Ana Sayfa Uncategorized 26 Ekim 2022 276 Görüntüleme

CEZMİ ORKUN YAZDI…CEZAEVİ çok, FABRİKA yok!

Değerli vatandaşlar, bu yazımda üretime dayalı tesisler ile suçlulara dayalı tesisler arasındaki ilişki ve anlayışı ele alacağım. Günümüzde,
gelişmiş ülkelere nispeten ülkemizin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerde suç oranları giderek artmaktadır. Artan suçluluğun
nedenleri arasında işsizlik, yoksulluk ve eşitsizlik gibi faktörler öne çıkmaktadır. Bu faktörlerin en aza indirilmesi ise hükümetlerin temel görevidir. Peki öyle mi;

2022 yılı ikinci yarısı brüt dış borç stoku 444.4 milyar dolar, hazine garantili borç tutarı 15.8 milyar dolar olmasına rağmen üretim ve istihdama yönelik yeni bir yatırım veya fabrika yapılmamış, yani üretim tesislerine değil tefecilere yatırım yapılmış. Karşılıksız artan bu borç, döviz ve enflasyon değerlerinin artışına sebep olacak ve ekonomik sorunları tetikleyecektir. Sonuçta, borç veren sermaye için bu durum, olası bir olumsuzluk halinde ülkemize karşı ekonomik bir silah olarak kullanılacak ve toplumumuzu geçmişte olduğu gibi esir
alacaklardır.
Açıklanan 2023 bütçe açığı 565 milyarı faiz ödemeleri olmak üzere toplam 657 milyardır. Üretime dayalı gelir olmadığına göre anlaşılan o ki AKP yönetimi, KKM ve faiz ödemelerinin karşılamak için ya yeniden borçlanacak ya da trafik cezaları, vergiler, gıda, giyim, imalat ve enerji giderlerine yapacakları zamlarla sorumluluğu vatandaşlara yükleyecek, vatandaşları sömürmeye devam edecektir.

Değerli vatandaşlar, AKP yönetimi; iktidarları boyunca borç faizlerini ödemek için milleti sömürmek konusunda sarf ettiği enerjiyi, üretime dayalı tesisleri kurmaya harcamış olsaydı bugün bu sıkıntılar katlanarak devam etmiyor olacaktı. Borç yükünü her yıl arttırarak
devam ettiren AKP iktidarında “Fuhuş, cinayet, uyuşturucu , kadına karşı şiddet, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık gibi” asayiş olaylarında önemli oranlarda artış olmuştur. İktidar ise, önlem olarak yeni cezaevleri yapıyor. Bu çalışmaların sonucunda, ülkemiz hem Avrupa’da
hem de dünyada tutuklu ve mahkum sayısı açısından dünyada 2. sırada yer alıyor. Yani; ülkemizde her 100 bin kişiden 325’i cezaevinde.

Ne acı değil mi?
Ekonominin şu andaki durumu nedeniyle işini kaybeden ya da iş bulamayan bir kişi ailesinin huzur ve refahını sadece insanca yaşama arzusunu yerine getiremiyor. İşsizliğin %15 olduğu, alım gücünün enflasyon nedeniyle tükendiği ülkemizde, öfke duygusu-stresli
birey-hayattan keyif almayan ve gülümsemeyi dahi unutan insanlarımızın sayısı ve buna paralel olarak asayiş olaylarının artış göstermesi oldukça anlamlıdır.
Ayrıca, birçok insanın cezaevinden çıktıktan sonra tekrar cezaevine girdiğini görüyoruz. Yaşamak için bu insanların çalışması gerek ama hükümlü insanları çalıştırmaktan birçok firma imtina ediyor. Bu insanların ekmek parası kazanması lazım. Aksi durumda yeniden
suça bulaşmaları kaçınılmaz olmaktadır. AKP iktidarı ise, hapishanelerdeki mevcudu azaltmak için iş alanı yaratmak yerine var olan 384 cezaevine yeni cezaevleri ilave etmeyi tercih ediyor ve bunu bir başarı olarak görüyor. Diğer taraftan Erdoğan, geçmişte insanlık dışı davranışlara sahne olan Diyarbakır cezaevini kapatarak burayı müze yapacakları ile övünüyor. Anlamak mümkün değil. Açıkçası cezaevi yapmak ve kapatmak ile sevinen bir anlayış. Çarpık değil mi? Bu anlayış, karşılıksızborçlanma nedeniyle ülkemiz geleceğini riske sokmaktadır.

Çünkü; Mevcut AKP yönetimi için varsa yoksa rant ve adil olmayan paylaşım. Bu anlayışın hakim olduğu ülkemizde; cari açık artmış, borçlar artmış bunlar için önemli değil. Nasıl olsa bugüne kadar sömürdükleri milletimizin boğazına sarılacak, sırtlarına
taşıyamayacakları yükleri bindirecekler. Suça yönelimi azaltıcı gerekli önlemleri alamadıkları için üzülmeleri gerekirken, insanları çaresizliğin ittiği suçları nedeniyle yapmakla övündükleri cezaevlerine atma sevinci içindeler!
Geçmişte alınan borçlar nedeniyle, Duyun-i umumiye teşkilatı tarafından esir alınan ülkemizi, bu esaretten çekip çıkaran kurucu irade bizlere tam bağımsız bir ülke teslim etmesine rağmen günümüz iktidarı borçlanma politikasıyla ülke bağımsızlığını tartışılır duruma getirmiştir.

Biz DOĞRU PARTİ yöneticileri olarak, bu anlayışa hatırlatmak isteriz ki “Borç yiğidin kamçısı değil esaretin bedelidir.”
Değerli vatandaşlar, cezaevi yapılan yerlere üretim ve istihdama dayalı fabrikalar inşa etme anlayışından yoksun iktidarlar yönetimde oldukça! Borç ve suç azalmaz artışına devam eder. Geleceğimizi karartan bu eylemleri tersine çevirmek için Kuvayı milliye ruhuyla
DOĞRU PARTİ olarak sürdürmekte olduğumuz bu mücadelede yer alarak ülkemiz geleceğini teminat altına almalısınız. Aksi durumda yarın çok geç olacak ve inanın bugünleri dahi aramak zorunda kalacaksınız. DOĞRU PARTİ, kurucu ilkeler doğrultusunda alacağı önlemlerle tam bağımsız Türkiye mücadelesinde milletimizle birlikte olacaktır.

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com