HABER/ SERRA TAYLAN-FUNDA CANPOLAT
Zafer Partisi ‘nin ‘Zafer Sahada’ programı kapsamında Genel Başkan Yardımcıları Seyit Yücel, Genel başkan yardımcısı Prof.Dr. Erdinç Telatar ve Genel İdare Kurulu Üyesi Ömer Faruk Cihan Elazığ’a geldi. Elazığ’da bir takım ziyaretler gerçekleştiren heyet HARPUTTİMES HABER ekibi ile bir araya geldi. Gazeteci Serra Taylan ve Gazeteci Funda Canpolat’ın sorularını cevaplayan genel başkan yardımcıları Terörsüz Türkiye Süreci ve ekonomik gündeme dair değerlendirmelerde bulundular.
Gündeme dair değerlendirme yapan Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Seyit Yücel, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kurulan komisyonun meşru olmasığını ifade eden Yücel:” Meclis İç Tüzüğü’ne göre bu komisyonun varlığı meşru değil. Mecliste kurulacak komisyonların görev kapsamları belli.İhtisas komisyonları belli .Genel kurulda belirlenen bir takım kaidelerle komisyonlar oluşur. Ama bu komisyonlar maalesef tarhana çorbasına da karışıyor, mantıya da karışıyor, etli pideye de karışıyor. Her şeye karışıyor. Anayasa değişikliğini bile bu komisyon ele alıyor.” dedi
”Seçime gidilebilecek ortamın siyasi platformlar açısından oluştuğu kanaatinde değilim.”
Zafer partisi Genel Başkan Yardımcısı Seyit Yücel, gelinen süreçte erken seçim istemenin mantıklı olmadığını belirtti. Mahkeme kararı ile ana muhalefet partisinin İstanbul İl Teşkilatının görevden alınmasının ardından bunun CHP Yönetimine de sirayet edebileceğini ifade eden Yücel, bu koşullarda erken seçimi istemenin doğru olmayacağını belirterek:
”Muhalefet cephesinin darmadağın olduğu bir süreçten geçiyoruz. Üstelik önceki gün ortaya çıkan, mahkeme kararıyla biliyorsunuz ana muhalefet partisinin kongresinin sonucuna tesir edebilecek bazı gelişmeler oldu. Öyle bir toparlanmamış bir halde ki, bir ana muhalefet partisinin olduğu süreçte herhangi bir seçime gidilmesinin doğru olacağı kanaatinde değilim. Muhalefet seçim isteyebilir, muhalefet seçim ister, toplumun diğer katmanları da seçim ister. Herkes seçim ister. Ama özellikle böyle ekonomik buhranın olduğu dönemlerde, milli güvenlikle alakalı sıkıntılı süreçlerin yaşandığı dönemlerde, sıkıntılar arttıkça erken seçime yönelik talep insanlarda artar. Ama dediğim gibi seçime gidilebilecek ortamın siyasi platformlar açısından oluştuğu kanaatinde değilim. Bu dönemde şöyle bir şey var. Belki 15 gün öncesine kadar erken seçim istenebilirdi. Ama bugünden itibaren erken seçim konusunu dile getirmenin çok doğru olacağı kanaatinde değilim. Devlet toparlansın.Ana muhalefet partisi toparlansın. Seçime gidilme kararı alındığı zaman da kimlerin kimlerle ittifak yapacağı, kimlerin kimlerle seçim işbirliğine gideceği netleşir.”
”Hukuksuzluğu, adaletsizliği tutarlı hale getirmeye çalışıyorlar.”
Siyasi Partilerin il ve ilç seçimlerinin YSK müşahitliği ile yapıldığını hatırlatan Seyit Yücel, YSK tarafından onaylanarak mazbata verilmiş bir seçimin itiraza kapalı olduğunu belirterek yaşanan sürecin hukuksuzlukla açıklanacağını söyledi. Yücel konuya dair açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
”Siyasi partilerin kongreleri irili ufaklı ilçe il ve büyük kongreleri sürekli hükümet komiseri denen bir makam tarafından gözetim altında yapılır. Tutanakla her şey kaydedilir. Kimdir o hükümet konserleri? İl seçim kurulu görevlileri, ilçe seçim kurulu görevlileri. Kongreye müşahit olarak gelirler. Onların tutanakla uygun görmesi halinde o kongre muteber sayılır. Birkaç gün sonra da Yüksek Seçim Kurulu tarafından da mazbata dediğimiz uygunluk evrakı verilir. Seçim kurulu kararları itiraza kapalıdır. Ama Türkiye’de artık hukuk maşallah çarşıda, pazarda işportaya düşmüş duruma getirildi. Dolayısıyla bu noktada hukuken öyle midir böyle midir diye herhangi bir şey söylemenin bir anlamı da yok. Yaptık oldu diyor insanlar. ”Yaptık oldu. Ben bir işi yaparım, arkadan suç gelir, nasıl olsa kabahatlisini sonradan buluruz” diyorlar. Hukuk süreci Türkiye’de maalesef hukuksuzluk ya da adaletsiz davranışları tutarlı hale gelmesi olmuş. Bu çok önemli bir konu. Hukuksuzluğu, adaletsizliği tutarlı hale getirmeye çalışıyorlar.”
