Elazığ’da bir camide Cumanamazından önce vaaz veren vaiz, Lozan Anlaşmasının ne kadar kötü bir anlaşma olduğunu anlatarak, cemaate Lozan’ı unutmamalarını tembihledi. Lozan’In bir hezimet olduğunu belirten vazini hutbesine Elazığ’lı Avukat ve yazar İrfan Sönmez sert tepki gösterdi. Sönmez tepkisinin yanında il müftülüğüne de şikayette bulunarak ‘’ Gençlerimizi aldatan, yalan yanlış ifadelerle tarih anlatanları bu kutsal kürsülere çıkarmayın. Atatürk düşmanlığı yapacağız diyerek tarihi çarpıtmayın.’’ Dedi.
Elazığ’da geçtiğimiz cuma günü Yeni Mahalle’de bulunan Tevfikiye Camii’nde namaz sonrasında vaaz veren cami hocası akıl almaz bir şekilde hutbede Atatürk ve Lozan Anlaşması aleyhinde konuştu. Lozan’ın bir hezimet olduğunu, Lozan Anlaşması ile bir çok mahrumiyetlerin de beraberinde geldiğini söyleyen vaize cemaatten tepki geldi.
”Amaç Atatürk’e küfretmek”
Camii dışındaki alanda cuma namazına giden yazar Av. Dr. İrfan Sönmez camilerde siyasi konularımın işlenmesinden duyduğu rahatsızlığı il müftülüğüne taşıdı. İl müftülüğüne bir yazı yazan Sönmez: ” Hoca din anlatacağına yalan yanlış ve daha kötüsü tamamen kasıt kokan bilgilerle tarih anlattı. Lozan’ın ne kadar kötü bir anlaşma olduğunu anlatarak, cemaate Lozan’ı unutmamalarını tembihledi.Lozan’ın dinle diyanetle alakası olmadığını söylemeye gerek yok. Peki bu vaiz, bunu niye anlattı? Mustafa Kemal’e cepheden vuramadığı için böyle etrafında dolaşarak vurmak istediği için böyle yaptı. Yani dert Lozan değil, Mustafa Kemal’e küfretmek.” dedi.
Cemaatlerdeki azalma, deizmin yaygınlaşması hep camilerin dine değil, siyasete yönelmelerinin bir sonucudur.
Sönmez konuya dair yaptığı yazılı açıklamada il müftülüğünün bir an önce gereğini yapması gerektiğini belirterek camilerde siyaset yapılmaması konusuna değindi. Sönmez açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
”Sayın Müftü: Camiler Allah’a yöneldiğimiz, dinlediğimiz vaaz ve hutbelerle dinimizi, diyanetimizi öğrendiğimiz mekanlardır.
İslam, hepimizin inandığı, iman ettiği dinimiz, hayat rehberimizdir. Dinimiz bir ama dünya görüşlerimiz, siyasetlerimiz farklı olabilir. Camilerde,ortak kutsalımız olan dinimizle ilgili şeyler konuşuldukça kimse rahatsız olmaz. Huzur içinde ibadetini yapıp işinin başına döner. Ama iş siyasete geldiğinde insanlar birbirinden ayrılır, birinin hoşuna giden diğer birini rahatsız edebilir. Onun için camilerde siyaset yapmak ortak alanlarımızdan insanların bazısını uzaklaştırmaktır. Ne yazık ki, son yıllarda vaazlar, hutbeler dinden çok siyasete yönelir oldu. Birer ahlak kürsüsü olması gereken minberler şu veya bu siyasetin telkin zemini oldu. Cemaatlerdeki azalma, deizmin yaygınlaşması hep camilerin dine değil, siyasete yönelmelerinin bir sonucudur.
Bu millet Sevr’den Lozan’a geçmiştir. Aradaki farklar bu milletin kazancı ve başarısıdır.
Lozan,bu ülkenin bağımsızlığının tapusudur. Daha iyi olabilir miydi? Bunu anlamak için bugünden düne bakarak hüküm verilemez. Ama bir hoca illa tarih anlatacaksa mesela bu ülkeyi yok eden, Doğu’yu Kürdistan ve Ermenistan diye ikiye bölen, vatanı paramparça eden Sevr’i anlatmalıdır. Bu millet Sevr’den Lozan’a geçmiştir. Aradaki farklar bu milletin kazancı ve başarısıdır. Millet dediysem ben adsız bir milletin üyesi değilim, bizim milletimizin adı bellidir; Müslüman Türk milleti.
