HABER / FUNDA CANPOLAT
Bir dükkan düşünün… Rafları biraz tozlu ama geçmişin kokusu sinmiş her santimine. Samimiyetin ve hoş sohbetin anlamını yitirdiği şu devirde güler yüzü ile Mehmet Demir’in sesi karşılıyor sizleri, “Hoş geldin evladım.”
Elazığ’ın Aksaray Mahallesi ya da Bakkal Mehmet Amca’nın dediği gibi gerçek adıyla Yığınki bir zamanlar generallerin, bestekârların, hekimlerin yetiştiği, sokaklarında çocuk seslerinin eksik olmadığı, her kapısının ardında bir hayat hikâyesi barındıran kadim bir mahalleydi. Bugün ise o mahallenin hafızası bir bakkalın içinde hâlâ canlı. 72 yaşındaki Mehmet Demir, Elazığ’ın yaşayan belleği gibi.
“Babamla başladım, rahmetli olduktan sonra da ben devam ettim. 50 seneyi geçti, elim bu raflara alıştı bir kere,” diyor Mehmet Demir. Mahallenin köşe başındaki bakkal dükkânında, 1950’lerden bugüne uzanan bir esnaflık hikâyesi var. Dedesi kasaptı, babası bakkal… Şimdi ise o, vitrine geçmişten bugüne hiçbir şeyini değiştirmeden sahip çıkan son nöbetçi.
BİZİM DÜKKAN O ZAMANLAR AVM’YDİ
Elazığ’ın en eski esnaflarından biri olan Bakkal Mehmet Demir, “Bizim dükkan AVM’ydi o zamanlar,” diye anlatıyor gülümseyerek. “İpten düğmeye, bardaktan ocağa kadar her şey vardı. Ocak bile satardık.” O günden bugüne yalnızca birkaç rafa ekleme yapmış. “Hâlâ aynı dükkan, hâlâ aynı mahalle. Ama insanlar aynı değil.” diyor.
Harputtimes Haber Sitesi okurlarını anlattıkları ile geçmişe götüren Demir konuşmasına şöyle devam ediyor;
“Dükkanımız 1950’den beri Elazığ’da hizmet vermekte. Rahmetli babam 1983 yılında vefat etti. 42 senedir de ben yapıyorum. Yani babamla yaptığım dönemleri de sayarsak 50 seneden fazladır ben esnaflık yapıyorum. Elazığ’ın en eski esnaflarından biriyiz biz.
Mahallenin tarihini sorarsanız bugün size hepsini tek tek anlatabilirim. Tarihe meraklıyım Elazığ Lisesi mezunuyum. Bakkalım ama tahsilsiz bir bakkal değilim yani. O zamanlar her türlü imkanlarımız vardı askerden geldim babam rahmetlik olunca mecbur dükkanın başına geçtim. Babam bile diyordu ki ben senin başka işle uğraşmana izin vermem. O zaman AVM idi dükkanımız. Ne isterseniz vardı. İpten tut düğmesine, bardağından tut tüpüne kadar ocak bile satardı. Yerimiz o köşedeydi o zaman Kuran kursunun yeriydi. Ora yıkılınca burası dedemizin yerdi diye buraya geçtik. Dedem de yıllarca bu mahallede bu dükkanda kasaplık yaptı. Bizde böyle deden devam edip geliyor işte. Buraya baktığın zaman tarihi bir bakkal. Hiçbir şeyine geçmişten bugüne kadar dokunmadık. Sadece birkaç rafa ekleme yaptım hala daha bu şekilde devam ediyor.”
Bu mahallede 120 yıllık geçmişimiz var.
Aksaay mahallesinde 120 yıllık mazileri olduğunu belirten Demir, mahallenin köklü bir geçmişe sahip olduğunu söyledi. Demir;
“Bilmiyorum nereye kadar devam eder ama benden sonra yapacak kimsem de yok. Dört tane kızım var kızlarım da gelip bakkallık yapmazlar. Doğma büyüme Elazığ’da bu mahallenin çocuğu olarak büyümüşüm. Annem gülde bu mahallede doğmuş. Yani bu mahallede 120 senelik bir mazimiz var. Burada tarihten bahsedecekseniz Aksaray demeyeceksiniz Yığınki diyeceksiniz. Ben Aksaraylı demenizi kabul etmiyorum. Bize nerelisiniz diye sorduklarında Yığınkiliyiz deriz. Hüseynik, Yığınki, Kesrik, Sürsürü, Mornig buralar eskiden çoğu Ermeni mahalleleriymiş. Ermeniler bu mahallenin en eski yerlileri. Teşhir zamanında Ermeni olayı çıkınca mecburen onlar burayı terk etmişler. Ondan sonra dışardan gelenler buraya yerleşmiş Çöteli’den gelmişler Sağman’dan gelmişler, Kövenk’ten gelmişler, Kocaeli‘den gelmişler. Mesela benim dedem 7 yaşında Palu’dan buraya gelmiş 1893 yılında Osmanlı – Rus Savaşı’nda, 93 harbi derler.”
Mahallemizde birçok önemli isim yaşardı şimdi ise kaderine terk edilmiş
Bakkal Mehmet Demir bir çok önemli ismin doğup büyüdüğü mahallenin şimdilerde ise kaderine terk edildiğini belirtiyor. Zamanla boşalan mahallenin arazilerini boş kaldığını üzülerek anlatan Demir;
“Eskiden üniversiteden tez yapmak için buraya gelen öğrenciler olurdu derdim ki gidin bu mahallenin bilgilerini sormak istiyorsanız Hazar Abi var orada ona sorun derdik. Hazar Abi Ermeni‘ydi bu mahallenin gerçek yerlisi odur derdik. Ondan sonra da şimdi bizler varız. Bakkal Mehmet Dedem kasaplık yapıyordu eskiden burada. Sakallıoğulları bugün Profesor Tevfik Abi vardı aynı zamanda Albay’dı. Hem Askeri Hastane Başhekimiydi hemde Sigorta Hastanesinin. Bu mahallenin çocuğuydu. Bestekar Vasfi Akyol vardı. Adını duydunuz mu ? İşte o buranın çocuğuydu. Bu mahalle öyle boş bir mahalle değil. albaylar, generaller, yüzbaşılar yetişmiş bir mahalle. Ama şimdi mahallemiz kaderine terk edilmiş. Buraya esrarkeşler dolmuş. Neden? Şimdi suçu yine mahallenin eskilerinde buluyoruz.
Bazen kızıyorlar diyorlar ki bu mahalle neden böyle oldu? Ben de diyorum ki o zaman bu mahalleyi bırakıp gitmeyecektin. Sen gidersen o giderse birileri gelir doldurur burayı. Sattılar gittiler çarşıya yerleştiler. Neden hanımları burada oturmak istemiyorlar diye. Beğenmiyorlarmış hani derler ya yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmiyor. Mahalle boşalınca birileri gelip sahip çıkacak. Eskiden buraya ev tutmaya gelenler 1 liraya, 2 liraya kiraya bakmazlarmış. Yabancı biri olduğunda sorarlar bu adam kimdir neyin nesidir temiz bir insansa kiraya verirlermiş. Yoksa kiraya bile vermezlermiş. Beyzade Efendi yıllarca burada ders vermiş . Vali Bey’in Konağı burdaymış Beyzadelerin konakları buradalarmış . Ne oldu ama hiç oldu. Gördünüz dolaştınız böyle bir arazi ele geçer mi?”