Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM, Uncategorized 16 Şubat 2023 179 Görüntüleme

EROL: ELAZIĞ’IN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİ ELAZIĞ İÇİN BİR ŞANSTIR

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Elazığ’ın afet bölgesi ilan edilmesi konusuyla ilgili olarak bir açıklama yaptı. Açıklamasında yaşanan deprem felaketinin çok büyük bir faciaya yol açtığını kaydeden Erol,’’ bir kentte ölüm olmaması, yıkımın olmaması,  depremden etkilenmemiş anlamına gelmez. 2020 depreminin aslında Elazığ için bir talihsizlik olduğunu değerlendirsek de, aslında bugün için değerlendirdiğimizde büyük bir şans oluşmuş. Çünkü kötü binalar, çürük binalar olan bölgelerde evler yıkıldı. Yeni binalar yapıldı. TOKİ eliyle yeni konutlar yapıldı.  İnsanlar yeni konutlara geçti ve bütün hasarlı binaların yıkılmasından kaynaklı olarak da Elazığ bir faciadan döndü. ‘’ dedi.

BİR KENTTE ÖLÜM OLMAMASI, YIKIMIN OLMAMASI,  DEPREMDEN ETKİLENMEMİŞ ANLAMINA GELMEZ                         

6 Şubat günü Maraş merkezli yaşanan depremde, ülkemiz inanılmaz derecede büyük bir faciadan döndü. Gerçekten acı çok büyük. 11 ili etkileyen bir deprem yaşandı. 11 ilde Yaklaşık 15 milyona yakın bir nüfusumuz oturuyor. On binlerle ölçülen yaşam kaybı var.  O bölgede maddi zarar milyarlarca dolarlarla ifade ediliyor.  Ben buradan, o bölgede, 11 ilimizde ve çevre illerde etkilenen, hayatını kaybeden tüm canlara Allah’tan rahmet diliyorum.  Yaralılara acil şifalar diliyorum. O bölgede yaşayan bütün insanlarımıza başsağlığı diliyorum. Gerçekten hiç kolay bir durum değil. Biz Elazığ’da 2020 yılında bir deprem yaşadık.  Biz yalnızca depremi yaşamışız.  Ama o bölgenin insanları büyük bir facia yaşamış.  Hala o facianın izleri devam ediyor. Allah sabır versin,  güç kuvvet versin diyorum.  O süreçten sonra Türkiye’de 11 ilde deprem olmasına rağmen,  afet bölgesi 10 ilde ilan edildi. Ohal Yasası için kanun teklifi meclise geldi.

Biz ilk günden beri Elazığ’ın da bu depremden etkilendiğini,  bir kentte ölüm olmaması, yıkımın olmaması,  depremden etkilenmemiş anlamına gelmez içerikli değerlendirmeler yaptık.  2020 depreminin aslında Elazığ için bir talihsizlik olduğunu değerlendirsek de, aslında bugün için değerlendirdiğimizde büyük bir şans oluşmuş. Çünkü kötü binalar, çürük binalar olan bölgelerde evler yıkıldı. Yeni binalar yapıldı. TOKİ eliyle yeni konutlar yapıldı.  İnsanlar yeni konutlara geçti ve bütün hasarlı binaların yıkılmasından kaynaklı olarak da Elazığ bir faciadan döndü.  Ama devamında yine aynı şekilde bu depremin yaratmış olduğu, deprem sonrası artçı depremlerin yaratmış olduğu bu süreçte,  yine yıkım kararı verilen yüzlerce binamız var. Bu yüzlerce binamızın yıkılmadan, yıkım kararıyla yıkılması şehrimiz açısından bir şanstır.  Çünkü bu binalar doğal afetle yıkılmış olsaydı, belki Bizim de binlerle ifade edilen hayat kaybımız olacaktı.

ELAZIĞ’IN AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMESİ İÇİN CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞME YAPTIM

Bu, Elazığ için bir şanstır. Bu süreçte Elazığ afet bölgesi ve OHAL kapsamında değerlendirilmedi.  Biz bunlarla ilgili söylemlerimizle meclise ve kamuoyunda gündem oluşturduk. Ulusal televizyonlarda paylaştık. Bir milletvekilinin görevi de zaten budur. Milletvekili kendi ilinde yaşanan bir sorunla ilgili algı yaratamıyorsa, bunu gündeme taşıyamıyorsa, Ankara bu işle çok ilgilenmez. Ama bununla ilgili yeterli derecede gündem oluşturabiliyorsanız, sonuçta bunu birileri takip eder ve günü geldiğinde devlet iradesi ortaya koyulur. Bununla ilgili dün Sayın cumhurbaşkanımızla bir telefon görüşmesi yaptım. Çok içeriğine girmem girmek istemem, özel bir konuşmaydı. Konuyla ilgili daha sonra yaptığım sosyal medya paylaşımı bile cumhurbaşkanının izniyle yaptım.

Burada, Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür ederim. Gerçekten Elazığ’ın buna ihtiyacı vardı. Bu yalnızca bizim girişimlerimizle, bizim Cumhurbaşkanlığı ile kurduğumuz iletişim sonucu çözülmüş bir sorun değil. Ben siyasi nezaketi bilen birisiyim. Bir iş yaparken, ilin diğer dinamiklerini kötüleyerek, beceriksizlikle suçlayarak yapmak, bize yakışmaz. Bizim tavrımız şudur;  Tabii ki doğal olarak ilimizin AK Partide 4 milletvekili ve belediye başkanının, ilimiz valisi, sivil toplum örgütlerinin bu işe mutlaka katkısı olmuştur. Herkesin yetkisi doğrultusunda, becerisi doğrultusunda, ilişkileri doğrultusunda mutlaka ilgili birimlere taşımışlardır. Sorunun çözümü ile ilgili gerçekten onlar da duyarlı davranmışlardır. Ama herkesin kendine göre bir siyaset dili ve tarzı ve iletişim anlayışı vardır. Birisi bakanla görüşür, birisi bakan yardımcısı ile görüşür, birisi cumhurbaşkanıyla görüşür. Benim de kendime göre yarattığım bir etki alanım vardı. Biz Sayın cumhurbaşkanıyla görüşerek bu sürecin çözümüne eğer katkı bulunduysak, bunun için çok mutlu oluruz. Bu mutlu edici bir süreçtir.

Elazığ’da muhalefet ve iktidar parti milletvekillerinin ilk günden birlikte hareket etseydi çok daha güzel şeyler yapılabileceğini ifade eden Gürsel Erol, ‘’ Biz her söylediğimizde, bizi yok saydılar, bizim taleplerimizi, önerilerimizi dinlemediler. Kendilerine göre biz bu işi yaparız ederiz anlayışıyla gittiler. Ama sonuç itibariyle bugün şunu gördük ki, bir kentte siyaset kurumları, o ilin dinamikleri, milletvekilleri, belediye başkanı, valisi, kamu görevlileri bir arada olduğu zaman sorun çözülür.’’ Dedi. Erol şunları söyledi:

‘’Eğer biz ilk günden beri muhalefet ve iktidar partileri, bunu hep söylüyorum; birlikte hareket etmeyi becerebilseydik, biz Elazığ için çok güzel şeyler yapabilirdik. Bu süreci çok doğru değerlendirebilirdik. Ama her söylediğimizde bizi yok saydılar, bizim taleplerimizi, önerilerimizi dinlemediler. Kendilerine göre biz bu işi yaparız ederiz anlayışıyla gittiler. Ama sonuç itibariyle bugün şunu gördük ki, bir kentte siyaset kurumları, o ilin dinamikleri, milletvekilleri, belediye başkanı, valisi, kamu görevlileri bir arada olduğu zaman sorun çözülür. Benim siyasette şöyle bir tarzım var. Birçok arkadaşımız da şunu soruyor: Bana iktidar partisinin ulaşamadığı cumhurbaşkanına siz nasıl ulaşabildiniz? Muhalefet partisi milletvekili olarak ben hep şunu söylüyorum. Ben devlet geleneğinden gelen bir siyasetçiyim. Ve Devleti i temsil eden bir siyasetçiyim. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş, Elazığ seçim bölgesi olan bir milletvekiliyim. Bizim siyaset dilimiz, söylememiz, devletçiliğimiz, vatana milleti olan sadakatimizin ayrı bir önemi ve yeri vardır. Benim için öncelik, parti konuşmaları, ideolojik davranış değil; benim için öncelik, devletimize liyakat, vatanımızın bölünmez bütünlüğü, milletimizin birliği ve beraberliğidir. Bu doğrultuda siyaset yapıp geliştirince, bu doğrultuda, nezaket kurallarına göre davranınca, bu ülkenin cumhurbaşkanından tutun, en alt birimdeki kamu görevlisine kadar herkes sizi ciddiye alır ve dinler. Siyaset yaptığımız için ciddiye alındığımız ve önerilerimizin değerlendirildiğini zannediyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Elazığ çok önemliydi.

