YALANSIZ TÜRKİYE…
Değerli okurlar, birileri yeni kaynaklar ve/veya siyasi oyunlar üzerinden kazanç kavgası verirken milleti ekmek kavgası ile baş başa bıraktılar. Geçmişte de verilen bu kavga 23 yıllık AKP iktidarı ve koşulsuz destekçileri ve de ana muhalefetin bilinçli/bilinçsiz katkılarıyla günümüz Türkiye’sinin sürekli kanayan bir yara olarak kalıcı hale getirildi. İnsanlarımız ekmek kavgası dışında bir şey düşünemez oldu. Öyle ki; ülkemizde, yüzlerce aile, binlerce insan bu kavganın içerisinde yaşamlarını tüketti, tüketmeye devam ediyor ve var olmanın nedenini dahi sorgulamaya fırsat bulamadan bu dünyadan tek tek göçüp gittiler.
AKP iktidarının tek adam rejimi gereği yasama, yargı ve yürütme tek kişinin dudakları arasına hapsedilince, her Türk vatandaşının kendisine verilen ve anayasal hakkı olan özgürlük ve kişisel haklar ortadan kaldırıldı. Sonuçta siyasal İslam anlayışının zulmüne ve acımasızlığına rağmen toplumun büyük bir kesiminin boyun eğmesi sonucunda toplumsal yozlaşma ve çürüme kaçınılmaz oldu. İktidar ise kurucu iradenin vatandaşa verdiği yetkileri milletten alarak “ÜMMET” anlayışını empoze etmeye başladı. Hala olası karanlığı göremeyen ve/veya görüp de görmezden gelen milletimiz bilsin ki bu vebalin altında ezileceklerdir.
Ekmek kavgası veren milletimizin büyük bir bölümü AKP iktidarının çelişkili, tutarsız ve taraflı uygulamaları sonucu, milli ve dini hassasiyetleri yanında geleneksel değer ve birliktelik hassasiyetini ve de devletine olan güvenini yitirmiş durumda. Bu durum olası felaketlerin habercisi olurken ülkeyi; sosyal, siyasal ve ekonomik alanda yönetme yetkisi verilen AKP iktidarları insanlarımızın yaşamlarında ezen ve ezilen arasındaki bağın sembolü olmuştur. Bu anlayışı ifade etmek üzere yazılan kitaplar, yapılan filmlerde, hastalıklardan, yoksulluk nedeniyle eğitimden mahrum bırakılan, bir dilim ekmek için mücadele edenlerden, iş bulamadığı için kötü yola itilen yoksul insanlara, onların yaşamlarını sürdürdüğü olumsuz ortamlar adeta yaşamın gerçeği oldu.
Günümüz iktidarı ve koşulsuz destekçileri milleti ümmet olarak görmekte ve anayasal hakları sadece kendilerine hak görmekte. Sonuçta liyakat değil sadakati ölçü olarak öne çıkarıp köle bir toplum oluşturma çabaları adım adım ilerliyor. Milletimiz ne mi yapıyor? gördüğüm kadarıyla bir kurtarıcı bekliyor. Oysa; vermekte olduğu ekmek kavgasını, ülkenin bekası, vatanın bütünlüğü, hak ve özgürlüklerinin teminatı Cumhuriyetin korunması için de vermeli ve kul değil, ülkenin hür ve eşit vatandaşı olduğu mücadelesi için kavgaysa kavga etmeli. Başka yol yok.
Günümüz iktidarının başarılı olduğu konular mı? elbette var. İnsanlarımızın, vazgeçilmez ilk önceliği olan ekmek kavgasını, yani; geçim derdini, toplumun büyük bir bölümünün, kaderi haline getirdi. Tarımı bitirdi, sağlık ve eğitimi parası olanlara hak gördü, köylüyü üretimden dışladı, emekçi ve emeklileri yok saydı, muhtaç insanların devlete bağımlı kalmasını siyasi rant haline getirdi. Ama; tüm kaynakları saray ve eşrafına akıttı, akıtmaya devam ediyor. İşte bunlar iktidarın başarıları olup ne kadar övünseler de tarihin tozlu raflarına hapsedileceklerdir. Nasıl mı? “YALANSIZ TÜRKİYE” anlayışına sahip yönetimle…
Ülkemizde ekonomik açıdan iyileşme olmadığı gibi “2024 emekliler yılında emekliler açlığa, 2025 aile yılında ise yüzlerce ailenin parçalanmasına”, binlerce insanın yoksulluk sınırın altında yaşadığı ve ev kirasını bile ödeyemeyen, asgari ücretle geçinmeye çalışan binlerce insan yaşam savaşında. Öyle ki; şu an parasını alamadığı için evine ekmek götüremeyen, çocuğuna oyuncak alamayan işçilerin dramlarını, para kazanamayan esnafın çektikleri, çok sayıda eğitimli gencin ülkeden kaçışları artarak devam ediyor. Bu da haliyle bireysel ve toplumsal sıkıntılara kaynaklık ediyor.
Tüm bu sıkıntıların muhatabı “Emekçi, emekli, işveren ve iş arayan işsizler hepsi ekmek kavgasında. Sokakları mesken edinen kimsesizlerin varlığı, evine et alamayan, pazar atıklarından beslenmeye çalışan, ucuz ekmek almak için saatlerce kuyrukta bekleyen ve ne acı ki kendini satarak yaşamını sürdürmeye çalışan insanların varlığı” ülkeyi yönetenlerin ya da yönettiklerini zannedenlerin alınlarına kara bir leke olarak kazınmıştır.
Değerli okurlar, Seçim meydanlarında mangalda kül bırakmayanlara, her seçim öncesi doğalgaz, petrol bulduk gibi yalanlara inanmanın çözüm olmayacağı anlayışı ekseninde “YALANSIZ TÜRKİYE” için DOĞRU PARTİ saflarını sıklaştırmanın zamanı gelmiştir. Adil paylaşım, millete ait olanın millete verilmesi, kurucu iradenin ilke ve devrimleri ışığında aydınlık Türkiye için tek ve kesin çaredir bu.