Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM 26 Temmuz 2023 265 Görüntüleme

KURSDER ELAZIĞ BAŞKANI VELİ AKSU:  NEGATİF PUANLA ÖĞRENCİ ALAN ÜNİVERSİTE SİSTEMİ SADECE TÜRKİYE’DE VAR

Geçtiğimiz günlerde açıklanan YKS sonuçlarına göre sınavda sıfır çeken ya da eksi net yapan öğrenci sayısının 100 bini aşmasından sonra öğrencilerin aldığı eğitim konusu irdelenmeye başladı. Okullarda devam zorunluluğu ve sınıfta kalmanın olmamasının öğrencilerin başarıları üzerindeki olumsuz etkisi olduğunu ifade eden uzmanlar, okula devam etmeyen öğrencinin hiç ders görmeden sınıf geçtiklerini ifade ediyorlar.

SINAVDAN BİR TANE BİLE NET YAPAMAYAN ÖĞRENCİ, LİSEDEN NASIL MEZUN OLDU?

Elazığ Özel Öğretim Kursları ve Muhtelif Kursları Geliştirme Derneği (KURSDER ) başkanı, Eğitimci Veli Aksu, okullarda devam zorunluluğunun kaldırılması ve öğrencilerin sınıfta kalma olayının olmaması nedeni ile başarı oranlarının düştüğüne dikkat çekti.

Milli Eğitimde köklü bir reform yapılması gerektiğini ifade eden KursDer Başkanı Veli Aksu:’’ Türkiye’de YKS sınavında sadece sıfır çeken öğrenci sayısı önceki yıllarda da 100 binin altında değildi zaten. Dolayısıyla da en büyük sorunlarımızdan bir tanesi, tabii sorgulanması gereken eğitim sistemidir. Bir tane net yapmayan öğrenci liseden nasıl mezun oldu?  Bu çok önemli bir soru.’’ Dedi

 NEGATİF PUANLA ÖĞRENCİ ALAN ÜNİVERSİTE SİSTEMİ SADECE TÜRKİYE’DE VAR

Elazığ KursDer Başkanı ve Eğitimci Veli Aksu, YKS’de sıfır çeken öğrenci sayısının tartışılmasından çok, bu öğrencilerin liseden nasıl mezun edildiğinin sorgulanması gerektiğini söyledi. Türkiye’de başarısızlıktan dolayı sınıfta kalan öğrenci olmadığını da dile getiren Aksu Türkiye’nin Matematik ve Fen’de 130 ülke arasındaki sıralamasının 106 olduğunu da hatırlatarak şunları söyledi:

‘’Türkiye’de YKS sınavında sadece sıfır çeken öğrenci sayısı önceki yıllarda da 100 binin altında değildi zaten. Dolayısıyla da en büyük sorunlarımızdan bir tanesi, tabii sorgulanması gereken eğitim sistemidir. Bir tane net yapmayan öğrenci liseden nasıl mezun oldu?  Bu çok önemli bir soru. Çünkü ülkemizde uzun yıllardır sınıf tekrarı yoktur. Devam zorunluluğu kaldırılmıştır. Başarısızlıktan hiç sınıfta kalan olmadı. Yani öğrencilerin zayıf alma olayı da bitti maalesef. Yaklaşık olarak yapılan istatistiklerde her 2 öğrenciden biri takdir ya da teşekkür almış. Dolayısıyla öğrencilerin akademik başarılarını arttıracak herhangi bir yaptırım gücü olmadığı için, öğrenciler devam etmese bile maalesef sınıf geçiyor. Ve öğretmenler öğrencilere zayıf not veremiyor. Çünkü zayıf verdiği zaman soruşturma açılıyor, başarısız öğretmen konumuna getiriyor. Ve bu algı ülkemizde sadece liselerde değil, üniversitelerde de maalesef var. Düşünün ki bu yıl üniversite mezunu olan öğrenci sayımız 886 bin. Üniversitelerin kontenjanı 1 milyon 61 bin. Dolayısı ile mezun olan öğrenciden daha fazla kontenjan var. Üniversite kontenjanları boş kaldığı için baraj puanı da kalktı. Düşünün ki, geçen yıl Dicle Fizik bölümü eksi 2 buçuk net ile öğrenci almış. Sıfır net yapan öğrenci dahi üniversitelerde üst bölümlere gitmiştir. Eksi 2 net yapan Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat almış, eksi 7 buçuk net yapan okul öncesi öğretmenlik almış. Yani düşünün negatif puanla öğrenci alan üniversite sistemi sadece Türkiye’de vardır. Ve bu da tabii Türkiye’nin eğitim sisteminin sorgulanabilir halde olmasına neden oluyor. Türkiye,  Matematik ve Fende dünya sıralamasında 106. sıradadır 130 ülke arasında. Birleşik Arap Emirlikleri bile 68. sırada. Suudi Arabistan 72. Sırada.  Yine yeni Milli Eğitim bakanımızın köklü bir reform değişimi yapması şarttır.’’

