Ana Sayfa Uncategorized 6 Ekim 2022 379 Görüntüleme

ÖZLÜ: TEKSTİLDE KIŞ SEZONUNDA TEZGAHTAKİ ÜRÜNLERDE BÜYÜK FİYAT ARTIŞLARI OLACAK

Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası  Tekstil/Konfeksiyon Sektörü Meclis Üyesi Tevfik Özlü ülkemizde hemen her sektörde etkisini gösteren ekonomik krizin tekstil sektörüne ve perakendecilere yansıması üzerine bir değerlendirme yaptı. Harputtimes Haber’e açıklamalarda bulunan Özlü, bir çok üründe olduğu gibi tekstil ürünlerinde de fiyatların petrol fiyatlarına endeksli olduğunu ifade etti. Özlü petrole mazota yapılan zamların ürünlere yansıdığını ama indirimin yansıtılmadığını ifade ederek, bunun sebebinin üreticilerin hammaddeleri yüksek girdilerle almış olmalarına bağladı. Türkiye’nin tekstil üretiminde önemli bir pazar payına sahip olduğunu da vurgulayan Özlü kış sezonunda tekstil ürünlerinde ciddi fiyat artışları olacağını belirtti.

ZAMLAR İYİ UYGULANIYOR, AMA İNDİRİMLER ETİKETLERE UYGULANAMIYOR

Her sektör gibi bizim sektörde de fiyatlar petrole bağlı olarak belirleniyor. Hammaddeyi yurt dışından ithal eden bir ülkeyiz. Uluslararası piyasalarda petrole zam geldiği zaman bu neredeyse tüm ürünlere yansıyor, mazota ,benzine de belki yansıyor ama netice itibarıyla reel sektörümüzde indirim olarak yansımıyor. Zamları çok iyi uyguluyor piyasa bunu kabulleniyor. Fakat indirim olduğu zaman bunu fiyatlara, etiketlere yansıtamıyorlar, işin kötü tarafı bu.  Öyleyse bir zam varsa tamam kabul ettik, ama bir indirim varsa da bunu bütün piyasada hissedilmesi lazım. Netice itibarıyla petrolün varil fiyatı 100-120  bantlarındaydı, ama bugün 85 dolarlara kadar düştü. Bu tekstil sektörüne yansımıyor. Sebep ise malumunuz üzerine bütün üreticiler ham maddelerini zamlı fiyatlardan aldılar ve tedariklerini yaptılar, dolayısıyla fiyatlar düşse de imalata yansımıyor. Çünkü; maliyet hesaplanmasında aldığınız fiyattan işlem görüyorsunuz.

MALİYET ÇARPANLARI ÇOK YÜKSEK, GİRDİ MALİYETLERİ ARTTI

Bugün tezgahlara gelecek olan özellikle kış sezonunda tereklerdeki ürünlerde çok büyük farkındalıklar olacak. Fiyat farklılıkları olacak, mesela  bin liraya  sattığınız bir ürünü  artık bin altı yüz, bin yedi yüz, 2 binli rakamlarla karşılaştığınızda kesinlikle şaşırmayın. Çünkü, maliyet çarpanları çok yüksek oldu. Artı bunun yanında elektrik, doğal gaz ve asgari ücreti de, ki sadece asgari ücrette geçmiyor, bunun ötesinde rakamlar var imalat sektöründe bunlar hesaplandığı zaman, üreticinin ayakta durabilmesi için bunların bütün fiyatların bölümünde maliyet hesaplanmasında ürüne yansıyacaktır. Bu da netice olarak tereklere, tezgahlara zam olarak yansıyacaktır. Geçen yıl yapmış olduğumuz alış verişlerdeki baktığımız rakamlarla bu yıl ki aynı üründe baktığımız zaman of diyeceğimiz rakamlar oluşacaktır. Ama bir de şu olay var, halkımız her şeyi görüyor, insanlarımız bazı realiteleri görüyor; nedir bu realiteler? Sosyal yaşam ve normal gündelik yaşamımızda bizlerin vazgeçilmez unsurları olan elektrik, doğalgaz, yakıt, su, ekmek, ulaşım ve buna benzer bir çok giderlerin maliyetleri bugün ortada, yeni fiyatlar ortada.

