Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM, Uncategorized 5 Haziran 2024 105 Görüntüleme

Eğitim Bir Sen Elazığ Şube Başkanı Bahşi: ‘’Emek üzerinden, alın teri üzerinden tasarruf edilmez.

SERRA TAYLAN/FUNDA CANPOLAT

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı Kamuda Tasarruf Paketi’nin yankıları sürüyor. Pakette kamuda tasarrufların istihdam ile ilgili kısmında, üç yıl boyunca emekli olanlar kadar yeni personel istihdamı sağlanacağı açıklanmıştı . Elazığ Eğitim Bir Sen Elazığ 1 No’lu şube başkanı İbrahim Bahşi, yaklaşık 100 bin öğretmen açığı ve on binlerce sözleşmeli öğretmen varken atamalarda kısıtlamaya gitmenin doğru bir adım olmayacağını söyledi. Bahşi: ‘’ devlet kamuda istihdam politikasını düzenleyene kadar,  fakültelere alımları düzenleyen kadar periyodik olarak yılda aldığı 30- 40 bin  atama sayısına devam etmesi gerekiyor. Çünkü herkes buna göre bir hazırlık yapıyor.’’ Dedi.

 

‘’ Kamuda eğer tasarruf yapılacaksa i makam araçları azaltılsın..’’

Eğitim Sen Elazığ 1 Nolu Şube Başkanı İbrahim Bahşi Kamuda tasarruf paketi olarak aıklanan emekli olan kadar yeni personel ataması yapılması konusunu değerlendirdi. Açıklanan Kamuda tasarruf paketinin özellikle öğretmen atamalarını kapsamaması gerektiğini belirten Bahşi,  ‘sözlerine şöyle devam etti:

‘’Tabi bu kamuda tasarrufla ilgili tasarruf tedbirleri ile ilgili yayınlanan genelge belki milletin şu açıdan bir beklentisi var. Kamuda eğer tasarruf yapılacaksa i makam araçları azaltılsın, bazı harcamalarda bir kısıtlamaya gidilsin. Yani devletin kamuya yönelik yaptığı hizmetlerdeki ara elemanlar dediğimiz,  bu tür konularda tasarrufa gidilmesi beklenirken, burada bir eğitimci olarak bizi ilgilendiren boyutu kamuda özellikle öğretmen atamaları kamuda personel alımı konusunda bazı bakanlarımızın yaptığı açıklamalar var.  Sadece bu yıl diyelim’ 8 bin kişi emekli olmuşsa, 8 bin kişi alacağız’  yerine sadece ne kadar emekli varsa, o kadar alım yapılacak şeklinde bir açıklama bu bizi gerçekten üzmüştür. ‘’

KPSS’ye hazırlanıp öğretmen olmak isteyen arkadaşlarımızın sayısı her yıl katlanarak çığ gibi büyüyor

Alınan tedbir kararlarının mevcut öğretmen adaylarının dışında okullarda eğitim fakültelerinde eğitim alan geçlerde de bir karamsarlığa yol açtığını ifade eden Bahşi,  Türkiye’de eğitim fakültesi mezunlarının okullarını  bitirip KPSS’ye hazırlanarak  öğretmen olmak isteyen gençlerin sayısının katlanarak arttığını ve bir işsizler ordusu oluşacağını belirtti. Bahşi bunun sebebinin gençlere yüklenemeyeceğini belirterek şunları söyledi:

‘’Alınan kararlar öğretmen adayı arkadaşlarımıza, şu an öğrenci olan üniversitelerde, fakültelerde eğitim fakültelerinde değişik fakültelerde öğretmen olmayı hedefleyen, öğretmen olmak için üniversite sınavına girmiş ve üniversite de eğitim gören herkesi tedirgin etti. Çünkü şu an Türkiye’de mezun olan eğitim fakültelerini bitirip KPSS’ye hazırlanıp öğretmen olmak isteyen arkadaşlarımızın sayısı her yıl katlanarak çığ gibi büyüyor. Yani bir kartopunun çığa dönüştüğü gibi. Bunun sebebini biz gençlerimize yükleyemeyiz. Yan. Kamuda eğer tasarruf yapılacaksa i makam araçları azaltılsın, bazı harcamalarda bir kısıtlamaya gidilsin. Bunun suçunu, bunun mazeretini, bunun gerekçesini ne derseniz deyin bunu gençlere yükleyemeyiz. Neden? Çünkü eğitim fakülteleri açıldı, her ilde üniversiteler açıldı. Binlerce üniversite sınavına giren öğrencimiz, öğretmen olmak isteyenler, başka mesleklerde mesleğini icra etmek isteyenler bu fakültelere girdiler.’’

