İçmeye su bulamıyorlar…Ne olacak bu Poyraz Köy’ün hali?
HABER-SERRA TAYLAN
Elazığ'ın merkez köylerinden Poyraz'da yılardır devam eden susuzluk köydeki vatandaşları çileden çıkardı. Elazığ merkeze 15 Km uzaklıkta bulunan Poyraz Köyü sakinlerinin yıllardır taşıma su ile ihtiyaçlarını gidermeye çalıştıklarını söyleyen köy muhtarı Fahri Bulut,meyve bahçelerinin kuruduğunu, insanların içme suyu ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını söyledi. Su sıkıntısı nedeni ile en zaruri ihtiyaçlarını bile gideremeyen köy sakinlerinin sorunun çözülmesi için çalmadık kapı bırakmadıklarını belirteren Bulut:'' 8 dakikada uzaya çıkıyoruz. Yeraltı suyumuz yok. Tarım da yapamıyoruz. Ben kendim çiftçilikle uğraşıyorum. Su olan köylerde mısır, pancar ekiyorum. Kiralıyorum, bu da artı bir maliyet.Taşıma suyla ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Başka köylerden Pelte olsun,Sün Köyü olsun biz buralardan tankerle su getiriyoruz. Sebzeyi ekemiyoruz, unuttuk. Yıllardır sebze ekmeyi de unuttuk. Biz dışarıdan paramızla satın alıyoruz. Merkeze 15 kilometre mesafede olan bir köy. Ama bütün ihtiyaçlarımı ben çarşıdan içme suyu getiriyorum, hazır içme suyu alıyorum. '' dedi.
‘’Köyümüzün problemi yeraltı sularının çekilmesi. Tarım yapılamayacak duruma geldik.’’
Elazığ merkeze 15 km uzaklıkta olan Poyraz Köyü sakinleri yıllardır süren su problemlerinin çözüm kavuşturulmasını istiyorlar. Köy muhtarı Fahri Bulut yıllar önce yapılan Kepektaş Göleti'nin köyün sularını kuruttuğunu ve köyde yeraltı suyunun olmadığını söyledi. Başka köylerden yeraltı suyunu köyün kendi imkanları ile getiremeyeceğini belirten Bulut, yetkililerden yardım istedi. Bulut köylerinde yaşanan su sorununu şu cümlelerle ifade etti:
''98 yılından beri köyümüzde su sorunu yaşanmakta. Bunun sebebi köyümüzün üst tarafında bulunan Kepektaş Göleti’nin yapılması. Kepektaş Göleti yapıldıktan sonra Poyraz Köyü’nün yüzey suları kurudu. Barajda olduğu zaman derede bir miktar su akmakta ama o miktarı da Cip sulama göletine bağladılar. Biz bunun için şikâyetlerde bulunduk. Ama ne yazık ki 'sizin köyünüzde zamanında istenilmemiş Kepektaş Göletinden' dediler. Ben istedim. Bize de dereden normalde bir can suyu verilmesi lazım. Ayda bir ya da 3 ayda bir bu dereye can suyu verilmesi lazım. Bunun da altyapısı olmadığından dolayı köyümüze bu dereden de faydalanamıyoruz. Bundan dolayı bizim köyümüzün problemi yeraltı sularının çekilmesi. Tarım yapılamayacak duruma geldik. Biçerdöver bile geçemiyor yollardan. Vatandaş geliyor 5 dönüm tarlayı dörde bölüyor. Ondan sonra biz biçerdöverimizi de geçiremiyoruz. Tarımı da bitirdiler. İçme suyu problemimiz kendi köyümüzde yer altında kesinlikle su yok. Çıkan bir parmak yarım parmak bir suyumuz var. O da ne bağa yetiyor, ne bahçeye, ne de içmeye yetiyor. Bizim mevcut suyumuz Kozluk köyünden gelmekte. Ama orası da kurudu. Önceden sondaj yoktu, şimdi sondaj vuruldu. Biz Milli Emlak'tan yer talebinde bulunduk. Başka köylerde zaten su yeri vermediği için biz yine mağdur durumda kaldık.''
''Ben başka köyde sondaj vursam o suyu buraya getirmemize DSİ izin vermez. Çünkü yeraltı suyu taşınamaz.''
Ben 2019 yılından beri muhtarım. Benim o yıldan beri çalmadığım kapı kalmadı. Poyraz Köyü AK Parti'ye MHP'ye %70-75 oy veren bir köy. Bunu bize yapmamaları lazım. Sadece Vali Beyin şu demesi var: Şurada sondaj vurun. Yeraltıdır. Devletin malını bir başka köye hibe edin demiyoruz. Bize 20 metrekarelik bir yer verin. Çok bir şey değil. Ben 4 aydır dilekçe yazmışım. Milli Emlak'tan yer talebinde bulundum. 4 aydır İçişleri Bakanlığı'ndan yazı gelmedi. Sondaj vurun diye. Bizim sondajda sıkıntımız yok. Biz kendimiz de vururuz bir sondajı. Maliyeti 100 bin lira. Âmâ bir yer almak sıkıntı. Ama bizim yer alıp sondaj vuracak yerimiz yok. Ben başka köyde sondaj vursam o suyu buraya getirmemize DSİ izin vermez. Çünkü yeraltı suyu taşınamaz. Devlet yaptığında devlet istediği yere o suyu taşıyabilir.
