KÖŞE YAZILARI

CEZMİ ORKUN YAZDI…. MEVCUT İKTİDARIN İKİ MUSTAFA’YA İHANETLERİ ÜLKEMİZİN KURUCU DEĞERLERİ BİR BİR YOK EDİLMİŞTİR

 

Değerli vatandaşlar, önceki yazımda belirttiğim üzere diğer siyasilerin ne yaptığı değil bizim DOĞRU PARTİ iktidarında yapacaklarımızı, akıl ve bilime dayalı çözüm önerilerimizi konu başlıkları altında özetleyerek sizlerle paylaşacağım. Bu yazımda “Diyanet işleri Başkanlığı” konusundaki hedeflerimizi aktaracağım.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Değerli vatandaşlar, Atatürk’ün emriyle DİB (Diyanet İşleri Başkanlığı), 3.Mart.1924 tarihinde 429 sayılı kanunla “dinimiz inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli” amacıyla Başbakanlığa bağlı bir teşkilat olarak kurulmuştur. DİB 9.Temmuz.2018’de
Cumhurbaşkanına bağlanmıştır. Anayasanın 136. maddesinde, “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasî görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışmayı ve
bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.” hükmü yer almasına rağmen günümüzde DİB asli görevleri yerine iktidarın dini kurumu haline gelmiştir. Öyle ki başında olduğu kurumun kurucusunu lanetleyen ve dinimizi iktidarın amaçlarına uydurma sapkınlığını gösteren ve hatta “pahalılık Allah’tandır” diyerek yüce Allah(cc)’ı iktidarın beceriksizliklerinin sebebi gösterecek kadar yozlaşmıştır. İşte bugünü gören ulu önder Atatürk’ün ”Efendiler, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. Bütün müstebit hükümdarlar, hep dini alet edindiler. Emirlerini dinlemeyenleri zindanlarda çürüttüler, astılar. Alim sanılan menfaat düşkünü imansız birtakım hocalar yanlış hadisler uydurmaktan, fetvalar vermekten çekinmediler.” Sözü, dinimizi, amaçlarına ulaşmak için araç haline getiren tüm din sahtekarlarına kapak olsun.
DOĞRU PARTİ, DİB’nın kuruluş amacı doğrultusunda olmak üzere;
• İlahi dinler kutsal kitaplarında, insani ilişkilerin sevgi, barış, adalet, hoşgörü içinde birleştirici olmasını emretmesine rağmen Egemen olmak isteyen siyasiler, toplum zihnini esir etmek amacıyla dini siyasete alet etmekten imtina etmezler. Ülkemiz de mütedeyyin kesimler dışında örgütlü faaliyette bulunan tüm tarikat, cemaat ve bileşenleri kendi çıkarlarına milletimizi alet etmelerini engelleyici tedbirlerin alınması,
• Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri “Allah’la Aldatma” yöntemiyle dindar insanları mezhep, tarikat, cemaat tuzağıyla parçalara bölüp Din üzerinden “parçala-böl-yönet” stratejisinin bozguna uğratılması,
• Ülkemizde dindar olup kurtuluşa ulaşmanın şartı bir tarikata ve cemaate bağlanmak olarak sunulmasının engellenmesi ve insanlarımızın aydınlatılması,
• Yurt içi ve yurt dışı bağlantılarla tarikat-siyaset-ticaret üzerinden güçlenen cemaat ve tarikat gibi oluşumların yakın takibe alınması,
• Kur’an’ın özündeki İslam anlamından uzaklaştırılarak, çağ dışı dernek ve vakıfların, cemaat ve tekkelerin uydurma kurslarının kapatılması,
• Siyasallaşan İslami güçlerin, DİB ile birlikte devletin birçok kurumunda örgütlenmelerinin önüne geçilmesi,
• Kaynağını Kur’an’dan alan İslam’dan uzaklaşan DİB’nın, farklı inançlara ve mezheplere hizmet verir hale getirilmesi,
• Tarikat ve cemaatlerin varlığı yasa dışıdır, hukuk dışıdır, Müslümanlıkla alakası yoktur. Uydurulmuş din anlayışı yerine, İslam’ın kaynağı Kur’an’a dönüş için menfaat çetelerinden uzak din bilginleri ile çalışılması,
• Bu amaçla öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı anayasal kurum olmaktan çıkarılmalı ve yeni bir yasal düzenlemeyle yapılandırılması,
• DİB’nın, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün inançlara eşit mesafede bulunması,
• Din tüccarı yobazları dinimizden uzaklaştırmanın yolu, hurafelerin yerine Kur’an özündeki İslam’ı herkesin anlayacağı dille açıklanması, Kur’an-ı Kerim’i, özünden hiç sapmadan, yaşayan Türkçe ile ifade eden bir çevirinin dilimize kazandırılması,
• Büyük Önderimizin arzusuyla Mehmet Akif Ersoy’un yaptığı, ama ortaya çıkarılmayan manzum Kur’an-ı Kerim çevirisinin bulunması,
• Kamuya ait olmayan vakıflar ve benzeri kuruluşların din eğitimlerinin, bir daha açılmamak üzere bütün varlıklarıyla kamulaştırılması,
• İlköğretim çağında, zorunlu din eğitimi yerine “Dinler Tarihi” ve “Ahlak” derslerinin uygulamaya alınması,
• Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan bütün din ve mezheplerin, kendi inançlarına özgü ibadetlerine özgürlük tanınması,
• Cem evleri yasal statüye kavuşturulmalı, Alevi vatandaşlarımızın DİB nezdinde temsiline yönelik düzenlemelerin yapılması,
• Nereye gittiği belirsiz Diyanet Vakfı gelirleri DİB’na devredilmeli, DİB’nın bütçeyi tüketen bir kurum olmaktan çıkarılması.
Değerli vatandaşlar, ülkemiz ve milletin menfaatleri doğrultusunda sizlerle birlikte gerçekleştirmek ve gelecek nesillere aydınlık bir Türkiye bırakmak için bunların tamamına odaklanarak hazırlıklarımızı tamamladık. İktidarımızda mutlaka yapacağız.