DOLAR 37,9786 0.02%
EURO 41,1921 0.06%
ALTIN 3.817,910,49
BITCOIN 32116591.94215%
Elazığ

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Av. Bülent Seçkin Düztaş:”Depremlerde yıkılan binaların gerçek sorumluları yargılanmadı.:’
  • Harput Times
  • Güncel
  • Av. Bülent Seçkin Düztaş:”Depremlerde yıkılan binaların gerçek sorumluları yargılanmadı.:’

Av. Bülent Seçkin Düztaş:”Depremlerde yıkılan binaların gerçek sorumluları yargılanmadı.:’

ABONE OL
24 Haziran 2024 09:21
Av. Bülent Seçkin Düztaş:”Depremlerde yıkılan binaların gerçek sorumluları yargılanmadı.:’
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Elazığ 24 Ocak 2020 ve 6 Şubat 2023’te 11 ili yaşayan Kahramanmaraş depremlerinden 1 dereceden etkilenen illerden biri. Deprem sonrasında yıkılan ya da ağır hasar gören binalar ve neticesinde meydana gelen can kayıpları hala en büyük acılarımızdan biri. Can kayıplarının telafisi olamasa da bu kayıplardan dolayı sorumluluğu bulunanların cezalarını aldığını görmek toplumun en büyük beklentileri arasında. Ne yazık ki depremlerden sonra birinci derecede suçlu görülen müteahhitlerin dışında cezai bir yaptırıma uğrayan herhangi bir sorumlu görülmemekte.

”Depremden dolayı yıkım ve can kayıplarının gerçek sorumluarı cezalarını almamıştır…”

Elazığlı  hukukçu Av. Bülent Sekin Düztaş depremlerden sonra bir kaç müteahhitin günah keçisi ilan edilerek yargılanmasının dışında bir sorumlunun ortaya çıkarılmadığını söyledi. İşin esas suçlusunun belediyeler ve idareciler olduğunu ifade eden Düztaş, böyle büyük bir felakete yol açan sorumsuzluğun cezalandırılması gerektiğini belirtti. Düztaş açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

”Maalesef bu depremlerde yıkılan binalardan ve can kayıplarından dolayı sorumlular gerçek anlamda cezalarını almadı. Bunu kime sorarsanız sorun, teknik anlamda sorumluların cezalarını almadığını söyleyecektir. Olaya hukuksal anlamda bakarsak şöyle bir durum var. Bu yıkılan binalardan veya yıkılmayıp ağır hasarlı olan binalardan veya hafif hasarlı olup çeşitli güçlendirmeler yapılmak zorunda kalan binalarla ilgili aslında ilk sorumlu, bu işin temel sorumlusu, belediyeler ve idarecilerdir. Sadece belediyeleri suçlamak da doğru değil aslında. En üstten başlayarak, ki bunun en başında hükümet gelmektedir, hükümetten başlayarak belediyelere ve belediyede bu işin teknik kısımlarında çalışan personele kadar hepsini sorumluluğu var. Bizde maalesef şöyle: diyelim ki bu depremlerde belki biraz daha dikkat ediliyor, ama bu depremler öncesine kadar bazı müteahhitlerin, çeşitli üniversitelerden mezun olan inşaat mühendisi ve mimarlardan,  diplomalarını kiralayarak bunların üzerine müteahhitlik yaptığı biliniyor. Müteahhitlik yaptıktan sonra belediyeye ruhsat almaya gittiğinde bakıyorsunuz, aynı şehirlerde, aynı yol üzerinde bir binaya iki kat ruhsat verilmiş. Birine 5 kat ruhsat verilmiş, Belediyeler de maalesef bu işi çok güzel kullandılar.”

