Kürtçülerle Siyasal İslamcılar birçok konuda aynı noktada buluşur. Bu konulardan biri de etnik ayrılıkçılıktır.
Bu iki gruba göre olay, terör sorunu değil, Kürt sorunudur. Bütün mesele, demokratik bazı adımların atılmaması ile ilgilidir. Bu adımlar atıldığında sorun kendiliğinden çözülecektir. Mesela Tarık Çelenk’ Medyascope’deki yazısında, problemin çözülmesi, “Yüksekova’ya giden bir uçakta Türkçe anonsun yanında Kürtçe anonsun yapılması kadar basittir” der.
Yani aslında PKK yarım asırdır bu anons için mücadele ediyor.
Tabi ki mesele bu kadar basit değil, Çelenk anons üzerinden arkasındaki gerçeği bilinçli olarak basitleştirip küçültüyor. Bizim; “ne var Kürtçe anons da olsun“ diye düşünmemizi istiyor. Bir talebi kolay yutulur hale getirmenin yolu onu basitleştirerek toplum nazarında küçültmektir. Sorunu ne kadar küçük gösterirseniz kitleleri ikna etmeyi o kadar kolaylaştırmış olursunuz.
Bu basit ifadenin arkasında aslında anayasadan kanunlara kadar bir dizi düzenlemenin yapılması yatıyor. Anayasa’da Türkçenin yanında Kürtçenin resmi dil olarak işlenmesi, eğitimde Kürtçeye geçiş, vatandaşlık tanımının ya iki toplumlu olarak yahut milletsiz/ Türksüz olarak yeniden tanzim edilmesi ve tabi buna bağlı olarak ilk dört maddenin değiştirilmesi…Yani mesele uçakta Kürtçe anons değil, mesele egemenliğin paylaşılması, dilde ayrışma, zamanla ortak dilin kaybedilmesi gibi hususlar. İki toplum birbirini anlayamıyorlarsa birbiriyle anlaşabilirler, bir arada yaşayabilirler mi?
Kürtçü Kerim Yıldız, “Irak’ta artık Kürtçe eğitim veriyoruz, gençler Arapçayı öğrenmeye gerek görmüyor, gittikçe Araplarla birbirimizi anlayamaz hale geliyoruz, o halde niçin bir arada olalım” diyerek bu tip süreçlerin toplumları nereye götürdüğünü gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Yakın tarihte bir başka örnek de Belçika’dır. Belçika dil temelinde bölünmüş bir ülkedir, Flaman okullarıyla Fransızca eğitim veren okullar ayrılmıştır. Bir Flaman çocuğunu ancak kendi bulunduğu bölgedeki Flamanca eğitim veren okula gönderebilmektedir. Flaman bölgesinde Fransızca, Fransızca konuşulan bölgede Flamanca eğitim mümkün değildir. Belçika’da iki toplumu birbirine yapıştıran tek bağ, AB’ kurumlarının merkezi olmasıdır. Dil meselesi yüzünden aylarca hükümet kurulamamıştır.
Bu matah bir şeyse biz de böyle olalım. Ama deneyen ülkelerde sonuçları ortada.
Mesele sadece dil meselesi değildir. Dilden uluslaşmaya, oradan da devletleşmeye atlama meselesidir. Motivasyonu milliyetçiliktir. Çelenk’in analizine göre demokratik ülkelerde ayrılıkçılığın olmaması gerekir. Oysa en demokratik ülkelerde bile etnik ayrılıkçı hareketler ortaya çıkmıştır. Kanada’ Quebec bölgesi bunlardan biridir. Seksenli yıllarda ayrılıkçılığın demokratik düzenlemelerle önleneceği düşünülüp dil yasaları çıkarılmış, Quebec’te Fransızca eğitime geçilmiş, ama ayrılıkçılık bitmediği gibi daha da derinleşerek büyümüştür.
Quebec’ iki defa ayrılma referandumuna gitmiştir.
Kuzey Irak’ta uzun yıllardır eğitim Soranice’dir. Kimse Arapça eğitim alın diye Kürtleri zorlamamaktadır. Bu, Kuzey Irak yönetimini kesmiş midir? Hayır! Onlar da bağımsızlık referandumu yapmışlardır. Konjönktür müsait olduğunda, Irak’la yollarını ayıracaklardır.