EKONOMİGüncelGÜNDEMUncategorized

Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Çiçek:”Dışardan et ithal edildiği sürece besiciler yönünden çok tehlikeli günler bizi bekliyor”

SERRA TAYLAN

Elazığ Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Çiçek Elazığ’daki üretici sayısının düştüğünü ve bununla birlikte et üretiminde de azalma olduğunu söyledi. Sektörün ayakta kalabilmesi için devletin özellikle süt üreticilerini destekleyici bir politika gütmesi gerektiğini belirten Çiçek.” Yetkililerin  tedbir alması lazım. Üreticiyi ayakta tutması lazım, üreticiye dayanacak güç vermesi lazım. Eğer siz üreticiyi küstürürseniz, üretici sahadan çekilirse, çalışacak insan bulamazsınız. O yüzden Tarım Bakanlığı’nın ivedi bir şekilde besiciyi ve süt üreticisini ayakta tutması lazım.” dedi.

”Yeni nesil sektörden uzaklaştı. Sektörde şiddetli bir iş gücü işçi ihtiyacımız çoğaldı.”

Kırmızı eti tüketmenin lüks olduğu bu günlerde besici gününü kurtarmaktan öteye gidemiyor. Gelir gider dengesini oturtamayan üretici dışardan yapılan et ithalatı ile rekabet edemediği için üretimden vaz geçiyor. Devletin yerli üretimi destekleyici ve arttırmaya yönelik çalışmalar yapması gerektiğini belirten Elazığ kırmızı Et Üreticileri Birliği başkanı Mehmet Çiçek mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerinin yanısıra son süreçte iş gücü ihtiyacının da sektörün en büyük sorunu haline geldiğini söyledi. Çiçek yetkililerin bir an önce çözüm üretmeleri gerektiğini belirterek şunları söyledi:

” Elazığ’da  hayvan varlığı yönünden gittikçe uğraşan insan sayımız azalmakta. Süt üretimi ise aile işletmelerine kalmış. Besilik dana ve süt üreticiliğinde hayvan varlığı yönünden sayımız gittikçe azalmakta. Yeni nesil sektörden uzaklaşıyor. Yeni nesil sektörü rantable bulmuyor. Özellikle çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan üreticilerin en büyük sorunu mazot, gübre, enerji ve son günlerde şiddetli bir iş gücü işçi ihtiyacımız çoğaldı. Artık işçi bulamadığımız için insanlar kendi hayvanına kendi bakmakta. Bu sorunlar hallolmadığı müddetçe yavaş yavaş millet tarım ve hayvancılık sektöründen çekilecek. Ve üretecek insan bulunamayacak. En büyük sorun budur. ”

”Önümüzdeki sene besiciler zarar ederse sektörden çekilecek. Bu çekilme ile 5-10 sene biz besicilikte kendimizi daha da toparlayamayız.”

Dışardan yapılan et ithalatının üretici üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu da belirten Mehmet Çiçek, önümüzdeki yıl besicilerin zarar etmesi durumunda sektörden çekilebileceği uyarısını yaptı.Çicek:

”Özellikle bakanlığın Et ve Süt kurumu aracılığıyla dışarıdan devamlı besilik karkas ve kasaplık dana getirmesi, piyasada enflasyonu düşürmek için üreticiye bir baskı uygulamakta. Üreticiye canlı 200 TL’ye canlı dana satan Et ve Süt kurumu 400 TL’ye eti karkas veriyor. Diğer yandan da piyasadan da 320 -350 TL arası karkas et kesilmekte. Şu an besiciler zarar etmekte. Ramazan ayına doğru et, 380 -400 bandını görmezse besiciler zarar edecek. Ve büyük ihtimalle önümüzdeki sene besiciler zarar ederse sektörden çekilecek. Bu çekilme ile 5-10 sene biz besicilikte kendimizi daha da toparlayamayız. O yüzden yetkililerin  tedbir alması lazım. Üreticiyi ayakta tutması lazım, üreticiye dayanacak güç vermesi lazım. Eğer siz üreticiyi küstürürseniz, üretici sahadan çekilirse, çalışacak insan bulamazsınız. O yüzden Tarım Bakanlığı’nın ivedi bir şekilde besiciyi ve süt üreticisini ayakta tutması lazım.”

