DEMOKRASİ MEŞALESİ…
Değerli okurlar, dünya ülkelerinin de yakından takip ettiği İBB Başkanı E. İmamoğlu gizli tanık iddiaları doğrultusunda tutuklandı. Tek adam rejimi sırasıyla bütün muhaliflerini susturmak adına olmadık işkenceleri reva görüyor. Aynı uygulamaların sadece muhalif belediyelere uygulanması iktidar belediyelerinin görmezden gelinmesi oldukça manidar olmasına rağmen iktidar kendi saltanatını son sürat sürdürüyor. Ancak Zannetmesinler ki bu yaptıkları yanlarına kar kalacak. Kişileri hapsedebilirsiniz ama fikirleri asla hapsedemezsiniz, özellikle de Cumhuriyetin varlığının tartışmaya açıldığı, bebek katiline övgüler dizildiği, alternatif kişilerin yargı kılıcıyla biçilmeye çalışıldığı ve sabıkalı siyasilerin dışarıda cirit attığı günümüzde, vatan aşkıyla dolu zihinler susar mı?
Bu insanları tutuklamakla elinize ne geçti? Ekonomiyi mi düzelttiniz, işsizliği mi azalttınız? Ayrımcılık ve kayırmacılığı mı önlediniz? Yolsuzluk ve yasakları legal olmaktan mı çıkardınız? garip guraba’nın derdine çare mi oldunuz, yoksul ve fakir sayısını mı azalttınız? ELBETTE HAYIR… tek bir şey yapıyorsunuz koltuğunuzu korumak adına bebek katilini kurtarma uğraşı. Ancak; hür ve özgür zihinler ve onların kaynağı milli ruh karşısında prangalarınız paramparça olacak.
Uyuduğu zannedilen Türkiye uyanmıştır. Eyyy AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri, sizler insanların ellerini, ayaklarını zincirleyebilir, gözlerini bağlayabilir ve hatta bugün olduğu gibi bedenlerini hapsedebilirsiniz. Ama Türk milletinin ZİHİNLERİNE Pranga VURAMAZSINIZ, zihinlerini HAPSEDEMEZSİNİZ! Çünkü; uyuduğunu sandığınız milletimiz uyandığını, “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” anlayışı ekseninde sokaktan saraya attığı çığlıklarda duyuyor ve görüyorsunuz. Başka, başka ne diyor? bu millet.
Seni, Belediye Başkanı, Milletvekili, Başbakan, Cumhurbaşkanı yaptık. Peki sen ne yaptın, milleti yok sayıp kişisel ihtiraslarının esiri oldun. Tek adam rejiminin gücüne güvenip milleti yok saydın. Yeter artık bizi unutanlara biz de kendimizi hatırlatırız diyorlar. Ta ki millet kendi iradesine sahip oluncaya kadar da hatırlatmaya devam edecek. Fıkra bu ya;
Sözde Demokrat, özde otokrak bir dünya lideri, İsviçre’ye gidiyor. İsviçre Başbakanı kendisine bakanlarını tanıtıyor. ’Başkanım diyor işte bu bizim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız, bu Sağlık Bakanı, bu Denizcilik Bakanı’ der demez dünya lideri İsviçre başbakanına “nasıl olur burada deniz yok ki, nasıl Denizcilik Bakanı olur?” diye sorunca, İsviçre Başbakanı “Sayın Başkanım sizde de Adalet yok ama Adalet Bakanı var” der.” Bu cevap ile dünya lideri, ülkesinde var olan hakikat ile karşı karşıya kalıyor ve cevap dahi veremiyor. Acaba diyorum, bizim adalet bakanının her söyleşisinde “biz hukuk devletiyiz, hukukun üstünlüğü var” ifadesine İsviçre Başbakanı ne der acaba…!
Değerli okurlar, Milletin ortaya koyduğu tepkinin sadece E. İmamoğlu’nun tutuklanmasına dayalı olduğunu düşünmek yanlış olur. Gerçekte İmamoğlu şahsında ülkemizde yaşanan ve her geçen gün dayanılmaz boyuta ulaşan ekonomik ve sosyal çıkmazın yansıması olduğu da muhakkak ki, siyasi görüşleri farlılık gösterse de emekçisi, emeklisi, öğrencisi aynı sıkıntıların yansıması olarak meydanlara taşan direnişin ortak paydalarıdır.
Toplumun büyük bir kesiminin sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarında muhatap olduğu tek adam rejiminin baskı ve zulmün karşısında, DOĞRU PARTİ olarak bizlerin de desteklediği, Anayasal hak olan gösteri ve yürüyüşlerin provokasyonlara kurban edilmemesi yönünde her bir vatandaşın uyanık olması ve bu tür eylemlere fırsat vermemesi amaca ulaşmadaki başarı için önemlidir.
DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak bir hatırlatma da güvenlik güçlerimize. Hepimizin göz nuru güvenlik güçlerinin her bir ferdinin ideolojik bir yapıya değil devletine hizmet bilinciyle hareket etmesi ve bu haklı direnişi sabote etme arzusu taşıyan provokatörlerin oyunlarına gelmemeleridir. Çünkü; Milletin sokakta olmalarının sebebi demokrasi meşalesi egemenliğin, kendilerine iade edilmesidir. DOĞRUsu bu…