Keza, bu vaiz efendi, illa tarih anlatacaksa Osmanlının imzaladığı Mondros Mütarekesini anlatmalıdır. O mütareke ile bir imparatorluk yok edilmiştir. Ama dert Mustafa Kemal olunca, bu milletin ölüm fermanı olan anlaşma ve mütarekeler görmezden gelinmektedir.
Tarihten haberi olmayan tarih, dinden nasibi olmayan din anlatıyor.
Vaaz veren bu vatandaşın Lozan’ı anlamadığını, sathi bilgilerle konuştuğunu söylememe gerek yok. Lozan’dan sonra Yunan ve İngiliz gazetelerinin ne yazdığını, İnönü’nün Atatürk’e çektiği telgrafları bilseydi başka türlü konuşur muydu? Hiç sanmıyorum. Tarihten haberi olmayan tarih, dinden nasibi olmayan din anlatıyor. Hoca olmak, kimseye her konuda konuşma hakkı vermez. İnsan eğitimini aldığı konularda konuşmalıdır. Kürsüler, insanları birbirine düşman eden vaazların mekanı olmamalıdır.
Bu tür vaazlarla vatandaş zehirlenmektedir. Müftülüğün görevi vatandaşa dini öğretmek, ve güzel örnek olmaktır. O kürsüler Hz. Peygamber’in (S.A.S) konuştuğu kürsülerdir. Böyle kin ve nefret üretmek, vatandaşı kendi tarihine düşman etmek için kullanılamaz. Camilerimizin küçük, kısır çekişmelerin aleti yapılmasına izin vermeyiniz. Bunu diyen veya anlatan o vaiz kendine çok güveniyorsa istediği zeminde Lozan’ı veya kendi seçtiği tarihi bir konuyu tartışmaya hazırım. Lozan’ı çok merak ediyorsanız Fırat Üniversitesi yanı başımızda,uzmanlık alanı yakın tarih olan bir hocayı çağırırsınız gerekli izahatı yapar. Bence vaizlerimize bu konuda eğitim verilmeli, Lozan’ı doğru öğrenmeleri sağlanmalıdır.
Evinde oturanların gecesini gündüzüne katanları eleştirmeye hakkı var mıdır?
İl Müftülüğü’ne yazdığı yazıda camilerin ibadet yeri olduğunu hatırlatan İrfan Sönmez:” Sayın müftü bey,(bakın hocam demiyorum, çünkü İslam’ı siyasetin emrine verdiklerini gördüğüm için hocalara saygımı kaybettim) gençlerimizi aldatan, yalan yanlış ifadelerle tarih anlatanları bu kutsal kürsülere çıkarmayın. Atatürk düşmanlığı yapacağız diyerek tarihi çarpıtmayın. Mustafa Kemal’de bir insandır, bir kuldur. Herkes gibi hataları, ön göremedikleri de vardır. Eleştirilebilir de. Bunun yeri camiler değil, ilim mahfilleridir. Ama Kurtuluş savaşının komutanlığını Allah ona nasip etmiştir. Evinde oturanların gecesini gündüzüne katanları eleştirmeye hakkı var mıdır? ” diye sordu.
Fırat’ın doğusuna ABD izin vermediği için müdahale edemeyenlerin Lozan’da şunlar şunlar yapılırdı demeye hakkı var mıdır?
Sönmez konuya dair yaptığı yazılı açıklamada il müftülüğünün bir an önce gereğini yapması gerektiğini belirterek camilerde siyaset yapılmaması konusuna değindi. Sönmez açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
Lozan bir hezimetmiş, bugün Fırat’ın doğusuna ABD izin vermediği için müdahale edemeyen, Suriye’de 10 km derinlikten fazlasına Rusya müsaade etmediği için gidemeyenlerin Lozan’da şunlar şunlar yapılırdı demeye hakkı var mıdır? Bu tür anlaşmalarda ne istediğimiz değil, devletin ve karşı tarafta olanların güç kapasitesi belirleyicidir.Vaaz ve hutbelerde Gazze, Gazze diye feryat ediliyor, hepimiz üzülüyoruz, haydi bu iş o adar kolaysa hocalar önden gitsin, biz de arkalarından gidelim. Gitmeyen namerttir. Bu işler o kadar kolay değildir. Vaazla savaş kazanılmaz, savaş meydanlarda kan ve can vererek kazanılır.
Sn. Müftü, vaaz ve vaizlerinize daha dikkat etmenizi bir Müslüman olarak talep eder, hocaların duruş ve ahlaklarıyla örnek insanlar olmasını dilerim”