”Yıkılan evlerde Belediye Başkanlarının da sorumluluğu vardır”

Belediyelerde inşaat ruhsatlarının verilirken bağış alındığını duyduklarını ifade eden Düztaş, yıkılan binalardan dolayı sadece birkaç müteahhitin yargılandığını hatta bazı müteahhitlere suspayı verildiğini duyduklarını söyledi. Can kaybı ve yıkılan binaların gerçek sorumlularının ceza almadıklarını ifade eden Düztaş, bu kişilere bir yaptırım uygulanmadığı sürece ilerde meydana gelebilecek depremlerde büyük felaketlerle karşılaşmanın işten bile olmadığını söyledi. Düztaş şunları söyledi:

”Örneğin şu spor kulübüne bu kadar bağış yap ruhsatı kap gibi yöntemler uzun yıllarca duyduğumuz şeylerdendi. Bunu partilerden bağımsız olarak söylüyoruz. Bütün partilerin  belediye başkanları maalesef bu konuda suçlular. Bu olayla ilgili hepimiz suçlu olmakla beraber, işin başında olan kişilerin mutlaka cezalandırılması gerekmektedir. Bu binaların yapımında inşaat ruhsatlarını verenler, zemin etütlerini yapanlar ve işin başında olan belediye başkanları bu işten maalesef yargılanmadan kurtuldular. Belki hatırlarsanız deprem sonrasında bazı haber kanallarında belediye başkanları televizyona çıkarıldığında çok masum bir şekilde kendilerini suçsuz olduğunu anlatıyorlardı. Ama süreçte hepsinin bu işte sorumlulukları olduğu açıkça ortaya çıktı. Ancak burada birkaç müteahhiti cezaevine atıp, onlara belki de bir sus payı verildi .”Çok fazla ceza almayacaksın’ diye, ‘sesinizi çıkarmayın’ denildi muhtemelen .Sözlü olarak söylenmese bile bu ima edildi. Çünkü onlar da işin üzerine gitmediler. Birkaç müteahhiti böyle cezalandırarak sanki kurtulduk gibi  düşünüyorlar. Ama bu tavırla devam edersek ileride olacak büyük depremlerde, İstanbul’da deprem bekleniyor ,belki Ege’de büyük bir deprem bekleniyor ,büyük depremlerde daha büyük felaketlerle karşılaşabiliriz. Şimdiden kentsel dönüşümün sağlanması ve suçluların cezalandırılması gerekiyor. Biz mutlaka birilerini hapse atın, cezaevine atalım demiyoruz. Ama mutlaka bunların soruşturmaları yapılmalı. Neden bu sorunlar ortaya çıktı ? Binalar nasıl yıkıldı? Binaların ruhsatları nasıl verildi? Onların tespit edilmesi lazım. ”

”İmar affı seçimlerde propoganda olarak söylendi”

Hükümetin geçen yıllarda ilan ettiği imar affının da depremlerdeki yıkımların artmasında etkili olduğunun altını çizen Bülent Seçkin Düztaş, imar affı ile hırsızlığa prim verildiğini söyledi. Düztaş:

”Tabii bu süreçte şunu da özellikle vurgulamak lazım; başta da söylediğimiz gibi aslında eğer bu işin mutfağında olmakla beraber esas sorumlu tabii ki hükümet. Çünkü hükümet depremden bir önceki seçimde tüm ülkeyi gezerek bütün miting alanlarında ‘Cumhurbaşkanı başkanlığında binalarınızı af getiriyoruz’ diye lanse edildi. ‘Binalara ruhsat veriyoruz’ diye mitinglerde tanıtım yapıldı. Yani resmen hırsızlığa, fazla kat çıkana prim verildi ,affedildi. Bu Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi. İnşaatlarda af yapılırsa, maalesef inşaat affetmiyor. Bu yüzden en üst kademeden başlayarak en alt kademeye kadar bu işin idari kısmında, belediye kısmında , hatta hükümet kısmında kim varsa; bunlar cezaevine girsin demiyoruz, ama sorumluluklarını kabul edip gerekirse toplumdan özür dilesinler. Bunlar hakkında yargılamalar, soruşturmalar yapılsın ki, bu hatalar tespit edilsin ve bir daha böyle bir durumla karşı karşıya gelmeyelim.” diye konuştu.

