DOLAR 39,2875 -0.11%
EURO 44,7841 -0.54%
ALTIN 4.175,92-1,41
BITCOIN 41517191.32768%
Elazığ
28°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Köyün 11 Bin dönüm arazisi gaspedildi iddiası: Ekinözü Köyü’nün mezarlıkları bile bir vakfa ait….
  • Harput Times
  • Güncel
  • Köyün 11 Bin dönüm arazisi gaspedildi iddiası: Ekinözü Köyü’nün mezarlıkları bile bir vakfa ait….

Köyün 11 Bin dönüm arazisi gaspedildi iddiası: Ekinözü Köyü’nün mezarlıkları bile bir vakfa ait….

ABONE OL
4 Ekim 2024 17:48
Köyün 11 Bin dönüm arazisi gaspedildi iddiası: Ekinözü Köyü’nün mezarlıkları bile bir vakfa ait….
0

BEĞENDİM

ABONE OL

SERRA TAYLAN

Ekinözü Köyü’nün bir önceki dönem muhtarı ve hâlâ sürmekte olan Habap Der yönetim kurulu başkanı Hayati Sinem, köyün mera arazilerinin bir vakfa peşkeş çekildiğini söyledi. Sinem 1956 yılında Ekinözü köyüne tahsisi yapılan 11 bin dönüm mera alanının 1970 yılında Halil Bey ve Rufekası Vakfı adlı bir  vakıf tarafından, üç bilirkişinin beyanına dayandırılarak bir vakfa devredildiğini iddia etti. Söz konusu vakfın mera arazilerinde tarım yapılıyormuş gibi göstererek devlet teşviki aldığını da iddia eden Sinem; ‘’Köyde ekilmesi ve biçilmesi mümkün olmayan arazilerin tamamına susuz tarla statüsü kazandırılıp, yıllarca ekilip biçiliyormuş gibi gösterilerek Tarım İl Müdürlüğü’nden mazot, gübre desteği, tarım teşviki adı altında yıllarca haksız kazanç elde edilmiş, yetimin malı çalınmış, devlet kurumlarını aldatmaya yönelik evraklar düzenlenerek insanların alın teri ve emeği peşkeş çekilmiştir.’’  diyerek yetkililerden köylülerin hak kaybının önüne geçilmesi için çözüm istedi.

Elazığ’ın Ekinözü(eski adı Habap) Köyü’nde Habap Der yönetim kurulu başkanı Hayati Sinem, 1970 yılında sahte beyanlar ile köylülere ait olan mera alanlarının bir vakfa devredildiğini söyledi. Köyün camisinden çeşmesine ve köylülerin kaldığı evlere kadar tüm alanlarının vakfa ait göründüğünü ifade eden Sinem, söz konusu vakfın yetkililerine ulaşamadıklarını da ifade ederek, yetkililerin köy arazilerinin gaspına karşı tedbir almalarını istediklerini söyledi:

‘’Köyümüzde yıllardır kronikleşen bir sorun bir haksız tescil söz konusudur.  56 yılında Toprak Tevzi Komisyon raporlarıyla köy tahsisine sunulan mera arazilerinin, 1970’te sahte beyanlarla, yanlış ifadelerle 11 bin dönümünün bir aile vakfına tescilli söz konusudur. Oysaki 1956 yılındaki Çiftçileri Topraklandırma Kanunuyla birlikte köyümüzün mera arazilerini ne kadar olduğu, halka sunulan tahsislerin ne kadar olduğu şu belgelerden de anlaşılmaktadır.   11 bin dönüm arazinin tamamının köye mera olarak tahsis edildiği ve bu tahsisin de 1970’e kadar sürdüğü ilgili evraklarla ilgili belgelerle sabittir. 1970’te bahsi geçen vakfın Palu‘daki nüfuzunu kullanarak haksız sahte beyanlarla köye ait 11 bin dönümlük  mera arazilerinin, bir silsileden gelen aile vakfına devredilmesi söz konusudur.1956’da devletin kendi çiftçilerine topraklandırma ile beraber; nerenin mera arazisi, nerenin sürülebilir, nerenin taşlık, nerenin dere yatağı olduğu gün gibi açık iken, mera arazilerinin yaklaşık 20 sene sonra kamulaştırma tutanaklarında sabit olduğu kararıyla tamamının köye ait olduğu açık iken,  ne oldu ?  20 sene sonra ne değişti de bir silsileden gelen aileye geçmesi söz konusu olmuştur?  ‘’

‘’Gasp edilen araziler tarım arazisi gibi gösterilerek devletten teşvik alınmıştır’’