''8 dakikada uzaya çıkıyoruz, ama tarım yapamıyoruz''
8 dakikada uzaya çıkıyoruz. Yeraltı suyumuz yok. Tarım da yapamıyoruz. Ben kendim çiftçilikle uğraşıyorum. Su olan köylerde mısır, pancar ekiyorum. Kiralıyorum, bu da artı bir maliyet. Taşıma suyla ihtiyaçlarımızı gideriyoruz. Başka köylerden Pelte olsun, Sün Köyü olsun biz buralardan tankerle su getiriyoruz. Sebzeyi ekemiyoruz, unuttuk. Yıllardır sebze ekmeyi de unuttuk.''
''Lavaboya gidecek suyu dışarıdan hazır suyla temin ediyoruz. Bu benim utancım değil. Bu yetkililerin utancıdır.''
Biz dışarıdan paramızla satın alıyoruz. Merkeze 15 kilometre mesafede olan bir köy. Ama bütün ihtiyaçlarımı ben çarşıdan içme suyu getiriyorum, hazır içme suyu alıyorum. Başka köyden ağaçlarıma, bağıma, bahçeme tankerlerle su getiriyorum. Hadi benim tankerim var. Bir başka vatandaşın tankeri yok, traktörü yok. Bu adam nasıl yapacak? Yaşlılarımız var. Yemin ederim güleceksiniz. Bizim köyümüzde İmam yok. Bir tane imam arkadaş geldi. Duymuş ki köyümüzde su yok. Hoca arkadaş köye su yok diye gelmiyor, böyle bir utanılacak durumdayız. Ben bu köyün yerlisiyim, atamız dedemiz bu köyde büyümüş. Dışarıdan gelen vatandaşa biz mahcup oluyoruz. Adam gelip köyümüzden yer alıyor. Hangi yüzyılda yaşıyoruz? Sizin köyde su yok nasıl olmaz diye? Soruyorlar. Kuyu vuruyoruz su yok. Lavaboya gidecek suyu dışarıdan hazır suyla temin ediyoruz. Gidiyoruz lavaboya. Bu benim utancım değil. Bu yetkililerin utancıdır. Bu suyu buraya getirmeli. Biz valimize, iç işlerimize kadar dilekçe yazdık verdik. Başka yerlerde hazine, mera arazisi var. Devlet olarak sen sondajı vuracaksın. Ama biz yapamıyoruz. Bana sondaj vermesinler, bana yer tahsis etsinler. Ben kendim sondaj vurup suyu getireyim. Ama ne yazık ki ben yıllardır bir arpa boyu yol ilerleyemedim. 98'den beri bu köyde su problemi var. Şimdi illa bu su yüzünden birbirimizi mi vuralım? Hadiste var. 'Su savaşları başlayacak' Asıl su savaşı benim köyümde başlayacak. Benim köyümde su savaşı var. Ben yetkililerden bir an önce bu su sorununun giderilmesini istiyorum.’’
‘’Lavabo ihtiyacımızı, bulaşık ihtiyacımızı hep kapının önünde taşıma suyla gideriyoruz.’’
Köy sakinlerinden Selçuk Erdem de yetkililerin çözmesi gereken bir sorunla vatandaşların başbaşa bırakıldığını söyledi. Erdem başka bir köye sondaj vurulması için devletin yer tahsis etmesi gerektiğini belirterek bu sorunun çözümü içim çağrıda bulundu. Erdem:
''Ben 40 yaşındayım 3-4 yılını hatırlamasam 35 yıldır biliyorum ki burada su yok .2 yıl öncesine kadar kısmen vardı. Derelerimizden su gidiyordu ama Kepektaş barajı yapıldıktan sonra komple yeraltı sularımızda kesildi. Evin önünde bidonları çekebilirsiniz çeşmeden ben bir bir buçuk aydır su taşıyorum. Lavabo ihtiyacımızı, bulaşık ihtiyacımızı hep kapının önünde taşıma suyla gideriyoruz. Kuyu suları kurumuş vaziyette. Köyümüzün genelinde yeraltı suyu yok. İl Özel İdareye, valiliğe, oraya buraya bildirdiğimizde 'bize yer gösterin, artezyen vuralım' diyorlar. Yer gösteremiyoruz. Yer olsa biz kendimiz de vururuz. Başka köyde var. Mera alanları olduğu halde devlet gidip de 'burası benim alanım ben buradan suyu size getireyim'demiyor. 'Siz gidip anlayışın, diğer köylerle biz sizin köyünüz için sondaj vuralım' diyorlar. 35 yıldır bu susuzluğu yaşıyoruz. Ağaçlarımız kurudu zaten.