”Adaletsizlik konusunda adeta bir standart oluşturdular.”
Adaletsizlik konusunda adeta bir standart oluşturdular. Olmaması gerekiyor. Ama bu noktaya geldik. Tabii şimdi Türkiye’nin hukukçuları diyecekler ki; şimdi şöyle oldu böyle oldu. Ama böyle olmaz. Olmaz derken referandumda Yüksek Seçim Kurulu’nun kapısına seçim sonuçları ile ilgili gidip daynan bir tek kişi vardı. O da bizim genel başkanımız Sayın Profesör Doktor Ümit Özdağ’dı. Yanında bir iki arkadaşla birlikte gidip o kapıya dayandı:” bunu yapamazsınız” dedi. O gün hiçbir Allah’ın kulu, hiçbir siyasi parti temsilcisi yanında yer almadı. Ondan sonra sokağa çıkmaya korkular o gün. Bırakın Yüksek Seçim Kurulu başkanlığının kapısına dayanmayı. Partimizi kurduk. Sığınmacılar Türkiye’nin başına bela olacak diye söyledik. Başka bazı şeyler de söyledik. Bugün başımıza bela olan, dün gece İstanbul’un göbeğinde bir savcının gırtalğından bıçaklayarak öldüren sokak çetelerine dikkat çektik. Uyuşturucunun küçük yaşlardaki insanlara kadar sirayet ettiğine dikkat çektik. Türkiye’de bu çözüm süreci ile başlatılan yeni görüşmelerle PKK’nın güdümünde Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesine yönelik faaliyetlere imza atılacağını, bu komisyonlarda ilgili işlerin sıkıntılı olacağını hep dikkat çekiyoruz. Büyük Türk milletinin bize dikkatle takip etmesinde büyük fayda var.”
”Gizli saklı kararların alındığı bir komisyon marifeti ile Türkiye’yi bölmeye, yönelik bir takım işlerin içine girdiler”
Terörsüz Türkiye süreci kapsamında oluşturulan komisyonun meşru bir komisyon olmadığını da sözlerine ekleyen Seyit Yücel, Türkiye’nin MHP marifeti ile bölünmeye gidecek bir sürein içine girdiğini söyledi.Yücel:
”1978 yılında hoca- talebe ilişkisi ile tanımış olduğum Devlet Bahçeli’yi bu gün geldiği noktayı dehşet ve hayretle, ibretle izliyorum. Bu gün bir akıl tutulması içerisinde Türkiye. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne kastedecek bütün davranışların, bütün eylemlerin ve fillerin karşısında durabilecek yegane güç olarak Milliyetçi Hareket Partisi tarih boyunca gösterilegelmiştir. Bizler de oradan yetiştik, siyasete oradan girdik. Hep kendimize dikte ederdik.Milliyetçi Hareket Partisi olduğu sürece kimse Türkiye’yi bölemez diye. Ama bir de tersini düşünürdük. Ya bir gün MHP böyle bir şeye razı olur mu ? diye. Ve bu bizim için kabus senaryosu idi. Geldiğimiz noktada artık partilerimiz ayrı, ama yetiştiğimiz kültür ortamı itibarıyla ülkücü Türk Milliyetçileri olarak diyeyim. Dehşet içinde seyrediyoruz.Dolayısı ile artık müzakere mi edilir, mücadele mi edilir lafları kavramsal olarak lafta kaldı.Geldiğimiz nokta çok tehlikeli, ibret verici. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin Milliyetçi Hareket Partisi marifeti ile bölünmesine yol açabilecek çok önemli gelimelere yol açabilecek, bir takım kararların vatandaşlarımızdan gizli saklı alındığı bir komisyon marifeti ile Türkiye’yi bölmeye, parçalamaya yönelik bir takım işlerin içine girdiklerini söyleyebiliriz.” diye konuştu.
”Meclis İç Tüzüğü’ne göre bu komisyonun varlığı meşru değil.”
