Sağ bacağında yaşadığı ağrı nedeniyle Mersin Şehir Hastanesine başvuran Murtaza Budak’ın ameliyat esnasında bacağında 55 cm büyüklüğünde bir şiş unutuldu. Doktorun ihmalinden kaynaklı unutulan şişin yanlış yöntemle çıkarıldıktan sonra karnında büyük yırtıklar oluştuğunu iddia eden Budak, hayatının yaşanılmayacak derecede zorlaştığını ifade etti.
Sağ bacağında yaşadığı ağrı nedeniyle Mersin Şehir Hastanesine başvuran Budak, yapay kalp damarı takılacağı gerekçesiyle girdiği ameliyattan bacağında unutulan şiş ile çıktı. Unutulan şişin çıkarılması için ikinci bir operasyon geçiren Budak’ın, doktorun ihmali ve yanlış müdahalesi sonucu karnının patladığı iddia edildi.
Budak, ameliyat sonrası sağ bacağında unutulan 55 Cm’lik şişin çıkarılması için karnının sol tarafının kesildiğini, ancak Genel Cerrahiye ait işlemin Kalp ve Damar Doktoru olan Mehmet Ali Yıldız tarafından yapıldığını iddia etti. Hastalığının her geçen gün ilerlediğini vurgulayan Budak, yetkililere seslendi.
GÜN VE GÜN ÖLÜME YAKLAŞIYORUM HİÇBİR YETKİLİ BENİMLE İLGİLENMİYOR
Gittiği her hastaneden geri çevrildiğini belirten Budak, vücudunda meydana gelen bu enkazın bir an önce kaldırılması gerektiğini vurguladı. Yapılan yanlış operasyonlar nedeniyle başka doktorların bu hastalığın tedavisi için oluşan riskleri göze alamadığını belirten Budak, ” İçimde kalan teli buradan aldılar beni de bu hale getirdiler. Sonra da hiçbir doktor, hiçbir yetkili benimle ilgilenmedi. Gün ve gün ölüme bir adım yaklaşıyorum. Nefes alamıyorum yatamıyorum.” ifadelerine yer verdi.
Harputtimes Habere özel açıklamada bulunan Murtaza Budak şu ifadelerine yer verdi:
“Bir gün yolda yürürken sağ bacağımda hafif ağrılar hissettim. Mersin Şehir Hastanesi’ne başvurdum. Orada sekreterler beni bir doktora yönlendirdi. Bu doktor Mersin Şehir hastanesinde görevli kalp ve damar doktoru Mehmet Ali Yılmaz. Dedi ki seni ameliyat yapacağım. Tamam dedim ben de. Ameliyatın çok basit ve sıkıntısız olacağını söyledi bana. Sonuçta karşımdaki bir Uzman Doktor ona güvenmeyeceğim de kime güveneceğim? Beni ameliyata aldı. Ameliyattan çıktıktan sonra yoğun bakımda kendime geldim. Kendime geldiğimde sol bacağımda çok şiddetli tarifi mümkün olmayan kaldırılamayacak bir ağrı vardı. Doktora ulaşmak için elimden geleni yaptım. Tabi oradakiler biraz nasırlaşmış, canavarlaşmış oldukları için hastaların durumundan pek anlamıyorlar. Bir şekilde doktora ulaşma sağlandı. Doktor geldi sağ ayağımı muayene etti. Senin bu ayağında ne var ki dedi elini benim bacağıma attığında hızlı bir şekilde, panik atak bir şekilde elemanlarına dedi ki derhal ameliyathaneyi hazırlayın. Ameliyathane hazırlandı beni de sedyeye koyup götürdüler. Ameliyathaneye götürüldüm ben ameliyat masasına yatırıldım kendisi de orada bisküvi yiyordu.
Ben ameliyata hazırlanırken doktor hızlı bir şekilde, sert bir şekilde kavga edecekmiş gibi elindeki telle benim başımdaki erkek elemanlardan birine çok kaba bir tabirle “hani lan dedi bu telin biri nerede” onun gözüne baktı “şu an ameliyat bitsin seninle çok kötü bir şekilde görüşeceğim” dedi. Ondan sonra ben anladım ki bacağımda tel var. Beni ameliyat ettikten sonra önceki kestiği yerleri kesemediği için sol tarafımdan girmiş. Burası da Genel Cerrahi bölümü olduğu için bu şahıs buraya girmesini çıkmasını beceremediği için yedi katmanı mı dikmeden, karnımı dikmeden, karnımın patlamasına sebep oldu. İçimde kalan teli buradan aldılar beni de bu hale getirdiler. Sonra da hiçbir doktor, hiçbir yetkili benimle ilgilenmedi. Gün ve gün ölüme bir adım yaklaşıyorum. Nefes alamıyorum yatamıyorum.” dedi.
HANGİ HASTANEYE GİTSEM BANA BAŞKASININ ENKAZINI KALDIRMAK ZORUNDA DEĞİLİZ DİYORLAR
Ben kendisine bu şişkinlik ne zaman geçecek diye sormaya gittiğimde bu benim sorunum değil git sıkıntını başka yerde ara eğer ben ilgilenirsem gerekeni yaparsam el emeğimi alırım, bana ödeme yapmak zorundasın dedi. Bu adam beni 2 – 3 sefer anjiyo yaptı. Ben bu adama geldiğim zaman en az bir sporcu kadar yürüyecek kadar sağlıklı biriydim. Ama şimdi evimin içinde tuvalete gidemeyecek kadar kötüyüm ve ben bu rüşveti vermedim diye bana yardımcı olmadı. Hastane yönetimine her türlü dilekçe verdim, her türlü yere başvurdum. Sonuçta elde var sıfır.
