VATANDAŞ İKTİDARA SORUYOR
Değerli okurlar, bildiğiniz üzere ABD Dış İşleri Bakanının “sorunları dile getirenler bunların çözümü için ABD Başkanı Trump ile 5 dakika görüşmek için yalvarıyorlar” diyerek eleştirdiği Erdoğan 6 yıl sonra 25.Eylül.2025 günü Trump ile görüşme öncesi aldığı karar gereği, 2018’den bu yana ABD menşeli Otomotiv, kozmetik, kişisel bakım, yaprak tütün ve bazı içeceklerin de yer aldığı birçok üründe uygulanan ek vergileri kaldırdı. Yapılacak görüşmede iki lider ağırlıklı olarak S-400, F-35, F-16, Boeing anlaşması, Heybeliada Ruhban okulu, Suriye ve Rusya ile Halkbank ve nükleer mutabakat zaptının imzalanması konularını konuşacağı basında yer aldı. Görüşme gerçekleşti ancak, Tarafların resmi açıklamaları henüz yapılmadı. Ben de basına sızan bilgiler ekseninde toplumun büyük bir kesiminin cevabını aradığı soruları bir vatandaş olarak iktidara sormak isterim. Bu sorular;
BOTAŞ ile MERCURİA (dünyanın en büyük ABD bağımsız entegre enerji ve emtia grubu) arasında 1945 yılına kadar 70 milyar metreküp LNG(sıvılaştırılmış Doğalgaz) tedarik anlaşması imzalandı. WSJ (Amerikan The Wall Street Journal) haberine göre antlaşmanın toplam maliyeti 43 milyar dolardır. Demek ki, Türkiye’nin doğalgaza ihtiyacı var ki bu anlaşma yapıldı. Oysa; AKP iktidara geldikten sonra ilk Enerji Bakanı Hilmi Güler dahil günümüze kadar görev alan tüm Enerji Bakanları Karadeniz’de “40 yıl yetecek doğalgaz bulduk” dediler. Son Cumhurbaşkanı seçimi öncesi Erdoğan, 1 Trilyon dolarlık doğalgaz bulduklarını açıkladı. Şimdi ben siyasi kimliğim altında tüm vatandaşlarımız adına ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da kendi adıma 23 yıldır iktidarda olan ve her seçim öncesi “doğalgaz bulduk” diyen AKP yönetimine soruyorum; İddianız doğru ise yani, bu kadar Doğalgaz rezervimiz var ise 2045 yılına kadar ABD’den doğalgaz temini antlaşmasını neden yaptınız? Aksi söz konusu ise ki öyledir…Bulduk dediğiniz doğalgazlar nerede?
Öbür taraftan NTE(nadir toprak elementleri) yanında stratejik öneme sahip BOR ve TORYUM ile ilgili ne tür bir çalışma olduğu bilinmiyor. Türkiye’nin geleceği için oldukça önemli bu madenlerin ve içerdikleri elementlerin Trump’a peşkeş çekilmesi gibi bir anlaşma var mı? Nükleer Mutabakat zaptı Sinop NGS’nin ABD şirketlerine verileceğini mi içeriyor? Trump’ın, “Rusya ve Ukrayna arasında bu savaş devam ederken Moskova’nın enerji gelirlerini kesme adına, Türkiye’ye Rusya’dan petrol almayı durdurma” çağrısına ne cevap verildi bilinmiyor. Bir de Heybeliada’da Ruhban Okulu meselesinin gündeme gelmesi konuları da dahil edilince acaba, Erdoğan’ın elde etmek istediği “Meşruiyet” mi? diye soruyor vatandaş.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack New York’ta 24 Eylül’de düzenlenen “Diplomasi Sesleri” adlı panelde bir soruya “ABD Başkanı Trump’ın Washington ve Ankara arasında uzun süredir sorun olan konu başlıklarında çözüm sağlamak için Başkanımız cüretkar bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim dediğini. Tamam sayın Başkan, neye ihtiyacı var?’ diye sorduğumda ‘meşruiyet’ dedi” cevabını verir. Yani Trump, Türkiye’de iktidarın meşruiyeti olmadığını söylüyor. Ne acı değil mi? Ancak; DOĞRU PARTİ olarak diyoruz ki, Türkiye devleti “meşruiyetini” ABD Başkanı Trump’dan değil büyük Türk Milletinden alır… AKP devleti “meşruiyetini” ABD Başkanı Trump’dan mı alıyor? diye soruyor vatandaş.
Ayrıca, Türkiye ABD’nin CAATSA (Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası) kapsamında uygulanan yaptırımların kaldırılması konusunda bir gazetecinin sorusuna ABD Başkanı Trump CAATSA yaptırımlarının yakın zamanda, hatta görüşmenin iyi geçmesi durumunda “neredeyse hemen” kaldırılabileceğini söyledi. Görüşmenin kim için iyi geçtiğini soruyor vatandaş.
Erdoğan’ın Trump’dan Halkbank davası için yardım talep etmesi konusuna gelince, ABD ambargosuna rağmen Türkiye kamu bankası üzerinden İran’ın 20 milyar dolar parasını altın ithali ile akladı. ABD, bu aklama işinin organizatörü Reza Zarrab’ın itirafları ile ABD yönetimine teslim ettiği bilgi ve belgeler ışığında zararların tazmini için açtığı dava devam ediyor. Tazmin edilmesi istenen bedel ülkemizin değil kişilerin ceplerine girmiştir. Davanın kaybedilmesi halinde bu bedel kim tarafından ödenecektir diye soruyor vatandaş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu konusunda gerekli adımların atılacağını dönünce Patrik Bartholomeos ile görüşeceğini belirtmişti ya, bu iki ülke arasında konuşulması gereken bir konu mudur? diye soruyor vatandaş.
Trump; Çok iyi bir ilişkimiz var. 35 yılla yargılanan Rahip Brunson’ı serbest bırakması için aradım o da Brunson’ı serbest bıraktı. Bunu asla unutmam dedi. Gerçekten de böyle oldu… benim gibi birçok vatandaşımız da “Türkiye’de yargı bağımsız mı? Türkiye bir hukuk devleti midir? Trump ne demek istedi?” diye soruyor.
Değerli okurlar, S-400 füze savunma sisteminin varlığı nedeniyle F-16 ve F-35 konularında bir ilerleme olmadığını gösteriyor. Sonuç olarak, bu ikili görüşmenin özeti; ABD Başkanı Trump “Meşruiyet” verdi, karşılığında torunlarımızı ve onların çocuklarının da geleceğini, ödenecek bedeller nedeniyle ipotek altına aldı. ABD Ankara Büyükelçisi Barack bile bu sonuçlar karşısında şaşkınlığını gizlemeyerek “Benim hiç aklıma gelmemişti” diyebiliyor.
Türkiye’nin aydınlık geleceğini karartan bu anlayışa; Türk Milletine verdiğin değer bu mu? diye soruyor vatandaşlar.