Mecliste kurulan Terörsüz Türkiye komisyonunun mecliste Anayasa komisyonu olmasına rağmen anayasa değişikliğini bile görüştüğünü belirten Seyit Yücel, CHP’nin komisyona üye vermesini de eleştirerek bu durumun komisyonu meşru hale getirdiğini söyledi. Yücel :
”Herkesin şunu bilmesi lazım.Geçtiğimiz ay basına sızdırılan bebek katili Abdullah Öcalan’ın bir Yeni İmralı Şartları isimli bir metin vardı. Satır satır okuduk.Adam resmen emir veriyor. O akılın da ona ait bir akıl olmadığı kanaatindeyiz. Zaten yapısı, çapı bellidir. Bir bebek katilidir. Psikopatır. Önüne yazılan , bir yerlerden gönderilen ve büyük ihtimalle emperyal devletler tarafından hazırlanan bir planlamanın kendisine formüle edilmiş halini yanındakilere okuyor. Bunu böyle yapsınlar, şunu şöyle yapsınlar. Hatta o toplantıda devlet adına müşahit olarak bulunan birisine emir veriyor. ‘Çabuk, çık dışarı,filancayı ara, toplantı bitmeden bizi arasın, şu konu ne olacak’ diye. Talimat veriyor orada. Ama ardından gene önemli bir şey söylüyor. Komisyon buraya gelecek diyor! Ve şimdi gerçekten de komisyonun İmralı’ya gidip gitmeme konusu tartışılıyor. Bu gidişle, gidecekler. Komisyona üye vermeme konusunda bir 50 defa uyardık, dikkat çektik.Cumhuriyet Halk Partisi’ne dedik ki; bu komisyona girerseniz komisyon meşru hale gelir. Tartışması ortadan kalkar. Esasında Meclis İç Tüzüğü’ne göre bu komisyonun varlığı meşru değil. Mecliste kurulacak komisyonların görev kapsamları belli.İhtisas komisyonları belli .Genel kurulda belirlenen bir takım kaidelerle komisyonlar oluşur. Ama bu komisyonlar maalesef tarhana çorbasına da karışıyor, mantıya da karışıyor, etli pideye de karışıyor. Her şeye karışıyor. Anayasa değişikliğini bile bu komisyon ele alıyor. Kaldı ki TBMM’de bir Anayasa komisyonu var. Başka konularla ilgili komisyonlar da vardır. Yani bu komiyonun esasında kuruluş nedenleri ortada olmamasına rağmen art niyeti belli. Türkiye’nin bütün meselelerinin ele alındığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ele alındığı bir komisyon haline getirildi. Bakalım oradan ne çıkacak. Büyük Türk Milleti uyanık davransın. ”dedi.
Profesör Dr. Erdinç Telatar:”Siyasette kaosla olduğu gibi iktisadi olarak da halkımızı açlıkla terbiye ederek bu süreci kabul ettirmeye çalışıyorlar’‘
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Profesör Dr. Erdinç Telatar da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiyenin dezenflasyon sürecine girdiği söylemini eleştirdi.
Telatar: ” TUİK rakamları çok güzel manipüle ediyor. Her ne kadar maliye Bakanımız dezenflasyon sürecine girdik dese de halkımız maalesef o dezenflasyonu göremiyor. Türkiye’deki yatırımcılar, yatırımlarını yurt dışına çıkarıyorlar. Özellikle tekstil, ki Türkiye’de çok önemli bir yatırım kolu, yatırımlarını Mısır’a çekiyorlar. Nasıl bu durumda işsizlik düşüyor anlamıyorum. Hangi rakama bakarsanız bakın. Şu andaki hesaplara göre enflasyonumuz bu yıl % 39 civarında birşey görünüyor. Ama hedef 29. Biz 39’a mı inanacağız, 29’a mı.29 da ,29 da gerçekçi değil.Farklı farklı kuruluşlar var. Ticaret Odası var, ENAG var. Hepsi farklı farklı rakamlar telafuz ediyorlar. Biz halk olarak neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kaybetmiş durumdayız. Dolayısı ile Türkiye siyasi anlamda kaosla olduğu gibi, iktisadi anlamda da zaten halkımızı açlıkla terbiye ederek bu süreci kabul ettirmeye çalışıyorlar. Normal şartlarda halkımızın komisyonu kabul etmesi, bölünmeyi ve anayasa değişikliğini kabul etmesi gibi birşey düşünülemez bile kamuoyu anketleri halkımızın % 80 oranında bu işe karşı olduğu görülüyor.Halkımızın tamamı hemen hemen % 90’ı istatistik rakamlarına güvenmiyor. Sadece istatistik değil, diğer kurulara da güvenmiyor. Mahkemede bir işimiz olduğu zaman mahkemeye güvenmiyor, hastanede bir işi olduğu zaman hastaneye güvenmiyor.Bizim bu güveni inşaa etmemiz gerekiyor” diye konuştu.