Av. Dr. İrfan Sönmez’in kaleminden….Bir fotoğrafın düşündürdükleri…
Yeni Yasama yılının açılışında bazı liderlerin Erdoğan’la verdiği resim farklı tepkilere neden oldu.
Bazıları bunu- Saraya yanaşma arzusu-olarak gördü,muhalefet liderlerine ağır eleştiriler yöneltti.
Fotoğrafta bulunanlar olayın gerçek yüzünü anlatsalardı muhtemelen bu tepkilerin çoğu olmayacaktı.
Doğru analiz yapabilmek için önce olayı doğru anlamak gerekir.
Bir defa davet sahibi Erdoğan değil, meclis başkanı Numan Kurtulmuştu.
Davetin böyle bir resim alma amacı taşımadığı şuradan belli; muhalefet liderleri salona girdiklerinde oturacak yer bulamıyorlar. Numan Kurtulmuş kendi sandalyesini Davutoğlu’na veriyor, Babacan için de bir sandalye getirilip yanına konuluyor, Fatih Erbakan ise yer bulamadığı için çıkıp gitmez zorunda kalıyor.
Fotoğrafın hikayesini GP grup başkanı Selçuk Özdağ açıkladığı için teferruata girmiyorum. Demekki, davette Liderlere yönelik bir tezgah yok.
Ancak basına servis edilen resim için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.
Resmi servis edenler, muhalefet liderleri ile CHP ve kendi tabanları arasında bir güven bunalımı yaratmak istemiş olabilirler, eğer amaçları buyduysa bunda başarılı da oldular. Liderlerin sosyal medya hesaplarına yapılan yorumlara bakıldığında bunu görmek mümkün. PKK komisyonuna girip onun siyasi kanadı ile halvete girenleri eleştirmeyenler hiç bir siyasi yanı olmayan bu fotoğrafı eleştiriyorlar. Bu açıkça bir çifte standart ve partizanlık kaynaklı körlüktür.
Diğer taraftan vatandaşın bu konudaki endişelerinde haksız olduğu da söylenemez,zira yakın geçmişte yaşananlar - bu korkuyu tetikliyen örneklerle dolu. Sadece şu son birkaç ay içinde AKP’ye geçen milletvekilleri ve belediyeler bile bu korku ve tepkileri anlamak için yeterlidir.
Tepkilerin hepsini aynı kefeye koymak elbette mümkün değil, bir kısım muhalif seçmen aynı şeyleri bir defa daha yaşamak istemiyor, tepkileri ile bu niyette olanları frenlemek istiyor olabilir. Bu haklı hassasiyeti de gözardı etmemek gerekir.
Bu olay, muhalif seçmenlerin - liderleri- nerede ve nasıl görmek istediklerini ve AKP karşıtlığının parti sadakatini aştığını gösterir.
Tepkilerin tercümesi , liderlere “siz gitseniz bile biz gitmeyeceğiz, asla o şemsiyenin altına girmeyeceğiz” mesajıdır.
Ancak bu tepkilerden iktidarın da alması gereken dersler var; siyaset bir savaş değil, partiler de - birbirine düşman- odaklar değildir.
Tepkilerin bir fotoğrafa tahammül edemeyecek boyutlara varması, Erdoğan’ın üslubu ve siyaset tarzı ile ilgilidir. Uzun yıllardır muhalif seçmene ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor.
Biraz ileri giden yargı sopası ile dövülüyor.
İktidar, yandaşa farklı, muhalife farklı davranarak,muhalif seçmeni kendi devletinin karşıtı durumuna düşürüyor.
Mülakatlar yoluyla muhalif seçmenin çocuklarına devlet kadroları kapatılıyor. Bu da haksızlığa uğramışlık duygusunu her gün biraz daha derinleştirip, muhalefeti daha çok biliyor. Dolayısıyla gösterilen tepkiler adaletsizliğedir.
Haksızlığa, kayırmacılığa, insan yerine konulmamayadır. Tepkiler, Türk vatanına ortak aramaya,vatandaşı aç sefil bırakan kötü yönetimedir. Bu “bizden ondan” düzeni devam ettiği takdirde yarın iktidar değişikliği bile bu kitleyi tatmin etmeyecek, devri sabık yaratılmasını isteyecektir. Şunu unutmayalım; rüzgar eken fırtına biçer! Bu tepkiler işte o fırtınanın habercisidir.