AMELİYAT OLMAK İSTİYORSAN 50-60 BİN PARAN OLACAK
Kimse kimseye bir şey demiyor. Orada hastane Çete yuvasına dönmüş. Her tarafta rüşvet dönüyor. Ameliyat olmak istiyorsan elinde 50 bin 60 bin paran olacak. Para vermeden bunlar hiçbir girişimde bulunmuyorlar. Benim karnım gün ve gün şişti şişti. Hangi hastaneye gidersem biz başkasının enkazını temizlemek zorunda değiliz diyorlar. Beni hiçbir hastane ameliyat yapmayı kabul etmiyor. Sonra beni oranın Genel Cerrahına yönlendirdiler. Şehir Hastanesinde bana tam 3 buçuk ay süre bir muamele yaptırdı. Tam 3buçuk ay ameliyat olmam için bu muameleyi geçirdim. O yazın sıcağında bu sakat ayağımla süründüm, getirdim dosyayı verdim beni yine yapmadılar. Ondan sonra beni Mersin Tıp Fakültesi Üniversitesi’ne gönderdiler. Burada da bana dediler ki senin neyin var? Karnıma baktılar oranın neden kesildiğini sordular. Ben bilmediğimi söyledim. Dediler ki nasıl bilmiyorsun ya senin karnın kesilmiş, bu duruma getirilmişsin. Sen neyden gittin ben de dedim ki damar tıkanıklığından. Dediler ki damar tıkanıklığı ile kardeşim buranın ne alakası var? Senin karnını kim patlattı? Niye kesti? Ne kesti? Ondan sonra orası da bana 50 kg mu muamele yaptırdı. Git yap gel, git bunu yap üç kere bana ard arda ameliyat dosyası yaptırdılar. Üçünde de bana dediler ki seni çağıracaklar. Üçünde de çağırmadılar. Dosyalar benim elimde şikayet söz konusu olunca Mersin Tıp Fakültesi kendi kafasına göre bir dilekçe yazmış. Nokta nokta ben de imza atarsam bütün suçlamalardan vazgeçersen kimseden davacı değilim diye şimdi bu rapor benim elimde isteyen herkese sunabilirim.
BANA AMELİYATIN HASTANEYİ AŞTIĞI BELİRTİLDİ
Şehir hastanesinden arandım bir bayan tarafından. Bu Bayan Sekreter bana verdiği tarihler arasında hastanede olmam gerektiğini dışardan gelecek olan 2 kişilik bilirkişi ekibinin beni inceleyeceğini belirtti. Ancak dışardan gelecek diye belirtilen 2 kişiden biri aynı hastanede kalp damar doktoru diğeri ise genel cerrahi doktoruydu. Muayene esnasında karşıma geçip tıp dilinde bir şeyler söylediler. Konuşmaların olumsuz olduğu yüz ifadelerinden belli.
Benden kan testi aldılar temiz çıktığını ancak bu ameliyatın bu hastaneyi çok fazla aştığını, bu ameliyatı biz yapamayacaklarını belirttiler. Sonra dediler ki biz gerekli yazışmayı yaptık bu hastane sana cevap veremez sen git hangi hastane de olduysan orayla görüş.
ADLİ TIPA GİTMEM ENGELLENİYOR!
Mahkemeye veriyorum televizyoncular geliyor engelliyorlar. Mahkeme tek taraflı karar veriyor, doktor suç dosyasını kapatıyor. Beni görünce doktorlar grubu kendi kendine bir şeyler söylüyor. Benimle ilgili adli tıpa gitmem engelleniyor. Beni görmeden doktorlar kurulu kendi kendine karar veriyor beni görmeden.
Adli tıpa gitmem engelleniyor en son avukatlarıma söyledim daha yüksek bir mahkeme için. Mersin’in içindeki istinaf mahkemesinden beni aldılar Adana 4. İstinaf Mahkemesine getirdiler. Şu anda bilmiyorum ortada vahim bir durum var. Avukatlarım suspus bir cevap vermiyorlar, sürekli kaçamak cevaplar veriyorlar. Mahkemem yerinde sayıyor. Hangi hastaneye gittiysem beni ameliyat yapmadılar.
BENİM BU ÜLKEDE SIĞINMACILAR KADAR DEĞERİM YOK MU?
Benim karnım şu durumda patlamak üzere Sağlık Bakanlığı da beni arıyor tehdit ediyor. Doktora kelime yapma, yok efendim arama, peki ben derdimi kime anlatacağım? Ben nereden kendimi savunacağım? Ben derdimi kime anlatacağım? Oraya yazıyorum olmuyor diğer yere yazıyorum olmuyor. Bir de kalkıp üstüne üstelik beni tehdit ediyorsunuz. Hiçbir televizyon kanalı beni çıkartmıyor. Nereye başvurduysam senin yayın yasağın var diyorlar. Bu ülkede teröristler bile televizyona çıktı, bu ülkenin hasta vatandaşı televizyona çıkamadı. Neden önüm kesiliyor? Koskoca hükümet benimle niye uğraşıyor? Benim bu ülkede Suriyeliler kadar, Afganlılar kadar, ucuz sığınmacılar kadar değerim yok mu? Neden benim önüm kesiliyor? Neden? Benim ameliyatım yapılmıyor neden? Benimle ilgilenilmiyor.
HABER: FUNDA CANPOLAT
