TÜRKONFED, Türkiye’nin ekonomiden tarıma, sanayileşmeden büyüme ve kalkınmaya uzanan yüzyıllık sorunlarının ele alındığı ve bunlara çözüm önerilerinin getirildiği bir kitap yayımladı. Editörlüğünü Doç. Dr. Ümit İzmen’in üstlendiği “İkinci Yüzyıla Girerken
Türkiye Ekonomisi” isimli kitabın her bir bölümünü akademisyen ve ekonomistlerden oluşan 10 isim kaleme aldı. Doç. Dr. Ümit İzmen, “Türkiye’nin mevcut durumu, eski politikaların bu yüzyıllık problemleri çözmeye uygun olmadığını gösteriyor. Biz de bu kitapla ikinci yüzyılda özlemi duyulan gelişmenin sağlanması için sürdürülecek tartışmalara katkıda bulunmayı hedefledik” dedi.
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) yayımladığı araştırmalar, raporlar ve kitaplar ile iş dünyasının yanı sıra toplumsal refah ve kalkınmayı da odağına alarak Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek fikir ve politikaların gelişmesine katkı sağlıyor. Konfederasyon bu kapsamda son olarak, “İkinci Yüzyıla Girerken Türkiye Ekonomisi” isimli bir kitap yayımladı. Editörlüğünü Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen’in üstlendiği kitapta Türkiye’nin 10 farklı sorunu ve bunlara yönelik çözüm önerileri 10 akademisyen ve ekonomist tarafından ele alındı. Kitabın tanıtımı, Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu’nun (BASİFED) ev sahipliğinde yapılan ve BASİFED üyeleri ile TÜRKONFED yönetim kurulu üyelerinin katıldığı panelle gerçekleştirildi. Panelin moderatörlüğünü Doç. Dr. İzmen yaparken konuşmacılar ise kitabın yazarları arasında yer alan OECD Eski Kıdemli Türkiye Analisti Rauf Gönenç, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay, MEF Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Can Karahasan ve Ekonomist Dr. M. Murat Kubilay oldu.
Doç. Dr. Ümit İzmen: “Eski politikalar problemlerimizi çözmek için uygun değil”
Dünya ekonomisindeki şokların sayısının ve sıklığının giderek arttığını söyleyen kitabın editörü, Doç. Dr. Ümit İzmen, “2. Dünya Savaşı ertesinde üzerinde uzlaşılan dünya ekonomik modeli 1970’lerle birlikte çöktükten sonra art arda her beş on yılda bir yeni bir şokla karşılaşıyoruz. Petrol şokları, ekonomik krizler, gelişmekte olan ülke krizleri, BRICS ülkelerinin güçlenmesi, Covid pandemisi, bölgesel savaşlar, mülteci krizleri, nüfus yaşlanması, iklim krizi ve teknolojide köklü değişiklikler bunlardan yalnızca birkaçı. Bu keskin dönüşümler, tüm ülkeleri olduğu gibi Türkiye’yi de sürekli vites değiştirmeye, keskin virajları süratle almaya mecbur bırakıyor. Ancak dünya ekonomisindeki bu baş döndürücü değişim hızına karşılık, Türkiye ekonomisi Cumhuriyetin ikinci yüzyılına, yüzyıllık problemlerini bagajında taşıyarak girdi. Fiyat istikrarı, adaletli gelir dağılımı, yeterli yurt içi tasarruf, verimli üretim yapısı gibi alanlardaki yapısal sorunlar farklı küresel konjonktürlere, farklı yönetişim sistemlerine, farklı iktidarlara ve farklı teknik kadrolara rağmen çözülemeden hep bir sonraki döneme devredildi. Bu da eski politikaların bu yüzyıllık problemleri çözmeye uygun olmadığını gösteriyor. Biz