Ana Sayfa GÜNDEM, KÖŞE YAZILARI 22.06.2022 1900 Görüntüleme

TÜRK TOPLUMUNDA KADIN MODELİ 

Kadın doğası itibariyle doğuran büyüten ve yetiştiren bir yapıya sahiptir. Tarihin her çağında fedakarlık yaparak en kutsal görevleri üstlenen kadın, toplumsal açıdan önemli rolleri üstlenen varlıktır. Bir toplumun medeniyet seviyesini geliştirecek olan kadındır. Toplumun gelişmişlik seviyesi o toplumda kadının rolüne bakılarak öğrenilebilir. Eğitim seviyesinin yüksek olduğu, kadınların yaşam standartlarının yüksek tutulduğu toplumlar gelişmişlik açısından önde gelen toplumlardır. Eğitim seviyesinin yüksek olması kadınların düşüncelerinde, yaşam tarzlarında ve en önemliside toplumda birer birey olarak var olacak çocukların eğitilmesinde etkilidir, eğitim ve kadın konusunu bağdaştırdığımızda bu bağlamda aklıma Emine Supçin’ nin “Cehaletin tek korkusu kadındır. Çünkü kadın öğrenirse çocuklarına da öğretir” sözü geliyor.

Peki Türk Toplumunda kadının rolü nedir ?

Toplumun en küçük oluşumu olan aile anne baba ve çocuktan oluşmaktadır. Geleneksel türk ailelerinde kadın genellikle geri planda bırakılarak erkek egemenliği altında bir yaşam sürdürmeye zorlanmıştır. Sürekli  baskı altında yaşayan kadınlar erkek çocuklarını bu doğrultuda büyütüp kendilerinden sonra oluşacak ailelere de adeta miras yoluyla baskıya dayalı bir aile kavramını var etmeye çalışmışlardır. Kadınlar evlilik hayatında gerek “birlik” geleneği adı altında erkeğin ailesinde yaşamaya zorlanmasıyla gerek “erkeğin sözünden çıkılmaz” adı altında erkek egemenliğinin dayatılmasıyla sürekli olarak toplumda bastırılmış bir kişilik olarak yaşam sürdürmeye çalışmıştır. Birçok erkek kadının çalışmasına karşı çıkarak kadının ekonomik olarak güçsüz bırakılmasını sağlayıp kendine muhtaç bir şekilde yaşamını sürdürmeye çalışmıştır çünkü ekonomik gücü olmayan kadınlar onların tabiri ile “onlara katlanmak zorundadır çünkü gidecek başka yeri yoktur.” Kadınlar toplumda sadece baskı sıkıntısıyla karşı karşıya kalmakta değil aynı zamanda erkekler tarafında bir cinsel obje olarak görünmektedir. Sürekli olarak bastırılmaya çalışılmakla kalmamakta sürekli olarak ayıplanarak kısıtlanmaktadır. Kadınların sürekli olarak şiddete maruz kaldığı, daha çocuk yaşta taciz ve tecavüze uğradığı bir toplumda ne kadar sağlıklı bireyler yetişeceği konusu tartışılır.

‘’  Oysaki ilk Türk geleneklerinden tutun Osmanlı dönemine, Osmanlı döneminden tutun Cumhuriyet dönemine Türk toplumunda kadın tarihin her sahnesinde inanılmaz mücadele vermiştir. Türk kadını gerek yönetici olarak ilk Türk toplumlarından,  gerek kurtuluş savaşı ve 1. Dünya savaşlarında cepheden cepheye koşan fedakar bir yapıya sahiptir. Ancak şunu belirtmek gerekir ki  eski Türk Devlet geleneğinde durum bu günkinin tam tersi olup Eski Türklerin kadına vermiş olduğu değer tarihin o dönemlerinde başka hiçbir toplulukta görülmemiştir. Bilinen en eski kaynak olan Orhun Abideleri’nden Kültigin Abidesi’nde . Tanrının yok olmasın diye yarattığı kişiler arasında ikinci Göktürk devletinde kağanın eşi İlbilge Hatun’un adına yer verilmiştir. Buda ilk Türk topluluklarında kadının önemini bir kez daha göz önüne sermektedir.

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com