Elazığlı Yazar Av. İrfan Sönmez’in yeni kitabı “Oslo’dan Habur’a Terör Baronlarının Savaşı Kayıp Barış” çıktı. İrfan Sönmez düzenlediği toplantıyla kitabını kamuoyuna tanıttı.
Kitabı hakkında bilgi veren Sönmez basın mensuplarının da sorularını yanıtladı.
AYDINLAR, KIBLESİNİ KAYBETMEMİŞ YAZARLAR BU ÜLKENİN KÜLTÜR VE FİKİR BEKÇİLERİDİR.
Ülkelerin asimilasyondan korunmasına karşı aydınların koruyucu bir misyon edindiğini dile getiren Sönmez: ” Bu ülkeyi tehdit eden tehlikelere karşı ‘ne yapabiliriz’ sorusunu hep kendime sordum. Bu istikamette çalışmaya gayret gösterdim. Basın mensupları da eğer vatansızlaşmamışsa, coğrafyasını kültürünü kaybetmemişse ülkesinin ve bayrağının bir nevi bekçisidir. Bir ülke sadece silah ve askerle korunmaz. Bir ülke aslında en çok kalemle korunuz. kalemle müdafaası yapılmayan bir ülke silahla korunamaz. Dışardan gelen tehditlere karşı da ilk yapmamız gereken, ülkemizi değerleriyle, kalemle, fikirleriyle, kültür havzamızın kıymetleriyle korumak ve müdafaa etmektir. Onun için her kitap, bu milletin birliği için bu ülkenin sınırlarına dikilmiş bir kale gibidir.” dedi.
ANADİLLE EĞİTİMDEN VAZGEÇTİĞİMİZ ANDA, TÜRKİYE’NİN MİLLİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ KAYBETMİŞ OLURUZ
”Yapmak istediğimiz şey, Elazığ’dan Türkiye’ye seslenerek, ‘buradan da bu ülkeyi müdafaa edenler, değerlerine sahip çıkanlar var demektir.” diyen Sönmez sözlerine şöyle devam etti; ” Benim ihtisas alanım terör ve ayrılıkçılık. İlk kitabımın kısa zamanda baskısı tükendi. Çünkü Türkiye’de anadille eğitimi anlatan çok fazla yoktu. Bir yerde Türkçe çekilirse, orada devlet de çekilir. Bir yerde iki dilde eğitim varsa orada iki millet vardır. Bunun sonucu da her millete bir devlet prensibinin gereği, mutlaka gelecekte iki ayrı devlet demektir. Türkçe’den vazgeçmemeliyiz. Türkçe’den vazgeçtiğimiz anda Türkiye’nin milli bütünlüğünü kaybetmiş oluruz. Bunu kitaplarımda da izah ettim. ”
Son kitabı “Oslo’dan Habur’a Terör Baronlarının Savaşı Kayıp Barış” ı anlatan Sönmez,” 2012 de Oslo süreci ile başlayan çözüm sürecini içerisinde Türkiye PKK ile ne konuştu? Eğer bu süreç başarılı olsaydı Türkiye’de anayasada ne gibi değişiklikler olacaktı? gibi soruların cevabını aradım. Türkiye’de bu konuda sadece iki kitap yazılmış. Ve ikisini de terör örgütüne yakın olan çevreler yazmışlar. Onların perspektifinden olayı nasıl ele aldıklarını ortaya koymuşlar. Halbuki bu tarafın bakış açısını da yansıtan eserler ortaya konmalıydı.” dedi.
OSLO SÜRECİNDE YAŞANANLAR, ASLINDA BİZLERE ANLATILANLAR GİBİ DEĞİL
Kitabı yazarken karşılaştığı bilgi ve ayrıntılar karşısında dehşete düştüğünü söyleyen Sönmez:
”Kitabı yazarken beni dehşete düşen ayrıntılarla karşılaştım Gördüm ki Çözüm Süreci’nde bize ve basına anlatılanlarla İmralı ‘da yapılan pazarlıklar arasında çok büyük farklılıklar var. Aslında çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması Allah’ın bu millete lütfu olmuştur. Çözüm sürecinde pazarlık yapılan terör örgütünün silah bırakması değildi. Pazarlık yapılan konulardan biri 23 tane ile özerklik verilmesi. Maalesef o günün yöneticileri Türkiye’nin 23 iline, PKK’nın egemenliğine sunmayı, özerklik vermeyi kabul etmişler. Fakat çeşitli vesileler araya girerek bu ayrışmanın gerçekleşmesini engellemiş. Bu iller arasında Elazığ’da var. Okuyunca sizlerde büyük bir üzüntü duyacaksınız.”