MİLLİ EĞİTİM CİDDİ VE KALİTELİ BİR EĞİTİM VEREMEDİĞİ İÇİN, İNSANLAR ÖZEL OKULLARI VE KURSLARI TERCİH EDİYOR

Türkiye’de eğitim sisteminin ciddi ve kaliteli olmamasından dolayı insanların özel okul ve kursları tercih ettiğini ifade eden Veli Aksu açıklamasına şöyle devam etti:

‘’Bazı durumlarda problemlerden yola çıkarak alternatifler aramaya başlarız. Milli Eğitim, eğitim sisteminde ciddi bir kaliteli eğitim veremediği için kurslar ve özel okullar çok tutuluyor. Mesela Milli Eğitim Bakanlığı eğer işini iyi yapmış olsaydı öğrencide bir başarıya katkısı olsa, 100 binlerce lira para verip insanlar özel okullara gitmez, 10 binlerce lira para verip kurslara gitmezler. Mesela Sağlık Bakanlığımız işini iyi yaptığı için ciddi hastalıkları olan insanlar devletin hastanelerini tercih ediyorlar. Çünkü oradaki sağlık hizmetinin daha kaliteli olduğunu düşünüyorlar. Ama eğitimde maalesef bu ciddi bir problem. En güzel örneğini vereyim 6 Şubat depreminden sonra devam zorunluluğu kaldırıldı. Elazığ’ın en kaliteli okulları olan nitelikli okullar ile tabir edilen bakanlığın bu şekilde nitelendirdiği ben de bu ifadeyi böyle kullanıyorum sınavla öğrenci alan okullar,  Karakaya, Cemil Meriç, Ahmet Kabaklı Çubukbey,Koloğlu  gibi Anadolu Lisesi öğrencilerinin gittikleri okullarda depremden sonra devam zorunluluğu kaldırdı, yüzde 90 devamsızlık oldu. Ama bizim kurslarımızda tam tersi doluluk oranımız arttı ve kayıtlarımız arttı. O zaman burada bir soru işareti var. Neden devlet okullarının en kaliteli okulları fen liselerine öğrenci gitmiyor da, özel okul veya kurslara kayıt yapıyorlar? Bunu ciddi bir şekilde sorgulamamız gerekiyor. O zaman şu problem var. Eğer öğretmen öğretmeye hevesli değilse, siz öğrenciyi eğitim yuvalarında tutamazsınız. Milli Eğitimdeki öğretmen arkadaşlarımız tabii not verme zorunluluğu, yani öğrencinin hak ettiği notu veremediği için, yaptırım gücü olmadığı için, bu insanların okulda ders verme hevesleri kalmamıştır. Sadece zamanlarını dolduruyorlar. Ancak bizim özel öğretim kurumlarımızda bir öğrenci dahi gelse, öğretmen en iyi şekilde dersini anlatmak zorunda. Öğrencinin teveccühünü kazanmayan öğretmenin de özel öğretim kurumlarında kalma şansı olmadığı için, öğretmen olağanüstü performans sağlamakta. Aynı şekilde kurumlar da; örneğin benim kurumum yaklaşık olarak 25 yıllık bir kurum. Eğer 25 yıl, biz eğitim sektöründe devam edebiliyorsak o zaman bizim kalitemizden ödün vermemizden kaynaklanıyor. Dolayısıyla milli eğitimdeki öğretmenlerimiz veya Milli Eğitim kurumları işlerini hakkıyla yaparsa, öğrencilerimizin ne özel okula, ne de özel öğretim kurslarına ihtiyacı olacaktır. Bu, bir milli eğitimin eksikliğidir.’’