Dün 2,5 lira-4 liraya  bir minibüse biniliyorken bugün 6 lira olmuş, ekmek 2 lira dan 4, 4.5 lira olmuş fiyatı bunları artık halkımız biliyor; o yüzden ürünlere gelecek olan zamlarda da bir iki bocalamanın haricinde artık taşlar yerine oturmak zorunda, çünkü hayat devam ediyor. Neticede belki zamlar bu kadar değildi ama dünya da global bir kriz var, Türkiye’de bu kriz daha fazla hissediliyor!Avrupa’da da bu kriz var. Gelen yabancı müşterilerimizle, gelen yabancı dostlarımızla, arkadaşlarımızla bunun sohbetini yapıyoruz, kritiğini  yapıyoruz.  Dün Hollanda’dan gelen bir arkadaşımızla bunun kritiğini yaptık, inanın dışarıdan göründüğü gibi değil; Avrupa’da, Hollanda’da Almanya’da gerçekten artık biz hissediyoruz. Tamam biz orada yaşıyoruz aldığımız maaş, yaptığımız ticaretteki işi Euro bazında  ama Türkiye’ ye geldiğimizde kıymetlidir orada sizden daha kötü durumdayız gibi ifadeler kullanıyorlar. Türkiye’de o Euro’lara çok güzel bir yaşantı sürebiliyorlar ama yaşadıkları alan, lokasyon Avrupa ülkelerinde Euro ile kazanıyorlar ve Euro ile harcıyorlar. Onun da ayrımını çok iyi yapmak lazım, çünkü; kamuoyunda biliyorsunuz Avrupa’da yaşayıp da burada harcayanlar için güllük gülistanlık Türkiye. Ama Avrupa’da öyle değildir. Avrupa’nın da devri döndü,  yaşam şartları değişti bunun da iyi bir analizini yapmak gerekir, sosyal medyadaki sokak röportajlarına kulak asmamak lazım realiteyi görmek lazım.

BİR ÇOK SANAYİCİ VE İŞLETMECİ ÖZ SERMAYESİNDEN HARCAYARAK AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYOR

Türkiye’deki ekonomik krizin etkilerinin çok derin olduğunu söyleyen Tevfik Özlü, bu gün iş dünyasında en ürkütücü şeyin yaşanan gizli iflaslar olduğunu söyledi. İşyerini kapatmamış ayakta durmaya çalışan işletmelerin kar yapmayarak günü kurtarmaya çalıştıklarını ifade eden Özlü bu şekilde olan işletmelerin günden güne arttığına dikkat çekerek şunları söyledi:

