02 Temmuz 2025 Çarşamba
‘’Elazığ’da yaşayan Alevi toplumuna büyük bir haksızlık ve saygısızlık yapıldığını düşünüyorum.’’
Cezmi Orkun yazdı...Kaos ve Karmaşa Besliyor..
Semih Işıkver'den Elazığspor’a Dev Prim Desteği: “Bizler İnandık, Siz de İnanın!”
Av. Dr. İrfan Sönmez'in kaleminden...Uyanın ey Mısırlılar..
Букмекерская Контора «париматч»: Обзор Компании И Ее Особенностей
Mustafa Gümüş Özbay'ın Kaleminden.....
Elazığ Belediyesi’nin Haziran ayı meclis toplantıları yapıldı. 1 Temmuz’da başlayan meclis toplantılarında CHP Elazığ Belediye Meclis Üyesi Murat Akkoç Muharrem ayı olması dolayısı ile Belediyenin Alevi toplumuna ve Alevi çalışanlarına hassasiyet göstermesi gerektiğini söyledi. Ramazan ayında yapılan uygulamalardan örnek veren Akkoç: “Bütün belediye başkanlarının bir söylemi var ‘ayrım yapmıyoruz, hepimiz eşitiz’ diyorlar. Ama 26 Haziran’da Muharrem ayı itibariyle Aleviler oruç tutmaya başladılar. Bu ayın önemine binaen belediyenizin bir çalışması oldu mu siz sadece Elazığ’da sanki bir inanç grubu varmış gibi davranıyorsunuz. Bizler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz.’’ Dedi
‘’Elazığ’da sanki bir inanç grubu varmış gibi davranıyorsunuz.’’
Elazığ Belediyesi Temmuz Ayı meclis toplantılarında söz alan CHP Meclis Üyesi Akkoç belediyenin çalışmalarında Muharrem Ayı’nın olmasını ve Alevi personele gereken hassasiyeti göstermediğini söyledi. Akkoç konuya ilişkin yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Bütün belediye başkanlarının bir söylemi var ‘ayrım yapmıyoruz, hepimiz eşitiz’ diyorlar. Ama 26 Haziran’dan itibaren Alevilerin oruç ayı olan Muharrem ayı başladı. Burası bir kamu kurumu. Şu gözle bakıyorsunuz. Elazığ’da sanki bir inanç grubu varmış gibi davranıyorsunuz. Biz herkesin inancına, ibadetine saygı duyuyoruz. Bizim bir beklentimiz yok. Bir sorunumuz da yok. Bir talebimiz de yok. Çünkü yapılmıyor. Biz ikinci sınıf insan muamelesi görüyoruz. Şöyle bir şey var. Ramazan ayında spor salonlarını kapatıyorsunuz herkes oruç tutuyor mantığıyla hareket ediyorsunuz. Belediyenin yemekhanesini kapatıyorsunuz. Önümüzdeki suyu bile Ramazan ayında koymuyorsunuz. Bunlar bizim için önemli değil. Kapının önünde börek, pasta vs. var. Gelen meclis üyesi arkadaşlarımız yesinler. Afiyet olsun. Bizim bununla ilgili bir takıntımız yok. Öyle bir anlayışımız da yok. Ama bunlar bir belediyenin tutumunu gösteriyor. Bunlar ne kadar doğru? Bu kadar zaman geçti. Haberiniz bile yok. Burada en azından bir belediyenin kendi bünyesinde çalışan; bakın burada kaç bin tane insan çalışıyor. Her inanç kesiminden insan var burada. O da kimseyi bağlamaz. Herkesin inancı, ibadeti kendisinedir. Ama ne ibadetimize, ne ibadethanemize saygı duyuyorsunuz. Ne inancımıza, ne tuttuğumuz oruca saygı duyuyorsunuz. Varsa bile bunu görmüyoruz.
‘’Elazığ’da yaşayan Alevi toplumuna büyük bir haksızlık ve saygısızlık yapıldığını düşünüyorum.’’
Bunu düşünmeniz lazım. Burada bir devlet aklı ortaya koymanız lazım. Burası bir kamu kurumu, koskoca Elazığ Belediyesi. Her fırsatta tarafsızız, eşitiz, herkese aynı uzaklıktayız deniliyor. Biz bunu söylememize rağmen yok. Ben bunu neden dile getirmeliyim. Elazığ’da yaşayan Alevi toplumuna büyük bir haksızlık ve saygısızlık yapıldığını düşünüyorum. Şu toplumda herkesin vergisini alıp, sadece belli bir kesime hizmet veriyorsunuz. Bizim kimsenin inancıyla, ibadetiyle, şuyla bir sorunumuz yok.Ama belediyemizin bununla ilgili ne gibi çalışmaları oldu? ’’
‘’Unutulmuş, ihmal edilmiş olabilir ama kimseyi ayıramayız’’
Akkoç’un konuşmasına karşılık Elazığ Belediye Meclisi başkanvekili Aydın Kara böyle bir ayrımın olmadığını dile getirrerek:
‘’Her Muharrem ayında bütün Cemevlerinin taleplerini yerine getiriyoruz. Malzeme veriyoruz. Personel görevlendiriyoruz. Biz ayrımcılık yapmıyoruz. Muharrem ayına özel istedikleri yardımı yapıyoruz. Her zaman yanlarındayız.’’ Dedi.
AKP’li Meclis Üyesi Mehmet Üstündağ da Akkoç’a ayrım yapmanın mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi:, Üstündağ, “Benim çocukluğum Karşıyaka’da geçmiştir benim yüzde 80 arkadaşlarım Alevi’dir. Onlar benim kişiliğime, dinime, ırkıma saygı duyar. Ben de onlara bugüne kadar saygı duymuşuz. Unutulmuş, ihmal edilmiş olabilir ama kimseyi ayıramayız. Biz bir aileyiz. Kız alıp kız vermişiz. Benim bir amcamın oğlu da Karakoçan’da Alevi bir kızla evlenmiştir” dedi.
DEVA Partisi Elazığ İl Başkanı Fetih Ahmet Biçer, 5 Temmuz 1993’te Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde gerçekleştirilen ve 33 sivil vatandaşın hunharca katledildiği katliamın yıl dönümünde bir anma mesajı yayımladı. Biçer, “Bu katliamda sadece canlar değil; insanlık, adalet ve vicdan da hedef alınmıştır” ifadelerini kullandı.
Fetih Ahmet Biçer yaptığı açıklamada, olayın üzerinden yıllar geçmesine rağmen toplumun vicdanında derin izler bıraktığını belirterek şunları söyledi:
“Bir köyün yakılması, 33 masum insanın kurşuna dizilmesi; asla unutulacak bir vaka değildir. Başbağlar, yalnızca Erzincan’ın bir köyü değil; bu ülkenin hafızasında kapanmamış bir dosya, vicdanlarda hâlâ açık duran bir yaradır. Bu acı, hâlâ aydınlatılamamış karanlıklarıyla toplumsal adalet arayışımızın sembolüdür.”
“Şiddetin Gerekçesi Olmaz, Hesabı Olur”
Biçer açıklamasının devamında, şiddeti meşrulaştırmaya çalışan her türlü anlayışı reddettiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Kimden gelirse gelsin, hangi gerekçeyle yapılırsa yapılsın; sivil canlara yönelmiş her saldırı, doğrudan insanlığa yönelmiştir. Başbağlar’da yaşananlar ideolojik değil, ahlaki bir çöküştür. Terörün dili, adı, amacı olamaz; yalnızca hesabı olur. Bu hesabın ise adaletle, hukukla, cesaretle sorulması gerekir.”
“Hakikat ve Hesaplaşma Olmadan Gelecek İnşa Edilemez”
DEVA Partisi olarak geçmişin acılarını inkâr ederek değil, onlarla yüzleşerek gerçek barışı inşa edeceklerini vurgulayan Fetih Ahmet Biçer, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bir milletin geleceği, geçmişiyle kurduğu samimi bağ kadar güçlü olur. Başbağlar Katliamı’nın failleri ve ardındaki karanlık yapıların tam olarak aydınlatılamamış olması, adalete olan inancı sarsmaktadır. Hakikatin üzeri örtüldükçe, benzer acıların zemini güçlenir. Oysa bizim mücadelemiz; suskunlukla değil, açıklıkla, inkarla değil, yüzleşmeyle olacaktır.”
Fetih Ahmet Biçer, açıklamasını şu cümlelerle tamamladı:
“Başbağlar’da hunharca katledilen 33 sivil vatandaşımızı rahmetle, saygıyla anıyorum. Bu acı olayın unutulmaması ve benzerlerinin bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı diri tutmak zorundayız. Başbağlar’ın acısı, bir öfke değil; bir bilinç, bir adalet çağrısıdır. Hepimizin görevi; bu çağrıyı duymak ve insan onurunu esas alan bir gelecek için mücadele etmektir.”
Leman Dergisi’nde yayımlanan ve Peygamber Efendimiz’e yönelik olduğu iddia edilen karikatüre yönelik tepkiler sürüyor. Söz konusu yayına bir tepki de Elazığ STK Platformu Çalışma Grubu’ndan geldi.
Platform tarafından yapılan yazılı açıklamada, karikatür ve benzeri içerikler sert bir dille kınanarak, bu tür provokatif girişimlere karşı sessiz kalınmayacağı vurgulandı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Çalışma Grubu olarak, iki gözümüzün nuru Peygamber Efendimiz hakkında yapılan karikatürleri ve dile getirmeye dahi utanacağımız çirkin saldırıları şiddetle kınıyoruz. Sadece kınamakla kalmıyor, bu sahte oyunlarla toplumda provokasyon yaratmaya çalışan sefil zihniyetlere asla fırsat vermeyeceğimizi ifade ediyoruz.
Değerlerimiz üzerinden siyaset yapmaya çalışan iş bilmezlere karşı kardeşliğimizi ve toplumsal bütünlüğümüzü asla feda etmeyeceğiz. Gerekirse bu uğurda sorumluluk almaktan da çekinmeyeceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.
Kutsallarımız ve kardeşliğimiz üzerinden siyaset üretmeye çalışan, milletimizin sinir uçlarıyla oynayan bu zihniyete ve onların uzantısı konumundaki siyasi otoritelere karşı, demokrasinin ve hukukun bizlere tanıdığı sınırlar içinde her zaman mücadele edeceğimizi belirtiyoruz.
Elazığ Sivil Toplum Kuruluşları olarak, bu tür provokatif saldırılara karşı sessiz kalmayacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
2024-2025 Akademik Yılı’nın sona ermesi ile Fırat Üniversitesi’ne bağlı fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokullarında da mezuniyet heyecanı sürüyor.
Türkiye’nin köklü eğitim kurumu olan Fırat Üniversitesi, yüzlerce öğrencisini mezun ederek meslek hayatına uğurluyor.
Son olarak Sivil Havacılık Yüksekokulu 80, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu 800, Keban Meslek Yüksekokulu 100, Eğitim Fakültesi ise 450 öğrencisini düzenledikleri mezuniyet törenleri ile uğurladı.
Törenlere Fırat Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mahmut DOĞRU, Prof. Dr. İrfan KAYGUSUZ, Prof. Dr. Mehmet YILMAZ, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Nuri GÖMLEKSİZ, Sivil Havacılık, Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Murat CANYILMAZ, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Prof. Dr. Yüksel ARSLANTAŞ, Keban Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Kazım PIHTILI, öğretim elemanları öğrenciler ve aileleri katıldı.
Törenlerde konuşan Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mahmut DOĞRU, Prof. Dr. İrfan KAYGUSUZ, Prof. Dr. Mehmet YILMAZ anlamlı mesajlar verirken, mezun olan öğrencileri tebrik ederek bundan sonraki hayatlarında başarılar dilediler.
Mezuniyet törenlerinde konuşan fakülte dekanı, yüksekokul ve meslek yüksekokulu müdürlerinin verdiği mesajlar ise ortaktı. Başarılarından dolayı öğrencileri tebrik eden yöneticiler, hayatlarının bundan sonraki dönemlerinde başarı dileklerini ilettiler.
Birimlerin ayrı ayrı düzenlediği törenlerle, bölümlerini derece ile bitiren başarılı öğrenciler ödüllendirildi.
Yüzlerce öğrencinin katıldığı törenler öğrencilerin keplerini havaya fırlatmalarıyla son buldu.
Haber/ Funda Canpolat/ Serra Taylan
Türk İş’e bağlı sendika üyeleri işçiler Elazığ’da bir araya gelerek bir protesto eylemi gerçekleştirdiler. Toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolü görüşmelerinde sunulan ikinci teklife tepki gösteren sendikalar Elazığ Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak yapılan zam teklifini kabul etmeyeceklerini ifade ettiler. Türk İş Elazığ İl Başkanı, Yol İş Sendikası 1 Nolu Şube Başkanı Bayram Bahçeci, çalışanın mağduriyetinin giderileceği bir teklif sunulana kadar susmayacaklarını belirterek:’’ Bu teklif toplu sözleşme değil, bu teklif toplu oyalama takdiğidir. Bu teklif işçiyi emekçi açlığa mahkum etmektir. bu teklif işçi ile alay etmektir. Ve bugün eylem planımız doğrultusunda emekçiler olarak bir adım daha atıyoruz. Ve bugün eylem planlarımız doğrultusunda emekçiler olarak bir adım daha atıyoruz. Alandayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz, susmayacağız, inmeyeceğiz.” dedi.
Bayram Bahçeci: ‘’Hükümet öyle bir teklif sundu ki; işçinin emeğini adeta yok saymıştır. Resmen bizimle alay etmiştir.’’
Türk İş ve bağlı sendikalar Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde işçi tarafına Sunulan Teklife tepki göstermek amacıyla Cumhuriyet Meydanında eylem yaptı. İşçi sendikaları 2025 yılı ilk altı ayı için günlük en düşük brüt ücretin 1.800 TL olması ve aynı dönem için yüzde 50 zam talep ettiklerini belirttiler. Toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolü görüşmelerinde sunulan ikinci teklife tepki gösteren sendikalar adına konuşan Türk İş Elazığ İl Başkanı, Yol İş Sendikası 1 Nolu Şube Başkanı Bayram Bahçeci, çalışanın mağduriyetinin giderileceği bir teklif sunulana kadar susmayacaklarını söyledi.
”Mutfakta yangın var. Ama TÜİK ve yetkililer hala güzel havalardan bahsediyorlar.”
Bahçeci TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarını eleştirerek:
”TÜİK‘in açıkladığı enflasyon oranlarıyla halkın gerçekleri birbirinden dağlar kadar farklı, aramızda okyanuslar var. TÜİK verileri yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmıyor. Mutfakta yangın var. Ama TÜİK ve yetkililer hala güzel havalardan bahsediyorlar.” dedi.
”Bu teklif toplu oyalama takdiğidir. Bu teklif işçiyi emekçi açlığa mahkum etmektir. bu teklif işçi ile alay etmektir.”
Toplu iş sözleşmeleri çerçeve protokolü görüşmelerinde sunulan ikinci teklife tepki gösteren Bahçeci sölerini şöyle sürdürdü:
” Bu teklif toplu sözleşme değil, bu teklif toplu oyalama takdiğidir. Bu teklif işçiyi emekçi açlığa mahkum etmektir. bu teklif işçi ile alay etmektir. Ve bugün eylem planımız doğrultusunda emekçiler olarak bir adım daha atıyoruz. Ve bugün eylem planlarımız doğrultusunda emekçiler olarak bir adım daha atıyoruz. Alandayız, meydanlardayız. Kitlesel olarak sesimizi yükselteceğiz, susmayacağız, inmeyeceğiz.Fakat görüyoruz ki ne bizi duyan olmuş, ne de halkın gerçekleriyle yüzleşen olmuş. Hükümet geçtiğimiz haftalarda Cuma günü yaptığı toplantıda bizlere yine geçim şartlarına uygun kabul edemeyeceğimiz bir teklif sunmuştur. Hatta öyle bir teklif ki işçinin emeğini adeta yok saymıştır. Resmen bizimle alay etmiştir.’’dedi.
‘’Hükümete buradan da seslenmek istiyoruz. Hakikaten zordayız, geçinemiyoruz.’’
Eylem yapan sendika üyesi ve Yol iş 2 Nolu Şube Teşkilatlandırma Sekreteri Fatih Öztürkmen İl Özel İdare Personeli olarak görev yaptığını ve 2018 yılından beri kadrolaşma sürecinin tamamlanamadığını söyledi. İşçilerin Türkiye’nin üretim gücü olduğunu belirten Öztürkmen şunları söyledi:
‘’İl Özel İdare Personeli olarak buradayız, zordayız. Geçinemiyoruz. Türk İş’in almış olduğu eylem kararlarını bugün de burada devam ettiriyoruz toplu bir şekilde Türk iş olarak. Hastanelerde, İl Özel İdare‘de, Karayollarında, DSİ’de çalışanlar, bütün kamu kuruluşları bugün burada olacak. Zorda olduğumuzu dile getireceğiz. Sesimizi hükumete duyurmaya çalışacağız. Hükumete buradan da seslenmek istiyoruz. Hakikaten zordayız, geçinemiyoruz, problemlerimiz var. 2018’de kadro süreci dediğimiz; 2018’den beri mahkemelerimiz devam ediyor. 6772 sayılı Tediye Kanunuyla Özel İdare İdare şirket personeli olarak faydalanamıyoruz. Bunu defalarca dile getirmemize rağmen, genel merkezimizin defalarca dile getirmesine rağmen halen daha bir çözüm bulunamadı. Şu an o toplu sözleşmede taslakta. Taleplerimizde bu da var. Sonuç bekliyoruz. Hükumete buradan sesleniyoruz; sesimizi duyurmaları gerekiyor. Biz Türkiye’nin üretim gücüyüz. Hükumetten bu hafta içi bir teklif geleceği açıklandı. Güzel bir teklifin gelmesini ve bizim bu eylemlerimizin son bulmasını bekliyoruz.
Maaşlarımızın iyileştirilmesi, sosyal haklar, 1800 TL taban ücreti, yevmiye. Üstüne %50 zam oranımız var, bunun yanında yemek ücreti var. Bunun yanında kira yardımı var, bunun yanında birçok sosyal haklar var. Şimdi Özel İdare’den bahsedeyim. Özel İdare’den altı çeşit işçi var. Hepsinin maaşı ayrı ayrı. Hepsinin sosyal hakları ayrı ayrı. Bunlara son verilmesini talep ediyoruz. Taşeronlara kadro istiyoruz. 2018’de vermiş olduğu kadroyu da özellikle personeller hala daha aynı sıkıntıları yaşıyor. Aynı zamanda yevmiye farkları var eski personelle yeni personel arasında bu farkların giderilmesini bekliyoruz.’’
‘’Bizim talebimiz vergide adalet. Biz zam peşinde değiliz. Vergiyi %15’te sabit tutsun.’’
Eyleme katılan ve haklarının verilmesini isteyen Ali Tadım ise işçilerin en büyük sıkıntısının vergilerdeki adaletsizlik olduğunu söyledi. Vergide adalet olduğu sürece zam oranında büyük bir beklenti içinde olmadıklarını ifade eden Tadım:
‘’27 yıldır çalışıyoruz 37 bin TL maaş alıyoruz Bununla nasıl geçelim kredi kartı geliyor 30 bn TL. Nasıl geçineceksin? Bizim talebimiz vergide adalet. Vergiyi %15’e düşürsün, bize tek %20 zam versin. Biz zam peşinde değiliz. Vergiyi %15’te sabit tutsun. Bugün brüt maaş yükseldiği zaman zam verse, %30. Diyelim ki zam verdi. Brüt maaş yükselecek. Brüt maaş yükseldiği zaman senin vergi dilimin %35’e çıkacak. Benim elime geçmeyecek ki. Vergi yine kesecek parayı. Şu andaki zammı hesaplıyorum. Benim alacağım zamla maaşım 44- 45 olacak. Nasıl geçineceksin? Yani geçinecek bir durum yok. Artık ok yaydan çıktı. Bugün beş senelik çalışan memur benden daha fazla alıyor. Beş senedir çalışan arkadaşlarımız var. Daha yeni işçi benim gibi, ben 28 senedir çalışıyorum. O adam sekiz senedir çalışıyor benden fazla maaş alıyor.’’ Diye konuştu.
‘’Bu şartlar altında 35 bin TL ile geçim oluyorsa buyrun geçindirsinler.’’
Eyleme katılan Bayram Çinkis adlı bir işçi de 35 bin lira maaşla geçinmeye çalıştığını belirtti. Aldığı maaşla iki çocuk okutmaya çalıştığını ifade eden Çinkis:
‘’Ben 35 yıllık demir yolunda işçiyim. İki tane çocuk okutuyorum. Aldığım maaş 35 bin TL. Elektriktir, sudur, doğal gazdır. Bu şartlar altında 35 bin TL ile geçim oluyorsa buyrun geçindirsinler. Söyleyeceklerim bu kadar.’’ Dedi.