EKONOMİK KRİZDEN EN ÇOK ETKİLENEN SEKTMÖR EĞİTİM SEKTÖRÜ OLDU

Özellikle ülkemizdeki ekonomik kriz, dar gelirli ve orta gelirli aileleri ciddi anlamda etkilemektedir. Ancak burada da sektörler etkilemektedir. Krizden en çok etkilenen sektörler eğitim sektörüdür. Eğitim sektöründe düşünün ki erken kayıtlarımız Ocak ayında başlar, alınan kayıt fiyatlarıyla bir buçuk yıl boyunca, yani 2023 Ocak ayında kayıt olan bir öğrencinin rakamı 2024 Haziran’a kadar sabit. Dolayısıyla da burada ciddi anlamda özel eğitim kurumları, kurslar olur, özel okullar olur; krizlerden en çok etkilenen işletmelerdir. Dolayısıyla özel okullarımızın veya kurslarımızın fiyatları bugün çok fazla geliyor. Ancak ocak ayı geldiğinde bu fiyatların çok komik fiyatlarda ve düşük kaldığını göreceksiniz. Bugün özel okullarımız ya da özel kurslarımızın fiyatları gerçekten bu ekonomik krizde yüksek değil, tam tersine düşük bile kalabilir.

CİNSİYETE YÖNELİK EĞİTİM KURUMLARI DIŞINDA KARMA EĞİTİM ÜLKEMİZ İÇİN DAHA UYGUNDUR

Elazığ Kurs Der Başkanı Veli Aksu son günlerde eğitim sektöründe en fazla tartışılan karma eğitimden vazgeçilmesi konusunda yaptığı değerlendirmede, cinsiyete yönelik eğitim alanları hariç, normal eğitim sisteminde karma eğitimin daha verimli olacağını ifade etti. Aksu:

”Özellikle kız ve erkek öğrencilerin aynı okulda okuması ya da karma okullarda okumasının artı ve eksileri nelerdir birincisi eğer cinsiyete yönelik bir iş sektörü veya eğitim alanı varsa bir sakınca yoktur.  Mesela hemşirelik gibi, eski yıllarda da doksanlı yıllarda da seksenli yıllarda da hemşirelik sağlık liseleri vardı. Bu öğrencilerin ayrı lisede olmasında bir sıkıntı yoktur. Bunun yanında normal bir karma lisenin yani normal bir Anadolu Lisesi veya fen lisesi olarak devam eden okullarda, karma eğitimin daha iyi olacağı kanaatindeyim. Çünkü kız ve erkek öğrencilerin kendilerini daha ölçülü, daha kontrollü olmasını sağlayacaktır. Karma eğitimin bu tür liselerde bir eğitimci olarak daha uygun olacağını öngörüyorum.” dedi.

HER BÖLGENİN VE İLİN EĞİTİM İHTİYACI FARKLIDIR, DOLAYISI İLE 81 İLDEN TEMSİLCİNİN  EĞİTİM KOMİSYONUNDA YER ALMADI GEREKİR

Okulların haftada 4 gün olacağı söylentisinin ülkemizde uygulamaya geçilmeyeceğini de belirten Veli Aksu, asıl problemin eğitimin süresi değil, kalitesinin korunması olduğunu söyledi. Aksu, her bölgenin ve ilin eğitim ihtiyaçlarının farklı olduğunu da söyleyerek alınacak kararların 5-10 kişilik komisyonlar yerine her ilden katılacak temsilcilerle alınması gerektiğini söyledi. Aksu sözlerine şöyle devam etti:

”Eğitimde okulların 4 güne düşme durumu bir söylentidir. Ama bu henüz yasalaşmadı. Fakat burada asıl problem şudur; önemli olan gün sayısından ziyade verimli olmasıdır. Öğrencilerin aldıkları eğitimden ne kadar verim aldığıdır. Ülkemizin eğitim düzeyi ne kadar yükseliyor. Eğitim her ne kadar yükseliyorsa da şu soruyu sormak lazım;  5 gün ortalama günde 7-8 saat eğitim verilen bir ortamda geçiyor. Bir eğitim sisteminde 100 bin öğrenci sıfır çekiyorsa, acaba bu eğitim kısaltılıp 4 güne düşürülürse bu defa sıfır çeken öğrenci sayısı artmaz mı? Bunların hesabını iyi yapmak lazım. Eğitimcilerin, pedagogların düşüncelerini almaları lazım. Ancak maalesef ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı 10 kişilik, 5 kişilik gruplar halinde, bakanlığa ait komisyonlarda maalesef bu kararlar alınıyor. Bunlar yanlıştır. Aslında eğitim bir ülkenin en büyük problemidir. 81 ilden mutlaka temsilciler o komisyonda yer almalıdır. Her bölgenin, her ilin eğitim sistemi ve eğitim ihtiyaçları farklıdır. Dolayısıyla da mutlaka geniş bir eğitimci kesimin düşüncesini alarak yönlendirme yapmaları en doğrusudur.”

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com