Elazığ tarihi ve mimari dokusuyla yüzyılları içerisinde barındırmış bir şehirdir. Geçmişten günümüze açılan bir pencere görevi gören bu şehirde birçok tarihi dokuya rastlamak mümkündür. Tarihi Harput Kalesi ve Harput Mahallesinde bulunan birçok tarihi ev, han ve hamamlar bunun en güzel örneklerindendir.

Peki bu kadar tarihi dokunun olduğu bu şehirde geçmişimize ne kadar sahip çıkıyoruz?

Elazığ’da geçtiğimiz günlerde gündem olan bir haber bu tarihi dokularımıza ne denli değer verildiğini korunup kolladığını birkez daha gün yüzüne çıkardı. Tarihi doku olarak tescillenmiş 17 yapı kaderine terk edilerek tarihe verdiğimiz değeri gözler önüne serdi. Bu dokular kaderine terk edilirken aynı zamanda mağdur edilen ev sahipleri kimseye sesini duyuramaz oldu.

Şaka Gibi Ama Gerçek!

Kendine ait bir mülkiyet tarihi doku olarak tescilleniyor ama 3 yıl boyunca hiçbir neticeye bağlanmıyor. Yıktırmak istesen yasak yaptırmak istesen yasak. Deprem bölgesindesin ama yıkılmak üzere olan evlerde yaşamak zorundasın. Yıkılmak üzere olan yüzyılların bulunulmayacak kadar değerli evlerini sadece duvarlarına tecillidir yazısı asarak koruma altına aldığını düşünmelerine mi acımalı yoksa deprem bölgesi olan şehrimizde yıkılmak üzere olan tarihi evlerde korkarak çaresizce yaşayan insanlara mı acımalı?

Bütün gelişmiş ülkelerde herşeyden önce tarihi dokular korunurken bizim ülkemizde 17 tane tarihi doku yıkılıp yakılarak kaderine terk ediliyor. Tescilli evler madde bağımlılarının yatağı haline geliyor. Bu evlere “Tarihi Dokudur” diyerek tabela asıp 3-5 yıl herhangi bir şey yapılmadan ev sahipleri mağdur ediliyor. Oda yetmezmiş gibi yıkılmak üzere olan bu evleri restore etmek yerine içinde insanların yaşaması mecbur kılınıyor. Evlerden çıkmak isteyen ev sahiplerine herhangi bir destek sağlanmıyor. Yetkililer bu şehri es geçiyor? Vatandaş çaresizce seslenmekten başka bir çözüm bulamıyor…