DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan seçim gezileri kapsamında Elazığ’da idi. Basın mensupları ile bir kahvaltı programında buluşan Babacan partisinin eylem planlarını açıkladı ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Son günlerin en önemli konularından biri olan 250 bin sosyal konut projesini değerlendirdi. Açıklanan projenin sürdürülebilirliğinin önemli olduğunu ifade eden Babacan, bu imkandan herkesin yararlanabilmesi gerektiğini ve ödeme koşullarının açıklanandan daha farklı olacağını ifade etti. Memur maaş artışının enflasyon oranında olduğuna dikkat çeken Babacan: ‘Umut satmak nedir ? Hayal nedir az çok kestirebiliyoruz. Tabii zamlarla hareket etmek sevdiğimiz bir iş değildir. Komple projeyi karalamak, olmaz demek doğru değil. Hükümetin önceki olumsuz sicili var. Daha önceki bir icraat geçmişi var. Daha önceki hataları var. Birdenbire bu hatalar yok olacak, birdenbire o eski hatalar tekrar etmeyecek demek doğru değildir. Muhtemelen Eskiden gördüklerimizin benzerini göreceğiz ,öyle anlaşılıyor.’’ Dedi.
Sosyal Konut Projesinin işleyişini takip edeceklerini de ifade eden Babacan sözlerine şöyle devam etti:
BABACAN: UMUT SATMAK KOLAY
‘’Bu açıkladıkları ilk sosyal konu projesi değil . En son 2019’da açıklamışlardı. Genelde bu tür projelerde ‘Umut satmak’ kolay oluyor. Umudu satıyorsunuz. Eğer orada maliyeti avantajlı bir tablo varsa, konut fiyatlarına göre daha büyük bir imkan varsa tabii ki vatandaşlarımız için iyi. Ekmek 5 lira, 2 liraya satanın önünde kuyruk oluşuyor. Peki bunu gerçekten sağlayabilecekler mi bu projeyi? Gerçekten buna ilgi gösterecek mi ?Bunları zaman içerisinde göreceğiz Arsaları kaça satacaklar? İmar planlarını neye göre değiştirecekler? Orada acaba hükümete yakan inşaat firmalarının bir neması olacak mı? Şu anda ilan ettiler, ama daha önceki ilan edilen benzer projelerde beklenen sonuç bugüne kadar arzu edilen düzeyde oluşmadı . 5 liralık ekmeği 2 liraya satıyorum dediğimizde gelen herkese verebiliyor musunuz? Yoksa kura çekerek vatandaşların bir kısmı 2 liralık ekmeği alabiliyor mu? Gerçekten ekonomik sorunları çözüyor musunuz bu da ayrı bir mesele ayrı bir değerlendirme konusu.
MEMUR MAAŞINA ZAM DEMEK ,SOSYAL KONUTTA İLAVE ÖDEME DEMEK
’Ödemeler memur maaşlarına gelecek zam kadar. Enflasyon endeksli artan ödemeler ,dolayısıyla bugün cazip gibi görünen ödemeler, yarın çok farklı bir noktaya gidebilir. Biliyorsunuz emekli maaşlarında artış açıklanan resmi enflasyon tutarında oldu, asgari ücretteki artışlar resmi enflasyon düzeyinde oldu. %80’ler düzeyinde. Halbuki gerçekte hayat, çok daha pahalı. Memurumuz, asgari ücretlimiz, emeklimizin refah seviyesinde eski noktaya gelebilmesi için; onlara enflasyon üzerinde zam verilmesi gerekiyor. Dolayısıyla yarın mecburen memur maaşlarına enflasyon üzerinde zam yapılacağı için, enflasyon farkını kapatacak bir açık yapılacağı için, ilerideki gerçek üzerinde gerçek enflasyon üzerinde zam yapılacak demektir. Dolayısıyla ileride gerçekleşecek artışın üzerinde bir memur maaş artışı olacak. Memur maaşına zam demek, İlerideki gerçek enflasyon düzeyinde zam demek. Dolayısıyla ileride gerçekleşecek gerçek enflasyon üzerinde artacak memur maaşları, dolayısıyla artı enflasyon, artı o fark kadar da konut ödemelerine ilave ödeme isteyecekler .Dolayısıyla bu işlerle çok uğraştığımız için gerçek olan nedir? Yapılacak olan nedir? Umut satmak nedir? Hayal nedir az çok kestirebiliyoruz. Tabii zamlarla hareket etmek, sevdiğimiz bir iş değildir komple projeyi karalamak, olmaz demek doğru değil, Hükümetin önceki gibi sicili var. Daha önceki bir icraat geçmişi var. Daha önceki hataları var. Birdenbire bu hatalar yok olacak, birdenbire o eski hatalar tekrar etmeyecek diyemeyiz.Muhtemelen eskiden gördüklerimizin benzerini göreceğiz, öyle anlaşılıyor.’’