KILIÇDAROĞLU: ’’ BİZ SİYASETEN KENDİMİZE GÖRE FARKLI BİR DİLİMİZ ÜSLUBUMUZ OLABİLİR. AMA SEN MİLLETVEKİLİ OLARAK İLİN SORUNLARI İLE İLGİLİ ULAŞMAN GEREKEN HER YERE ULAŞABİLİRSİN’’

Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmeyi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nın bilgisi dâhilinde yaptıklarını ifade eden Erol,

Bu görüşmeyi sayın genel başkanımın izini ve bilgisi dâhilinde yaptım. Sonuçta bir parti milletvekili olarak eğer Cumhurbaşkanını arayacaksanız, bunu partinizin genel başkanından izin almanız ve bilgi vermeniz gerekiyor. Sayın genel başkanımı aradım. Genel başkanını ifadesi;’’ Biz siyaseten kendimize göre farklı bir dilimiz üslubumuz olabilir. Ülkenin gerçeklerini farklı anlayışlarla gündeme getirebiliriz. Ama sen o ilin milletvekilisin. İlin sorunları ile ilgili ulaşman gereken her yere ulaşabilirsin. Ve doğrusu da budur.’’ Dedi. Genel başkanımız böyle söyledikten sonra, sayın cumhurbaşkanımıza ulaştık. Bu, Elazığ için bir olaydır. Elazığ’ın birliğe, beraberliğe ihtiyacı var.

ELAZIĞ ETRAFINDAKİ İKİ FAY HATTININ RİSKİYLE KARŞI KARŞIYADIR

 

Elazığ’ın çevresindeki illerle birlikte hala büyük bir riske açık olduğunu kaydeden CHP Elazığ milletvekili Gürsel Erol, o bölgelerde tedbir alınmazsa, o bölgede yaşanacak bir depremle Elazığ’a düzensiz bir göçü olacağını ifade etti. Erol açıklamasına şöyle devam etti:

‘’Elazığ olarak büyük bir riske açık durumdayız. Şu anda etrafımızda fay hatları var. Bunu gündeme getirdiğimiz zaman, etrafımızdaki arkadaşlar yalnızca bunu ticari ve tüccar kafasıyla değerlendiriyorlar. Aslında bu sosyolojik ve psikolojik bir davranış şeklinin sonuçları ile ilgili. Bu günden kaynağını söylüyorum. Etrafımızda iki tane fay hattıyla, fay hattının riskiyle karşı karşıyayız. Birincisi Ovacık- Tunceli fay hattı, ikincisi Bingöl fay hattı, Bilim adamları kısa sürede bu bölgelerde yeni bir depremin yaşanabileceği konusunda yorumlar yapıyorlar. Bir Depremin etkisi yalnızca binaların yıkılması değildir. Bir depremin etkisi yalnızca ticaretinizin çökmesi ile değildir. Bir depremin etkisi yalnızca sizin can kaybınız değildir. Depremin birçok etkisi vardır. Çocuklar üzerinde, insanlar üzerinde psikolojik etkisi vardır. Kentin vizyonu ve geleceği ile ilgili değerleriyle ilgili kayıp vardır. Ekonomik kayıplar vardır. Birçok yönlüdür bu olay. Yaşam tarzınızın değişmesi ile ilgili çok kaygı vardır. Yaşam koşullarınızın ağırlaşması ile ilgili birçok konu vardır. Malatya depreminden sonra şu anda, bizim Keban, Ağın ve Baskil ilçemizde yaklaşık 50 bin nüfus gelmiş. Niye gelmiş? Buradaki Baskilliler,  Malatya’daki Baskilliler, doğal olarak Malatya’da barınma sorunu olduğu için yeni bir deprem riskinin korkusunu yaşadıkları için, ana baba toprakları Baskil’e dönmüşler. Eşinin,  dostunun, akrabasının yanında, bahçede bağ evlerindeki evlerinde kalma ihtiyacı hissediyorlar. Başka çareleri yok. Şimdi Bingöl ve Tunceli depremlerini özellikle bu toplantıda söylüyorum. Çünkü geçmişte söylediklerimizi arkadaşlarımız çok ciddiye almadılar. Özellikle söylüyorum. Eğer bugünden hem Elazığ olarak biz ve hükümet bunu da sayın cumhurbaşkanına yine gündeme getireceğim.  Sadece Elazığ’ı konuştum. Ama daha sonra rapor haline sayın cumhurbaşkanına ve ilgili bakanlara söyleyeceğim.

YAPMAMIZ GEREKEN PARTİ FARKETMEKSİZİN ELAZIĞ, BİNGÖL VE TUNCELİ MİLLETVEKİLLERİNİN BİR ARAYA GELMESİDİR

Bingöl ve Tunceli depremi ile ilgili o bölgelerde tedbir alınmazsa, o bölgede yaşanacak bir deprem Elazığ’a düzensiz bir göçü sağlayacak. Çünkü Elazığ yıllardır, yüzyıldan fazla bir sürede Bingöl ve Tunceli halkıyla içeceği yaşayan, ticari ilişkileri olan, gönül ilişkileri olan, akrabalık ilişkileri olan ve yerleşik düzen ilişkileri olan üç şehirdir. Burada yaklaşık 40-50 bin civarında Tunceli nüfusu var.  Yaklaşık 60 bin üzerinde de Bingöl nüfusu var. Doğal olarak, bu insanların da Bingöl ve Tunceli ile akrabalık ilişkileri var ve devam ediyor. O bölgede yaşanacak bir depremden dolayı bu bölgeye düzensiz bir göç gelecek. Ve Elazığ’da kiralık konut fiyatları artacak, konut bulamayacağız.  Gezecek yer bulamayacaksınız, oturacak yer bulamayacaksınız. Nüfus düzensiz bir şekilde artacak ve Elazığ yeni riskleri açık olacak. Onun için bugünden söylüyorum. Bizim yapmamız gereken Tunceli milletvekilleri, AK Parti CHP hangi partiden olduğu hiç fark etmez Bingöl ve Tunceli Bingöl ve Elazığ milletvekilleri bir araya gelerek Elazığ’da yarattığımız bu enerjiyi, yine Elazığ’ın geleceği için o şehirlerdeki yaşayan insanların mağdur olmaması için Tunceli ve Bingöl için de yapmamız gerekiyor.

VATANDAŞLARA AFET BÖLGESİNE DAHİL OLMANIN AVANTAJLARINI ANLATMAK GEREK

Elazığ’ın da cumhurbaşkanının kararı ile afet bölgesine dahil edilen iller arasında olmasının faydalarına değinen Gürsel Erol, bu konuda vatandaşların bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Erol:’’Afet yasası çıktı. Afet bölgesine alındık da ne oldu?  Vatandaşa avantajlarını da anlatmak lazım. Birincisi borçlar ve krediler erteleniyor yıkılan evler, eğer afet bölgesi ilan edilmeseydi,  herkes kendisi yapacaktı. Devlet para vermeyecekti.  Belki yüksek olan da konut kredisi verecekti. Ama şimdi 2020 yılında yaşanan deprem sonrası yaşadığımız, devletimizin bize sunduğu avantajlar neyse,  birebir hepsi aynı olacak. Devlet Hatay’a, Maraş’a, Adıyaman’a, Adana’ya, Diyarbakır’a yani deprem olan illere sağladığı yarar neyse hepsi Elazığ’da da olacak.  Belediyelerin gelirinin artması, burada çalışan kamu görevlilerinin maaşının artması, konutların afet konutu kapsamında yapılıp 20 yıl vadesiz borçlandırılması,  kentsel dönüşüm bölgelerin yeniden planlanması bunun gibi vergilerin ertelenmesi çeklerin senetlerini ertelenmesi gibi,  şehrin hem ticaretini hem sosyal yaşantısına hem ekonomik yaşantısına hem vatandaşlarımızın mülkiyet hakkının korunması ile ilgili son derece faydalı olacak son tek başına her sorun çözülebilir değildir.  Ama bu karar bize bir can suyu oldu.  Bundan dolayı bu yasanın,  bugün afet bölgesine alınması ile ilgili konuşmamın sonunda da ifade edeyim ilimizin 4 milletvekiline, belediye başkanlarına,  ilimizin valisine,  sivil toplum örgütleri başkanlarına hepsine teşekkür ederim.  Önemli olan kimin ne derece katkı sunduğu, kimin kendisini bu işte ne kadar etkili olduğu ifade etmesi değil; önemli olan Elazığ’daki herkesin, Elazığ’daki vatandaşlarının yurttaşlarının sorunun çözülmesine katkı sunmaktır.’’ Dedi.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com