DOLAR 42,0565 0,34%
EURO 48,5374 0,61%
ALTIN 5.411,59-0,33
BITCOIN 46372810.14916%
Elazığ
10°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Cezmi Orkun

Cezmi Orkun

30 Ekim 2025 Perşembe

Cezmi Orkun yazdı…Sis dağılınca…

Cezmi Orkun yazdı…Sis dağılınca…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SİS DAĞILINCA…
Değerli okurlar, “oğul annesinin yanında, baba 40 yıldır birliktesiniz nasıl anlaşıyorsunuz? diye sorar.” Baba, “oğlum annen hep konuşur ben dinlemem” diye cevap verir. Kıssadan hisse, Türk milletinin durumunu anlatması açısından ele alındığında; emekli, asgari ücretli, memur ve işçisi, subay ve astsubayı, şehit aileleri, dul ve yetimler yoksullukları giderilsin diye hep konuşuyor ancak çözüm getirmesi gereken iktidar hiç ama hiç bu söylemleri dinlemiyor. Devlet baba değil “AKP devleti” olunca vatandaş güven duygusunu kaybetti ancak kendisini bekleme moduna aldı. Tüm bu siyasi yapının oluşmasında geçmişte AP, ANAP ve DYP de siyaset yapanların suçu ve sorumluluğu olduğunu unutmayalım. Bu siyasiler mevcut yapının karşısına dikilerek mücadele eden bizlere destek olmak yerine köstek olmak için (ki isimleri ve ne yapmak istedikleri bizler tarafından bilinen) ellerinden geleni yapıyorlar.

Yani, AKP iktidarının varlığında suçu olan bu siyasiler de konuşulanları asla dinlemiyor, dinleme zahmetine dahi katılmıyorlar. Umarım egolarını bir kenara atıp kurucu Genel Başkan Rifat Serdaroğlu önderliğinde merkezde konumlanan ve aydınlık Türkiye mücadelesinde tüm insanlarımızı kucaklayan DOĞRU PARTİ çatısı altında yer alırlar…

AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin dinlemediği talep ve istekler eşit vatandaşlık ilkesi ekseninde hak edilen konuşmalardır. Yoksa İktidarların; vatandaşların dertlerine derman, sevinçlerine ortak olduğu bir yönetim anlayışının hakim olmasını kim istemez ki. Böyle bir yönetime sahip ülkeyi tutmak mümkün olur mu? hayal etmesi dahi oldukça güzel. Mensubu olduğum DOĞRU PARTİ geleneğinde millete öncülük etme, rehber olma özelliği var. Atatürk ilke ve devrimlerinin esaretten kurtardığı ülkemizin geleceğine ayna tutmakta ve milletin refah ve huzurunu sağlamayı hedef alan DOĞRU PARTİ, sağlam irade ve güzel ahlakın hakim olduğu bu yapının hizmetleri de oluşan yaraların tedavisinde kullanılacak merhem olacaktır.
Çünkü, koltuklarını korumak uğruna siyasiler üzerinde uygulanan baskı ve iftiraların yer aldığı oyunlar günümüzde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Millet meydanlarda yeter artık diye haykırıyor, ancak dinlemesi gerekenler bu yakarışları asla dinlemiyor. Hal böyle olunca Mevlana’ya atfedilen “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, Nice elbiseler gördüm içinde insan yok.” sözü akıllara geliyor. Bu sözde “ÜZERİNDE ELBİSE OLMAYAN İNSANLAR” ile siyasi görüşü ne olursa olsun insani vasıflara sahip namuslu, haysiyetli, dürüst ve vatansever insanlar kastedilirken “İÇİNDE İNSAN OLMAYAN ELBİSE” ile de gücünü para ve makamından alan ama insani vasıflar ve liyakat yoksunu insanlar kastediliyor tabi. Günümüz siyasi aktörleri ve onları ayakta tutan yalaka iş dünyası ile “karanlık aydınlar” güruhu bu sözü doğrulayan örnekler değil mi? Ancak ne yazık ki, toplumun büyük bir kesiminde, iktidarların değerini genellikle elde etmeye çalıştıkları para ve yandaşlık ile kazanılan lüks ve şatafatlı bir yaşamı ölçme eğilimi vardır. Tıpkı günümüz iktidarının itibarını korumada bunları parametre kabul ettiği gibi. Bakınız;
Bir yanda madenlerimiz yabancılara peşkeş çekiliyor, bebek katili terör örgütü başı cani APO affedilmek isteniyor, teröristler vatansever, vatanseverler terörist muamelesi görüyor, millet sefalet içinde bir yaşam sürdürürken açlıkla mücadele ediyor, gençlerimiz istikbalini yabancı ülkelerde arıyor, yabancı şirketlere garanti verilen bedellerin ödenmesi için milletin sırtına yeni vergiler yükleniyor, emekli ve asgari ücretli vatandaşlar evlatlarının avucuna bakıyor, evine et ve tavuk alamayıp makarnaya talim edenlerin sayısı artıyor, aç yatan çocuklar devletin bir öğün yemeğinden dahi mahrum bırakılıyor, pazarda dahi sebze ve meyvelerin el yakıyor olması vatandaşı pazar atıklarına yönlendiriyor, kiralar almış başını gidiyor, emekli olunca ev sahibi olamamanın ezikliği yaşanıyor,
Emeklilerin ömür süreleri çok uzun deniliyor ve daha neler neler… tüm bunlar kalıcı olsun diye iktidarın koltuğundan aldığı güçle alternatif siyasi aktörler çeşitli oyunlarla siyaset dışına itiliyor…
Değerli okurlar, bildiğiniz ve bizzat yaşadığınız bu olumsuzluklar nedeniyle ortalık toz, duman ve ülkemiz yoğun bir sis bulutu içinde. Elbiseler var ve bu elbiselerin kime ait olduğu biliniyor. ancak elbiselerin içinde adam var mı, yok mu sisten ötürü göremiyoruz.
Fakat emin olunuz ki, bu sisler dağılınca, içinde toplu iğnenin de olduğu görüntü daha net hale gelecek ve iğnenin hangi elbisenin içinde kime ya da kimlere battığı anlaşılacaktır. Gelin birlikte ülkemizi kaplayan bu sisleri birlikte dağıtalım

Devamını Oku

Cezmi Orkun yazdı…Yorgun tokadı…

Cezmi Orkun yazdı…Yorgun tokadı…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

YORGUN TOKATI…

Değerli okurlar, AKP iktidarının siyasal İslam anlayışının eğitim, sağlık, sosyal, siyasal ve ekonomik alanlar dahil her alanda derin bir yara izi bırakırken milletin sessizliği iktidara itaat etmekten mi? yoksa korkusundan mı? ve hatta asaletinden mi? inanın anlamak mümkün değil. Ancak, toplumun belli bir kesimi Erdoğan ne yaparsa yapsın hep yanında olan ve onun itibardan tasarruf olmaz diye yaptırdığı saraylar ile lüks ve şatafatlı yaşamı ile zenginliğinden gurur duymaya devam etmektedir. İtibarı vatanın ve milletin refah ve huzurunda arayan bizler ise bu ülkenin özgür bir bireyi olmaktan gurur duyarız. Bakın ne diyor Küba Devrimi’nin önemli bir figürü olarak popüler kültürde bir karşı kültürel isyan simgesi ve küresel bir sembol olan Arjantinli diplomat Guevara (1928-1967) “Yalnızca köleler, efendisinin sarayı ve servetiyle gurur duyar”. Özgür, hür, bağımsız, serbest, istiklal ve efendi olmak varken. Birileri köleliği özgürlüğüne tercih ediyorsa yani, hesap sorup ödeşmek istemiyorsa varsın köleliğe devam etsin ne diyelim.