GEÇİCİ KORUMA ALTINDA OLAN İNSANLARIN VATANDAŞLIK HAKKI YOKTUR
Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığının açıkladığı 200 bin Suriyeliye vatandaşlık verilmesi konusunda da değinen Babacan: ‘’Vatandaşlık meselesi şöyle; hükümet tamamen hükümetin tamamen keyfi olarak yürüttüğü bir süreçten bahsediyoruz. Çünkü bunlar istisnai vatandaşlık kapsamında vatandaşlık verilen insanlar. İstisnai vatandaşlık demek, adı üstünde çok istisnai bir durum olması lazım. Çok başarılı biri olması lazım. Çok önemli bir bilim insanı, yüz binlerce insana istihdam sağlayabilecek bir iş insan olmalı. İstisnai vatandaşlık dediğimiz, gerçekten istisnai bir duruma sahip olan insanların vatandaşı olması demek. Siz 200 bin kişiyi Gönlümden koptu, vatandaş yapayım diye vatandaş yaparsanız, bu başka bir şey oluyor. Dolayısıyla biz bu eylem planımızda bunun Hukuksuz olduğunu belirttik. Çünkü geçici koruma altında olan insanların vatandaşlık hakkı yoktur. Kanunda açık açık yazıyor, kanunlarda da var. Vatandaşlık hakkında madde var. Vatandaşlığa başvuru hakkı olmayan insanlara, benim yetkim altında, tek imzayla, seni vatandaş yapabilirim, tek imzayla bunu istisnai vatandaş yapabilir miyim? diye tek imza ile bunların vatandaş yapıldığını görüyoruz. Bu çok ürkütücü.
TEK İMZAYLA VATANDAŞLIK VERİLMESİ TÜRKİYE GERÇEKLERİNDEN KOPUKLUKTUR
Bu rakamlar açıklanırken Türkiye’nin gerçeklerinden o kadar kopuklar ki, Türkiye’nin gerçeği şöyle; 200 bin kişi yüzünden kıyameti koparıyorlar topu topu 200 bin kişiye vatandaşlık vermişiz gibi sunuyorlar. Bu işin aslı öyle değil. Kural, ilke prensip açıklamadan, gönlümden koptu diye vatandaşlık verirseniz o zaman geride kalan yaklaşık 4 milyon Suriyelinin geri dönüşlerini imkansız hale getirirsiniz. Çünkü diğer geri kalanları da biz de beklerim belki tombala bize de vurur. Belki bize de piyangodan vatandaşlık çıkar diye geri dönmek istemezler. Aslında tam da stratejik hata burada. Siz açıklasanız derseniz, şu kriterleri ile ben vatandaş yapacağım deseydi, diğerleri hiç olmazsa vatandaşlık imkanı yok diye geri dönüş planlaması yaparlar. Hiçbir kriter açıklamadan hiçbir ilkeye, kurala tabi olmadan, ‘gönlümden koptuğu için ben bunları vatandaş yaptım’ deyip bir hesap vermezlik ruh haliyle bu işi yaptığınızda, Türkiye’de Suriye meselesini asla çözemezsiniz.’’ dedi.
