Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM, Uncategorized 3 Temmuz 2023 328 Görüntüleme

ELAZIĞ SÜT ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI HALEF ORTAÇ UYARDI: BÖYLE GİDERSE BİRKAÇ YIL İÇİNDE ETTE VE SÜTTE DIŞA BAĞIMLI OLACAĞIZ

Elazığ Süt Üreticileri Birliği Başkanı Halef Ortaç, et ve süt üretimi konusunda yaşanan sıkıntılar ve üreticinin içinde bulunduğu darboğazdan çıkması için devletin üreticiyi destekleyecek teşvik ve krediler vermesi gerektiğini söyledi.

Elazığ Süt Üreticileri Birliği Başkanı Halef ortaç, tarım ülkesi olan Türkiye’de son birkaç yılda biriken sorunların artık patlak verdiğini ve tarım politikalarında üreticiyi destekleyen önlemler alınmazsa önümüzdeki yıllarda et ve sütte tamamen dışa bağımlı kalınabileceğini söyledi. Üretim maliyetlerinin artması nedeniyle insanların hayvancılıktan çekildiğini ifade eden Ortaç: ‘’ Eğer biz kendimizi tarım ülkesi olarak görüyorsak; biz tarımda, ette, sütte dışa bağımlı kalmamamız lazım. Çünkü bizim meralarımız var.  Ama ne yazık ki yanlış politikalar, tarımdaki bazı yanlış politikalardan kaynaklı olarak sıkıntı çekiyoruz’’ dedi.

Üreticiyi ayakta tutacak önlemler alınmazsa, Türkiye’nin önümüzdeki süreçte et ve sütte dışa bağımlı bir ülke olacağı uyarısında bulunan Ortaç  şunları söyledi:

‘’Biz kendi kendimize idare edebilecek pozisyonda bir ülkeyiz. Ama ne yazık ki yanlış politikalar, tarımdaki bazı yanlış politikalardan kaynaklı olarak bazen sıkıntı çekiyoruz.Bugün Türkiye’deki süt ve et üretimi ile ilgili şu anda gündem olan konular var. Ama son 3-5 yılda biriken sorunlar bugün patlak verdi. Yaklaşık bir buçuk yıl önce süt fiyatlarını düşük olması, et fiyatlarının düşük olması nedeniyle, üreticilik yapan süt hayvancılığı ile uğraşan veya besicilik yapan üretici para kazanamadığı için sektörde kısmen de olsa çekildi. Kısmen de olsa hayvan sayısını azalttı. Bunun temel sebebi para kazanamaması. 2021 yılının sonlarına doğru 2022’de dünyada meydana gelen olaylardan dolayı yem fiyatlarında ciddi bir artış oldu. Buna karşılık et ve süt fiyatlarının düşük kalması hayvancılıkla uğraşan üreticilerin para kazanmamasına neden oldu. Bundan kaynaklı olarak bu sektörde olan çalışanlar genelde hayvan sayılarını azalttılar. Damızlık hayvanlarını kestiler. Özellikle damızlık çok önemlidir. Damızlık hayvan doğurma özelliği olan, süt veren bir hayvandır.

HAYVAN SAYISINDA CİDDİ BİR DÜŞÜŞ OLDU, BU DA FİYATLARA YANSIDI

Yaklaşık bir buçuk yıl önce gıda enflasyonun oluştu ve gerçekten ciddi bir planlama yapılmadı. Süt fiyatları çok düşük tutuldu. Üretici para kazanamayınca yem fiyatlarını karşılayamaz duruma geldi. Bundan kaynaklı olarak da hayvan sayısında ciddi bir düşüş oldu. Bu düşüşten kaynaklı olarak da belli bir süre sonra her ülkede olduğu gibi, dünyada olduğu gibi arz talep meselesidir. Fakat Türkiye’de ete süte %20’lik bir düşüş olduğu zaman piyasaya yansır. Piyasaya yansımayla birlikte yaklaşık bir 6 ay 1 yıla yakındır ette veya sütte fiyat artışı oldu. Bu tüketiciye de yansır. Şöyle bir bakalım bir buçuk yıl önce 1 litre sütün fiyatı yaklaşık olarak 3 liraydı. Biz bağırdık bu fiyatlarla bu şartlarda hayvancılık yapılamaz diye.  Ama ne yazık ki sesimizi duyan olmadı.