Kurban baramından bu yana et fiyatlarının sabit kaldığını , buna karşılık yem fiyatlarında % 40 oranında bir artış yaşandığını hatırlatan Mehmet Çiçek, TMO’daki yem stokunun yeterli olmasının tek tesellileri olduğunu söyleyerek:

”En büyük girdi maliyetleri Şimdi et Kurban Bayramı’ndan bu yana hiç fiyat artmadı. Kurban Bayramı’ndan bu yana  bugüne kadar yem fiyatları %40 artı. Biz fabrikalara söylüyoruz. Fabrikalar da diyor ki; ‘biz üretimi yapıyoruz, bizim ürettiğimiz yemdeki   ham maddelerin yüzde altmışını yurt dışından biz ithal ediyoruz, bizim işçilik giderimiz var, enerjilerimiz var , ithalattan dolayı döviz giderimiz var . O yüzden de bu maliyeti arttırmakla.’  Yem fiyatları kurban Bayramı’ndan bu yana %40 artış göstermekte. Böyle giderse besiciler zarar edecek. Sadece bir tek ümidimiz var. Toprak Mahsülleri Ofisi’nde yeteri kadar arpa stoku var. Zaten Toprak Mahsülleri Ofisi olmasa, bugün arpanın fiyatı 15 TL’ye varacaktı . Ofisin politikası çok iyi. Zaten tek ve güvendiğimiz şey ofisteki arpa stoku. O da olmasa besiciler batar gider.” dedi.

”Hepimiz istiyoruz ki ucuz et yiyelim. Fakat  devamlı piyasayı baskılayarak, üreticiyi azaltarak,buna çözüm bulamayız.”

Hükümetin ithal et politikasının sadece günü kurtaracağını söyleyen Çiçek, bu uygulamanın ilerde daha çok zarar vereceğini söyledi. İthal et ile yerli piyasada haksız rekabet oluştuğunun altını çizen Mehmet Çiçek, piyasayı baskılayarak üretici sayısını gittikçe azaltarak, yerli hayvan sayımızı gittikçe azaltarak çözüm bulunamayacağını belirtti. Çiçek şunları söyledi:

”Şu an sadece Elazığ’ı besleyecek kadar hayvan stokumuz var. Eskiden biz Elazığ olarak Elazığ değil, ürettiğimizin %70-80’inden fazlasını  batı illerine yollardık. Biz şu an batıya mal yollamıyoruz. Sadece ürettiğimiz mal şehir içinde 600 bin  nüfuslu insanımıza ancak yeter. Yetmez bile, bazen dışardan buraya şehir dışından Malatya’dan, Elbistan‘dan, Maraş’tan bile buraya et geliyor. Yani Elazığ besicilik konusunda çok gerilere geldi. Hayvan sayımız çok azaldı. Şu an hükümetin en büyük sorunu enflasyon. Nerede oturursak hep enflasyon konuşuluyor,  ekonomik kriz konuşuluyor. Şu an Mehmet Şimşek’e tam yetki verilmiş. Sayın bakan diyor ki; ben enflasyonu düşüreceğim. Ve bunun için de tüm silahlarını kullanıyor, bütün tedbirleri alıyor. Bu etin de önündeki en büyük tedbir, dışarıdan et, kasaplık et, karkas et ve besilik dana getirmekle şu an dizginlemeye çalışıyorlar. Bu dizginleme nereye kadar sürecek bilmiyoruz. Şöyle, günü kurtarmak için doğru. Fakat biz ileride bunun daha çok zararını çekeceğiz. Niye zararını çekeceğiz? Şimdi biz mazotu dışardan alıp,  üzerine vergi koyarak satıyoruz . Peki şimdi dışarıdan gelen karkas eti sen Türkiye’de et satan mağazalarında, üretim yapan firmalara, siz karkas eti ucuz verirseniz, burada bir yerli üretici ile o imalatçı arasında haksız bir rekabet olur. Üretici bunun altında ezilir gider. Çok dengeli bir siyaset izlemek lazım. Biz katılıyoruz 80 milyon insan, ben de onun içindeyim. Hepimiz istiyoruz ki ucuz et yiyelim. Fakat böyle devamlı piyasayı baskılayarak üretici sayısını gittikçe azaltarak, yerli hayvan sayımızı gittikçe azaltarak buna çözüm bulamayız. Bizim yapacağımız en iyi çözüm, bizim kendi yağımızla kavrulmamız lazım.”  dedi.

”Tek çare süt üreticiliği yapan aileleri koruyup kollamak.”

