Elazigin Sesi Haber sitesi İmtiyaz sahibi gazeteci Erhan Dabak mesleki birikimiyle birlikte günümüz Türkiye’sinde gazeteciliği ve bunun yerel basına yansımaları üzerine bir değerlendirmede bulundu. Deneyimli Gazeteci Dabak; ”Bana göre medyanın tekelleşmesi ve medyanın gördüğü gazetecilik anlayışı medya üzerinde siyasetin etkisinin çok daha çok daha çok fazla olmasını sağlamıştır. Burada tabii toplumu medya doğru bilgilendirebilseydi, toplumda gerçekler yazılabilseydi ve siyasetçilerin de bilgilendirilmesi sağlanabilseydi; bana göre basın üzerinde siyasetin etkisi bu kadar çok olmayacaktı. Ancak siyaset, maalesef geçmiş yıllarda da olduğu gibi bu dönemde de medya üzerinde ağırlığını hissettirmiştir ” dedi.
Gazeteci Erhan Dabak ”Sermayenin medya üzerinde tahakkümü bu dönem daha çok hissediliyor.”
Dabak konuşmasına şöyle devam etti:
Elazığ basın özelindeki üzerindeki siyasetin etkisi her dönemde olmuştur ancak son dönemlerde aslında bana göre medyanın tekelleşmesi ve medyanın gördüğü gazetecilik anlayışı Medya üzerinde siyasetin etkisinin çok fazla olmasını sağlamıştır. Burada tabii toplumu medya aslında doğru bilgilendirebilseydi, toplumda gerçekler yazılabilseydi ve siyasetçilerin de bilgilendirilmesi sağlanabilseydi, bana göre basın üzerinde siyasetin etkisinin bu kadar çok olmayacaktı. Ancak maalesef geçmiş yıllarda da olduğu gibi bu dönemde de siyaset medya üzerinde ağırlığını hissettirmiştir. Zaten son dönemlerde 84’ten sonra sermayenin medya üzerindeki tahakkümü bu dönemde daha da kendisini hissettirmektedir. Küçük bir şehirde ulusalın etkisi olmayan illerde yerel gazetecilik yapmak zordur. O ilin gazetelere bakış açısı medyaya yönelik en büyük önem arz ediyor. Okur ne kadar ilde gazetecilik yapan medya sektörüne sahip çıkarsa, o medya daha güçlü, daha bağımsız kalabiliyor. Ancak yerel medyanın içinde bulunduğu ekonomik şartlar bazen gazetecilik yapmayı zorlaştırıyor. Bir de tabii ki gazeteciler gazetecilik mesleğinde yapılan her bir haber toplumun kısmını memnun ederken, bir kısmını da üzebiliyor, rahatsız edebiliyor. Bu da yıllardan beri sürdürülebilen gazetecilik yapısı ile alakalı, algısıyla alakalı. Bunu kırdığımız müddetçe toplum eğer bilinçli seviyede ise, yönetim de o anlayışa sahip oluyor.
‘’Basın tekelleştikten sonra iş dünyası gazeteciliği sermayelerine göre şekillendirdiler’’
Özellikle 2002’den sonra basın özgürlüğü tekelleştikten sonra, iş dünyası gazeteciliği kendi sermaye durumuna göre şekillendirdiler. Basını sahip oldukları baskın bir iş olarak ellerinde tuttular. Bu da tabii ki bazen iktidarla çatışmaya, bazen iktidarla birlikte yol yürümelerini sağladı. Bu nedenle basın özgürlüğü aslında bu noktadan sonra koptu. Halkın Sesi değil artık. İnsanlar eğer sizin samimiyetinize yaptığınız mesleğin samimiyetine, inanırlarsa doğru yaptığınızda herhangi bir yerden menfaat çıkar gözetmeden mesleği icra ettiğinize inanırlarsa, çok fazla baskı kurduklarını görmedim.