Ayrıca Türkiye’de yasak olan Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki görüşmelerinin yayımlandığı bir kitap var. Bu kitap Abdullah Öcalan ile HDP yöneticilerinin yaptığı görüşmenin birebir tutanağıdır. Abdullah Öcalan bu süreç başlamadan önce hükümet yetkilileriyle görüşüyor, bir mutabakata varıldığı için, Çözüm Süreci başlıyor. Orada bakıyorsunuz, Anayasa’nın değişmesi için mutabakata varılmış.
-Türk Vatandaşlığı ibaresi kaldırılacak. Eğer anayasa hukukundan anlamıyorsak, bunun bir sonucunun olmadığını zannederiz. Anayasadaki bir virgülü bile değiştirmek, aşağıdaki yüzlerce maddeyi değiştirmek demektir. Türk milletini kaldırdığınız zaman burada Türk milleti yoktur. Etnik gruplar, aşiretler vardır. ” dedi.
KAVALA’NIN HAPSE GİRMESİNİN ESAS NEDENİ HDP’YE ‘BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KABUL ETMEYİN’ DEMESİDİR
Osman Kavala’nın içeriye girmesinin temel sebebinin Gezi olayları değil, 2013 ‘te Oslo Süreci görüşmeleri başladığında, Selahattin Demirtaş üzerinden içeriye haber göndererek:” Sakın başkanlık sistemine evet deme, bu talebi kabul etme, yoksa Türkiye diktaya girer’ demesidir diyen İrfan Sönmez, sözlerine şöyle devam etti: ” Aradan 5 yıl geçiyor. HDP başkanlık sistemine razı olmayıp, Selahaddin Demirtaş ‘seni başkan yaptırmayacağız demesiyle süreç bitti. Yargı harekete geçirilerek başkanlık sistemine mani oldukları için Kavala’dan intikam almışlardır. Yani bu vatandaş PKK sempatizanıdır, gezi olaylarına dahli vardır. Ama bunun hukuk sisteminde karşılığı yoktur. Biz herkese adil olmak zorundayız.” dedi.
Kitabında Oslo Sürecinin arka planının görüleceğini ifade eden İrfan Sönmez, ”Türk insanının aydınlatılması, bu tip görüşmelere, organizasyonlara tepki gösterilmesi ve cevaz verilmemesi için yazdım.” dedi.
Oslo Sürecinin başlaması ve bitişini araştırarak kitabını kaleme alan İrfan Sönmez:” Oslo Sürecinin akamete uğramasının nedeni bir taraf’ bunu zamana yayalım derken, diğer tarafın hemen demesidir. Kavga buradan çıkmıştır. Görüşmelerde bulunanlardan bir tanesi MİT müsteşar yardımcısı Afet Güneş’tir. Bu hanım emekli olduktan sonra bir gazeteye verdiği röportajda :” Süreç başarıya ulaşsaydı, Türkiye’nin Güneydoğusunda Kuzey Irak’taki gibi bir yapılanma olacaktı, güneydoğunun yönetimi PKK’ya bırakılacaktı, okullardaki müfredatı kendileri belirleyecekti, dilini kendi belirleyecekti. Kısaca Türkiye parçalanacaktı’ demiştir.” dedi.
Ülkenin bütünlüğünün korunması için ayrıştırıcı hiç bir söylem ve eyleme müsaade edilmemesi gerektiğini de ifade eden Sönmez, okurlarına şu mesajı verdi:
”Biz yenilmemeliyiz. Hiç bir hal ve şartta bu ülkenin bir taşından bile fedakarlık yapmayacağımızı ifade etmeliyiz. Bu vatan kutsaldır. Altında yatan şehitlerinin sayısı üstünde yaşayanlardan fazladır, bizi ayrıştıranların bu ülkenin dostu olmadığını düşüneceğiz.”