Hoca bir gün şehre un satmaya gider. Akşama doğru işini bitirince hem günün yorgunluğunu atmak hem de una bulanmış kıyafetlerini temizlemek için hamamın yolunu tutar. İçeriye girince hamam çalışanlarının kendisi ile ilgilenmemesine çok canı sıkılırsa da bunu pek belli etmez. Güzelce yıkanır, üstünü başını temizler, sonra da ücretini öder ve çalışanlara fazlasıyla bahşiş bırakarak hamamdan çıkar, ama bu yapılanı unutmaz… Aradan birkaç gün geçer.

Hoca temiz kıyafetleri içerisinde hamamın yolunu tutar. Kafasında da hamam çalışanlarından geçen gelişindeki ilgisizliğin hesabını sormak vardır.  Hocanın güzel kıyafetleri karşısında hamam çalışanları ona hizmet etmek için adeta yarışırlar. Görevliye ücreti ödeyen Hoca, fazla bahşiş yerine çok az bir bahşiş bırakır. Bahşişi gören çalışanlar kendi aralarında “Adama bak, kendisine ne güzel hizmet ettik… Hizmetimizin karşılığı bu mu? Bu ne biçim bahşiş?” diye sitemde bulununca Hoca, “Yahu, bu sitem niye, geçen hafta üstüm başım un içinde geldiğimde bol bahşiş vermeme rağmen yüzüme bile bakmadınız, bugün ise kıyafetime bakarak iyi hizmet ettiniz. İlkinde ben size bol bahşiş verdim, şimdi ise az bahşiş vererek ödeşmiş olduk” der. Kıssadan hisse milletimiz tıpkı hoca gibi günü geldiğinde günümüz iktidarı ile elbette ödeşecek.

Değerli okurlar, insanlarımız; AKP iktidarının uygulamaları nedeniyle çok yoruldu, iktidarın hor görmesinden bıktı, çok konuşan ama yeteneksiz bu yönetimin uygulamalarına ayak uyduramadığı için yorgun düştü, gençler gelecekten bekledikleri umut yoksunluğundan yoruldu, iktidarın yalan ve iftiralarından yoruldu, toplumun her bir ferdi yaşam mücadelesinde acı çekmekten ve hayal kırıklığı yaşamaktan yoruldu, siyasi görüşü farklı her meslekten insanımıza düşman muamelesi yapan AKP ve koşulsuz destekçilerinden bıktı. Ama bu yorgunluk ve bıkkınlık vatandaşın mücadelesinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor tabi… vatandaş bu yapılanları unutmamakta ve elbette ödeşme zamanını bekliyor. Görünen o ki milletimiz, ödeşme adına kendilerini yoran bu iktidara vereceği cevap; “YORGUN TOKATI” olacaktır.

Devamını Oku

Cezmi Orkun yazdı…Sözde itibar…

Cezmi Orkun yazdı…Sözde itibar…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SÖZDE İTİBAR…

Değerli okurlar, AKP ekonomi politikaları sonucu toplumun her bir ferdinin mali sıkıntıları can yakmaya devam ediyor. Ben ekonomist değilim ancak 2026 bütçesi verilerini analiz etmeye çalışacağım. Bütçenin büyüklüğü 18.9 Trilyon TL, gelirlerin toplamı ise 16.2 Trilyon TL olarak tahmin edilmektedir. Buna göre; bütçe 2.7 trilyon TL açık veriyor. Bu bütçenin en büyük kalemi, 2026 için öngörülen faiz harcamaları olup tutarı 2.7 Trilyon TL. görüldüğü üzere bütçe borçlanmaya mahkum. Yapılan borçlanmanın da ana para ödemesine değil, oluşan faiz ödemeleri için kullanılacağı aşikar.

Bütçe verileri bizlere “itibardan tasarruf olmaz” anlayışının devam ettiğini (Cumhurbaşkanlığı için 21,2 milyar bütçe ayrılmış. Günlüğü 57 milyon liraya geliyor.) vatandaşın cebinden tek kuruş çıkmayacak denilen KÖİ müteahhitlerine verilen hazine garantileri nedeniyle tek kuruş değil ama milyar dolarlar ödendiği / ödeneceği görülüyor. Prof. Dr. Uğur Emek hocamızın çalışmaları toplumun nasıl sömürüldüğünün ispatı olması nedeniyle aynen sizlere aktarıyorum. Sayın Emek’in bütçe verilerini esas aldığı çalışmaya göre;

Tablodan da görüleceği üzere KÖİ projeleri için 2026-2028 arasında 821 milyar TL ödenek ayrılmış görünüyor. Yani, 3 yılda toplam ödemenin 1 trilyona ulaşacağını söylemek yanlış olmaz. Bu vahim tablonun yaratıcısı cebimizden tek kuruş çıkmayacak yalanını söyleyen AKP yönetimi ve koşulsuz destekçileridir.

Yol ve köprülerin gerçekleşmeyen geçiş garantileri için 2026 bütçesinden.(“Hane Halkına Yapılan Transferler” kalemi) müteahhitlere 101.3 milyar, 2027 için 125 ve 2028 yılı için 150 milyar TL kaynak öngörülüyor. Geçiş garantileri nedeniyle kamunun kasasından son 6,5 yılda 229 milyar TL harcandı. Yani; AKP iktidarı, vatandaşın parası ve geleceğini garanti ödemeler için ipotek etti.

Sonuç olarak; 2026-2028 bütçe verileri bırakın ana borcu ödemeyi, borcun faizini borçlanarak ödemeyi göstermekte ve bu bütçe “SÖZDE İTİBARIN” korunması amaçlı bir bütçe olarak iktidar ve koşulsuz destekçilerine “İTİBARINIZ BATTI” demiyor mu? yorum sizlerin…

Devamını Oku

Cezmi Orkun yazdı…Tek cevap var. O da…

Cezmi Orkun yazdı…Tek cevap var. O da…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

TEK CEVAP VAR. O DA…
Değerli okurlar, Köle değil; Hür, bağımsız ve efendi olarak yaşamını sürdürmek isteyen siyasi görüşü ne olursa olsun milletimin her bir ferdine DOĞRU PARTİ adına sesleniyorum,
Egemenliği saraydan alıp sizlere veren Kurucu iradenin ortaya koyduğu “YERLİ VE MİLLİ” anlayışı çerçevesinde tek kuruş harcamadan domates, biber ve narenciye gibi tarım ürünlerinin lokomotifliğinde kurulan sanayi tesisleri ve yabancıların tekelindeki tüm madenlerimizin Türk şirketler eliyle çıkarılması ve işletilmesi ülkemiz bağımsızlığının devamında oldukça önemli etkenler olup 2002 yılına kadar bu anlayış tüm iktidarlar tarafından korunmuştur.
Bu lokomotif; her fırsatta “YERLİ VE MİLLİ” olduklarını ifade eden AKP’nin 23 yıllık iktidarlarında raydan çıktı. Nasıl mı? Tarım yok edilerek saman dahi ithal edilir duruma geldi, sizlerin malı olan tüm sanayi kuruluşları ve madenlerimiz yok pahasına yabancı şirketler ve onların yerli iş birlikçilerine peşkeş çekildi ve gelecek nesillerimiz de borçlandırıldı. Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar legal hale getirildi.
Son olarak da geleceğin stratejik ürünleri ve ülkemizin geleceğini aydınlatacak olan NTE(Nadir Toprak Elementleri) de ABD başta olmak üzere yabancılara peşkeş çekilmek isteniyor. Bir yandan ülkemiz geleceği ipotek altına alınırken diğer yanda bebek katili Terörist cani APO bir kahraman, gerçek kahramanlar ise terörist muamelesi görüyor.
Biliniz ki; Kişisel çıkarları uğruna Yoksulluk, ıstırap ve çile çekmek, sizlerin kaderi değil sözde “YERLİ VE MİLLİ” iddiasındaki AKP ve koşulsuz destekçilerinin ürünüdür. Çünkü; Ülkemiz kalkınmasında lokomotif olan madenlerimizin kişisel çıkarlar uğruna feda edilmesi asla kabul edilemez. Sözde “Yerli ve Milli” iddiasındaki AKP iktidarı ise dün olduğu gibi bugün de özellikle stratejik öneme haiz BOR, TORYUM ve NTE(Nadir Toprak Elementleri)’ni ABD başta olmak üzere Emperyal güçlere peşkeş çekmek istemektedir. Buna asla izin verilmeyecektir.
Biliniz ki, Emperyal güçler ve emrindeki vatan hainlerinin kümelendiği gerici ve terör yapıları Türk milletinin ulus devlet ve üniter yapısını parçalamak hatta yok etmek istemektedirler. Bu hainlere tek cevabımız var. O da “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR.”

Devamını Oku

Cezmi Orkun yazdı. Ölü Pire…

Cezmi Orkun yazdı. Ölü Pire…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ÖLÜ PİRE…!

Değerli okurlar, DOĞRU PARTİ temsilcileri olarak sayın Genel Başkanımız Rıfat Serdaroğlu başta olmak üzere alanında uzman arkadaşlarımızla birlikte yazılı ve görsel basın aracılığı ile ülkemizin içte ve dışta yaşadığı sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik konulardaki sorunlar ve çözümlerini anlatmaya ve aktarmaya çalışmaktayız. Ancak bu süreçte milletimiz, sıkıntılarını daha da arttıracak olan bu gerçeklerin peşine düşmek yerine magazinsel olayların peşinden gitme eğiliminde davranış sergilemekte olduklarını görmekteyiz. Oysa, bildiğiniz üzere sorunları unutma ve yastık altına atarak üzerine oturmakla başarı elde edilemiyor. Bildiğiniz gibi oturarak sadece tavuklar başarılı bir iş yapıyorlar. O da yumurtlamak. Tavuklar dışında oturarak başarı elde eden başka bir canlı yoktur.

AKP iktidarının 23 yıllık iktidarlarında ne yazık ki milletimizin büyük bir bölümü oturduğu yerde kendilerine verilen sadaka niteliğinde bedellerin esiri olmuş durumda. Ne deniyor bu kesime bak kardeşim AKP iktidardan giderse bu paraları iktidara gelecek olanlar keser. Ona göre bu devam etsin istiyorsan bize oy ver propagandası ile ekonomik çaresizlikler sömürülüyor. Oysa biz DOĞRU PARTİ programında da belirttiğimiz üzere bu durumdaki vatandaşların onurlarını koruyarak, “sosyal yardım vatandaşlık hakkıdır” anlayışı ekseninde doğumdan ölüme kadar herkese TVG(Temel Vatandaşlık Geliri) adı altında bir iş sahibi oluncaya kadar devletin imkanlarından faydalanmasını sağlanacaktır.

