DOLAR 41,9094 0,52%
EURO 48,8706 0,83%
ALTIN 5.726,53-1,65
BITCOIN 44793820.01336%
Elazığ
17°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.
  • Harput Times
  • EĞİTİM
  • Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.

Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.

ABONE OL
18 Ekim 2025 12:15
Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

HABER-SERRA TAYLAN

Elazığ Kurs-Der Başkanı ve eğitimci Veli Aksu, eğitim sistemi ve üniversiteler ile ilgili bir açıklama yaptı. Aksu, ülkede üniversite sayısının artmasının eğitim kalitesinin düşüklüğündeki en büyük etkenlerden biri olduğunu söyledi. Her ile yaklaşık 3 üniversite düştüğünü belirten Aksu, sadece üniversitelerde değil liselerdeki eğitimin kalitesinin de düştüğünü belirterek: ”Düşünün 120 sorudan 0.5 net yapmayan öğrencileri biz liseden mezun ettik. Şimdi liseden mezun olan öğrenci sayımız yaklaşık 900 bin.  Üniversitelere yerleşen öğrenci sayımız da 900 binin  üzerinde. Yani neredeyse liseden mezun olan öğrencilerin hemen hepsi üniversiteli olmakta artık” dedi.

120 sorudan 0.5 net yapmayan öğrencileri biz liseden mezun ettik

Üniversite sayısının fazla olmasının eğitimin kalitesi ile doğru orantılı olmadığını belirten Kurs Der başkanı Veli Aksu, mevcut sistemle sınavlarda yarım net yapan öğrencilerin bile üniversitelere girdiğini söyledi. Mevcut sistemde neredeyse liseden mezun olan tüm öğrencilerin üniversiteye gittiğini belirten Aksu bunun eğitimin kalitesini düşürdüğünü belirterek şunları söyledi:

”Üniversite sayısını bu kadar çok olması ülkemizde üniversitelerin itibarsızlaştırılması anlamına gelir. Ülkemizde şu anda 220 civarında üniversite var. Ortalama olarak bu yıl üniversiteye 920 bin öğrenci alındı. Geçen yıl ise 1 milyon 111 bin öğrenci alınmıştı. Yani neredeyse liseden mezun olanların hemen hepsi üniversiteye  eğer tercih yapsa ya da puanı hesaplanabilse yerleşebiliyor. Bu yıl yaklaşık 59 bin öğrenci 0.5 tane yani TYT sınavında yaklaşık 120 sorudan 0.5 net yapamadığı için puanı hesaplanmadı. Bizim asıl problemimiz sadece üniversiteler değil, liselerde de nitelikli bir eğitim yok. Düşünün 120 sorudan 0.5 net yapmayan öğrencileri biz liseden mezun ettik. Şimdi liseden mezun olan öğrenci sayımız yaklaşık 900 bin.  Üniversitelere yerleşen öğrenci sayımız da 900 binin  üzerinde. Yani neredeyse liseden mezun olan öğrencilerin hemen hepsi üniversiteli olmakta. Artık bizim üniversiteleri 2 kategoriye ayırmamız lazım. Bunlardan biri ‘üniversite’, tırnak içinde diğeri ‘üniverlise’.  Yani lisenin devamı. Tıpkı LGS sınavında olduğu gibi bir puanla alan okullar. Bir de adrese dayalı alan okullar var.  Üniversitede nitelikli olan üniversiteler, yani bunlar ODTÜ’dür, İTÜ’dür, Boğaziçi’dir, Yıldız’dır, Ege’dir, Marmara’dır, Ankara’dır, Gazi’dir.”

Hemen her gencin üniversiteli olduğu bir dönemde üniversitelerin artık hiçbir özelliği kalmadı

Bir de bunun dışında puanı hesaplanan 0.5 netle puan çekebilen öğrencinin tercih ettiği üniversiteler var. Dolayısıyla hemen her gencin üniversiteli olduğu bir dönemde üniversitelerin artık hiçbir özelliğinin kalmadığı, hatta tam tersine aranan meslek grubu yani bir duvar ustası, bir sıva ustası, bir fayans ustası gibi meslek gurupları sıradan üniversitelerin sırada bölümlerinden mezun olanlardan daha daha itibarlı. Dolayısıyla burada kesinlikle ülkemizde ihtiyaca göre kontenjanların oluşturulup, üniversite sayılarımızın bölüm kontenjanlarının kesinlikle bir alt fizibilite çalışması yapılarak bunlara göre öğrenci alması lazım. Ve hem üniversite sayısının hem de üniversitede bölümlere giren kontenjanların kesinlikle en az%70 azaltılması gerekir.”diye konuştu.

Üniversite sınav sisteminde de ciddi bir problemimiz var.

Üniversite sınav sisteminin düzeltilmesi gerektiğini de ifade eden eğitimci Veli Aksu, bir öğrencinin bütün lise hayatındaki eğitim deneyimiyle üniversiteye girebilmesinin 3,5 saate sığdırılmasının yanlış olduğunu belirtti. Liseye başladığı andan itibaren kademeli olarak her yıla yayılmış bir merkezi sınav sistemi uygulamasının yerinde olacağını ifade eden Aksu şunları söyledi:

”Üniversite sınav sisteminde de ciddi bir problemimiz var. Üniversite sınav sistemi kesinlikle yanlış bir sistem.Bizim öğrencilerimizin geleceğini sadece 3 saatlik, 3,5 saatlik bir zaman dilimine sıkıştırmamız bu çocuklara en büyük zulümdür.  Düşünün ki LGS sınavına çocuğun ömründe bir defa girme şansı var. Ya o gün hasta olursa, ya o gün ailesinden birisi ya da bir gün öncesinde birisi rahmetli olduysa veya sınava yetişemedi ise bu çocuğun başka bir şansı olmuyor. Aynı şey üniversiteye YKS’ye giren öğrenci için de geçerli. O gün hasta olduysa, elinde olmayan bir nedenden dolayı kaza yaptıysa çok iyi hazırlandığı bir sınava girememiş olacak. Seneye de çocuk o enerjiyi kendisinde bulamıyor olacak. Bunun için ne yapılmalı? Akademik başarıyı yıllara bölerek yani öğrenci 9 sınıfta 1. dönem- 2. dönem ve yıl sonu olmak üzere merkezi yazılı sınava tabi tutulmalı. Bu merkezi sınavın ortalamasının üniversiteye yerleşme puanı olarak  %10, aynı şekilde 10 sınıfta %15, aynı şekilde 11’de %20,  aynı şekilde 12’de %25 olmalı. Bunların toplamları %70 yapar. %30 da bugünkü TYT  ve LGS Sınavı olmak üzere üniversiteye yerleşmeyi bu şekilde yapmalı, akademik başarıyı yıllara yaymalıdır. Sistemdeki problemlerimizin başlıcaları bunlardır.”

Nüfus azalmasının temelinde de yanlış eğitim politikası var

Ülke nüfusunun yaşlanmasının başlıca nedenlerinden birinin eğitim politikasının yanlışlığı olduğunu söyleyen Aksu, öğrencilerin okulu bitirip meslek yaşamına geçmesine kadar geçen süreçte 30 yaşını geçecek hale geldiğini, ve bunun da evlilik ve çocuk yapma yaşını yukarı çektiğini belirterek:

”Şu anda en basit örneği ülkemizde birincisi doğurganlık oranı azaldığı için nüfus azalması yaşanıyor Aslında bu da yanlış bir eğitim politikasına dayanıyor. Çünkü siz öğrenciye 23-24 yaşına kadar üniversitede oyalıyorsunuz. Bundan sonra bu çocuğun bir askerlik ardından iş bulma ya da iş kurma gibi bir zamana ihtiyacı var. Yani yaşı otomatikman siz üniversiteyi okutarak insanların yaşını, yaşama geçme yaşına 30’un üzerine çıkartıyorsunuz. Dolayısıyla da bu evlilik yaşlarının 30 yaş civarını aşması , ardından çocuk süreci en fazla insanların bir maksimum iki çocuk yapabilecek hale getirdi. Bu da ülkemizdeki doğurganlık oranını 1.71 yani ikinin altına düşürmüştür. Yani nüfusumuz yaşlanıyor.”

Diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur

Eğitimdeki problemlerin ekonomik koşulları zorlaştırdığını da sözlerine ekleyen Aksu:

”Ülkemizde en büyük problemimiz eğitim problemi. Neden?  Çünkü ihtiyacın kadar üniversiteye öğrenci alsan ya da zorunluluk kesintisiz 12 yıllık eğitimi kaldırsan, insanların yeteneklerine göre okumak isteyenleri okut. Çünkü liseleri bedavadan bitirmedikleri zaman bu çocuk ne yapacak? Meslek lisesine dönecek, mesleğe döndüğü zaman ekonomiye katkısı olacak. İnsanlar genç yaşta 20’li yaşlarda, 18’li yaşlarda artık meslek öğrenip işini kuracak. İşini kuran insan aile kuracak, ailesini kuran insan da çocuk düşünecek otomatikman. Ne yaptınız? Nüfus planlamasını yapmış oldunuz. Aslında nüfusu artırdınız. Ekonomiye katkıda bulundunuz, işsizliğin önüne geçtiniz, ülkesine katma değer sağlayan insanlar ürettiniz. Şu anda dikkat edin Suriye ya da Afgan veya  Irak’tan gelen birçok insan bizim meslek hayatımızda ya da organize sanayide ya da inşaat sektöründe bu insanlar çalışıyor. Çünkü Türk insanı çocuğunu sadece okutuyor. Yani diplomalı işsizler ordusu tamamen planlanmamış bir eğitim sisteminin sonucudur.

Üniversite mezunu olan %35 yani üçte bir genç çalışmayı ve iş aramayı düşünmüyor

Ülkemizdeki ekonomik krizin en büyük ölçülerinden birisi planlanmamış eğitim sistemidir. Çünkü siz çocuğu ekonomiden uzak tutuyorsunuz. Öğrenciler artık rahatlıkla liseyi, rahatlıkla üniversiteyi kazanıp bitirdikleri için. Geçen hafta yapılan bir ankete göre üniversite mezunu olan %35 yani üçte bir genç çalışmayı ve iş aramayı düşünmüyor. Çünkü rahat bir gençlik yetiştirdik. 0.5 net yapan  bir insan üniversiteli olabiliyor. Lisede takdir teşekkür resmen dağıtılıyor, alınmıyor. Bir anket yapsınlar, lisedeki sınıflardan bir sınıfın yüzde kaçı takdir, teşekkür alıyor. Bunun yanında devlette okulu bitiremeyen öğrencileri özelde özele alıp rahatlıkla bitirebiliyor. Üniversiteye iyi puan çekemeyen öğrencileri de rahatlıkla özel üniversitelerde kazandırılabiliyorlar ya da yurt dışı üniversitelerinde. Bakın bu ülkeye hem bir ekonomik yük  getiriyor, hem nitelikli gençlik yetiştiremiyoruz, hem de ülkenin nüfusunu azaltıyoruz. Gençliğini azaltıyoruz. Bunlar tamamen planlanmamış bir eğitim sistemi ile alakalıdır.” dedi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP