Harput’un kültürel mirası olan Çaydaçıra halk oyununun kökeni, sanılandan çok daha derin ve manevi bir temele dayanıyor. Harput Kültürünü Yaşatma Derneği (Harput-Der) Başkanı Kazım Atıcı, Çaydaçıra’nın aslında bir zikir ve sema geleneği olduğunu belirterek, bu oyunun yalnızca bir halk dansı olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti.
Kazım Atıcı yaptığı açıklamada, Çaydaçıra oyununun temelinin, 13. yüzyılda Harput’ta bulunan büyük mutasavvıf Evhadüddîn-i Kirmânî’nin zikir ve sema pratiklerine dayandığını vurguladı.
Evhadüddîn-i Kirmânî’nin müridleriyle birlikte dolunay gecelerinde ellerinde kandillerle yaptığı semaların, zamanla halk arasında “Çaydaçıra” adıyla anılan oyunun temelini oluşturduğunu belirtti. Atıcı, “Çaydaçıra’da mumların yanışı ve figürlerin ritmik hareketleri, aslında bir zikrin beden diliyle ifadesidir. Bu, insan ruhunun karanlıktan aydınlığa yaptığı içsel yolculuğun sembolüdür” dedi. Ayrıca Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç’ın da bu görüşü desteklediğini ve Çaydaçıra’nın, tasavvufi bir uygulamanın zamanla folklorik bir forma bürünmüş hali olduğunu söyledi.
Başkan Atıcı, Harput-Der, Anadolu Kalkınma ve Eğitim Derneği ile Fırat Havzasını Geliştirme Derneği iş birliğinde kapsamlı bir proje başlattığını belirterek, “Proje kapsamında Eylül-Ekim aylarında uzman akademisyenlerin katılımıyla bir çalıştay düzenleneceği belirtti. Amaçlarının Çaydaçıra’yı yalnızca bir folklor unsuru olarak değil, bir ruhsal dönüşüm ve toplumsal dayanışma sembolü olarak yeniden yorumlamak olduğunu söyleyen Atıcı, konuyla ilgili kurumların ve halkın desteğini beklediklerini dile getirdi.