BU GÜN ÜRETİCİ AZ DA OLSA KAZANSA BİLE SATTIĞININ YERİNE YENİ  HAYVAN TEMİN ETME ŞANSI YOK

6 ay önce bir damızlık inek fiyatı 30 bin lirayken şimdi 100 bin ere çıktı. Üretici de mağdur oldu. Çünkü para kazanamadıkça hayvanını elinden çıkardı. Bugün de biraz para kazanıyorsa yerine hayvan temin etme şansı yok. Çünkü ette aşırı Bir boşluk oluştu, et talebinde artış oldu.   Piyasaları altüst etti. Bu tüketiciye de yansıyor yani şunun bir planlamasının yapılması lazım. Hayvancılık çok önemlidir. Eğer biz kendimizi tarım ülkesi olarak görüyorsak; biz tarımda, ette, sütte dışa bağımlı kalmamamız lazım. Çünkü bizim meralarımız var.’’

BİZ KENDİMİZE YETECEK BİR ÜLKE İKEN, YANLIŞ POLİTİKALARDAN KAYNAKLI SIKINTI ÇEKİYORUZ

Biz kendi kendimize idare edebilecek pozisyonda bir ülkeyiz. Ama ne yazık ki yanlış politikalar, tarımdaki bazı yanlış politikalardan kaynaklı olarak bazen sıkıntı çekiyoruz. Türkiye’nin de şansıdır 5-6 yılda bir mutlaka ete ithalata ihtiyaç duyuluyor. Ki biz ihracatçı olmamız gereken bir ülkeyken, bu şartlarda yurt dışından hayvan getirelim diyorlar. Dövizdeki artış, dünya piyasalarındaki gıdadaki artıştan dolayı, gıda piyasasında da bir artış meydana geldi ülkemizde. Çok ciddi bir artış olduğu özellikle ette. Bunu önleyebilmek için, kendi kendine yeterli olabilmek için tarımda hayvancılıkta et de süt de üretime çok önem vermek lazım. Planlamayı çok ciddi yapmak lazım. Eğer bazı sıkıntılar bazı dönemlerde yaşanıyorsa, devletin gerekirse destekleriyle bunu sübvanse etmesi lazım. Eğer bunu sübvanse edemezseniz, üreticiyi kendi kaderiyle baş başa bırakırsanız, ciddi sıkıntılar yaşanır. Yine de dışa bağımlı bir hale geliriz. Yaklaşık olarak yurtdışından hayvan getirmeye çalışırsak, 10 milyar dolarlık milli servetimizi dışarıya götürmüş olacağız.  Bu para yerli üreticiye dağıtılmış olsaydı belki üreticilerimiz bu duruma düşmezdi. Bundan dolayı özellikle söyleyeyim tarım planlamasının yapılması lazım, üreticinin para kazanabilecek durumda olması lazım.

