Yıllarca birçok sanatsal faaliyette bulunan Elazığlı Ressam Batuhan KARAMAZI, sanatını icra etmek için doğduğu şehire döndü. Elazığlı Usta Sanatçı Mehmet KARAMAZI’nın oğlu olan Batuhan Karamazı, çocukluk yıllarından itibaren sanatla uğraşmaya başlamış ve bu alanda büyük başarılar elde ederek çalışmalarını uluslararası boyuta taşımış bulunmakta. Uzun süre şehir dışında yaşamasına rağmen Elazığ’ın değerlerinden kopamadığını vurgulayan KARAMAZI, ilimizin ve Türk mitolojisinin kültürel değerlerini yaptığı eserlerine yansıttığını bildirerek;
“Birçok ulusal ve uluslararası sergiye katıldık, bunun yanı sıra birçok çalıştaya hocalarımız ile birlikte üniversite olarak katılım sağladık. Bunların akabinde yapmış olduğum bir çalışma Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi ile KKTC Yakın Doğu Üniversitesi’nin işbirliği protokolünü hazırlamış olan ve lisansüstü öğrencilerine açık olan kapsamlı bir görsel sanatlar yarışmasında KKTC’nin Kutlu geçmişi adlı çalışma hem sergilenmeye hem de müze koleksiyonuna alınmaya hak kazandı. Bunun yanında bilimsel makalem var Korkuteli ilçesinde Büyükköy ve Küçükköy’de bulunan Alafaradin dokumalarının tespiti isminde yapmış olduğum bilimsel araştırmalar da mevcut, Atatürk Kültür Merkezi’nin süreli yayınlarına olan Arış dergisi 19. sayıda yayımlanma olanağı tanındı bunun yanında yine tekrardan Elazığımız’da sanatsal faaliyetlerin kalkındırmak amacıyla buradayız. Baktığımız zaman Elazığ’da son yıllarda pek fazla sanatsal etkinlik yapılmamakta Elazığ halkına resim sanatı olsun, halı kilim sanatı olsun, hat sanatı olsun bunları tekrardan yaşatmak adına buradayız.” dedi.
KARAMAZI “BATI DİLİNDEN KURTULMAMIZ LAZIM”
Resim, karakalem ve çini oyma çalışmalarının yanı sıra dokuduğu eşsiz kilimlerle Türk tarihindeki geleneksel motifleri yeniden canlandıran KARAMAZI, “Yapmış olduğum tüm çalışmalarıma Türk mitolojisini, Türk kültürünü yansıtmayı kendime amaç edindim.” ifadelerine yer verdi.
HARPUTTİMES’e özel açıklamalarda bulunan Ressam KARAMAZI;
“Her motifin kendi içerisinde özgür bir hikayesi vardır dokumaya işlenen her bir motif aslında ben motif denmesine de çok fazla sıcak bakmıyorum çünkü Batı’dan kurtulmamız lazım, Batı dilinden kurtulmamız lazım, motif yerine “yanış” demeyi daha çok tercih ediyorum. Bu işte dokunacak olan yanışların her birinin bir anlamı var. Mesela eli belinde motifi doğurganlığı simgelerken, pıtrak motifi yine bir bitkiden adını almıştır bunun yanında akrep yanışlarımız var, koç boynuzu yanışlarımız var. Ben şundan da çok mustaribim Yunan mitolojisinde kullanan Pegasus atını yani kanatlı atı herkes biliyor ama bizim hep Türk kültüründe Türk mitolojisinde kullanmış olduğumuz Tulparımız var bunu hiç kimse bilmiyor. Tulpar’da Türk mitolojisinde kozmolojik yapıdaki üst dünyada kutsal sembollerimizdendir.
Yapmış olduğum tüm çalışmalarıma Türk mitolojisini, Türk kültürünü yansıtmayı kendime amaç edindim. Bunun akabinde yapmış olduğum çalışmalar var mesela Bozkurt destanını anlatan bir çalışmam vardı “Kurttan Türeyen Çocuk” isimli çalışmam o zaman tümüyle Bozkurt Destanını okudum o zaman işte Batı Denizi kıyılarında Türkler bozguna uğramış bu zaman zarfı içerisinde ölen kişilerin arasında 1 tanede çocuk varmış 7 ile 10 yaşlarında, bacağı kesilen çocuk kurt tarafından bulunarak bakılıp kurttan bir boy ortaya çıkmış. Yani yapmış olduğumuz çalışmalara da örneklere de baktığımız zaman göreceksinizdir.” dedi.
SANATIN RUHUNU İNSANLARA AŞILAMAK ZORUNDAYIZ
Başta Valilik olmak üzere birçok kurumu sanata ve sanatçıya destek olmaya davet eden Ressam KARAMAZI, sanatın çok kapsamlı bir alan olduğunu vurgulayarak Geleneksel Türk Sanatımız hakkında vatandaşlarımızın bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu konuda yapılması gereken en önemli şeyin kurs merkezleri açmak olduğunu dile getiren KARAMAZI, “Yani bunu biz yapmazsak başkası yapmaz kendi kültürümüze biz sahip çıkmazsak başkası çıkmaz. Elazığ zaten kültürel açıdan baktığımız zaman çok geniş bir kütüre sahip.” ifadelerine yer verdi. KARAMAZI, açıklamalarının devamında;
“Baktığımız zaman bu noktada Valiliğimiz, Belediye Başkanımız, Üniversite akademisyenlerimiz, Kıymetli Hocalarımız, STK’larımız bu konuda duyarlı olmalı çünkü sadece baktığımız zaman bir resim sanatı yoktur bizim sanatımızda. Bizim Türk kültürü çok kapsamlıdır resim sanatımızın yanı sıra geleneksel Türk sanatlarımızda vardır. Yani geleneksel Türk Sanatlarımızda kendi içerisinde dallara ayrılmıştır işte halı, kilim bölümü , kumaş bölümü, hat sanatı, minyatür sanatı, hepsinin birer anlamı vardır burda kullanılan motiflerin Osmanlı’da kullanılan motifler Selçuklular’da mesela altın oran ilk defa kullanılmıştır. Benim bütün amacım çoğunlukla bu oldu. Yapılacak olan en önemli şey bu konularda daha çok kurs merkezlerinin açılması, Elazığ halkını bu konuda bilinçlendirmeli ve sanata karşı duyarlı olmaya çağırılmalı. Çünkü sanat ruhunu insanlara aşılamak zorundayız. Yani bunu biz yapmazsak başkası yapmaz kendi kültürümüze biz sahip çıkmazsak başkası çıkmaz. Elazığ zaten kültürel açıdan baktığımız zaman çok geniş bir kültüre sahip. Ben zaten üniversite yıllarımda Antalya’da yapmış olduğum çalışmalarda da Elazığ’dan kopmadım yapmış olduğum bütün çalışmalara kompozisyon olaraktan bu motifleri kullandım.
Yapmış olduğum bu yanışların her biri kendi içerisinde başlı başına bir parça bütün ilişkisi içerisinde işledim. Yapmış olduğumuz tasarımlara ben Elazığ’ı konu olaraktan mesela bir çalışmam vardı Afrika ile Türkiye adlı çalışmam buna da Afrika’nın mesela kadını varsa bizim neyimiz var çayda çıramız var, onların fili varsa bizimde Ankara keçimiz var yapmış olduğumuz çalışmalarda bunlardan yola çıkarak Elazığ’ı tanıtmak amacı güttüm.” dedi.