Devletin söz konusu arazileri kamulaştırarak köylülerin hizmetine mera arazisi olarak verdiğini belirten Hayati Sinem, söz konusu 11 bin dönümlük arazinin ilgili vakıf tarafından gasp edildiğini söyledi. Sinem, vakfın bu arazileri ekili olarak göstererek devletten tarım teşvikleri aldığını iddia etti. Sinem açıklamasında şunları söyledi:

‘’Oysaki devlet buranın tamamını kamulaştırmış, kamu bedelini ilgili vakıflar idaresine ödemiş ve ödedikten sonra da tamamını mera olarak tescillemiştir.  Tutanaklarda da mera tahsisi şeklinde olarak geçmektedir. Bütün bu evraklara rağmen 11 bin dönüm arazimiz gasp edilmiştir. Zaten tarıma elverişli bir arazi olmadığı, kesinlikle sürülemeyeceği yönünde uzman bilirkişi raporları da mevcuttur. Bu uzman bilirkişi raporlarına rağmen, durum mahkemeye intikal etmesine rağmen hala bahsi, geçen 11 bin dönüm arazinin %99’u tamamıyla taşlık ve kayalıktan oluşmaktadır. Yani ekilmesi sürülmesi söz konusu değildir. İstesen de yapamazsın çünkü tamamı taşlık arazidir, tarım yapılması söz konusu değil. Ama buna rağmen bahsi geçen 11 bin dönümlük araziye susuz tarla statüsü kazandırılarak devletten tarım teşvikleri adı altında;  gübre desteği mazot desteği vs. ödenen ne kadar teşvik varsa, ekip biçilmediği halde devlete yanlış beyanlarla, ilgili kurumlara yanlış beyanlar ve sahte evrakları sunmak sunmakla bu teşviklerin tamamından yararlanmışlardır. Hala da yararlanmaya devam ediyorlar. Bu teşviklerden yararlanan vakfın kendisidir. Çünkü bu susuz tarla vasfındadır ve tapusu onlardadır. Dolayısıyla onlar yararlanıyor. Bu tarlalar susuz tarla olarak, buğday, arpa, ceviz, kiraz bahçesi olarak gösterilip devletten teşvik alınıyor. Bunların hepsi kanıtlarıyla mevcuttur. Bizim yaklaşık beş senedir açtığımız bir dava var. O davayı da bir parsele açabildik. Çünkü devasa bir arazi. Köy tüzel kişiliği olduğu için mahkeme harçlarından, vekil harçlarından muaf değiliz. Açtığımız tek bir parsel için bile köylüler olarak 1 milyona yakın masrafımız olmuştur. Biz bunun peşindeyiz. Geç işleyen, ağır işleyen bu evrak ve bilgilere rağmen hala 5 senedir düren bir mahkeme süreci söz konusu. Sadece bir parsel için dava aça bildik.  Çünkü onlarca parselden oluşmakta. Bu 11 bin dönümlük bir arazi. Bizim gücümüz ona yetti. Diğer 11 bin dönümü dava edemezdik. Korkunç devasa mahkeme harçları çıkıyor. Sadece bir parselin mahkeme harcı 615 bin TL idi.

‘’Bir an önce bu arazilere savcılık tarafından tedbir kararı konulmasını istiyoruz’’

Bizim talebimiz 1956 yılı Toprak Tevzi Komisyon Raporlarına geri dönülmesi. Devletin halkına sunmuş olduğu mera arazilerinin, tekrar köyün tapulu mera arazileri haline getirilmesini istiyoruz. Bunların olabilmesi, elimizin rahatlaması için de bahsi geçen bu arazilere ivedilikle bir ihtiyati tedbir konulması şartı vardır. Bu ilgili belge ve bilgilere dayanarak herhangi bir Cumhuriyet savcımız kalkıp resen soruşturma kararı başlatıp ihtiyati tedbir koydurabilir. İhtiyati tedbir kararı koydurabilmesi için yeterince  yolsuzluk ve usulsüzlük vardır. Gelip inceleyin. Devletin kendi halkına tahsis ettiği bir araziyi nasıl oluyor da bir aile vakfı kendi üzerine geçirebilir?

‘’Sadece meralar değil, okulumuz, sağlık ocağı, cami, çeşme gibi ortak alanlar da vakfa devredilmiş’’

Söz konusu vakfın sadece meralar değil, köyün tüm ortak kullanım alanlarına sahip çıktığını da belirten Hayati Sinem, köydeki tüm yerleşim alanlarının da vakfa ait göründüğünü söyledi. Vakfa karşı açtığı davalarda vakfın yüzyıllar öncesinden gelen bir ak iddia ettiğini ileri süren Sinem:’’ Devlet kamulaştırma kapsamında buraların bedelini ödemiş’’ diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Bizim açtığımız davalara vakfın verdiği cevap şu; kalkan kılıç olayından bahsederler. Edebilirler, eyvallah diyelim. Lakin, bahsi geçen bu arazilerde kamulaştırma yapılmış, devlet kamulaştırmış kamu bedelinin bir kısmını devlet, bir kısmını da köylüden almak kaydıyla devlet bunu kamulaştırmış kamu bedelini ödemiş. Ve kullanılabilir arazilerin sürülebilir arazilerin bir kısmını köylüye tapusu karşılığında verilmiştir. Geriye kalan sürülemez, tarıma elverişli olmayan araziler ise tamamıyla mera olarak tahsis edilmiştir. Meraları da geçeli. Şimdi benim köyümün yerleşke alanını görüyorsunuz. Hangi tapu kime ait? Kaç metre kare? Hangi parsel kaç metre? Parselin özelliği diğer evrakla da gösterebilirim. Bu devletin vatandaşa tahsis ettiği köy merkezidir. Köy merkezinde neler vardır okul sağlık ocağı cami mezarlık tarihi Çeşmeler kiliseler vardır. Ve insanların atalarından babalarından kalma ikamet ettikleri evler vardır. Hiç kimsenin şu anda burada bir dirhem tapusu yoktur.’’

 

‘’Depremde evleri hasar alan köylüler hak sahibi olamadı’’

2020 ve 2023 yılında depremlerden hasar alan köy evlerinde kalan sakinlerin, tapularını alamadıkları için hak sahibi olamadıklarını da sözlerine ekleyen Hayati Sinem, köyden 19 hanenin göç ettiğini söyledi:

‘’2020 ve 2023 yılında depremler yaşandı ve birçok ev hasar aldı. İnsanlar hak sahibi olamadılar. Evlerinin yıkıldığı ata ocağında hiç kimse evini yaptıramadı. Bu sebeple köyden 19 hane ilçe merkezine göç etmek zorunda kaldı. Çünkü ellerinde tapuları yoktu. Bahçesi, ahırı, düzeni orada. Atasından kalma ocağı orada. Ama tahsis edildikten 20 sene sonra,bunlar gidip kendi nüfuzlarını kullanarak insanların sadece ev yeri değil; köy meydanı, sağlık ocağı, köy evi okullarımız, iki tane camimiz mezarlık, tarihi çeşmeler kiliseler vardır. Ve tamamını gasp etmişler. Sadece mera arazileri değil. Bu ev kime ait? Hangi parsel kaç metre kare? Bu kamulaştırılmış bir tapu senedidir, insanlara verilmiştir. Bunu nasıl yapmışlarsa, hasıraltı edip ev yerlerini, cami, okul, sağlık ocağı gibi insanların ortak kullanım alanlarını dahi gasp etmişler. Bu vakıf yarın bir gün köylüleri evlerinizden çıkıp ocaklarınızı terk edin diyebilir. Yaptıkları usulsüzlükler sadece onunla da ölçülü değil. 56’da devlet tarafından kamulaştırılan araziler 1970’te adını sanını bilmediğimiz dört tane bilirkişinin beyanına dayandırılarak 11 bin  dönüm Mera arazisini vakfa çevirmişler. Asıl usulsüzlük ta buradan başlamaktadır. 1946 sınırlarında kesinlikle bey, paşa kimsenin olmadığı da bellidir. 1970’te ne yapılmıştır bahsi geçen arazilerin tamamı senetsizliklikten tesciline gidilmiştir. Yani başlı başına bir usulsüzlük yapılmış.56’da kamulaştırılmış bir arazi 70’te nasıl senetsizlikten tapu tesciline gider?

‘’Bu 340 haneli köy bilinçli planlı bir şekilde göçe zorlanıyor.’’

Bizler ivedilikle meralar ve köy yerleşkesi alanının tamamı için, bu meraların gasp edilmesi ile köy tam bir ablukaya alınmıştır. İkinci bir husus, köye yaşam alanı, hayvanlarına yaşam alanı, insanların ortak kullanım alanlarını hiçbir şeyi bırakmamışlardır. Bu 340 haneli köy bilinçli planlı bir şekilde göçe zorlanıyor. İvedi talebimiz burada tamamının ilgili mahkemelerce, ilgili hakim savcılarımızla, ivedilikle bir ihtiyati tedbir kararı konulmasıdır. Ve adaletin  bunun hakkında gerekeni yapacağına inanıyoruz.Çünkü haklıyız. Belgemizle, bilgimizle, elimizdeki dokümanlarla ,tutanaklarla, kararlarla bu devlet kendi halkına bu hakkı sunmuştur .’’

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP