DOLAR 41,1920 0,29%
EURO 48,0175 0,49%
ALTIN 4.700,970,21
BITCOIN 4571623-0.59126%
Elazığ
26°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Cezmi Orkun yazdı…Başka yol yok!

Cezmi Orkun yazdı…Başka yol yok!

ABONE OL
5 Eylül 2025 00:41
Cezmi Orkun yazdı…Başka yol yok!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

BAŞKA YOL YOK…
Değerli okurlar, “tarih tekerrürden ibarettir” sözü hemen hemen her olayda karşımıza çıkar ve eğer tarihten ders alınsaydı bu olaylar olmazdı kanaatine varılır. Hangi tarih? gerçek böyle mi? Osmanlının çöküş nedenleri ve cumhuriyetin kazanımları ekseninde, bugünü doğru anlamanın tek yolu dünün ve dinin yakın tarihini doğru okumak gerekir. Ancak dünü bakar kör olanların ve din yerine dincilik yapanların bugünü net görmeleri imkansızdır. Bu nedenle, belgeye dayalı doğru bilgiler ile bilimsel bir sonuca varmak mümkün olacaktır. Aksi durumda tarih bilimselliğini kaybeder ve hamaset egemen olur. Tarih bilim olarak ele alındığında “geçmişe uymak” değil, “geçmişle uyarmak” amacını taşıdığı görülecektir. Günümüzde yeni Osmanlı özentisi içerisinde olan AKP iktidarı, ütopik bir yaklaşımla yakın tarihimizi yok saymaktadır. Burada iktidar hemen hemen her alanda ve özellikle dini kesimler üzerinde etkili olan manevi ve milli duyguları istismar ederek tarihi gerçekleri de çarpıtıyor. Tüm bunları doğrulamak adına Osmanlının belli bir dönemi ile cumhuriyet döneminde yaşanan bazı olaylara bakmak gerekir. Bunlar;
Osmanlı döneminde, madenlerimizin tamamı yabancı şirketlerin denetim ve kontrolünde iken, cumhuriyet döneminde tamamı Türk şirketlerin denetim ve kontrolü altına alınarak ekonomik kalkınmada kaynaklık etmesi sağlandı, ancak yeni Osmanlı anlayışı ülkemiz yeraltı ve yerüstü madenlerinin neredeyse tamamını yabancı şirketlerin emrine verdiğinden kalkınma ayaklarından olan madencilik faaliyetleri yerli ve milli olma özelliğini kaybetti. Oysa; AKP iktidarı, yakın tarihi yok saymak yerine örnek alsaydı tarih tekerrür etmezdi…
Yine Osmanlı yönetimi, emperyal ülkelerin finans kuruluşlarından aldıkları iç ve dış borçları ödeyemeyince ülkenin tüm gelirlerinin kontrolü ve kullanımını bu güçlerin oluşturduğu “DUYUN-İ UMUMİYE” denetimine bırakmış, cumhuriyetin kurucu iradesi ise bu borçları ödemek suretiyle (ki 10 yıllık ödeme planı çerçevesinde son taksit 25.5.1954 tarihinde ödenerek) ekonomik bağımsızlığını ilan etmiştir. Çünkü; kurucu irade bir ülke ekonomik açıdan bağımsız olmadıkça hür bir ülke olamaz anlayışına sahipti. Günümüz yeni Osmanlı anlayışı tıpkı Osmanlıda olduğu gibi ülkeyi borç batağına saplamış olduğundan bağımsızlığımızı tartışılır duruma getirmiştir. Oysa; AKP iktidarı, yakın tarihi inkar etmek yerine ders alsaydı tarih tekerrür etmezdi…
Yine emperyal devletler tarafından işgal edilen Osmanlı toprakları “SEVR” antlaşması ile sınırlar bağlamında; Edirne ve Kırklareli dâhil Trakya’nın büyük bir bölümü ile Ege Adaları Yunanistan’a, 12 Ada ise İtalya’ya bırakılmıştır. Boğazlar ve etrafındaki geniş bölge ise Boğazlar Komisyonu’nun denetimi altına girmiştir. Kurucu iradenin 23.Haziran.1923 tarihinde imzaladığı “LOZAN” antlaşması ile birlikte Sevr Antlaşması feshedilmiştir. Türkiye Hükümeti, İtilaf Devletleri tarafından bugünkü sınırları ile resmi olarak tanındı ve kapitülasyonlar kaldırıldı. Günümüz yeni Osmanlı anlayışı “ulus devlet, üniter yapı” anlayışını akamete uğratmak için eli kanlı bebek katilinden dahi medet umar hale geldi. Oysa; AKP iktidarı, yakın tarihi inkar etmek yerine örnek alsaydı “tarih tekerrür etmez” ve sözde “Terörsüz Türkiye” masalını aziz milletimize anlatmak zorunda kalmazdı.
Değerli okurlar, emperyalizm ve cehalet ülkemiz birlik ve bütünlüğünün iki önemli düşmanı olup, ülkemizde bu iki düşmana karşı zafer kazanan tek lider ulu önder Atatürk’tür. Bu zafer, cehalete karşı uygarlık, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi ile kazanılmıştır. Bu durum dün olduğu gibi yarın da böyle olmalıdır, böyle de olacaktır.

AKP iktidarının, yakın tarihi yok sayarak kurucu irade ve değerlerine sırt dönmesindeki amaç, tarihsel olaylara bakışının bilimsellikten uzaklaşarak ve yasal düzenlemelerle ki, 2017 referandumu ile 1909 “kanuni esasiye” nin dahi gerisine dönüşün sağlanmasıdır. Uygulamalara bakıldığında millete ait olan egemenliği, saraya devreden AKP iktidarının hedefinin bu olduğu aşikar değil mi? Oysa iktidarların, ülkeye hizmet ederken yakın tarihte kazanılan değerlere yeni değerler ilave etmesi ve bu değerlerin AKP iktidarında olduğu gibi kaybına izin vermemeleri gerekir.
Değerli okurlar, çözüm ne olmalı derseniz, günümüz AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri ile ülkeyi her alanda Osmanlı döneminin hazin durumuna düşmesine göz yuman tüm muhalefet vekilleri geçmiş tarihsel olaylara bir baksınlar ve zararın neresinden dönülürse kardır anlayışı doğrultusunda, ülkenin bu durumda olmasının vebalini taşımak istemiyorlarsa, DOĞRU PARTİ olarak önerimiz; egemenliğin saraydan alınıp millete verilmesi amacı doğrultusunda derhal BELEDİYE BAŞKANLARI, BELEDİYE MECLİS ÜYELERİ VE “SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR” ANLAYIŞINA SAHİP TÜM MİLLETVEKİLLERİ İSTİFA EDEREK MİLLETE DÖNMELERİDİR.
BAŞKA YOL… BAŞKA YOL YOK.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP