Zirai Don Sonrası Bilgilendirme Toplantıları Devam Ediyor
Elâzığ İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantılarının ikinci gününde hoş ve koruk köylerinde üreticilerle bir araya gelindi.
Elazığ İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından, Nisan ayında meydana gelen zirai don olayından etkilenen üreticilere yönelik başlatılan bilgilendirme toplantılarının ikinci günü Merkeze bağlı Hoş ve Koruk köylerinde düzenlendi.
Toplantılara, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Hakan Yıldırım ve Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Halil Yanardağ konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte ayrıca İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcıları, şube müdürleri, teknik personel ve çok sayıda üretici yer aldı.
Bağcılığın yoğun olarak yapıldığı köylerde düzenlenen toplantılarda, zirai don sonrasında bağ ve meyve bahçelerinde uygulanması gereken bakım ve kültürel işlemler hakkında üreticilere detaylı bilgi verildi. Uzman akademisyenler, üreticilerin sorularını da yanıtlayarak sürece katkı sağladı.
Heyelanlar nedeniyle zarar gören köy yollarının onarımı sürüyor
Etkili olan yağışlar sonrası meydana gelen heyelanlar nedeniyle zarar gören köy yollarının onarımı sürüyor
Etkili olan yağışlarla birlikte köy yollarında meydana gelen heyelan sonrası İl Özel İdaresi harekete geçti.Ekipler tarafından düşen kaya parçaları ve malzemeler kaldırılırken, yolların onarımı için ise iş makineleri aralıksız çalışma sürdürüyor. Çalışmalar çerçevesinde Maden ilçesine bağlı Çayırköy köyünde heyelan sonrası bozulan yolların onarımı gerçekleştiriliyor.
Av. Dr. İrfan Sönmez’in kaleminden…Bir gün milliyetçileri ikna ederlerse…
Mevlâna, sözle uygulama, gerçekle gizlenen arasındaki farkı göstermek için “ben ne diyorum, tamburam ne diyor” demişti.
Aylardır, yeni açılım süreci,‘ Terörsüz Türkiye’ diye pazarlanıyor. İlk açılım sürecinin mottosu da ‘analar ağlamasın’dı.’
Terörsüz Türkiye sözüne kimsenin itirazı olamaz. Bunu bildikleri için bu sloganı kullanıyorlar zaten.
Kimse terörün bitmesine, Örgütün tasfiyesine karşı değil, böyle göstererek toplumsal dirençleri kırmak istiyorlar. Örgüt şartsız- şurtsuz kendini tasfiye edecekse buna kim itiraz edebilir? Karşılığı da en fazla tutukluların ve dağda olanların durumunu gözden geçirmek olur. Buna da toplumdan büyük bir itiraz gelmez.
Ama öyle değil, iktidara yakın medyada yazılıp çizilenlere bakıldığında bunun – mahkumların- durumu ile sınırlı kalmayacağı, anayasada esaslı değişikliklerin gündeme geleceği görülüyor. Bu sebeple hep bir ağızdan, toplumu anayasa değişikliklerine hazırlamaya çalışıyorlar. İlk çözüm sürecinde de Hakan Fidan bazı düzenlemeler için toplumun alıştırılması gerektiğini söylemişti.
İktidar oy kaybı yaşamamak için herhangi bir taviz şartı olmadığını söylüyor. Oysa Öcalan’ı mecliste konuşmaya davet edecek kadar ileri gitmek, buna mecbur edilmiş olmayı akla getiriyor. Aksi takdirde hiçbir siyasetçi bir milleti ortadan ikiye bölen, oluk oluk kan akıtan birini meclise davet edemezdi.
Cumhur ittifakının bileşenleri, ısrarla ‘terörsüzlük ve örgütün tasfiyesi üzerinden rıza üretmeye çalışırken DEM partili Pervin Buldan yıllar önce çözümden ne beklediklerini şu şekilde anlatmıştı: ”… geçmiş olsun AKP’ye… Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye’de elde edilen statü çok yakın zamanda Kürt halkının mücadelesi ile Türkiye’de de elde edilecektir. …ayının ortalarında tamamlanmış olacaktır. Ondan sonrası ÜÇÜNCÜ AŞAMADIR. Kandildeki kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, yoldaşlarımız Türkiye’ye gelmelidir, Türkiye’de siyaset yapmalıdır…”
Buldan’ın statüden neyi kastettiği açık, YPG’nin elde ettiği özerklikten bahsediyor ve bunun çok yakın zamanda Türkiye’de de gerçekleşeceğini söylüyor.
Sonra da ÜÇÜNCÜ AŞAMAYA geçeceklerini belirtiyor.
Bir halka veya topluma anayasa veya yasalarda statü vermek uluslararası hukuk açısından o halka direk kendi kaderini tayin hakkı vermek, ayrılma yolunu açmaktır. ( bunun ayrıntıları Self- determinasyon ve Ayrılma Girişimleri isimli kitabımda var)Üçüncü aşamadan kasıt ise bağımsızlıktır. Etnik hareketlerde birinci aşama halkın uyandırılması, ayrıştırılması yani uluslaşmasıdır. İkinci aşama özerklik, üçüncü aşama ise bağımsızlıktır. Konuşma birkaç yıl önceye ait olsa da o tarihte iktidarın verdiği sözleri ve nihai hedefin ne olduğunu gösteriyor.
Dün Buldan’a bu konuşmayı yapma cüreti verenlerin bugün devleti tamamen ele geçirdikten sonra farklı davranmaları için bir sebep bulunmuyor. Evet terör bitmeli, örgüt tasfiye olmalı lakin karşılığı parçalanma yolunun taşlarını döşemek olmamalıdır. Ayrışmak bazı muhterislere makam/ mansıp getirse de Türk’e de Kürt’e de hayır getirmez. Aradaki servis artıkları, siyasi muhterisler olmasa Türk’le Kürt’ü bölmeye kimsenin gücü yetmez. Rahmetli Yazıcıoğlu yıllar önce “bu ülke bölünmez ama bir gün milliyetçileri ikna edebilirlerse her şey olabilir” demişti. İşte bizi meyus eden de budur; milliyetçiyim diyenlerin bugünkü konum ve tutumları…
BAŞKAN YAŞAR: “TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÖYLEMİ BİR KURGUDUR, ALDATMADI
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun katılımıyla Şanlıurfa’da Genişletilmiş İl Divan Toplantısı düzenlendi. Toplantıya İYİ Parti Elazığ İl Başkanı Habip Yaşar da katıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun katıldığı Şanlıurfa’daki toplantıya, İYİ Parti Elazığ İl Başkanı Habip Yaşar katılım gösterdi.
Başkan Habip Yaşar toplantı sonrası yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi: “İYİ Parti Elazığ İl Teşkilatı olarak, İl ve Merkez İlçe yöneticilerimiz ve İlçe Başkanlarımızla birlikte Şanlıurfa’da düzenlenen, Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun katılımıyla gerçekleşen Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’na katıldık. Bu toplantı, yalnızca bir buluşma değil, milletin İYİ Parti’ye duyduğu güvenin ve artan umudunun güçlü bir tezahürü olmuştur. Güneydoğu’da partimize gösterilen büyük teveccüh, halkımızın yalan siyasetten, çıkar oyunlarından ve kutuplaşmadan yorulduğunun açık bir göstergesidir. Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, toplantıda yaptığı tarihi konuşmayla milletimizin iç sesi olmuş, adalet, kardeşlik ve haysiyet mücadelesine yön vermiştir. Sayın Genel Başkanımızın şu sözleri bizler için bir ilke beyannamesidir: “Barış içinde, huzur içinde, kardeşlik içinde bir Türkiye mümkündür; ama terörist ile pazarlık edilerek terörsüz Türkiye yaratmak asla ve kata mümkün değildir.” Son aylarda kamuoyuna servis edilen ve “terörsüz Türkiye” algısıyla lanse edilen süreç, milletimizin vicdanında büyük bir rahatsızlık uyandırmıştır. PKK bildirisindeki ifadeler Türk devleti için bir skandaldan öte 100 yıllık Cumhuriyete ve onun değerlerine ihanettir. Üniter milli devlet yapımız örtülü tehdit altındadır. “Silah bıraktık” açıklamasıyla sahnelenmeye başlanan bu yeni oyun, daha önce defalarca denenmiş başarısız ve aldatıcı bir senaryonun devamıdır. Dağdan inene af, cezaevindekine umut hakkı, eşit vatandaşlık gibi başlıklarla pazarlık masaları yeniden kurulmakta; aziz şehitlerimizin mücadelesi görmezden gelinmektedir. Bu süreç PKK’lı militanlara, örgüt mensuplarına ve örgüt elebaşı Öcalan’a yasal statü kazandırmak amacı taşımaktadır. Sayın Genel Başkanımızın da vurguladığı gibi: “Bu örgütü yöneten ne İmralı’daki cani başıdır, ne Kandil’deki eşkıyadır. PKK denilen terör örgütü, Türk milletinin kardeşliğine musallat edilmiş bir emperyalist projenin ürünüdür.” Bu proje Irak ve Suriye ayakları ile de ülkemizi kapana kıstırmak gayretindedir. Bu gerçek ortadayken, milletimize barış adı altında yeni bir aldatmaca dayatmak, milli vicdanı yaralamaktan başka bir anlam taşımaz.”
Başkan Habip Yaşar açıklamasının devamında: “İktidarın ve ortaklarının bu süreçle amaçladığı şey terörü bitirmek değil; siyasi ve anayasal hedeflerini perdelemek, kamuoyunu manipüle etmek ve milletin gerçek gündemini gölgelemektir. Ancak biz bu oyunu tanıyoruz, bu senaryoyu reddediyoruz! Şehit ailelerinin yüreğini kanatan, 40 yıllık mücadeleyi hiçe sayan, terörü muhatap alan hiçbir süreç meşru değildir! Gerçek barış PKK eli ile değil; milletin iradesiyle, hukukun üstünlüğüyle, adil yönetimle ve şeffaf siyasetle mümkündür.
İYİ Parti olarak biz;
Şehitlerimizin emanetini çiğnetmeyeceğiz,
Milletimizin aklıyla alay eden hiçbir sürece ortak olmayacağız,
Kardeşliği terörle değil, adaletle ve eşitlikle inşa edeceğiz.
Şanlıurfa’dan yükselen umut dalgası, yalnızca bir bölgesel coşku değil, tüm Türkiye’nin ortak geleceğine dair güçlü bir işarettir. Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği gibi: “Türk ile Kürt kardeştir; onlara düşmanlık eden kalleşin ta kendisidir.” Biz Elazığ’dan bu kararlılığı duyuruyoruz: Milletin umudu İYİ Parti’dir, geleceği de birliktir, adalettir ve hürriyettir!” dedi.
Yaşayan Stadyum’da Satranç Heyecanı
Türkiye Satranç Federasyonu faaliyet programında yer alan Elazığ Satranç İl Birinciliği müsabakasında büyük heyecan devam ediyor.
Elazığ Yaşayan Stadyum – Satranç Salonunda Kulüpler İl Yöre Yarışmaları 10 Mayıs Cumartesi günü başladı. Kulüpler İl Birinciliği turnuvasına 18 takımdan toplam 226 sporcu katılım sağladı. Turnuvada ilk dört dereceyi elde eden takımlara kupa ve ilk sekiz sporcusuna madalya takdimi yapılacak. Dereceye giren ilk üç takım ise Türkiye Kulüpler Satranç Şampiyonası’nda Elazığ’ı temsil edecek.
10 Mayıs Cumartesi günü başlayan turnuva 12 Mayıs Pazartesi günü akşam saatlerinde ödül töreniyle sona erecek.
Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye Satranç Federasyonu faaliyet programında yer alan Elazığ Kulüpler İl Yöre Yarışmaları 10-12 Mayıs Pazartesi tarihlerinde Elazığ Yaşayan Stadyum-Satranç Salonunda düzenlendi. Turnuvaya 18 takımdan 226 sporcu katılım sağladı ve bu büyük ilgi ve katılım bizleri gururlandırdı. Düzenlenen turnuvaya katılım sağlayan dereceye giren ve yapılacak olan Türkiye Kulüpler Şampiyonasında ilimizi temsil edecek kulüpleri ve sporcuları aynı zamanda antrenörlerini tebrik eder başarılarının devamını dileriz” denildi.
News
