Elazığ Çiftçiler ve Hayvan Yetiştiricileri Derneği Başkanı Ergün Aslan yaşanılan süreçte çiftçilerin büyük sıkıntılar içinde olduğunu söyledi. Üretimde açıklanan arpa buğday taban fiyatlarının çiftçilerin kıyameti olduğunu belirten Ergün Aslan özellikle Elazığ’da daha yıkıcı etkileri olduğunu söyledi..
”Bizim tarımda yabancıların elinden bir şekilde kurtulmamız lazım.”
Tarımsal anlamda ülke olarak Türkiye’nin çok güçlü olmasına rağmen tarımda dışa bağımlılığın tarımı bitirme noktasına getirdiğini ifade eden Ergun Aslan, bir an önce yabancıların elinden tarım sektörünün kurtarılması gerektiğini söyledi. Aslan çiftçiler için bu yıl açıklanan arpa- buğday taban fiyatlarına da değinerek: ” Açıklanan rakam maliyetler noktasında bir rakamdır. Girdiler konusunda ciddi sıkıntılar var. Açıklanan taban fiyatlarını biz Elazığ’da daha yıkıcı şekilde hissettik. Bu, çiftçinin küçük kıyametidir.” dedi. Aslan şunları söyledi:
” Tarımsal alanlarda devletimiz çok güçlü. Savunma sanayinde yapılan süreçlerin hemen bir benzerini devlet politikası olarak tarımsal alanlarda harekete geçirmeliyiz. Tarımsal alanlarda sahip olduğumuz sorunları, yurt dışına bağımlı olduğumuz, özellikle tohum konusunda, farklı hububat noktasında yurt dışına bağlı olduğumuz alanların hemen bitirilmesi ve alanında iyi olduğumuz ürünlerin desteklenip, bizim dünya konjonktüründe yabancıların elinden bir şekilde kurtulmamız lazım.
”Açıklanan arpa-buğday taban fiyatları çiftçinin küçük kıyametidir”
Bu genel değerlendirmeden sonra şunu söylemek istiyorum: : Çok kısa bir süre önce tüm Türkiye’de devletin hazırladığı ve açıkladığı hububat taban fiyatları süreciyle ilgili ben şunu söylemek istiyorum. Tüm Türkiye’de de bir kaosa yol açtı. Çünkü hemen hemen maliyetler noktasında bir açıklama oldu, fiyat oldu. Son 3 yılda değişen bir fiyat yok. Girdiler konusunda ciddi sıkıntılar var . Onların hesaplarını kitaplarını yapıyoruz, kamuoyuyla paylaşıyoruz. Fakat biz bu açıklamayı, bu taban fiyatı Elazığ’da çok daha yıkıcı bir şekilde hissettik. Elazığ bölgesinde TRB 1 bölgesi dediğimiz, Elazığ Malatya Tunceli ve Bingöl alanlarında daha yıkıcı bir şekilde hissettik. Çünkü Elazığ kendine münhasır sorunları olan bir şehirdir. Elazığ’ın 5 tane büyük ovası var ve bu ovaların sadece bir tanesini sulayabiliyoruz. O da sorunlu olacak şekilde suluyoruz. İklim değişikliğinin baskısıyla bu çok verimli ovalarımızda yağışların erken kesilmesi ile beraber buğday ekimi de sıkıntıya girdi. Sadece arpa ekimi yapılabiliyor bu verimli ovalarımızda. Fiyatlarını açıkladığınız zaman arpa fiyatlarını da son 3 yılda hiç değiştirmezseniz, bu artan girdilere rağmen, köylünün harcadığı emeğe göre, ücretlere göre değiştirmezseniz, köylü de bir kaosa yol açıyor, bir sıkıntıya yol açıyor. Tabiri caizse köylünün küçük kıyameti kopuyor.”
”Devlet tarımdan elini çekmemelidir”
Çiftçilerin üretimdeki girdi maliyetlerinin arttığına dikkat çeken Ergun Aslan, hibrit tohumların sisteme girmesi nedeni ile çiftçinin her yıl yeniden tohum almak zorunda olduğunu söyledi. Mazot, kimyasal gübre, ilaçlama gibi bir çok reel sektör elemanlarının fiyatlarındaki artışın doğrudan üretimi etkilediğini ifade eden Çiftçi Der Elazığ Başkanı Ergun Aslan, kamunun tarımsal alandan çekilmemesi gerektiğini belirtti. Aslan sözlerine şöyle devam etti:
”İnsanlar maliyetinde bir ürün sattığı zaman 2. yılın sıkıntıları var, 2. yılın süreçlerini planlamak zorundalar, Ki öyle bir düzende ki artık hibrit tohumlar sisteme girmiş. İnsanlar kendi tohumunu kendisi ayıramıyor. Sıfırdan tohumu almak zorunda, gübresi var, mazotu var. Ben her zaman söylüyorum tarımsal ekonomilerin, tarımsal alanlar ekonomisinin ayrı bir şekilde tüm Türkiye’de göz önünde bulundurulup, buna göre çalışmalar yapılması lazımdır. Çünkü tarımsal alanlar, Tarım Hayvancılık, su ve orman alanları reel sektör olanlardaki gibi değil. Ama reel sektörün şartlarına tabidir. Mazottur, kimyasal ve gübredir, ilaçtır, elektriktir vesaire çok girdileri var yani. Reel sistemdeki dönen ekonomiye bağlı; bir de iklim değişikliğine, hastalıklara, çevre şartlarına tabidir. Onun için biz bir şekilde kamunun öncülüğünde, desteğinde olmalıyız. Ki 80’li yıllardan beri çekilen bir kamu var, tarımsal alanlardan çekilen bir kamu yapısı var. Biz acilen kamunun sisteme tekrar müdahil olmasını istiyoruz. Bu süreçlerin, bu çalışmaların yapılırken, karar verici mekanizmalara, sadece geçimini kamudan yapan yöneticilerimizin değil, çiftçi örgütlenmelerinin, ziraat odalarının, farklı sivil toplum örgütlerinin tarımsal üretim yapan insanların katılıp, tarımsal alanların bir devlet politikasına dönüşüp önümüzdeki sorunları çözmemiz lazım.”
”Arpa-Buğday fiyatları kaotik bir dönemin habercisi”
Arpa fiyatlarındaki veya hububat fiyatlarındaki sıkıntı bize şunu gösterdi. Kaotik bir ortam başlıyor. Sıkıntılar kendisini göstermeye başladı. Çok büyük sıkıntılar beklemiyoruz ama, büyük sıkıntı da görecelidir. Ben hep şunu söylüyorum 10 bin liraya emekli maaşı vermiş bir ülkede 500 lira 600 lira 700 liraya 1 kilo eti satıyorsak, ortada bir kaos var demektir. Siz bu sıkıntıları çözmezseniz bu sıkıntılar katlanarak devam edecek. Bugün hububat fiyatlarında bir kaos oluştu. Yarın et fiyatında, süt fiyatında vs. gibi konularda bir kaos oluşacak.
”Sulu tarım projeleri hayata geçirilseydi, çiftçiler taban fiyatlarındaki düşüklükten etkilenmeyecekti”
Elazığ’ın verimli ovalarındaki sulama projelerinin bir türlü hayata geçirilemediğini de söyleyen Ergun Aslan, sulu tarımla üreticinin yılda birden fazla ürün hasatı yapabileceğini ve fiyatların az artışından bu derece etkilenmeyeceğini söyledi. Aslan :
”Şimdi belirlenen arpa ve buğday fiyatlarında benim bir rakam vermem yanlış olur. Ama bu konuya bakış açımı şöyle özetleyeyim. Tarımsal alanlarda bizim özellikle Elazığ gibi TRB1 ölçeğindeki şehirler için şunu söylemek istiyorum. Ürün çeşitliliğinin arttırılıp arz talep dengesini planlar dahilinde düzenlenmesi lazım. 5 ovamıza birden arpa ekmek zorunda kalıp ve bu arpa fiyatını da çok beklenmedik bir noktaya getirdiğimiz zaman sistem çöküyor. Arpa fiyatında belirleyici arz talep dengesi. Toprak Mahsulleri Ofisi eski arpasını satmaya çalışıyor. Sistem bir şekilde tıkanmış durumda. Sistemi bu tıkanma noktasına bizim bir şekilde getirmememiz lazım. Sulu tarıma geçmemiz lazım. Ovalarımızın sulama projesini yapmamız lazım. Siz ovada sulu tarım yapıldığı zaman, toprak yapınız buna müsait altyapımız müsait., 4 ile 6 arasında ürün almaya başladığı zaman arazinizden hububat fiyatındaki artırı, aldığınız üründen sadece bir tanesinin fiyatındaki sıkıntı sizi yıkıma uğratmaz. Ama siz sadece 2 yılda bir ürün alırsanız, bu sizi yıkıma ve sıkıntılı bir sürece götürebilir. Onun için rakamdan ziyade, geçmiş yıllardan gelen Elazığ ve bölgesi için sulama projeleri başta olmak üzere Tarım Bakanlığının devletin sistemden çıkması, ki Ziraat Bankası ile ilgili sorunlar var, zirai donatım kurumu ile ilgili sıkıntılar var. ”dedi.