İNSANLAR KÖYDEN KENTE GÖÇ EDİYOR, GENÇLERİMİZİ KÖYLERDE TUTMAMIZ GEREKİYOR

Üreticilik zahmetli bir iştir. Eğer üretici para kazanamıyorsa ister istemez sektörden çekilir veyahut köyden kente göç başlar. Bu da iyi olmayan bir şey. Bakıyorsunuz köylerimiz hiç büyümüyor. Çünkü insanlarımız, genelde de gençler köyden kente göç ediyor.  Tarım ve hayvancılıkla uğraşanların yaş ortalaması yaklaşık olarak 50-55’dir. 50 55 60 dediğimiz emeklilik yaşıdır. 50-55 yaşta hayvancılık yapan birinden çok profesyonellik de beklemezsiniz. O amatörce bu işi yapabilir, ama bizim insanlarımızı, gençlerimizi köyde tutabilmemiz için gerekirse sübvanse kredileri daha esnek tutarak, hibelerden besici hibelerden daha fazla faydalandırarak, gençlerimizi köylerde tutmamız gerekiyor. Gençliği köylerde tutamazsak, hayvancılığı geliştiremeyiz. 3-5 yıl sonra 10 yıl sonra belki ciddi manada ette de, sütte de dışarı bağımlı kalırız. Yazık etmiş oluruz. Ben defaten söylemiştim kamuoyuna. Tedbirsizlik çok kötü. Bir iki yıl önce üretici çok ciddi sıkıntılar çekti. Damızlık hayvanlarını kesmeye başladı. Damızlık ayvanların kesimi ile birlikte de bugünkü şartlarda 6 ay içerisinde yaklaşık olarak %150,  % 200 bir zam geldi, fiyat artışı oldu. Üretici tamam kazanıyor, bizim hoşumuza gidiyor. Biz diyoruz, üretici kazansın diyoruz. Ama diğer taraftan da vatandaşı düşünüyoruz.  Tüketicide eti tüketemiyor. Bugün bir kilo kıyma 300- 320 lira olmuş üretici açısından seviniyoruz. Üretici para kazanıyor. Ama tüketici açısından da bakmamız lazım.

TARIMDA ÇİFTÇİ YAĞMURA BAĞLI KALMAMALI, SULU TARIM TEŞVİK EDİLMELİ

Tarım ve hayvancılığın gelişebilmesi için bir de sulu tarım çok önemlidir. Şimdi ülkede sulu tarım yoksa o ülkede yağmura yağmur yağdı diye Allah’ın verdiği yağmura bağlı kalırsanız;  geçen yıl evvelki yıl yaşanan kuraklığı yaşayabiliriz. Bu da çok büyük bir sıkıntı yaşatır. Sulu tarım her zaman bizim için bir garantidir. Ne yapabileceğinizi bilirsiniz.  Bu yıl Maşallah Elazığ’da iyiydi. Bahar yağmurları Doğu Anadolu Bölgesi’nde. Ama yağmur yağmadığı zaman bir sürü ekim yapıyorsunuz. Bir sürü masraf ediyorsunuz. Mazotudur, gübresidir ekliyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ürün alamamış oluyorsunuz. Ama sulu tarımın yapıldığı illerde siz hem hayvancılığı, hem de tarımı geliştirebilirsiniz. Bugün susuz tarım olmaz. Susuz hayvancılık da olmaz. Çünkü kendi yeminizi, kendinizin üretmeniz lazım. Bugün bir ilden bir ile bazı dönemlerde yurt dışında saman getirecek pozisyona da düştük bazen. Ne yazık ki o da bizim eksiklerimizden biridir. Bölgemizde veya ülkemizde sulu alanlarımızı genişletmediğimiz için. Bir ülkenin tarımının gelişmesinin en önemli sebebi sulu tarımdır. Arazilerinizi arttıracaksınız, bunun başka çaresi yoktur. Çünkü sulu tarımın olduğu yerde bir tarlada yılda iki ürün alabiliyorsunuz. Arpa ekiyorsunuz, sonrasında silaj, yem ekebiliyorsunuz.

 