''Eşyalarımızı şehirde yıkıyoruz. Banyoya şehre gidiyoruz.’’
Köy sakinlerinden Vahit Erdem de en zaruri ihtiyaçları için bile şehire gidip gelmek zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi:
''Eşyalarımızı şehirde yıkıyoruz. Banyoya şehre gidiyoruz. Lavabo ihtiyacımız da nasıl karşılayacaksak dışarıdan klozete mümkün dökmek değil, dışarılarda dolanıyoruz. Ben 4 yıldır 5 yıldır buradayım. 5 yıldır burada su yok. Bu sene zaten kökten yok. Bir buçuk aydan fazladır musluklarımız akmıyor. Bidonları dışarıdan doldurup doldurup getiriyoruz. İhtiyaçlarımızı, banyo ihtiyaçlarımızı vesaire gidip Elazığ'da yapıyoruz. Yetkililerden bize su getirmelerini istiyoruz. Demin de arkadaşın söylediği gibi başka köylerin yerlerinde artezyenlik sular var . Bize diyorlar gidip onlarla anlaşın. Ben köylüyle nasıl anlaşayım?''
‘’1978'de Kuzova sulama projesi yapıldı, bu proje nerede?’’
Mehmet Topal ise bağ bahçesindeki ağaçların susuzluk yüzünden kuruduğunu söyledi.
‘’Sıkıntınızı görüyorsunuz. Ne içme suyumuz var, ne şebeke suyumuz var, ne sulama suyumuz var. Yukarıda bir baraj var barajdan su yok, baraj bize su vermiyor Kepektaş Barajı. Bizim çaydan geçen bir su.1978'de Kuzova sulama projesi yapıldı, bu proje nerede? Ben ne diyeyim?’’
‘’Muhtar bile kendi köyünde pancar ekemiyor susuzluktan dolayı, civar köylerde tarla icarlayıp ekim yapıyor.’’
Ali pişkin adlı vatandaş da köydeki su sorunlarının çözülmesini istediklerini söyledi.Bütün yetkililerin bu sorundan haberler olduğunu ama yıllardır bu sorunun çözülemediğini belirten Pişkin şunları söyledi:
22Poyraz’ gidin, bir iki yerde çeşme vardır. Hiç biri akmıyor. Niye çünkü heryere sondaj vurulmuş. Muhtarın da gitmediği yer, aşındırmadığı kapı kalmamış. Muhtar da çaresiz. En başta bu susuzşluğu çekenlerden birisi de kendisi. Kendi köyünde pancar ekemiyor susuzluktan dolayı, civar köylerde tarla icarlayıp ekim yapıyor. Oda çaresiz. Çünkü dirayetli adam yok. Çözüm bulacak müdür, memur, şef yok. Çünkü hepsi tabiri caizse torpille gelmişler. Yetkililer ama tam yetkili değiller.’’
‘’Poyraz Köyü şehrin en yakın en güzel mahalle olmaya namzet bir köyü olmasına rağmen susuzlukla uğraşıyor.’’
Bu yıl hem dondan hem susuzluktan etkilendik. İki afeti birden yaşadık.Şu anda oturduğum evi yazlık kullanmamıza rağmen, bu sene oturamadık. Oturmama sebebini söylemekten imtina edeceğim ama tuvalete gidecek suyumuz yok. Belki içme suyunu buluruz, yemeğimize aşımıza su bulabiliriz ama tuvalete ve temizliğe su mümkün değil.Çok zorluk çekiyoruz. Poyraz Köyü şehrin en yakın en güzel mahalle olmaya namzet bir köyü olmasına rağmen susuzlukla uğraşıyor. Tarımla, ziraatle uğraşanlar bu konuda zorluk çekiyorlar. Ne zaman biteceğini kimse kestiremez. Milletvekilleri, bürokratlar, daire başkanları yetersiz kalıyor bu konuda. Hepsi biliyor. Bu gün Elazığ’ın ilgili ilgisiz tüm bürokratları, kamu kurumları, valimiz, emniyet müdürümüz, kolordu komutanı.Hangisi bilmiyor bu sorunu.Vallahi bilmiyorlarsa bu söylediklerimden geri adım atarım. Ben buraya geldim. Kalmak istiyordum.Niye hava güzel,sern. Su yok bahçemde tuvalete gidecek suyum yok.Akşamdan geldim, ufak tefek işlerimi yaptım.Akşam çekim gideceğim. Ben bu kadar dertliysem, 150-200 dönüm eken insana Allah yardım etsin.’’