DOLAR 41,0867 0,34%
EURO 48,0345 0,42%
ALTIN 4.532,490,87
BITCOIN 44737500.22481%
Elazığ
30°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Serra Taylan yazdı…Şimdi siz ‘Ne diyor bu?” diyeceksiniz..

Serra Taylan yazdı…Şimdi siz ‘Ne diyor bu?” diyeceksiniz..

ABONE OL
30 Ağustos 2025 13:46
Serra Taylan yazdı…Şimdi siz ‘Ne diyor bu?” diyeceksiniz..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SERRA TAYLAN

Hayat hepimiz için zig zaglı, sağlı sollu, güldürüp ağlatmalı..Bir şekilde devam ediyor. Herkesin günlük olarak yaşadığı sevinçleri, iyleşmesini bekledikleri yaraları, düzeleceğine inandıkları ya da inanmadıkları kederleri de…Ama hepinden önemlisi.Her şeyin güzel olacağına dair umutları var.Umutlarımız var….

Şimdi size güzellemelerden ya da karamsarlıklardan bahsetmeyeceğim. Hepimizin aklına gelen, geldiği gibi giden sessiz bir ortak paydamız var. İnanmak.Adına ne dersek diyelim hepimizin bir şekilde inanıp bağlandığı bir güç var. Ve en zor anımızda bile ona tutunmanın verdiği bir haz var. Ha bir de bu inancımızı zedeleyen  insanlar ve olaylar var. Benim inancım var. Ve inançla bağlandığım yaradımdan umudum var. Bir gün her şey güzel olacak. Kötü dediklerimiz cezalandırılacak. İyiler mi. Ödüllendirilecek belki.Ama bir çoğu ödülünün farkına bile varmayacak.

Şimdi siz düşünüyorsunuzdur.Ne diyor bu? Hemen hepimizin kendi iç sesimizle tartıştığımız şeyleri diyorum aslında. Bazan farketmediğimiz ya da sonradan kendimizle didişirken bir anda kafamızda bir aydınlanma yaşadığımız şeyler bunlar. Sokağa çıksak.Karşılaştığımız herkese sorsak.Hepsi haksızlığa uğradığını söyleyecek. Ama öyle sanıyorum ki hiç kimse ben de şurada şu haksızlığı yaptım diyemeyecek. Çünkü kimse kendine çuvaldızı batırmayacak.

Yani insan insanın kurdudur demeyecek.Çünkü baktığımızda hemen her insanın mutsuzluğuna başka insan veya insanlar sebebiyet veriyor. Hiç bir köpek bana saldırdı, bir kedi bana kötülük etti diyen insan gördünüz mü? Çekirdekten başlayayım yorumlara kendimce. Evli bir kadın mutsuzsa eşi yüzünden mutsuz.Bir apartmanda komşular birbirlerinden dolayı mutsuzsa yine insanın insana yaptığından geliyor. Dolandırılan bir kişi acı çekiyorsa dolandıran insan yüzünden. Akran zorbalığına uğrayan bir genç ya da çocuk yine insan yüzünden mutsuz.

Hadi genele geçelim. Geçim sıkıntısı yaşayan birisi çalıştığının karşılığını alamadığı için yani işvereni yüzünden mutsuz. Yani mutluluğumuz da, mutsuzluğumuz da bir zincirin halkaları gibi tek bir şeyden kaynaklanıyor. İnsandan. Düşünen, konuşan, üreten, iletişim kurabilen insandan.Eşref-i mahlukat denen bizlerden kaynaklanıyor. O kadar geniş bir konu ki bu. İşin özü, şu kısa ömrümüzde kırmadan, dökmeden, kendi mutluluğumuz için çırpınırken kibir ,hırs ve egolarımıza yenik düşerek diğer insanları çiğnememekten geçiyor mutluluk.

Bu işin bireysel ilişkilerde olan kısmı.Bir de kitlesel mutsuzluklar var. Bence bu gün ülkemizde yaşanan tam da bu.Biz mutsuz insanlar ülkesi olduk.Ekonomik koşullarda herkes her zaman geçinmek için verdiği mücadelenin diğer zamanlara göre daha zorlu ve yıpratıcı olduğunu hissediyor. Gününü kurtarma derdine düşmüşken geleceğinin hesabını yapamıyor bile. Bu bir mutsuzluk sebebi.Farkında olmasak da.

Bir inanca, siyasi ideolojiye bağlanmak insanların birbirlerine karşı bakışlarında ayrışmalarına neden oluyor. A ideolojisine sahip kişi, B ideolojisindeki kişiyi yok sayıyor. B ideolojisindeki kişi de varlık göstermek için A ideolojisindeki kişiyle savaşıyor. Bu işin sonu toplumların yönetim anlayışına dayanıyor. Ekonomi, ideoloji, siyasal farklılıklar, senciler, benciler, Aliciler, Veliciler…Çok renkli ve demokratik olarak gerekli olan farklılıklar bir savaşın materyali haline geliyorlar. B kime mi yarıyor. Bizi, toplumumuzu idare etmeleri için yetki verdiğimiz yöneticilere yarıyor. Biz savaşalım ki onlara taraf olalım. Onlar taraftar kazansın ki gücü ellerinde tutsunlar. Gücü elinde tutan diğer tarafa hükmetsiz. sonu gelmeyecek, sürekli yeni meydanlar açacak bir savaş bu. O savaşın bir tarafı olursak da fillerin tepinmesiyle ezilen çimenler olmaya devam edeceğiz. Dedim ya. Siyasi, ideolojik farklılıklar ve bunun getirdiği rekabet her daim olacak. Kabul ettik bunu.Ama bu rekabet savaşa dönüştüğü zaman  mutluluk denen kavram bizlerden çok uzaklaşacak. Sorgulamadan, ne için savaştığımızı dahi bilmeden, birbirimizin mutsuzluğuna yol açarak geçecek ömürlerimiz. Ve filler çimenleri hep ezecek.Filler değişecek belki ama ezilen çimenler hep aynı kalacak.

O nedenledir ki mutluluk ve inançtan girdim konuya. Biz, mahallemizde, şehrimizde, ülkemizde ve dünyada. Barış,anlayış ve uyum içerisinde yaşamaya çalışmalıyız. ‘Ben günümü kurtarayım banane diğerlerinden’demeden. ‘Ben karnımı doyurayım o isterse açlıktan ölsün’ diye düşünmeden. ‘Orada şu kadar insan ölmüş.Aman banane benim ülkemde sıkıntı yok’ demeden…’Şurada deprem olmuş, çok şükür ki müslüman değiller’ diye sevinmeden.

Yani ölen de insan, kaybolan da insan, aç kalan da insan, acı çeken de insan…O acıları hissetmek ise insanlıktır…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP