DİYORUZ Kİ… HEPİMİZ AYNI GEMİDEYİZ!
Eğer her sabah fırında bayat ekmek almak için bekliyorsan. Birşeyler ters gidiyor demektir. Artık fırın kullanmamak için ocakta pasta,kek,börek yapmanın yollarını arıyorsan.Gerçekten ekonomik olarak emeğin karşılığını alamıyor ya da alıyorsan bile ihtiyaçlarına yetiştiremiyorsun demektir.Televizyon ışığında oturmaya başlamışsan.Artık hayatını zaruri yaşam standartlarında bile yaşayamıyorsun demektir.
Bu dediklerimiz kimler için mi geçerli.Belki yakın bir geçmişte gerçek anlamda yoksul dediğimiz, geliri olmayan kesim için geçerliydi.Ne yazık ki artık bir öğretmen için de geçerli, bir esnaf için de ,bir işçi için de. Oysa asgari ücret zammını nasıl büyük bir memnuniyetle karşılamıştık hepimiz. En azından geçinebilecektik. Ev araba belki yine hayal olacaktı ama kirayı ya da faturaları öderken rahatlayacak ve belki de yeme içme konusunda biraz daha rahat olacaktık.Bu artış çok güzel bir artış….Artıştı.Sadece 3 ay öncesi için bile iyi idi.4 bin 253 lira maaş kulağa çok iyi geliyordu.Farkında mısınız artık 4 bin 253 lira çok küçük bir meblağ hepimiz için.
Bu gün 7 den 70’e hepimizin en önemli sorunlarının başında ekonomi geliyor.Bunu sadece dar gelirli açısından, ya da kazanılan kazanç açısından değerlendirmemeliyiz. Bu gün çok büyük işletmelerin ya da imalat fabrikalarının sahipleri de aynı sıkıntıları yaşamakta. Çünkü tüketici olarak bizler ne kadar hissediyorsan hayat pahalılığı ve onun vücut bulmuş hali enflasyonu, tüketici ve üretici olarak onlar da bizler kadar hissediyorlar. Akaryakıttan kömüre, doğal gaz dan elektriğe.Hem bireyler hem de toplumsal üretim için en önemli temel üretim maddelerinin başında geliyor.Akaryakıta zam demek üretim maliyeti demek.Nakliye girdilerinin artması demek.Çiftçinin tarlasını daha fazla maliyetle sürmesi demek. Dolayısı ile üretim maliyetinin artması ve piyasadaki ürünlerinin fiyatlarının da artması demek.O nedenle zaman zaman fiyatlar neden artıyor diye serzenişte bulunurken büyük oranda üretim maliyetlerinin arttığını göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Ekonomik kriz hepimizi derinden sarstı.Bu bir gerçek.Ama her devrin ve durumun olduğu gibi ekonomik krizin de fırsatçıları her daim iş başındalar. KRİZİN en büyük yoldaşı STOKÇULUK’tur.Ne yazık ki kötü ekonomik koşullar stokçular nedeniyle paniği de beraberinde getiriyor. Yağ bitecek! Yağ kalmayacak!! Bu tarz haberlerle insanları paniğe sürükleyenler, yağları depolarında saklayarak bir kaç gün içerisinde fahiş zamlarla satışa sundular. Ve yağ kalmayacak kaygısı yaşayan insanlar fahiş fiyatlara rağmen yağ aldılar.
Neden mi? Çünkü insanların güveni yok.Piyasalara, ekonomiye, geril gider dengesine, paraya ve en önemlisi birbirlerine. Ekonomik belirsizlik ekonomik güvensizliği doğuruyor ve bu da ne yazık ki geçim kaygısıyla yaşayan milyonlarca insan olmasına…..
Sevgili okuyucu.Keşke bu ekonomik krize bir çözüm üretebilseydik.Ancak bizler sadece durum tesbiti yapabiliyoruz.Ve ne yazık ki yaşanan sıkıntının küçük bir kitlenin sıkıntısı değil toplumsal bir sıkıntı olduğunu görüyoruz. Ne diyelim. Düzelsin inşallah. ülkece bindiğimiz geminin akıbeti derin ve engin sukar olsun.O suların dibi değil……….