”Deprem sonrasında yapılan hasar tespitlerinin % 80’i yanlış tespit edilmiştir..”

Deprem sonrasında bina hasar tespitlerinde çok büyük hatalar yapıldığını ve bu konuda açılan itiraz davalarının % 70-80 inde bina hasar durumunun değiştiğine de dikkat çeken Bülent Seçkin Düztaş, 6 Şubat depremlerinde Elazığ’da yıkılan ve 2 kişinin ölümüne yol açan binayı hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:

”Elazığ’da 6 Şubat depremlerinde bir binamız yıkıldı. Maalesef o binada 2 vatandaşımız hayatını kaybetti. O binada depremlerden sonra yapılan hasar tespit çalışmalarında, binaya önce hafif hasar veriliyor, sonra ağır hasarlı, sonra  orta hasarlı raporu veriliyor.  Depremin mahkemesinin devam edildiği biliniyor. Elazığ’da yüzlerce bizim de taraf olduğumuz yüzlerce dava var. Bu davalarda çok ilginç durumlar var. Maalesef aynı binanın bir blokuna ağır hasar verilirken,  bir blokuna hafif hasar verildiği durumlar var. Hatta bir blokta ağır hasar varken, bir blokta hasarsız verilen binalar var. Bu ölçümleri yaparken acaba teknik bilgisi yetersiz insanlar mı çalışıyor? Ya da ağır hasar verenler biz ağır hasar verip sorumluluktan kurtulalım dite  bir bakış açısına mı sahipler? Açılan davaların hemen hemen yüzde yetmiş ,sekseni verilen raporların değişmesiyle sonuçlanıyor. Bizim açmış olduğumuz davalardan da biliyorum. Benim açtığım her 10 davanın 7/8’inde  uzman kişiler tarafından, profesörler tarafından yapılan bilirkişi raporlarında, yapılan keşiflerde raporların yanlış olduğu tespit ediliyor. Raporlar ister ağırdan hasarsıza dönsün veya hasarsızdan ağır hasarlığa dönsün, bu kadar fark ediyorsa bunu bir düşünmek lazım. Bu kişilerin raporları verirken ‘ günümüzü kurtaralım veya ağır hasar verelim sorumluluk almayalım’ veya ‘ağır hasardan asla sana geçerken de o kişiyi maddi olarak zarara uğratmayalım’ tarzında düşünceyle hareket ettikleri açıkça görülüyor.

”Vatandaş  ağır hasarlı evini yeniden yaptıramayacağı için ölümü göze alarak oturuyor”

Ekonomik kriazden dolayı yıkılacak olan evini tekrar yaptıramayacağını düşünen vatandaşların şartları zorlayarak hasar durumuna itiraz ettiklerini ve ağır hasarlı evlerin hasar durumunun değişmesi için çabaladıklarını ifade eden Av. Bülent Seçkin Düztaş, bu konuda yetkin bilirkişilerin raporlama yapmaları gerektiğini belirterek şunları söyledi:

”Vatandaşlarda da şöyle bir durum var. Vatandaş ekonomik krizin de etkisiyle ağır hasarlı binasının yıkılacağını ve yerine de bir bina koyamayacağını düşündüğü zaman binasının ağır hasarını hafif hasara dönmesini veya hafif hasara dönmesini istiyor. Ölümü göze alarak ağır hasarlı binada çok yoğun bir şekilde oturduklarını görüyoruz. Bize de bu şekilde geliyorlar, biz kendilerini uyarıyoruz. Ama bu teknik anlamda bizim yapabileceğimiz bir durum değil. Biz olayın hukuki kısmına bakarız. Ama burada bilir kişiler çok önemli. Elazığ’da 6 Şubat’ta yıkılan bina davalıktı. Ve o binanın ağır hasar raporu olduğu tespit edilmiş olsaydı, o bina mühürlenmiş olacaktı. Veya boşaltılmış olacaktı. Orada bir polis ve bir vatandaşımız vefat etti .Bu insanların vebali belki üzerimize gelmeyecekti.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP