Ana Sayfa Güncel, GÜNDEM, Uncategorized 29 Mart 2023 462 Görüntüleme

DOÇ. DR. HÜSAMETTİN KAYA: ELAZIĞ’IN COĞRAFİ TESCİL İŞARETLİ ÜRÜNLERİNE SAHİP ÇIKILMALIDIR

Elazığ Üzüm Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı ve Munzur Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Hüsamettin Kaya Elazığ yöresine ait coğrafi tescilli üzüm ve ürünlerine sahip çıkılması gerektiğini söyledi.  Elazığ tarım ve hayvancılık sektörü üzerine değerlendirmeler yapan Hüsamettin Kaya, özellikle üzüm üretimi konusunda Türkiye’nin en zengin çeşitliliğine sahip olan Elazığ’da sektörün yanlış uygulamalar üzerine yeterince gelişemediğini belirtti. Kaya özellikle özelleştirmelerden sonra sektöre üreticilerin mağduriyetinin arttığını söyledi.

2005 yılında Elazığ’da üzüm üretimini desteklemek ve ürünlere pazar oluşturmak amacıyla dönemin valisinin de desteği ile bir birlik kurduklarını ifade eden Hüsamettin Kaya, Türkiye’deki şarap fabrikalarının özelleştirmesinden sonra fiyatların düştüğünü ve özelleştirmeyle sektörde tekelcilik oluştuğunu belirtti. Kaya şunları söyledi:

”Bizim birliği kurduk 2005 yılında Elazığ bugün Anadolu’nun üzüm ambarı 68 çeşit üzümümüz var bizim 38 bin 500 hektarlık üzüm alanımız var 9 bine yakın üzüm yetiştiricisi vardı. Bunlar resmi istatistikler, yani il tarıma kayıtlı. Üzüm üreticileri 2005 yılında özelleştirildi. Türkiye’deki içki üreten fabrikalar, daha doğrusu şarap üreten fabrikalar. Özelleştirmeden önce devlete ait fabrikalar vardı. Üretim tesisleri vardı. Bunlar fiyatları önceden belirlerdi. Üzüm üreticisi de götürüp o fabrikalara ürünlerini rahatlıkla verirdi. Özelleştirmeden sonra fiyatlar birden bire düştü. Bir üzüm yetiştiricisi martta bağına girer kasımın sonunda bağından çıkar, maliyetli bir yetiştiriciliktir. Böyle olunca, dünyanın en kaliteli üzümleri de Türkiye’de Elazığ’da yetişiyor,-milattan önce 2000 yıllarına kadar dayanıyor, ispatlanmış belgeleri var biz birliği kurduk. 450’ye yakın üyemiz vardı. Birlik kurulduktan sonra sorunlar bitmedi. Birlik olarak coğrafi ürünler üzerinde çalışmalara başladık. İlk çalışmamız ‘Öküzgözü’ üzümü üzerine oldu. Çünkü dünyanın en kalite üzümlerinden birisi ve yalnız Elazığ’da yetişiyor.”

LİMAK, TÜRKİYE’DEKİ TÜM FABRİKALARI 285 MİLYON DOLARA ALDI, AMERİKALI FABRİKAYA 985 MİLYON DOLARA SATTI

Elazığ’a ait, yöreye özgü bir çok üzüm türünde coğrafi tescil işareti aldıklarını dile getiren Hüsamettin Kaya, bu ürünlerin koruma altına alınması gereken ürünler olduğunu söyledi. Kaya, 2008 yılında Limak’a 285 milyon dolara  satılan şarap fabrikalarının, daha sonraki süreçte Limak eliyle Amerikalı bir firmaya 985 milyon dolara satıldığını hatırlatarak, Amerikalı firmanın da bu fabrikaları İngiliz firmasına 1 milyar 200 milyon dolara sattığını söyledi. Kaya konuya dair şu ifadeleri kullandı:

”Öküzgözü de Boğazkelle üzümü de.. Öküzgözü’nün coğrafi işaretinin arkasından Boğazkere’nin coğrafi işaret aldık. Coğrafi işareti aldıktan sonra,- coğrafi işaretli ürünler ülkemiz için koruma altında olması gereken ürünler biz bunları aldıktan sonra bize 2007 yılında, 2008 yılında kilosunu 1 liradan almaya başlamışlardı. Biz fiyatlar konusunda dayatınca, özel sektör zaten Türkiye’de tek sektördü. Bir beşli konsorsiyum vardı. Limak ve Limak’ın ortakları vardı. Bunlar 285 milyon dolara aldılar. Türkiye’de ne kadar içki üreten fabrika varsa, değişik içkiler, Amerika’da Jeff Fox denilen bir Teksas’ta üzümcüye satmışlar, 985 milyon dolara. 285 milyon dolar 985 milyon dolar. Bir buçuk yıl sonra Amerikalı Jeff Fox İngiltere’deki bir içki fabrikasına Türkiye’deki üreten fabrikaları 2 milyar 100 milyon dolara sattı. Tekelleşti, tekelleşince bunlar fiyatlar konusunda diretmeye başladılar. Aynen bulunduğumuz yerde pazarlıklar, kavgalar, dövüşler derken diğer üzümlerimizin de belgelerini aldık. Öküzgözü, Boğazkere, Köhni üzümünü de kaçırdık. Ağbeyazı, Elazığ Kırmızısı, Şifoni derken üzümlerinde belgesini aldık. Orcik’in  de belgesini aldık. Alınca üreticimiz biraz rahatladı. 2022 yılında 14 liraya verdik üzümün kilosunu. 14 lira normal,bir üreticiyi kurtaran fiyat. Fakat gel gör ki, özel sektör maalesef o markalar üzerinden etiket yapışmasına rağmen Doğu ve Güneydoğu demeye başladı etiketlerin üzerinde. Birliğin, Ticaret odasının, il tarımın burada hassas davranması lazımdı.

ELAZIĞ’IN COĞRAFİ TESCİL İŞARETLİ ÜRÜNLERİNE SAHİP ÇIKILMALI

Elazığ’da coğrafi tescil işareti alan üzüm türlerine sahip çıkılması gerektiğini de vurgulayan Hüsamettin Kaya, bu ürünlerin belli iklim ve coğrafi ortamın dışında üretilemediğine işaret etti. Kaya ayrıca, Elazığ’da üzüm üzerinden üretimi yapılan 11 ürünün işlenmesi ve pazarlanması için Avrupa Birliği destekli bir proje hazırladıklarını ancak yetkililerin değerlendirememesi yüzünden projenin atıl kaldığını dile getirdi. Kaya şunları söyledi:

Öküzgözünü bugün Denizli’ye götürdüler. Denizli yöresine kimyasal ve fiziksel özellikleri bozuldu. Sabancı Holding de Tekirdağ’a götürdü. 1 yıldan sonra o diktiği fidelerin hiçbir tanesi yetişmedi. Elazığ niye Anadolu’nun üzüm ambarı dedik? Kliması, toprağı, rakımı dolayısıyla. Elazığ’ın rakımı binin üzerindedir. Öküzgözü ve Köhni, Boğazkere olsun, bu üzümlerimizde bin rakamının üzerinde yetişir. Yıllık üretim 2011 ile 2014 rakamlarını söyleyeyim. Üzümde bir de yıllık duruma bağlı üretim. İklimi, kuraklığı, sıcaklığı, nemi. 90 bin tonla, 138 bin ton arasında bir rekolte vardı. Bunun üçte birini Elazığ dışındaki üretici firmalar alıyordu. Diğerlerini de orcik yapımında, pestil yapımında, üzüm suyu yapımında kullanıyordu. Fakat şimdi daha da pahalı oldu. Çünkü bir üzüm bağı aynı çocuk gibi bakıma ihtiyacı olan meyvelerdir. Fiyatlar yükseldi, yükselince köylü tedirgin olmaya başladı. Üretici bunun yanı sıra 38 bin 500 hektar ekili alanın yanında şimdi Elazığ’da çok güzel yüksek terbiye sistemi ile yapılan büyük bağlar var. Bunlar bin 500 dönümün üzerinde, Mığı bölgesinde, Yurtbaşı bölgesinde ve Hoş bölgesinde 600 dönüm 650 dönümlük yüksek terbiye sistemi ile yapılan bağlarımız vardı. Hakeza Sivrice’de, Kürk’te çok güzel ürün elde eden fabrikalarımız var. Hal Köyü’nde, Koru Köyü’nde. Bunlar Elazığ’a gayri safi milli hasılasında katkı sağlayan büyük tesislerimiz. Bunlar tamamıyla ihraca yönelik tesislerdir. İnşallah Elazığ’da yine birlik kanalı ile bir özel 11 ürünü işleyecek bir işletme şart oldu. Biz bu 11 ürünü işleyen tesisin fizibilitesini yaptık .120 dönümlük bir arazide, dönemin Valisi Muammer Muşmal Beyefendi tahsis etmişti. Elektriğini, suyunu çekmişti. Avrupa Birliği’nden 2 milyon 610 bin euroluk bir hibe desteği almıştı. Fakat üretimin 11 ürün ki bunun içerisinde şarap da var, üzüm de var, üzüm suyu da var, pestili de var, orciği de var, üzüm çekirdeği var, üzüm çekirdeği yağı var .Hangi birini söyleyeyim?  Bu proje atıl kaldı. Avrupa Birliği’nden alınacak o projenin bedeli başka illere gitti. Benim temennim Elazığ’da özel sektör bu konuya el atarsa, Elazığ’ın ekonomisine çok büyük katkılar olacağına inanıyorum.

ELZIĞ NE YAZIK Kİ SULAMA PROJELERİNİ YÖNETEMEDİ.

Keban  Barajı’ndan sonra Uluova Sulama  projesi yapıldı. Ama değişik ellerde Devlet Su İşleri sahip çıkamadı. Bugün şanlı Atatürk Barajı’nda elde edilen enerjinin dışında bugün Harran Ovası’nı  gayet güzel yönetiyorlar. Elazığ yönetemedi. Ağzına gözüne bulaştırdı. Kuzova sulama projesi, Hankendi’ye  kadar dayanacaktı. O sulama projesinde  6 km’lik kilometrede 8 müteahhit birden değişti. Bunu Elazığlı oturup, şapkasını masanın üstüne koyup düşünmesi lazım. Bir sulama tesisinde 8 müteahhit birden değişir mi? Biri zarar ettim diyor, kaçıyor. Yeni  ihale yapıyor o da aynı şekilde. Böyle gayri ciddi olaylar var.  Şimdi Kuzova’da tarım. Kuzova büyük bir ova. Altınova Keban Barajı altında kaldı. Keban Barajı ülkenin ekonomisine çok büyük katkılar sağlamasına rağmen Elazığ tellerine baktı. Elazığ Keban’ın  ürettiği enerjinin tellerine baktı, seyretti. Elazığ Keban Baraj Gölü’nden Karakaya baraj Gölü’nden çok şeyler kaybetti ama ülke ekonomisine katkısı oldu. Fakat devletin de bu konuda Elazığ’a değişik yatırımları yapması, planlaması lazımdı. Onun için köyler boşaldı. Su olmayınca ne olacak? Tarım, kuru tarım yaparsın. Kuru tarımın halini de görüyorsunuz. Gübrenin fiyatı ortada. Tarlasını sürmek için yakacağı yakıt, ilaç, hangi birinden bahsedelim?

DEVLETİN TARIM VE HAYVANCILIK KONUSUNDA RADİKAL KARARLAR ALMASI GEREKİR

Devletin insanların tarıma yönelmesi için   büyük projeler yapması lazım. Devlet desteğini vermesi lazım, sübvanse etmesi lazım. Gübrenin fiyatı ortada, ilaçların fiyatı ortada, kullandığı yakıtın fiyatı ortada. Devlet sübvanse edecek, devletin görevi bu .Ukrayna’dan, Sovyet Rusya’dan buğday alıyoruz, mısır  alıyoruz. Değişik ülkelerden hayvansal ürünler alıyoruz. Biz 1980 yılına kadar ‘kendi mesleğim veteriner hekimim ben’  80 yılına kadar bir hayvancılıkta bir yönde dünyada üçüncüydük, diğer yönden beşinciydik. Büyük başlarda dünyada üçüncü,  küçük başta beşinciydik. Ya şimdi? İneklerimizi kesime gönderiyorlar. Bunlar resmi rakamlardır. Açın 1980 öncesi dünya hayvancılık popülasyonunu açın. Türkiye’nin nerede olduğunu rahatlıkla görürsünüz. Ama 80’den sonra olay tamamıyla değişti. Yani devletin bu konuda çok katı ve radikal düşünmesi lazım ülkemizin kalkınması için.

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com