Bilinmezlik hali

Aşka inanır mısınız? Ne yalan söyleyeyim bu soruyu soracağım hiç aklıma gelmezdi ama işte hayat sana bu soruyu da sorduruyor.  Aşk daha önce hiç ele almadığım üzerinde çok düşünmediğim, inanıp inanmama konusunda ise açıkça ifade etmek gerekirse ikilemde kaldığım bir konu. Bu nedenle biraz tedirginim fakat bir tarafım ise içimdeki derinliğin fısıltısını merak ediyor belki de ben artık derinliğimin güçlükle çıkarabildiği sesi daha iyi duymak istiyorum. O ses bana ne söylüyor ne anlatmak istiyor? Duyacağım ses, anlatacakları beni incitebilir, fark etmediğim bir boşluğu da doldurabilir inanın hiç bilmiyorum bu söylediklerimin hepsi bir ihtimal bir bilinmezlik.

Birçok kişiden çok fazla aşk hikâyesi dinledim. İtiraf ediyorum hepsi de etkileyici hikâyelerdi. Benim ise bu hikâyelerden çıkarttığım tek sonuç aşkta kusurun aranmadığını hiçbir zaman da aranmayacağıydı. Çünkü aşk tüm kusurların bir anda kusursuz hale gelmesidir. Biliyor musunuz aşktaki kusursuzluğun bir nedeni yoktur sen sadece sonunu düşünmeden yaşamak istersin. Fısıltı kocaman bir orkestraya dönüşür ve sen sesin kötü mü güzel mi diye düşünmeden sadece şarkı söylemek istersin. Tabi bu söylediğim aşkın doruk noktası. Bide aşkın masumluğunu anlatan bakışlar vardır aslında o bakışlar aşkın itiraftır. Bana sorsalar aşkın en güzel hali ne diye hiç düşünmeden bakışlar derim çünkü sözlerin bittiği yerde bakışların devreye girmesi insanoğluna verilmiş en büyük armağan.