Kimse cebinden hayrına bir bedeli milletimize vermiyor. Asıl gerçek, milletimize ait olanı adil bir gelir dağılım çerçevesinde yine kendilerine dönmesini sağlayan bir sistemin uygulanmasıdır. Yoksa, günümüz AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin sistem olarak uyguladıkları yalanla dolanla, milli ve dini duyguların istismarı ile bir ülke yönetilemez, oturarak da tavuklara ait başarıyı elde etmeye çalışan insanımız ise sonuçta karamsarlık, umutsuzluk, yokluk ve yoksulluk içinde kıvranan bireylere dönüşerek mevcut sorunların parçası olurlar.
Değerli okurlar, vatandaşın biri temiz olduğuna inandığı otelin birinde konaklar.Ertesi gün otelciyi odasına çağırır ve “Odalarımız temizdir,  bit-pire bulunmaz dediniz.” Der ve elindekini göstererek “bakın şuna!” der. Otelci müşterisinin elindekine bakar ve “bu bir pire ama… ölü bu… ölü…” der. Bunun üzerine müşteri elindeki ölü pireye bakarken otelci odadan ayrılır. Ertesi sabah müşteri otelden ayrılmak üzere resepsiyona iner ve ücreti ödemek isterken, resepsiyon görevlisi; “nasıl, rahat uyudunuz mu?“ beyefendi diye sorunca, müşteri; “valla uyuyabilseydim rahat ederdim belki ama… sizin o ölü pire var ya, işte o…” dediğinde otelci; ”ne olmuş ölü pireye” diye sorar. Müşteri; “siz haklıymışsınız… gerçekten ölüymüş o pire… fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki… eşi, dostu, hısım ve akrabaları yani, yalakaları hariç tüm sevenleri hazırdı törende…” der ve ücretini ödeyerek otelden ayrılır.

Değerli okurlar; Otelcinin yalanı, günümüz iktidarının yalanları yanında oldukça masumdur. Otelcinin yalanı ertesi sabah ortaya çıkıyor, yaşantımız üzerinde olumsuz etkileri olan birilerinin yalanlarının da er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu var. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” derler ya atalarımız. DOĞRU PARTİ Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu’nun “Yalan bu iktidar yönetiminin ağzında yuva yapmış” sözünün haklılığı tartışılmaz boyutta yaşanmaktadır. Tıpkı, son iki örnekte görüldüğü gibi ki;
İlk örnek; Karadeniz’de bir trilyon dolar gaz bulduk dediler millet inandı, ağustos ayında Erdoğan’ın ABD seyahatinde, Rusya’dan alınan gazın 3 katı bedelle 2045 yılına kadar LNG(sıvılaştırılmış doğalgaz) alımı anlaşması imzalanınca Karadeniz’de bulunduğu söylenen doğalgazın YALAN olduğu ortaya çıktı.

İkinci örnek ise; Savunma sanayide çağ atladık, F-35 benzeri 5.nesil “yerli ve milli” KAAN uçağımızı üretiyoruz ve 2025 yılında 40 adedini Hava Kuvvetlerimize teslim edeceğiz dendi. Ayrıca; 14.Haziran.2025 tarihinde Jakarta’da düzenlenen “Indo Defence 2025” fuarı kapsamında TUSAŞ(Türk Havacılık ve Uzay Sanayii) ile Endonezya arasında “48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı” ihracat anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre Türkiye “milli motor” içeren bu uçaklar, 120 ay içinde tamamlanıp Venezüella’ya teslim edileceği imza altına alınıyor. Millet yine inandı tabi. Ülkemizin 5.nesil uçak üretmesini kim istemez ki.. Ancak; gel gör ki, yine Erdoğan’ın ABD ziyareti sonrası, yapılan görüşmeler hakkında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklaması ile KAAN uçaklarında F-16 motorlarının kullanıldığı, CAATSA yaptırımları nedeniyle bu motorların ABD’den alınamaması nedeniyle KAAN uçaklarının üretiminin yapılamadığı ifadesi AKP iktidarının bu konuda da YALAN söylediği anlaşıldı.

Yani; Karadeniz’de doğalgaz bulduk, “yerli ve milli” KAAN uçaklarını üretiyoruz, yurtdışına da ihraç edeceğiz dedikleri her iki konuda da AKP iktidarı ve koşulsuz destekçilerinin YALAN söyledikleri ortaya çıktı. Gerçekte olan ise sadece ölü bir doğum ve yalanları çarpıtarak hala gerçek gibi göstermeye çalışan ölü seviciler var.

Devamını Oku