‘’Her yıl 100 bin öğretmen ihtiyacı varken atamayı 7-8 bine düşürmek felaket olur.’’

Türkiye’de yaklaşık 400 bin atanamayan öğretmen olduğunu vurgulayan Bahşi, buna karşılık yıllık 100 bin öğretmen açığı olduğunu söyledi. Bu kadar açığa rağmen öğretmen atamalarının emekli olanların yerine yapılacak atamalarla sınırlandırılmasının felaket olacağını belirten İbrahim Bahşi şunları söyledi:

‘’ Bugün yaklaşık olarak 350- 400 bin atanamayan öğretmen var.  Kamunun diğer alanlarında yine bu rakamlar yüksek. Dolayısıyla her yıl 100 bin öğretmen ihtiyacı varken, işte 30 bin, 40 bin, 50 bin atama olsun talebimiz varken, bunu böyle 7-8 bine, belki gelecek yıl bu sayı 5 bine düşecek, belki emekli olmak isteyen 5 bin kişi olacak. Sadece 5 bin kişinin atanacağını düşünmek bile insanı geriyor, üzüyor. Bu bir felaket olur gerçekten.’’

‘’Devlet kamuda istihdam politikasını düzenleyene kadar 30- 40 bin atama sayısına devam etmelidir.’’

Alınan kararların gençleri işsizlik kaygısı ile depresyona sokacağını belirten İbrahim Bahşi, devletin kamuda istihdam politikasını düzenleyene kadar atamalara devam etmesi gerektiğini söyledi. Bahşi:

‘’Gençlerimizin bu konuda depresyona girmeleri, bu konuda kaygı yaşamaları, üzülmeleri gayet normal. Çünkü şu an üniversitede okuyanlar da tedirgin oldu. KPSS’ye hazırlananlar da tedirgin oldu. Dolayısıyla burada devlet kamuda istihdam politikasını düzenleyene kadar,  fakültelere alımları düzenleyen kadar periyodik olarak yılda aldığı 30- 40 bin atama sayısına devam etmesi gerekiyor. Çünkü herkes buna göre bir hazırlık yapıyor. KPSS’ye hazırlanıyor. İşte sınava girecekler. Dolayısıyla bu gençlerimizin umudunu kırmadan devlet buna tedbir almalı. O zaman eğitim fakültelerine girdi olarak gelen öğrencilerin sayısını dengelemek lazım daha istihdam alanı olarak hangi alanlarda hangi birimlerde ihtiyaç varsa fakültelerin o bölümleri o birimleri daha iç hale getirilmeli daha özendirici hale getirilmelidir. ’dedi.

‘’Eğitimde geleceğimizi inşa ederken, tasarrufa gidilmemesi gerekiyor’’

‘’Eğitim çok önemli diyoruz. Peki, eğitimi nasıl yürütmeye çalışıyoruz?  İşte ücretli öğretmenle.  Ücretli öğretmen göreve başlıyor, kısa bir süre sonra bir bakıyorsunuz ben KPSS’ye hazırlanacağım diyor. Sınıfı ortada bırakıp gidiyor. Böyle bir şey de var. Çünkü kadrolu değil,  daimi değil. Kendisi belki de o şartlara dayanamıyor.  Yani o yol masrafına, gidiş geliş yaptığı harcamalara, zaten aldığı para ona yetmediği için bırakıyor.  Dolayısıyla burada bizim talebimiz şu;  Eğitimde geleceğimizi inşa ederken, tasarrufa gidilmemesi gerekiyor. Bu alan tasarruf alanı değil, burada cömertçe davranıp atanmalarımızı yeteri sayıda yapalım. Ne kadar kadrolu öğretmenleri boş normlara atayabilirsek, eğitimde kalite o kadar yükselir. Ve geleceğimiz daha iyi şekillenir, gençlerimiz daha iyi bir eğitim alır. Bu çok önemli.’’

‘’Biz emekçilerin alın terinin, toplu sözleşmede elde ettiğimiz kazanımlara dokunmamasını istiyoruz.’’

