Seçim süreci yaklaştıkça siyaset hırçınlaşıyor, kanun, kural tanınmaz oluyor. Siyasette gücü yeten oyun başladıktan sonra kendi kuralını koyuyor. Yasa, Hukuk, Adalet, Ahlaki değerler yok sayılıyor. Peki bu böyle devam eder mi, elbette etmez bunun dünyada sonsuza kadar devam ettiği hiçbir rejim hiçbir devlet yoktur. Peki bu hırçınlığın sonu ne olur derseniz, sadece iktidarların iktidar sürelerini biraz daha uzatır. Sonra koca bir ülke bunun milletçe çok ağır bedelini öder.

İBB başkanı İmamoğlu na verilen ceza tamda bunun bir tipik örneğidir. Devlet gücünü elinde bulunduranlar kendilerine göre yorum yapıyor buna göre ceza kesiyor. Bu işlemin hukuki karşılığı ne ahlaki karşılığı ne önemli değil. Hatta bunu yazmak söylemek bile suç kabul ediliyor. Güçlü hakkında bir karar çıkınca kimse hukuku tanımıyor, kendi yararına bir karar çıkınca yargı kararına uymak lazım deniliyor. Bu ülkede her şey iktidarın keyfine göre yeniden dizayn ediliyor ve herkes bu kurala uymaya zorlanıyor.
Geçmişte benzer bir karar verilmişti, ülke ekseriyetle bu kararın yanlışlığını söyledi. Şimdi benzer bir karar verildi dünün mağdurları bu kararı savunuyor, bu da yetmezmiş gibi bu kararı eleştirenler nerdeyse vatan haini ilan edilecek. Ama unutulmamalıdır ki bu yüce millet bunu affetmez.

İşin bir başka boyutu da muhalefetin kendi araların da birbirlerine çelme takma taktiği. Saraçhane meydanında Meral hanımın İmamoğlu na taktığı atkı bir nişan ibaresi miydi. Anadolu da birini istediğinde önc3 ön nişan olarak bir mendil bir yüzük verilir ve sende gözü var denirdi. 6’lı masa kendi aralarında bir uyum sağlayamazsa vatandaş bunu affetmez. Bu birliktelik artık bu partilerin meselesi olmaktan çıktı Türkiye nin meselesi oldu burada yanlış yapan hem kendi siyasi geleceğini hem partisinin geleceğini ve maalesef hem de Ülkenin geleceğini tehlikeye sokar. İktidar bu birlikteliği dağıtmak için her şeyi yapabilir ama kendi aralarında birbirlerine çelme takarlarsa vatandaş o partiyi siler.

“Saraçhane mitingi tarihin tekerrürü” gibi ama, sonucu nasıl olacak bunu belirleyen; başta siyasilerin tutum ve davranışları sonra da Vatandaşın buna cevabı olacaktır. Ekonominin iflasın eşiğinde olduğu, demokrasinin adete askıya alındığı bu dönemde hiçbir siyasinin lüksü kabul edilemez, kişisel egosu kabul edilemez.

Gün partilerin oy hesabı yapacağı gün değil, geleceğin yeniden inşa edileceği gündür. Ortak akıl, ortak aday, ortak fikirle yeniden DEMOKRASİ, yeniden HUKUK ve TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE İçin Parti gözüyle değil Vatandaşın beklentisine göre davranmalı.