Türk Ocakları Elazığ Şubesi’nin düzenlediği Ocak Başı Sohbetleri’nde “Kadına Şiddetin Yasal Boyutları ” konuşuldu.
Türk Ocakları Elazığ Şubesi Tarafından Düzenlenen Ocak Başı Sohbetleri Devam Ediyor. Ocak Başı Sohbetlerinin Bu Haftaki Konukları Av. Mevlüt Eflatun ve Av. Burcu Tuncer olurken sohbet konusu ise Kadına Şiddetin Yasal Boyutları olarak belirlendi.
Türk Ocağı Elazığ Şube Başkanı Vahit Dabak, işlenen suçlarda hak edilen cezaların verilmemesinin caydırıcılık özelliğini kaybettiğini vurgularken 6 yılda bin 844 kadının katledildiğini dile getirdi.
Eğitim ailede başlayan, Toplumla gelişen, öğretimle olgunlaşan bir sistem olduğunu ifade eden Dabak:” Anayasadaki Kanunlar toplumun yaşam düzeyini korumak ve kollamak ile mükelleftir.Bir toplumu suçtan uzaklaştıracak ve koruyacak iki ana unsur vardır.Allah korkusu.
Kanun korkusudur.
Maalesef bu iki caydırıcı unsur etkisiz hale getirilmiştir. Bir çocuğun kendini bilip anlamaya başladığı andan itibaren ailesinde gördükleri gelecek yaşamındaki hayatının temel taşlarını oluşturur.
Türk toplumu Geleneklerine, ananelerine bağlı bir toplum olmasına Kadının toplumda çok önemli rol almasına rağmen Anadolu’ya yerleşik olarak gelişimizden itibaren içimize aldığımız Ortadoğu kültürüne kaymalardan kaynaklanan bir yaşam tarzına entegre oluşmuş, kendini cehalet batağında bulmuştur. Kadını toprağa gömmeyi reva gören, sayısız kadın alma özelliğine sahip, onlara isim vermekten bile haya edip onu numaralandıran bu kültür anlayışına dönüşmüş Kağanlığa layık gördüğü, kurultaylarında baş köşede yer alan evdeşlerini bu gün katledebilir hale gelmiştir. Tek sorun Kadına, bayanmı ? Hanımefendimi deme noktasında takılıp ileriye gidilememiştir.
Televizyonlarda, Elektronik ortamda dizi ve çizgi filmlerdeki şiddet, reklamlardaki kadın yapısı çocukları etkilemiştir, işlenen suçlarda hakedildiği halde verilmeyen cezalar caydırıcılık özelliğini kaybetmiştir.
Sorumluluk duygusu yüklenmeyen, Uyuşturucu bataklığına çekilen, duyarsız, çalışmadan lüks bir hayat yaşamına odaklanmış kontrolsüz amaçsız yeni bir nesil ortaya çıkmıştır.
12 yaşındaki iki kız çocuğunun tartışması sonucunda birinin diğerini bıçaklaması geldiğimiz son vahim noktadır
Bu Kültürel kayma bir Kadının savaşları bitirebilecek gücünü ve saygısını yitirmesine sebep olmuştur.
Birbirlerine kan davası olanlar bile yanında kadın varken müdahaleyi erkekliğe yakışmayacak bir olay olarak gören bu toplum çocuklarının yanında eşini evdeşini hayat arkadaşını katledebilir duruma gelmiştir.
Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğindeki Taze Türk devleti Türkiye cumhuriyeti Dünyanın hiçbir yerinde olmayan kadın hakları konusunda ilk adımları atmış ancak ileriki dönemlerde bu hakları bırakın ilerletmeyi mevcut hakları korunamamış yenide ikinci sınıf insan muamelesine doğru yönlendirilmiştir. Aile ve sosyal hizmetler bakanlığının açıkladığı son rakamlara göre
2016: 301 2019: 336
2017: 353 2020: 268
2018: 279 2021: 307 Toplamda 1844 kadın Eş, kardeş veya sevgili, yada keyfiyetle katledilmiştir.
sadece kayıtlara girebilen 18,760 kadın aile içi şiddete maruz kalarak darp edilmiştir.
Bir taraftan Cennet anaların ayaklarının altındadır diyen bir toplum diğer taraftan Milletin geleceğini tayin edecek evlatlar yetiştirecek anneleri katleden bir yapı, bu insanın kendi ayaklarına patlayıcı bağlayarak patlatmaktan farksız bir durumdur.
Ne yazıkki gözden kaçırmamak gereken, Kadın katli ve şiddeti uygulayanlarda bir anne evladı.” dedi.
Avukat Mevlüt Eflatun ve Avukat Burcu Tuncer kadına şiddet ve aile içi şiddete karşı yasal dayanakların neler olduğu ve nelerin yapılabileceği ile ilgili konuştu.
