Elazığ meydanlarından Gazze’ye destek
Filistin Âlimler Birliği'nin “Tekbir Cuması” çağrısı üzerine, HÜDA PAR Elazığ Gençlik Kolları tarafından düzenlenen program, gençlerin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Programa HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, HÜDA PAR Elazığ İl Başkanı Metin Suiçer, Seyda Molla Mehmet Beşir Varol ve talebeleri de katıldı.
Duygusal anların yaşandığı programda, Kudüs ve Filistin halkına destek mesajları verildi. HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç yaptığı etkileyici konuşmasında, Kudüs davasının yalnızca özgür ruhların omuzlayabileceği şerefli bir dava olduğunu vurguladı.
“Kudüs davası Allah’ın herkese nasip etmediği şerefli bir davadır. Bu davaya ancak özgür olanlar sahip çıkabilir. Kudüs davasına ses verenler, kölelik zincirini kıranlardır. Bu yüzden özgür olduğunuz için, Kudüs’e sahip çıktığınız için hepinize teşekkür ediyorum.” diyen Dinç, Filistin halkına uygulanan vahşete sessiz kalmanın bu zulme ortak olmak anlamına geleceğini belirtti.
Dinç konuşmasında, Siyonist İsrail’in kadın, çocuk, yaşlı demeden Filistin halkını cami avlularında, okul bahçelerinde, hastanelerde katlettiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bir buçuk yıldan fazladır Filistin’de mazlum insanlar; kadın, çocuk, erkek, yaşlı demeden katlediliyor. Bu mazlumlar cami avlularında, okul bahçelerinde, hastanelerde katlediliyor. Bu Siyonist terör şebekesi, hiçbir ilke, ahlak ve değer tanımadan insanlığa karşı savaş açmıştır. Bugün insanlığa karşı açık bir soykırım işlenmektedir. Bu soykırımı sadece kendileri değil, aynı zamanda Batı’nın desteğiyle birlikte işlemektedirler.
Eğer bugün biz bu soykırıma sessiz kalırsak, biz de bu soykırıma ortak olacağız. Bu yüzden biz bu zulme sessiz kalmayacağız! Bu soykırıma alışmayacağız! Bu çocukların katledilmesine, parçalanmasına asla ama asla alışmayacağız! Mazlumların yanında olduğumuzu her yerde, her platformda haykıracağız.” dedi.
Batılı ülkelerin çifte standartlarını da sert bir dille eleştiren Dinç, Batı'nın yıllarca kadın ve çocuk hakları üzerinden İslam dünyasını hedef aldığını, fakat bugün bizzat kendilerinin bu hakları ayaklar altına aldığını ifade etti:
“Unutmayalım ki bu soykırımı sadece Siyonist İsrail işlemiyor. Bu soykırım, bize insanlıktan, insan haklarından, kadın ve çocuk haklarından bahseden Batı’nın ortaklığıyla işleniyor. Bize diyorlardı ki: “Biz gelsek, kadınlara haklarını vereceğiz.” İstanbul Sözleşmesini dayatıp kadın haklarını savunacaklarını söyleyen Batı, aynı zamanda “Afganistan’daki kadınların haklarını savunacağız” diyordu. “Eğer biz gelirsek, onları özgürleştireceğiz” diyordu. Ancak bugün, bizzat kendileri kadınlarımızı katlediyorlar.
Batı diyordu ki: “Müslümanlar ilim düşmanıdır, bilim düşmanıdır, okul düşmanıdır. Çocuklarını okula göndermiyorlar.” Oysa bugün bizzat kendileri çocuklarımızı okul bahçelerinde, dersliklerde katlediyorlar!”
Faruk Dinç, açıklamasının sonunda artık sözün değil, eylemin zamanı olduğunu vurgulayarak İslam ülkelerine ve vicdan sahibi dünyaya çağrıda bulundu:
“Biz bu Batı’nın barbarlığını görerek kardeşlerimize sahip çıkmalıyız. Artık bu soykırım öyle bir noktaya geldi ki, sadece sözle bu iş düzelmez. Bizim çağrımız şudur: Acil bir şekilde askeri bir yaptırımla, bir harekâtla İslam ülkeleri ve vicdanı sönmemiş dünya, bu Siyonistlere müdahale etmelidir.