Şöyle bakmak lazım konuya, Türkiye’de krizin iki safhası oluştu: krizin başlangıcı ve 4 ay sonraki gelen neticeleri yani 2 aşamalı bir kriz oldu. Sonuç itibarıyla şöyle bakıyoruz, ilk etapta maliyetlere gelen zamlar çok büyük oranda gelmedi  fakat tsunami etkisi yaptı. İkinci safhada ise yüksek rakamlara ulaştı, yüksek rakamlara ulaşınca da, maliyetler  çok daha ağır bir şekilde karşımıza çıktı.  Sonuç itibarıyla biz şuna bakıyoruz, geçen yıl ile bu yıl arasında, Türkiye’de özellikle Elazığ’ımız da farklı boyutlar oluştu, malumunuz pandemi olayını küçümsemeyelim  çünkü iş dünyası  gerçekten  çok zor günler atlattı; Arkasından Elazığ’da bir deprem yaşandı. O Elazığ’da daha büyük bir yıkım etkisi yaptı. Yani şuan eğer  Elazığ sanayicisi, iş insanı ayakta durabiliyorsa gerçekten onları tebrik etmek ve gemilerini kurtardıkları için madalya takmak lazım. Çünkü; çok büyük bir özveri, çok büyük bir ana sermayeden harcamaları oldu, olmayanlar ne yaptı  kıt kanaat ayakta durumun savaşını veriyorlar. Gerçekten şuan Elazığ sanayisi, Elazığ iş dünyası gerçekten imalat sektöründe, perakende sektöründe, hizmet sektöründe gerçekten kar marjları düşmüş ayakta kalmanın çabasını vermekteler.  Ama yine de çok şükür bu gemi yürüyecek.  Bugün yürüdü, dün yürüdü, daha önce de  yürüdü. ama gelecekte de yürüyecek netice de bu bir döngüdür  hayatın kıstasları içerisindedir, olmazsa olmazlarımızdandır. O yüzden yansımalar itibariyle ne kadar krizler olursa olsun iş dünyası bunu atlatmayı bilmiştir ama derin yaralar alarak atlatmayı bilmiştir.

ESKİDEN DE KRİZ VARDI, AMA İŞ DE VARDI

Trkiye’nin ciddi bir ekonomik krizin pençesinde olduğunu belirten Tevfik Özlü, 2000 yılında da büyük bir kriz yaşandığını ama o yıllarda krize rağmen iş yapılabilirlik olduğu için sektörlerin önlerini görebildiklerini ve krizi daha kolay atlatabileidklerini vurgulayarak şunları söyledi:

Krizlerin temelinde ne vardır? 1 petrol, 2 döviz vardır. Sonuç itibarıyla hepsinde de orantıladığınız zaman yüzdelere vurduğunuz zaman birbirlerine yakın olduğunu seyredeceksiniz. Buradaki düzensizlik şu, kabullenme olayı.. eskiden 2000’li  yıllarda gelen krizlerde insanlar, kendilerini toparlama noktasında birikimleriyle, ana sermayedeki kasadaki  paralarıyla bunu atlattılar, artı iş vardı. Kriz vardı ama iş de vardı piyasada hareket vardı şimdi tek fark bu. Şuan düşünebiliyor musunuz? İşçimiz, memurumuz, esnafımız bankaya dolaylı olarak  buna   TOKİ dersiniz, ev kredisi dersiniz, araç kredisi dersiniz, yaşamla alakalı özel krediler, tüketici kredileri dersiniz ne dersiniz deyin netice itibarıyla %80 bütün iş dünyası bankaya bağımlıdır, bankaya borçludur.

HALKIN 5 80’İ BANKALARA BORÇLU

Memurumuz işçimiz hakeza zaten öyle 10 yılını 15 yılını 20 yılın ı ipotek altına koymuş aradaki far budur.  O zamanlar bu kadar yoktu  o yüzden piyasada para dönüyordu işçiden, memurdan, iş dünyasında para dönüyordu şimdi dönmüyor, o zamanki gibi dönmüyor. Çünkü ;  herkesin maaşı var evet o gün 1000 tl alıyordu, bugün 10 bin tl alıyor ama sonuç itibarıyla gider rakamları da yükseldi aslında değişen tek şey sıfırlardır ve asıl önemli olan bu zamandaki krizin neden çok etkili olduğunun sebebi ise, halkımız, iş dünyası, işçi, memur %80 bankaya borçludur veya bankaya bir ödeme yapıyor. Bunu da boğazından, giyiminden, sosyal hayatından ister istemez kesiyor. Bunları kesince de minimize olur kendisine ayırmış olduğu yaşam rakamı düşüyor, yaşam rakamının düşmesi demek piyasadaki akışın döngünün düğmesine sebep oluyor dolayısıyla 2000’li  yıllardaki hareket artık şimdi yok ve bunun yansımaları da iş dünyasına ağır geliyor.

