit ve ücretsiz şekilde verdiği bir Türkiye'yi düşlediğimiz için; okulda parası olanın çift kaşarlı tost yerken olmayanın kantin önünde bakmaması için; okulda tüm öğrencilerin üç kap sıcak yemek yiyebildikleri bir eğitim sistemini sağlamak için; hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı bir farkla geriden başlamaması için; babadan çocuğa, anadan çocuğa yoksulluğun miras kalmaması için iktidar olmak istiyoruz. Onun için mücadele ediyoruz, onun için çalışıyoruz. Sağcı solcu farkı yok. Dün Eyüpsultan'da otobüsün üstünde bir tarafımızda DEVA Partisi Genel Başkanı vardı, bir tarafımızda Saadet Partisi'nin, bir tarafımızda 1950'lerde rekabet ettiğimiz Demokrat Parti'nin. İYİ Parti'nin Genel Başkan'ı, ‘Gönlüm sizinle’ dedi, selamlarını yolladı. Yeniden Refah'ın Genel Başkanı o meydana selamlarını yolladı. Önceki Başbakan Ahmet Davutoğlu o meydana selamlarını yolladı. Partisinden temsilciler yolladılar. Biz kutuplaşmayı bitirmek için bugün burada nasıl bütün muhalefetin temsilcileri yan yana kol kolaysa, bu memleketin ortak çıkarlarında birleşmek için buradayız. Milli takım gol atınca kim ayağa kalkıyorsa o bizdendir. Ayrımız gayrımız yoktur. Filenin Sultanları bayrağı göndere çektirirken, İstiklal Marşı'nı okurken kimin gırtlağı düğümleniyorsa onunla birlikteyiz biz. Biz Türkiye İttifakı’yız. Türkiye'yi ayrıştıranlara, Türkiye'yi kutuplaştıranlara, karşı tarafı şeytanlaştırıp güya kendi arkasını sağlamlaştıranlara inat kutuplaşmak için değil, kucaklaşmak için geliyoruz iktidara. "Umut gençlerde. Umut bu okulda, Türkiye'nin yarınlarında” Bu okulda okuyacak gençlere, bugün sizin ardında dünyayı bulacağınız bir kapı açıyoruz sizlere. Bu derslikler sizin hayalleriniz için ışık olacaklar. Bu laboratuvarlar umarım ki meraklarınızı kanatlandıracaklar. Bu atölyeler hayal gücünüzle birlikte bu ülke için umuda dönüşecek. Ekrem Başkan'ın sloganı orada: ‘Umut burada’ diyor. Umut gençlerde. Umut bu okulda, Türkiye'nin yarınlarında. Buradan mezun olduğunuzda her biriniz başta Elazığ'ın ve Türkiye'nin gururu olacaksınız. Türkiye'nin umudu olacaksınız. Yarınları siz kuracaksınız. Bu bina sadece betonla, demirle değil, umutla yükseldi. Bu umudu büyütecek olan sizlersiniz. Hepinizi çok seviyoruz. Hepinizi Ekrem Başkanımız çok seviyor. Biz size hizmet etmek için, sizin için çalışmak için bu görevlerdeyiz. Ama siz yarın bu ülkeyi dünyanın lider ülkesi yapmak için bu görevleri bizlerden teslim alacaksınız. Bu okulun yapımına fikren öncülük eden bir kez daha Sayın Gürsel Erol'a, Elazığ bürokrasisinde bu okulun yapımında katkı sağlayan herkese, başta Ekrem İmamoğlu, Nuri Başkan, bütün İBB ailesine, yüklenici firmaya ve bugünkü bu heyecanı paylaşmak için buraya gelen siyasilere ve her birinize ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun.”

Benzer Videolar