BU GÜN ETİ İTHAL EDER DURUMA GELDİK, AMA BİZ ET İTHAL EDECEK BİR ÜLKE DEĞİLİZ

Artık Dünya nüfusu artıyor, gıdaya bir ihtiyaç var. Kendi kendine yeten bir ülke rahat bir ülkedir. Bugün yurt dışından ithal edersek çokça ciddi maliyetlerle getirir. Sütü ithal edersek çok daha ciddi maliyetlerle geçeriz. Bugün ne yazık ki eti ithal etme noktasına geldik. Et ithal edebilecek bir ülke değiliz. İnşallah da o duruma geliriz. Benim hükümetten, yöneticilerimizden, bürokrasimizden isteğim tedbirler alınması. Tarım ve hayvancılık çok önemlidir. Gıdadır. Hadi bir savaş çıktı. Her şey allak bullak oldu. Biz nereye kadar dışarıdan ithal edebiliriz. Eğer siz kendi kendinize yetebilirseniz, savaş da olsa sizi etkilemez. Allah göstermesin ama sonuçta da ülkemiz tarıma elverişli bir ülkedir. Kendi kendimize yetebilecek bir ülke olduğumuz halde bazen yanlış politikalar,  planlamanın yapılmadığı, ciddi planlamalar yapılmadığı zaman Türkiye’de bir damızlık hayvan kesimi olur. Veyahut bazen de çiftçi açısından söylediğim zaman ürünün para etmediği zaman ne oluyor üretici ekemiyor. 2 yıl önce gübre fiyatları ciddi bir artış yaptı. %300-500 bir artış yapıldı, üretici gübre kullanamadı. Bunlar için önlem alınması lazım. O yüzden diyoruz ki biz tarımı daha profesyonel yapalım.

ÜLKEMİZDE HAYVANCILIKLA UĞRAŞANLARIN ÇOĞU KÜÇÜK AİLE İŞLETMESİ İKEN, DESTEKLER ÇOK BÜYÜK İŞLETMELERE VERİLİYOR

Üretici de çiftçi de şunu devamlı bekler. Devletten beklentisi var. Devletin desteğiyle, hibesi ile vereceği süt primiyle onu kendi yanında hissetmek ister. Biz bu hibelerin ve primin veya desteklerin artmasını istiyoruz. Üretimin artmasını istiyoruz. Üretimin de artabilmesi için onu cazip hale getirmemiz lazım. Köylerdeki yaşantının düzenlenmesi lazım. Ülkemizde hayvancılık veya çiftçilikle uğraşanların 70-80’i küçük aile İşletmeleri. Çünkü çok büyük işletmeler bizde yok. Bu küçük aile işletmelerini görmezden gelmememiz lazım. İşletmelere verilen desteklerin onlara da verilmesi lazım. Bu yüzden şunu da söylüyorum. Tarım, üretim çok önemlidir. Üretim kanallarının devreye sokulması lazım. Sulanabilir arazileri arttırmamız lazım. 5 yıl 10 yıl önce bir hayvan başına, karkas başına verilen 250 liraydı. Aradan 10 yıl geçmiş etin kilosu 10 lirayken, şimdi 200 lirayı geçmiş. Şimdi siz destek olarak 500 lira veriyorsunuz. İnsanlar bizimle dalga mı geçiyor diyorlar. Bir tane hayvana o hayvancılığa destek veremiyorsanız ona vereceğiniz süt primi desteği,  yem desteklemelerinin onun bütçesine katkı yapacak miktarda olmalı. Siz üreticisine yetmeyen şeyler verirseniz, sizin de işinize yaramaz.

KÖYDE YASAMI CAZİP HALE GETİRECEK DESTEKLER VERİLMESİ LAZIM

Üreticilik zahmetli meşakkatli bir iştir. Köylerde yaşam şartları da zordur. Bugün gençleri köylerde tutmak için köyleri cazibe merkezi haline getirmeniz, köylerde sosyal alanları geliştirmeniz lazım. Verimliliği artırmanız lazım. Gençlerin önünün açılması lazım. Sübvanse edici krediler verilmesi lazım. Destekler verilmesi lazım. Bu tür destekler olunca tarımla ilgili ciddi gelişmeler olur. Küçük aile işletmelerini unutmamak lazım. Genelde bakıyorsun, büyük işletmeler varsa büyük kredileri onlar alıyor. Bu İşletmeleri tabana da yaymamız lazım. Yani insanların yapabileceği şeyden zevk alması lazım. Eğer üretim yapıyorsa haz alması lazım, para kazanması lazım. Ondan kaynaklı olarak inşallah bu yeni hükümet döneminde de bakanlarımızdan da beklentimiz tarımla ilgili ciddi bir planlama yapılmasını bekliyoruz.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com