Kendi yağımızla kavrulmamız için süt üreticilerini piyasada küstürmemek lazım. Süt üreticilerini ayakta tutalım ki sektörde kalsın. Süt üreticisi sektörde kalırsa inekler doğum yapar, hayvanlar sayımız artar. Ve besi konusunda Türkiye’de bir bollaşma olur. O zaman rahata ereriz. Böyle devamlı dışarıdan ithalatla besiyi dizginlemekle biz bu sorunu çözemeyiz. Çözseydik 14 senedir çözerdik. 14 senedir biz ithalat yapıyoruz. Büyük ihtimalle kaç sene daha yapacağımız kesin gibi gözüküyor. Önümüzü göremiyoruz, kestiremiyoruz . Özellikle Sütçüye ayakta tutmamız lazım, sonuçta biz besiciyiz. Biz ineklerden doğan danaları alıp besleyip piyasaya sürmekteyiz. Sütçülük çok bir zor bir meslek. Sütçü inekçilik yaptığı zaman, arkasında devletin gücünü hissettiği zaman, der ki ben bu ineği besliyorum. Devlet benim arkamda. Ben yarın zarar ettiğim zaman, devlet benim sütümü alırsa beni zor günlere koymazsa ben bu mesleğe devam ederim. Fakat sütçüyü biz küstürürsek, meslekten uzaklaşırsa sil baştan olur. Bu mesleğin en büyük garantisi sütçüyü ayakta tutmak. Onlara güven vermek. Süt üreticisi devletin sigortasının arkasında olduğunu hissedip bu mesleğe devam etmesi lazım. Yoksa bu işin içerisinden biz çıkamayız. Tek çare süt üreticiliği yapan aileleri koruyup kollamak. Nasıl tarım bakanlığı son 20 yılda Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yıla kadar çok büyük destekler hibeler verdiyse;  tabii bu destek ve hibeler de tartışılması lazım. Çünkü bu kadar hibeler verildiği zaman doğru bir şekilde verilmesi lazım hak edene verilmesi lazım. Yani hibe konusunda süt üreticilerinin yerinin ayrı olması lazım. Onlara bir ayrıcalık tanınması lazım. Çünkü sonuçta onlar pınarın başında. Yani olayı biz sağlam tutarsak 80 milyon insan kendi yağıyla kavrulur ve kendi ürettiğimiz helal etlerle vatandaşımızı besleriz. Tek çözüm süt inekçilerini korumak.

”Dışardan et ithal edildiği sürece besiciler yönünden çok tehlikeli günler bizi bekliyor”

DIşarıdan et ithalatının devam etmesi durumunda Türkiye’nin et üretiminde kritik bir seviyeye geleceğini belirten Mehmet Çiçek, yetkililerin bir an önce bu duruma karşı önlem alması gerektiğini söyledi. Çiçek:

”Dışarıdan devamlı et geldiği sürece, besilik dana, karkas  et geldiği sürece; şimdi bu yıl 600 bin baş besilik hayvan gelmiş veya gelecek. 100- 200 bin karkas ve kasaplık dana geldi. Biz yaklaşık  1 milyar dolar dışarıya ithalat parası ödedik. Çünkü bizim hayvanımız bize yetmiyor. Biz hayvan varlığımız artırmak zorundayız. Hayvan varlığımızı arttırmak için de yurtdışından devamlı hayvan ithal ediyoruz da, nereye kadar bu sürecek?  Mesele bu yıl önümüzde besiciler yönünden çok tehlikeli günler bizi bekliyor. Çünkü biz ESK yani Et ve Süt kurumu besiciye ithal ürünü Amerika danalarını 200 TL vermekte,  o da karkas olarak 400 TL tekabül etmekte. Şu an piyasa 320 -330 TL’ye karkas et satılmakta.  350 TL’ye karkas et satılmakta. Besici  şu anda zarar etmekte. Eğer besici de zarar ederse, meslekten çekilirse iki yakamız bir araya gelmez. Zaten besici öz sermayesini koyuyor. Faizin %50‘lerden yüksek olduğu bir dönemde, faiz haramdır diyor, adam 1 trilyon 2 trilyon parasını faize yatırıp para kazanacağına, adam mesleğini yapıyor. Ama meslekten hala çocuğunun rızkını kazanacak parayı kazanamazsa bu mesleği terk eder. Başka alanlara kayar.  Onun için süt ve besiciyi sektörde tutmamız lazım. Tutmazsak ömrü billah Türkiye ucuz et yiyemez. Biz ne zaman kendi yağımız ile kavrulursak, o zaman ucuz et yeriz. Onun için yetkilerin bu konuya duyarlılık göstermesi gerekiyor.”diye konuştu.