TBMM KİT Komisyonunda TOKİ’nin 2019-2020 hesapları görüşmelerinde konuşan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TOKİ konutlarında depremzedelerin talepleri değerlendirilmeden konut kuralarının çekilmesinin depremzedeleri mağdur ettiğini söyledi. Erol, “Bir evde beş nüfus var, 2+1 çekiyor ama bir evde tek başına yaşayan bir yaşlı insan var, 3+1 çekiyor. Yani bu vatandaşın talebine göre ayarlanabilirse hem bir mağduriyet ortadan kalkmış olacak hem daha doğru bir sonuç yaratılmış olacak” dedi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM KİT Komisyonunda depremzedelerin yaşadıkları mağduriyetleri yetkililerle paylaşarak sorunların çözümü noktasında neler yapılması gerektiğini açıkladı. TOKİ tarafından yapılan köy konutlarının yapılmasının zaman kaybı olduğuna dikkat çeken Erol, köylerde kış aylarında 2 buçuk 3 metre kar yağdığını ve köy konutlarının kar altında kaldığını kış aylarında sorun yaşanmaması için köy konutlarının 2 kat olması gerektiğini kaydetti.
“DEPREM BÖLGELERİNDE EMSAL OLUŞTURMALI”
Riskli alan ilan edilen yerlerde kentsel dönüşüm konutlarında afet konutlarıyla aynı faiz oranının uygulanmasıyla ilgili bir karar verildiğini hatırlatan CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, “Bu henüz genelgeye dönüştürülmedi ama Sayın Bakanın böyle bir açıklaması oldu. Bu önemli bir beklentiydi çünkü depremden kaynaklı bir bölgede kentsel dönüşüm yapılacaksa ve o bölge riskli alan ilan edilmişse siz güncel TEFE ve TÜFE’ye göre faiz oranıyla kredi verdiğiniz zaman vatandaşın orada o konutu yapma şansı yok. Bu riskli alan ilan edilme gerekçesi de depremden kaynaklı olduğu için deprem konutlarıyla aynı kredi limiti statüsü içerisinde değerlendirilmesi son derece doğru bir karardır ama bunun yalnızca Elazığ bazında kalması değil, bunun bütün Türkiye’deki İzmir başta olmak üzere deprem bölgelerinde de emsal oluşturmasını ben kendi adıma dilerim” diye konuştu.
“KÖY KONUTLARININ TOKİ TARAFINDAN YAPILMASI DOĞRU DEĞİL”
Köy konutlarının iklim koşullarından dolayı tek katlı yapılmasının doğru olmadığını belirten Erol, şu ifadeleri kullandı;
“Köy konutlarının her bölgede aynı projeyle yapılması doğru değil. Şimdi, Elâzığ’ın merkez köyleri var, işte, oradaki iklim koşulları çok daha farklı, tek katlı evler var ama rakımı çok yüksek köyler var. Orada da işte yaklaşık kışın kar yağdığında 2,5-3 metre kar yağıyor, konutların yüksekliği 2,45 civarında. Yüksek yerlerde kar yağdığı zaman bu konutlar karın altında kalıyor. Yani köy konutları yerine göre kat yükseklikleri planlanarak 2 kat olabilir, 3 kat olabilir. Köy konutlarıyla ilgili yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var. Ayrıca köy konutlarının TOKİ tarafından yapılması da çok doğru değil çünkü inanılmaz bir zaman kaybı. Yani çok dağınık, dağınık olduğu için organizasyonu çok zor. Bunları köylüye kredi vererek Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kontrolünde denetiminde yapılması daha makul ve daha akılcı.”
“KONUTLARIN KURA ÇEKİMİ YAPILMADAN VATANDAŞIN TALEBİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
Konut kuralarının çekimi öncesinde vatandaşların taleplerinin değerlendirilmediği için mağduriyetler olduğunu belirten Erol, “Aynı zamanda, genelde çok büyük bir sorun hâline dönüşen, yapılan konutların kura çekimiyle ilgili bir sorunu da gündeme getirmek isterim. Genelde yapılan konutlar 3+1 bir ve 2+1 diye vasıflandırılan ve sınıflandırılan konutlar ama kura çekimi yapıldığı zaman vatandaşın talebi değerlendirilmeden yani “Sen 3+1’de mi oturmak istersin, 2+1’de mi oturmak istersin? 3+1’in fiyatı bu, 2+1’in fiyatı bu. Hangi kuraya katılmak istersin?” diye sorulması gerekirken, sorulmadan kura çekildiği için… Mesela diyelim ki bir evde beş nüfus var, 2+1 çekiyor ama bir evde tek başına yaşayan bir yaşlı insan var, 3+1 çekiyor. Yani bu vatandaşın talebine göre ayarlanabilirse hem bir mağduriyet ortadan kalkmış olacak hem daha doğru bir sonuç yaratılmış olacak” şeklinde konuştu.
“APARTMAN GÖREVLİLERİ SİYASİ REFERANSLI”
TOKİ konutlarında çalışan apartman görevlilerin dahi siyasi referanslı olduğunu kaydeden Erol, şu ifadeleri kullandı;
“Bir de emlak yönetiminin site sakinleriyle sorunları var. Emlak yönetimi orada… Yani eski tabiriyle “apartman görevlisi” diye tanımladığımız kapıcılarla ilgili sorun var. Niye? Genelde burada çalışan arkadaşlarımız siyasi referanslarla işe alınmış. Siyasi referanslarla işe alınınca o siyasi referansın onlara verdiği güçten kaynaklı işlerini yeterince yapmıyorlar. Yapmadıkları için de TOKİ’nin yaptığı yeşil alanların çimlerinin hemen hemen hepsinde kuruma var. Bu emlak yönetiminin site yönetimleriyle ilgili yetkisini apartman sakinlerine devretmesi lazım. Yani apartman sakinleri kimi istiyorlarsa yönetici olarak orada onu çalıştırmalı. Bu önerileri bilgilinize sunmak isterim.”
DEPREM KONUTLARININ FİYATLARI BELLİ DEĞİL
Deprem konutlarının fiyatlarının netlik kazanmadığını da belirten Erol, ”Deprem 2020 yılında oldu, 2020 yılında yapılan konutların fiyatı belli ama 2022 yılında yapılan konutların fiyatı belli değil. Yani bunu vatandaştan neye göre alacaksınız? Yani 2022 maliyetleri üzerinden mi vatandaştan alacaksınız, yoksa 2020 yılında deprem oldu; herkesi aynı mağdur görerek, hak sahibi görerek 2020 tarihi itibarıyla maliyetleri hesaplayarak mı alacaksınız? Eğer 2022 üzerinden maliyet hesaplayarak alacaksanız burada inanılmaz bir haksızlık doğar. Niye? Çünkü siz devletsiniz. Yani devlet konutları, hak sahiplerini tespit etmiş; tabii, doğal olarak konutların hepsinin bir anda yapılması mümkün değil, bir zamanlamaya ihtiyaç duyulmuş ama konut fiyatlarının aynı olması lazım. Yani 2020’deki konut fiyatı vatandaşa nasıl yansıtılıyorsa 2021’de ve 2022’deki konut hak sahibi olanların konut bedelleri de 2020’deki konut bedelleri olmalıdır diye öneriyorum” ifadelerini kullandı.