Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM 22 Aralık 2023 83 Görüntüleme

Milletvekili Gürsel Erol, Bütçe Görüşmelerinde Konuştu

CHP Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol, 2024 yılı bütçe görüşmelerinde söz aldı. Gürsel Erol, deprem gerçeğini anımsatarak 2024 yılı bütçesinin depreme yönelik bütçe olması gerektiğini söyledi.

TBMM’DE 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor. CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, bütçe görüşmelerinde söz aldı.

Deprem gerçeğini anımsatan Milletvekili Gürsel Erol, Türkiye’nin öncelikli sorunun deprem olduğunu söyleyerek: “Bana göre Türkiye’de şu anda -ben depremi yaşayan bir ilin milletvekili olarak bunu anlatıyorum- en öncelikli sorunumuz deprem. Bilim adamlarımız sürekli uyarıyorlar yani hem İstanbul depremiyle ilgili hem de özellikle son zamanlardaki artçı depremlerden sonra Tunceli, Bingöl fay hattının hareketliliğiyle ilgili bir deprem uyarıları var. Sevgili arkadaşlar, şuna inanın: Biz, Elâzığ’da kamu kaynaklarının en doğru şekilde kullanıldığı bir deprem süreci yaşadık ama bir deprem olmadan önce alacağınız tedbirler, bir depremden sonraki yapacağınız yatırımların onda 1’idir yani deprem öncesiyle ilgili alacağınız bir önlemin maliyeti 1 liraysa deprem olduktan sonraki maliyeti 10 liradır.” Dedi.

10 ilimizde deprem oldu -11 ilimizde oldu, Elâzığ sonradan “afet bölgesi” olarak ilan edildi- ve yaklaşık olarak bu deprem bölgelerinin ayağa kaldırılma süreciyle ilgili bütçeden harcanacak paranın yaklaşık 120 milyar dolar olduğu düşünülmekte. Ben bunun da ötesinde olduğunu düşünüyorum. 120 milyar dolar değil, belki 200 milyar dolara yakın bir kaynak aktarmaya ve oradaki mağduriyetin giderilmesiyle ilgili bir bütçeye ihtiyaç var. 2020 yılında yaşanan deprem sonrası 25 bin konut yapıldığı hâlde, artçı depremlerle birlikte hâlâ 2020 yılının deprem sürecinin mağduriyetlerini yaşıyoruz.

Deprem olduktan sonra “Afet Bölgesi” ilan edilir, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, AFAD yetkililerinin teknik personelleri ağır hasarlı binaları, orta hasarlı binaları ve hafif hasarlı binaları tespit eder. O anki tespitlere göre ağır hasarlı binalar yıkılır, Toplu Konut İdaresince, AFAD’ın eşgüdümüyle konutlar yapılır ama sorun orada bitmiyor, her artçı depremden sonra orta hasarlı binalar ağır hasarlıya dönüyor, hafif hasarlı binalar da orta hasarlıya dönüyor. Yani daha doğrusu bir bölgede yaşanan deprem sonrası artçı depremlerden de kaynaklanan mağduriyetler var.
İstanbul’da bir deprem olduğu zaman bu deprem yalnızca İstanbul’da yaşayanları etkilemeyecek -Allah korusun, Allah gecinden versin- sanayi çökecek -Türkiye’nin yüzde 40 sanayi yatırımının olduğu, üretiminin olduğu yer İstanbul- ekonomi çökecek, yaşamsal kaygılar olacak. O kenti ayağa kaldırma şansınız yok, mümkün değil. İstediğiniz kadar binaları yenileyin, kentsel dönüşüm yapın bununla depreme yönelik bir tedbir alma şansınız yok. Elâzığ’da yaşadığımız olay… Eğer, deprem sürecinde, depremle mağdur olacak insanların sayısını, nüfus yoğunluğunu artırmadığınız sürece alacağınız her tedbir kesin tedbir değildir, çözüm odaklı bir tedbir değildir. Onun için, öncelik olarak, İstanbul ve deprem riski olan bölgelerde nüfus yoğunluğunu düşürmediğiniz sürece, insanları büyük şehirden kırsala yönlendirmediğiniz sürece, daha güvenli alanlara göndermediğiniz sürece yerinde dönüşümler de çok sağlıklı olmayacak. Bunlar da kesin çözümler değil.
Değerli milletvekilleri, bir bütçenin büyüklüğüyle, bir bütçenin etki alanıyla sizin ülkenizdeki yurttaşlık haklarınızı tarifleme, anlatma şansınız yoktur. Yani bir bütçenin büyük olması sizin ülkenizdeki yurttaşlık haklarının son derece özgürleşmesi demek değildir veya büyük kamu binalarının olması bu ülkenin ekonomisinin gelişmesi de demek değildir. O zaman, Orta Doğu’daki Birleşik Arap Emirlikleri gibi, Katar gibi birçok ülkenin insan hakları ve yurttaşlık hakları bizden daha gelişkin olması lazım. Bir ülkenin yurttaşlık haklarının gelişkin olması, devletin sosyal devlet olması ve yurttaşlarının özgürlük alanlarıyla ilgili anayasal güvencelerinin olmasıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Depremde, deprem sonrası insanların haklarının hukuklarının, mülkiyet haklarının korunması, mağduriyetlerinin giderilmesi de bir yurttaşlık hakkı ve anayasal bir hak olmalıdır.
Geçmişte devletin içinde kurumlarımız vardı. Mesela, bütçeyi yapıyoruz, bizim geçmişte bir kurumumuz vardı, Devlet Planlama Teşkilatı. Devlet Planlama Teşkilatının bu ülkeye kattığı çok değer var, hem iyi siyaset adamları yetiştirirdi hem de iyi devlet adamları yetiştirirdi. Süleyman Demirel’den Turgut Özal’a, Hikmet Çetin’e Türkiye’nin birçok devlet adamı ve siyaset adamı Devlet Planlama Teşkilatından yetişirdi. Birçok bürokrat, devlet adamı kimliğiyle tanınan bürokrat Devlet Planlama Teşkilatından yetişirdi. Bugün aramızda da var, bizim Plan ve Bütçe Komisyonu sözcümüz Rahmi Aşkın Türeli Devlet Planlama Teşkilatı mensubudur. (CHP sıralarından alkışlar) Aynı zamanda, İlhan Kesici, Erhan Usta ve Cevdet Yılmaz Bey, bildiğim kadarıyla siz de DPT kökenlisiniz Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Devlet Planlama Teşkilatının kapatılması aslında bu ülkede hem siyasete hem bürokrasiye nitelikli siyasetçi ve kadro yetiştirilmesinin en büyük engellerden biriydi. Yani “planlama” deyince planlama, yalnızca bakanlıkların kendi ölçeğinde yatırımı değildir, ülkenin ihtiyaçlarına göre bakanlıklar arasında koordinasyon kurularak planlamadır.
Ben 2024 bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Deprem öncelikli yatırım programının tekrar revize edilmesiyle ilgili talebimi iletiyor.

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com