Kamuda tasarrug tedbirleri genelgesiyle eğitim camiası ve kamu çalışanlarının kazanılmış hakların geri alınması durumunda konuyu mahkemeye taşıyacaklarını belirten Bahşi:

‘’Şimdi biz sendika olarak yani daha doğrusu kamu çalışanları olarak, devlet memurları olarak tasarruf tedbirlerinin genelgesini bizim özellikle emekçilerin alın terinin ve bizim toplu sözleşmede elde ettiğimiz kazanımlara dokunmamasını istiyoruz. Yani ne demek istiyoruz? Örneğin üçüncü dönem sözleşmede mesela biz bir servis hizmeti kazanımı elde etmişiz.  Fakat kamu çalışanları için işyerlerine gidip gelirken bir servis sağlanmış.  Devlet tarafından bu şu anda bir tartışma konusu olmuş. Giyim yardımı konusunda bir tartışma konusu oldu.  Bunlar aslında mesela en son yaptığımız yedinci dönem toplu sözleşmede hüküm altına alınmış.  Resmi Gazete’de yayınlanmış . Yani kamu işveren heyeti adına Çalışma Bakanlığı, kamu çalışanları adına sendika yöneticileri bunu bir kanun olarak, bir kanun hükmünde kararname olarak Resmi Gazete’de yayınlamış. Ve toplu sözleşme hükümleri yürürlüğe girmiş. Şimdi bu hükümlerden ‘efendim ben tasarrufa gidiyorum, bunu bunu alıyorum, bunu vermeyeceğim, bunu da vermeyeceğim, şunu da vermeyeceğim,’ yani bunlardan geriye gitmek gerçekten i kabul edilebilir bir şey değil.  Çünkü bunlar hüküm altına alınmış. Bir ihtiyaç olarak belirlenmiş ve kamu çalışanlarına bu kazanım olarak elde edilmiş.
O yüzden biz bunları mahkemeye taşıyarak asla geri alınmasını istemiyoruz. Bu mahkeme yoluyla da olsa.  Çünkü bu kanun hükmünde kararnamede geçen maddeler hükümet tarafından kabul edilmiş.  Hükumetimizin orada temsilci olarak gönderdiği bakan ve heyeti tarafından kabul edilmiş, imza altına alınmış hükümler bunlar. Dolayısıyla işçinin, memurun, kamu çalışanının alın terinden tasarruf etmek olmaz. ‘’ diye konuştu.

‘’Emek üzerinden, alın teri üzerinden tasarruf edilmez.’’

Tasarrufun gereksiz harcamalara son verilerek başlaması gerektiğini de vurgulayan Bahşi, , alın teri üzerinden tasarruf edilmeyeceğini belirterek bu konuda asla taviz vermeyeceklerini söyledi. Bahşi şu ifadeleri kullandı:

‘’Devletin en üst kademesinden alt kademesine kadar, makam odalarından, makam araçlarından diğer harcamalardan tasarrufa girilmesi gerekiyor. Gereksiz harcamalara bir son verilmesi gerekiyor. Yoksa bahsettiğimiz gibi kamu çalışanlarının elde ettiği ve bu kazanımlarla geçimlerini yaptığı bir ortamda siz bugün bunu kesiyorum,  sınav görevini vermiyorum,  yarın ders ücretini vermeyeceğim, emek üzerinden, alın teri üzerinden tasarruf edilmez. Bunu asla kabul etmiyoruz. Ama diğer alanlarda yapılacak tüm tasarruf tedbirlerinde biz de kamu çalışanları olarak sonuna kadar varız. Çünkü ülkemiz için, geleceğimiz için alınacak bütün tedbirler bizim için değerlidir. Ama dediğimiz gibi, bizim elde ettiğimiz bu servis hizmeti gibi, giyim yardımları gibi kazanımlarımıza asla dokunulmasını istemiyoruz. Servis ücretleri ile ilgili dava sürecini başlattık. Bu konuda taviz vermeyeceğimize dair dava açtık. Bu davayı kazanacağımızdan eminiz. Allah’ın izniyle diğer konularda da dediğimiz gibi bizim elde ettiğimiz, toplu sözleşmede hüküm altına aldığımız kazanımlar konusunda yine herhangi bir tedbir veya tasarruf tedbiri alınırsa bu konuda da yine konuyu mahkemeye yargıya taşıyacağız.’’

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com