 

Her mağazanın kendine ait ayrı bir perakende satış adeti vardır. Kendisine koymuş olduğu bir kota vardır, bu kotalarda bir düşüş oldu yani sizin aylık bu kadar ciro yapmanız bekleniyor fakat siz onu dolduramıyorsunuz bu  bir. İki bununla beraber maliyetler artıyor, asgari ücret artıyor, personel giderleriniz artıyor, elektrik giderleriniz artıyor, doğal gaz giderleriniz artıyor, satış düşüyor ama giderleriniz artarak karşınıza çıkıyor vesaire. Bizim tekstil olduğu için, terzisinden tutun da personeline kadar bunların hepsinde bir artış var mı? Var, kime yansıyor? Mağazalara yansıyor, iş dünyasına yansıyor. Neticede gider yükseliyor ama gelir düşüyor. Halkımız ne düşünüyor ?  Halkımız diyor ki bu senede idare edelim. Bir kriz olduğu zaman insanlarımız boğazından kesmez, ilk etapta giyiminden keser  bu kötü, bu kabanı bir yıl daha giyeyim bir şey olmaz gibi söylemlerle bir yıl daha dişini sıkabiliyor. Ama bu bize ciro noktasında düşüş olarak yansıyor. Bu da bizim sektörümüzdeki arkadaşlarımızla beraber Elazığ’da nereden bakarsanız 300-350’ye yakın bu tarzda mağazalar var, bu tarzda giyim dünyamız var. Onların da serzenişleri doğrultusunda inanın ayakta kalmanın çabası içerisindeler çünkü, maliyetler yükseldi.

SEKTÖRDEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE GİZRİ İFLASLAR

Bu gün Elazığ’ın en işlek yeri olan Gazi Caddesi’nde ve AVM’lerde dolaştığımız zaman, gezdiğimiz zaman her yıl tabelalar inip farklı tabelalar takılıyor. Yılların Elazığlısıyız, bu memleketin insanıyız santimetresine kadar bildiğimiz ve gelişmelerden haberimiz olan bir memlekette gizli iflaslar çok. Asıl önemli olan bu, bizim aslında değinmek zorunda kaldığımız konulardan biri bu gizli iflas. Gizli iflas nedir? Artık firma bitmiş, mağaza kapanmamış ama artık dönecek, hareket edecek yeri kalmamış. Son rauntları oynamakta. Bizim bu esnaf kitlesine, bu sanayici kitlesine, bu iş dünyasına ,bu  iş insanlarına  destek olmamız lazım, ama bir bakıyorsunuz ki bankalar yükseltmiş. Faize karşı bir insan olarak desteği nerden bulabiliriz? Desteği KOSGEB lerin sağlaması lazım. Bunun için  elimizden gelen  desteği ticaret odası yıllarca gösterdi; faizsiz destek, hibe desteği gibi noktalarda üyelerimize, dostlarımıza yıllarca çok büyük katkılar sunmaya çalıştık, ama artık şu noktada 2022 yılının son aylarında bulunmamız hesabıyla  buradan da bir şey çıkmamaktadır. Üretim sektöründe devletin, vergi, SSK  prim destekleri vardı. Bunlar da bazı noktalarda nihayetlendi, bitti. Yani netice itibariyle kapanan iş yerleri bizim içimizi sızlatıyor. Öyle ise bizim yapmamız gereken şey, kapanmaya yüz tutmuş, zorda olan esnafı nasıl ayakta tutabilirizin hesabını yapmamız lazım. Yeniler zaten açıyor tamam devletimiz onlara da destek versin ama eski çınarları ayakta tutmazsak yeniler bu rüzgardan tez savrulur. Devlet eski çınar dediğimiz kökten gelen işletmeleri ayakta tutmak için teşvik vermeli ve destek olmalıdır.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com