”Bu gün çiftçi için tüccar neyse, Tarım Kredi Kooperatifleri de odur”
Zirai donanım kurumlarından olan Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin çalışma sistemini de eleştiren Ergün Aslan, kooperatiflerin tüccar mantığıyla çalıştığını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
”Tarım Kredi kooperatifleriyle ilgili ciddi sıkıntıları var Siz bu sorunları çözmezseniz bugün arpa fiyatında yüksek fiyatlar verilmesi de sistemi çözmeyecek. Belki 6 ay sonra bir yıl sonra yeni sorunlar ortaya çıkacak, yeni üretimsel sıkıntılar ortaya çıkacak. Eskiler anlatırlar; iki kefille traktör alırmış .Fakat siz zirai donatı kurumlarını tamamen kapatıp, sistemi özel kurumlara devrederseniz, bu köylü için bir yıkım olur. Tarım Kredi Kooperatifleri mesela. Şu an sistemde bir tüccarın çalışmalarından bir tık öteye gidemiyor. Tarım için bir tüccar neyse, çalışma yapan esnaf neyse, Tarım Kredi Kooperatifleri de odur. Tüccar da Devlet taban fiyatları açıklamıştı geçen yıl, 7 lira olarak. Tüccar 5 lira 30 kuruşa alıyordu. Tarım Kredi Kooperatifi de 5 lira 30 kuruştan alıyor. Yani bir kamu kuruluşu, kamunun açıkladığı fiyattan arpayı toplamıyordu. Tüccarın aldığı fiyattan topluyordu. Bu nedir? Sistemden devletin çekildiği anlamına gelir.”
”Ziraat Bankası çiftçiler için kurulmuştu.Ama bu gün en güzel ev kredileri Ziraat Banlası’nda”
Bu çekilme noktasında Ziraat Bankası için söylüyorum; Ziraat bankamız mesela, devlet Ziraat Bankası’nı köylüsü için kurmuştur. Halk Bankasını esnafı için kurmuştur. Vakıflar bankası kamu kurumları için kurulmuştur. Ama en güzel ev kredileri Ziraat Bankası’nda. Siz Ziraat Bankası olarak, çiftçinin bütün sorunlarını çözdünüz, tarımsal ürünlerin üretim sürecindeki sorunları çözdünüz. İspanya’dan nohut getirmiyorsunuz, Ukrayna’dan yağ getirmiyorsunuz, Rusya’dan buğday getirmiyorsunuz. Gemileri alkışlamak zorunda kaldık. Ukrayna’dan gelen yağ gemilerini. Siz tarımla ilgili her sorunu çözdünüz de Ziraat Bankası kredilerini vatandaşa mı veriyorsunuz? Siz çiftçinizi destekleyeceksiniz, 2. üretim 3. üretim yapan fabrikalarınızı destekleyeceksiniz ki;; yabancının güdümünden bir kere kurtulasınız. Çiftçimiz gidip Halk Bankası’ndan herhangi bir krediye başvuramıyorsa esnafımızda Ziraat Bankası’ndan kredi alamamalı. Ziraat Bankası kredilerini, desteklerini tarımsal alanlarda veya tarımsal alanların ikinci ürününü üreten insanlara vermesi lazım.
”Sorunlar çözülmezse et lüks olur, süt lüks olur..”
Çiftçi der olarak şunu söylüyoruz. Tarımsal alanların önemi gitgide ortaya çıkıyor. Süreç halkımızın ayağına batmaya başladı. Halkımız ete, süte, yumurtaya, tahıla ulaşma noktasında sıkıntılar yaşıyor. Bunların kısa vadede çözümü mümkün değil. Ama orta vadede kamunun da desteğiyle, mantıklı planlı bir şekilde bu sorunlar çözülebilir. Ha çözülmese ne olur? Şunu net olarak söyleyeyim. Bir şey olmaz. Bu artışlar devam eder. Et lüks olur, süt lüks olur. İnsanımızı besleyemez , et yediremez, protein yediremez duruma geliriz. Fakirliği, kaosu arttırmış oluruz. Onu hiç kimseye istemez bence. Biz de istemiyoruz. Çiftçi Der olarak planlamalarımızı yapacağız, çalışmalarımızı yapacağız.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.